Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, 2012 yılında bankacılık sektörü olarak Türkiye ekonomisinde büyümenin asgari yüzde 4 olacağını, hatta daha yüksek bir büyümenin de gerçekleşebileceğini düşündüklerini bildirdi.

Ankara Sanayi Odasının (ASO) 15'inci gündem toplantısında konuşan TBB Başkanı Hüseyin Aydın, küresel piyasalardaki gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisine ve bankacılık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Küreselleşen dünyada ülkelerin birbirlerinden etkilenmemesinin mümkün olmadığını ifade eden Aydın, uluslararası piyasalara entegre olmuş her ekonomiyi etkileyen sorunların gelişmekte olan ülkeleri de etkilediğini belirtti.

Bu yıl Türk ekonomisindeki büyümenin ne olacağına ilişkin sorulara çok farklı yanıtlar verildiğini anlatan Aydın, şöyle konuştu:

''Kimi (büyümeyecek) diyor, kimi (negatif büyüyecek) diyor. Kimi (yüzde 2 büyüyecek) diyor, kimi yüzde 4, hatta (yüzde 5 büyüyecek) diyenler var. Bunlardan biri dış ticaret. Yüzde 7 olan dış ticaret hacmi daralıyor ve yüzde 4'lere kadar geleceği söyleniyor. Sermaye hareketlerinin çift yönlü etkileri var. Bizim beklentimiz şudur; 2012 yılında ciddi iniş ve çıkışlar görebileceğiz, sırf bu sermaye hareketlerinin çift yönlü hareketlerinden dolayı.''

2010 yılında yüzde ortalama 5,2 büyüyen dünya ekonomisinin, bu yıl yüzde 3,3'e gerileyeceği yönünde değerlendirmeler yapıldığını kaydeden TBB Başkanı, bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 1,2, Avrupa Birliği ülkelerinde ise negatif olacağını beklendiğini söyledi.

Gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 5,4 büyüme beklendiğini kaydeden Aydın, dünya ekonomisinin büyümesini gelişmekte olan ülkelerin büyümesinin kurtardığını bildirdi. Türkiye için Orta Vadeli Programdaki beklentinin yüzde 4 olduğunu hatırlatan Aydın, ''Biz Türk bankacılık sektörü olarak büyümenin asgari düzeyinin yüzde 4 olacağını, daha yüksek bir büyümenin de gerçekleşebileceğini düşünüyoruz'' diye konuştu. Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısına da vurgu yapan Aydın, Türk bankacılık sektörünün reel sektörü çok iyi finanse ettiğini dile getirdi.

Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün kredi oluşturma kapasitesinin 2002 yılında 200 milyar lira iken, bugün 1 trilyon liralık kredi oluşturma kapasitesine ulaştığına da dikkati çekti.

Aydın, Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 16,5 düzeyinde olduğunu söyledi.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, yılın ikinci yarısında faizleri aşağı yönlü gördüğünü bildirdi.

Ankara Sanayi Odasının (ASO) 15'inci gündem toplantısında konuşan TBB Başkanı Hüseyin Aydın, daha sonra soruları yanıtladı.

Devletin tarıma destek verdiği ancak sanayiye yeterince destek vermediği yönünde yapılan bir değerlendirme üzerine de Aydın, bankaların tüm sektörlere eşit mesafede durduğunu ama zaman zaman öne çıkan sektörler bulunduğunu, örneğin son dönemde enerji yatırımlarının daha önemsendiğini söyledi.

