Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla süt sektörüne yönelik bazı verileri paylaşmakta, çiğ süt üretimi ve satışına yönelik birkaç konuya dikkat çekmekte fayda var.

TÜİK verilerine göre 2013 yılı itibariyle Türkiye'de çiğ süt üretimi 18 milyon tonu buluyor.

Bunun yüzde 90'dan fazlası inek sütü.

Sanayide işlenen kayıtlı süt miktarı yaklaşık 9 milyon ton civarı. Yani Türkiye'de kayıtdışı süt işleme şekli yaklaşık yüzde 50 seviyesinde.

İçme sütü üretim miktarı da yaklaşık 1.5 milyon tona yaklaşıyor. Bunun da yüzde 90'ı maalesef UHT süt.

Maalesef dememizin sebebi ise UHT ile sütün 135 santigrad dereceye çıkartılıp sonra soğutularak şoklanması ve böylece zararlı organizmalar öldürülürken faydalı emzimlerin de yok edilmesi.

Üretim rakamlarından sonra gelelim tüketim rakamlarına.

Türkiye'de içme sütü tüketimi kişi başı 33 litre. Avrupa'da bu oran 100-110 litreyi bulurken, ABD'de ise 130 litreyi aşıyor.

Geçtiğimiz hafta Bloomberg HT ekranlarına konuk olan Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı Adnan Yıldız, süt sektörüne yönelik önemli bilgiler paylaştı.

Çiğ süt üreticilerinin girdi maliyetleri ve yaşadığı sıkıntılara değinen Adnan Yıldız, “Yem giderleri işletme içerisinde ciddi bir faktör. Üreticilerin aylık giderleri içinde yemin payı yüzde 70'i buluyor. Bizim sektör garip bir sektör. Süt üreticisi ürettiği ürünü satarken fiyatını belirleme lüksüne sahip değil maalesef. Kendi ham madde girişlerinde de söz sahibi değil. Mazotu, elektriği hiç birşeyi üretici belirleyemiyor” sözleri sektörün hem üretim hem de satış tarafında nasıl bir çıkmazda olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.

- Türkiye'de süt-yem paritesi dengesiz -

Tüm dünyada kabul gören süt-yem paritesine de değinen Yıldız, “Avrupa, ABD gibi gelişmiş ülkelerde kabul edilen bir gerçek var. Üretici bir litre sütünü üretip sattığı zaman bir buçuk kilo yem alabilmeli. Süt yem paritesi dengesi budur. Türkiye'de bu parite değişkendir. Ama bugün itibariyle bir litre süt satan üretici 950 gram yem ancak alabiliyor” dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bire bir buçuk paritesini kabul ettiğini ancak bunun sağlanabilmesi için süt sanayicisi ile fiyat belirlemek üzere Ulusal Süt Konseyi'nde biraraya geldiklerinde kendi taraflarında yer almadığından yakınan Yıdız, söz konusu durumu 'gariplik' olarak niteliyor.

2008-2009'da bir milyon baş anaç hayvanın kesime gittiğini hatırlatan Yıldız, “Bire bir buçuk paritesini sağlayamadığınız zaman üreticiler hayvanına bakamaz hale geliyor ve hayvanlarını kesime gönderiyor. Kesime anaç hayvan gittiği zaman yavru olmaz, et olmaz, süt olmaz. Üreticinin sırtına binmemek lazım” diye konuştu

- Kontrollü çiğ süt satışı serbest bırakılmalı -

Günlük çiğ süt satışının hijyen koşullarını bozmadan soğuk zincire riayet ederek serbest olması gerektiğini savunan Yıldız, “Sütün bir mililitresindeki baktari sayısının 100 binin altında olması lazım. Somatik hücre sayısı da 400 binin altında olmalı. Bizim dernek üyelerimizin ürettiği süt AB normlarına uygun. Sokak sütçüsüne ben de hayır diyorum ama çiğ süt satış hakkının mutlaka izinli ve kontrollü olarak bizlere tanınması lazım” dedi.

UHT süt üreten sanayici ile rekabet edebilmenin ve üreticinin sütünü değer fiyata satabilmesi için söz konusu hakkın kendilerine verilmesi gerektiğini dile getiren Yıldız, üye işletme ve çiftliklerin bir çoğunun AB çiğ süt üretim normlarına sahip olduğunu gösteren mavi bayrak taşıdığını sözlerine ekledi.

Çiğ süt satışının ekonomik boyutuna da değinen Yıldız, “Sokak sütü kayıtdışı ama bizim ürettiğimiz soğuk zincirdeki süt kayıtlı ve bir ekonomik karşılığı var. Mavi bayrak taşıyan işletmeler hijyen kurallarına dikkat ederek çiğ süt satışı yapabilmeli. İstanbul'da günlük 500 ton civarında sokak sütü satılıyor” dedi.

Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com