Bankaların kredi uygulamalarının 30 yıl öncesi ile hemen hemen aynı olduğunu anlatan Aydın, şöyle konuştu:

''Aslında her şeyde yenilik yaptığımız bir dönemde kredilendirme süreçlerini yeniden tarif etmemiz lazım. Nasıl bir tarımı finanse etmek istediğimizi daha önce açıkladık. Biz tarımın endüstriyelini yapacağız. Endüstriyel tarım için de devletin sağladığı imkanların farklı alanlarda ticaret yapanlarca da bu sektörlere yatırım yapılmasının yönünün ve yolunun açılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. Her yıl devlet uygulayacağı sübvansiyonlarla ilgili bir kararname çıkarıyor. Bu kararname de bugün yarın çıkacaktır. Bu kararnamede bu söylediklerimizin bazı ipuçlarını göreceksiniz. Tarım, geleceğin önemli sektörlerinden birisidir, onun için bu sektöre yatırım yapanları finanse etmeye devam edeceğiz.''

Aydın, bir soru üzerine normal olarak alınan her kredinin teminatının bulunmasının mümkün olmadığını, bu şekilde hiç bir zaman büyük projelerin hayata geçirilemeyeceğini belirterek, ''Bazen hayalleri de teminat yapmak lazım. Böyle yaptığımız zaman verdiğimiz kredilerin tamamına yakını geri gelir. Bu sürecin buna dönüşmesi için gayret gösteriyoruz'' dedi.

Projenin kendisinin teminat olduğu bir yapıya hızla geçilmesi gerektiğini ifade eden Aydın, çünkü geri dönüşün garanti edilmesi ve hep teminata dayalı bir kredi mantığının verimliliği düşürebileceğini kaydetti.

-Çek kanunu-

''Çek Kanunu ile ilgili Bankalar Birliğinin görüşü nedir'' şeklindeki soru üzerine de Aydın, şunları söyledi:

''Yasaya şöyle bir bakıldığında hani bir deyim vardır 'ekonomik suç, ekonomik ceza' diye. Yasa yapıcılar sormuşlardır biz de kendi üyelerimizle bunu paylaştık görüşlerimizi bildirdik. Yasa yapıcılar doğal olarak bizim görüşlerimizin bir bölümüne katıldı, bir bölümüne katılmadı. Kamu oyunda en çok tartışılan konu hapis cezasıyla ilgili bölüm. Biz onun tartışma tarafı olmayacağız. Bazen o işi yapamamak, kullandırmayı yasaklamak da son derece önemli bir müeyyidedir. Aslında çek bir ödeme aracıdır. Ama piyasa bunu bir kredilendirme aracı olarak görüyor. Biz bir müşteriye kredi verirken nelere bakıyorsak, o zaman çek alıp verirken de girişimcilerimizin o hassasiyetleri göstermesi lazım. Ekonominin sağlıklı yürümesi, karşılıklı tarafların edimlerini birlikte yerine getirmesiyle mümkündür. Burada biraz daha duyarlı ve basiretli davranırsak bir problem olacağını düşünmüyorum.

Risk santralizasyon merkezinin de daha işlevsel hale getirilerek girişimcilerimizin tereddüt ettiği konuların orada çözülebileceğini de ifade etmek istiyorum. Bu konuda muhtemel sivil toplum örgütleri, Kredi Kayıt Bürosu genel müdürümüz, Bankalar Birliğinin genel sekreteri, Adalet Bakanlığının yetkilileri hep birlikte kamu oyunu ciddi şekilde bilgilendireceğiz.''

-Faiz oranları düşecek-

Aydın, 2012 yılı içinde faiz oranlarının nasıl olacağına ilişkin soruya da ''Kur ne olur, faiz oranları ne olur şeklindeki soruları aslında bankacılar çok cevaplamıyoruz. Bugünkü gidişat elbette yılın ikinci yarısı faizleri aşağı yönlü görüyorum. Çünkü kaynak tarafında bir gevşeme var. Doğal olarak bu da aktife yansıyacaktır'' şeklinde yanıt verdi.

Aydın, altın gibi değerli madenlerin ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili olarak da buna ilişkin çalışmaların sürdürüldüğünü bankaların bu ürünleri ekonomiye kazandırmak için ciddi anlamda faaliyet gösterdiklerini kaydetti.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, sermaye yeterlilik rasyosunda yüzde 8'in tutturulmadığı bir dünyada, Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 16,5 seviyesinde olduğunu söyledi.

Ankara Sanayi Odasının (ASO) 15'inci gündem toplantısında konuşan TBB Başkanı Hüseyin Aydın, küresel piyasalardaki gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisine ve bankacılık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kamu borç yüklerinin milli gelire oranlarına bakıldığında dünyada bunun yüzde 70, ama gelişmiş ülkelerde yüzde 108 olduğunu anlatan Aydın, bunun çok yüksek ve sürekli yukarı yönlü gittiğini belirtti. Avrupa Birliği ülkelerinde de kamu borç stokunun GSYH'ye oranının yüzde 90'ları aştığını belirten Aydın, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 36, Türkiye'de ise yüzde 38 olduğunu ve hızla gerilediğini, bunun da Türkiye için son derece olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.

Türkiye'nin küresel kriz sürecinde diğer ülkelerle nasıl ayrıştığını da anlatan Aydın, aslında bunun bir küresel kriz değil, borç krizi olduğunu belirtti. Türkiye'nin kamu kesimi dengesinin sağlam, kamu ve özel sektör borcunun düşük olduğunu, çok eleştirilen finansal sektörün işlediğini anlatan Aydın, ekonomi yönetiminin de proaktif politikalar uyguladığını, bunların da Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran en önemli özellikleri olduğunu bildirdi.

-''Büyüme şart''-

Büyümenin şart olduğunu anlatan Aydın, bu şekilde istihdam yaratıldığını ve refah seviyesinin yükseldiğini, Türkiye'de büyümeyi destekleyecek bir bankacılık sisteminin de var olduğunu kaydetti.

Aydın, 2002 yılında bankacılık aktiflerinin toplamının yüzde 70'ini kamu borçlarının oluşturduğunu bugün ise bilançolarda kamu borç yükünün ağırlığının yüzde 30'a gerilediğini ifade eden Aydın, bankaların artık reel sektörü finanse ettiğini söyledi.

Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün 2002 yılında 200 milyar liralık bir kredi oluşturma kapasitesine sahip olduğunu, bugün 1 trilyon lira kredi oluşturma kapasitesine ulaşıldığını belirtti.

-''İç borç stokumuz azaldıkça bankalar kredilerini artırıyor''.

İç borç stokunun azaldıkça bankaların da kredilerini artırdığını ifade eden Aydın, ''Bu kredileri reel sektöre ve özel sektöre veriyoruz. 2009 ile 2011 arasında yani 3 yılda 5 baz puanlık bir artış görüyoruz. Yani özel sektör sabit sermaye yatırımları tutarı GSYH'nin yüzde 17,6'sına ulaştı. Bu, istihdam ve refah demektir'' dedi.

Aydın, bir çok ülkede yaşanan sorunların kaynağı haline gelen bankacılığın; Türkiye'de ekonomik faaliyeti finanse eden, risk algısının düşük düzeyde kalmasını sağlayan ve küresel düzeyde fark yaratan bir sektör olduğunu söyledi.

Kredi kullanımında yurtiçi bankaların ve TL'nin ağırlığının arttığını anlatan Aydın, ''2002 yılında yurt içi bankaların kredileri, GSYH'nın yüzde 15'i düzeyinde iken 2011 sonu itibariyle yüzde 54'e geldi. Yurt dışı bankaların payı yüzde 12'den 13'e geldi. TL güvenli bir para olunca istikrarlı hale gelince kredilerde TL'nin payı yüzde 6'dan yüzde 38'e ulaştı. Kurumsal kredilerin payı da yüzde 37'e ulaştı'' diye konuştu.

Verilen toplam kredilerin yüzde 32'sini bireysel, Yüzde 68'ini kurumsal kredilerin oluşturduğunu ifade eden Aydın, şöyle konuştu:

''Yine verdiğimiz kredilerin yüzde 65'i TL, yüzde 35'i yabancı para cinsinden. KOBİ'lere verdiğimiz kredilerin, toplam krediler içindeki payı yüzde 32'dir. Kredi erişimini kolaylaştırdık. Verdiğimiz kredilerin takibe gitme oranı yüzde 2,7 oldu. Firmalarımız ve bankalarımız basiretli davrandı. Herkes edimini yerine getirmeye çalıştı ve sorunlu kredi de aktiflerimizin kalitesi de iyi hale geldi. Sorunlu kredilerin açılımına bakıldığında en yüksek oranı yüzde 6 ile kredi kartlarında görüyoruz. Bu oran KOBİ kredilerinde yüzde 3,2 civarında.''

-''Kredi büyümemiz yüzde 23-24'ler seviyesinde''-

2011'in ikinci döneminde Türkiye'deki ekonomi yönetiminin, bankacılık sektörüyle ilgili bir değerlendirme yaptığını ve gelecekte daha nitelikli sürdürülebilir bir büyüme için kredi sınırlaması getirdiğini hatırlatan Aydın, bu kapsamda Türk bankacılık sektörünün toplam kredi büyümesinin 31 Aralık 2010 yılına göre yüzde 25'i geçmemesinin talep edildiğini, bankaların bu talebe uyduğunu, kur artışlarından arındırılmış kredi büyümesinin yüzde 23-24'lere geldiğini söyledi.

Bankalar için de firmalar için de özkaynağın önemine işaret eden Aydın, şöyle devam etti:

''2002 yılında Türk bankacılık sektörünün özkaynakları 16 milyar dolar, bugün geldiğimiz noktada 2011 Kasım ayı itibariyle 75 milyar dolar. Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 16,5 oldu. Sermaye yeterlilik rasyosunda yüzde 8'in tutturulmadığı bir dünyada Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu hala yüzde 16,5 seviyesinde.''

-Risk merkezi bankalar bünyesinde yönetilecek-

Aydın, kurulacak risk merkezinin bankalar birliği bünyesinde yönetileceğini, kuruluş çalışmalarının son aşamaya geldiğini, risk santralizasyon merkezi için bankalar birliğinin bir yönetim atayacağını söyledi.

İç tasarrufa dayalı büyüme ve kalkınmanın, ekonomik, sosyal ve diğer alanlardaki sorunların çözümüne olumlu yönde katkı yapacağını anlatan Aydın, bankacılık sektörünün tasarrufların artırılması ve kaynakların etkin bir şekilde kullanılarak üretimin ve yatırımın finansmanında kullandırılmasına destek olmaya devam edeceğini söyledi.

-''IMF ve Dünya Bankası gözümüzü korkutmaya çalışıyor''

ASO Başkanı Nurettin Özdebir de 2011 yılında yaşanan bankacılık krizinde, patlayan bombanın pimini çeken bankanın o zaman görev zararlarından dolayı Halk Bankası olduğunu daha sonra bu bankanın yönetimine gelen Hüseyin Aydın ve ekibinin adeta bir mucize yarattıklarını söyledi.

Bugün gelinen noktada Halk Bankasının ülkenin en güçlü bankası haline geldiğini, sanayici, esnaf ve işadamlarına büyük destek verdiğini anlatan Aydın, Ziraat Bankasının da Türkiye'nin büyük bir bankası olduğunu ancak değişime ayak uydurmakta zorlandığını anlattı.

Bugün Avrupa'nın borç kriziyle boğuştuğu bir ortamda Türkiye'nin parlayan performansının herkesin dikkatini çektiğini anlatan Özdebir, şöyle konuştu:

''En son Davos'ta da Türkiye'nin tavsiyelerini almak için toplantılar yapıldı. Ülkemiz son yıllarda müthiş bir atılım içinde. IMF Türkiye'nin büyümesini aşağı yönlü revize etti, IMF ve Dünya Bankası bana göre Türkiye'ye adeta bir kriz pompalamaya veya gözümüzü korkutmaya çalışıyor.''