Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İşadamı Hüsnü Özyeğin, Avrupa bankalarının, merkez bankaları ile kendilerini fonlayabildiklerini belirterek, ''Son yıllarda çıkardıkları kendi bonolarıyla sağladıkları finansman artık mümkün değil'' dedi.

Özyeğin, Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) tarafından düzenlenen ''Gelecek, Dünya, Türkiye ve Çelik'' konulu toplantıya konuşmacı olarak katıldı.

İlk defa, yaptığı bir konuşma için ücret aldığını dile getiren Özyeğin, ''Bu benim için tarihi bir gün. Bunu sizler sayesinde başlattım. Buradan aldığım ücret Özyeğin Üniversitesi Vakfı'na gidecek. Belki bu işi bundan sonra profesyonel olarak yaparım'' değerlendirmesinde bulundu.

Son 10 yılda Türkiye'de gerçekleştirilen en önemli başarının enflasyonun düşürülmesi olduğunu anlatan Özyeğin, enflasyonun yüzde 30'lardan, 70'lerden tek haneli rakamlara düşmesinin, Türkiye'nin geleceğe dönük kaderini çok önemli ölçüde etkilediğini vurguladı.

Enflasyonun düşmesiyle Türkiye'de vatandaşların krediye ulaşmasının yolunun açıldığına dikkati çeken Özyeğin, ''İnsanlar gerek faiz gerek vade konusunda kira öder gibi konut alabildi. En alt düzeydeki kamu görevlisi, net maaşının yüzde 10'uyla beyaz eşya alabilme imkanına sahip'' diye konuştu.

Mali disiplin ve kamu borçlarının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının azaltılmasının da, Türkiye'nin ikinci önemli başarısı olduğuna işaret eden Özyeğin, Türkiye'de yüzde 38 olan kamu borcunun GSYH'ya oranının Almanya'da ve İngiltere'de bile sırasıyla yüzde 80 ve yüzde 90 olduğunu vurguladı.

Enflasyonun düşmesi ve kamu borçlarının oranlarının azalmasıyla, Türkiye'deki büyük bankaların 5-7 yıl vadeli dolar bonoları ihraç etme fırsatını bulduğunu belirten Özyeğin, ''Avrupa'nın düştüğü durumdan sonra büyük bankalarımız İspanya ve İtalya devletinden bile daha ucuza aynı vadede borçlanabiliyorlar. Bunlar 10 yıl önce, 5 yıl önce hayal bile edilemezdi'' dedi.



-''Türk bankacılık sektörü Avrupa'nın çok önünde''

Lehman Brothers'ın 2008 yılında batmasından bugüne kadar hiçbir Türk bankasının Hazineden veya Merkez Bankası'ndan nakit alma ihtiyacı duymadığını vurgulayan Özyeğin, dünyada bütün bankaların merkez bankalarının desteği ile ayakta durabildiğini, AB yatırım bankasının iki dilim halinde 1 trilyon avroyu aşkın meblağı Avrupa hazine bonolarına karşı verdiğini hatırlattı.

Özyeğin, ''Avrupa bankaları merkez bankaları ile kendilerini fonlayabildiler. Son yıllarda çıkardıkları kendi bonolarıyla sağladıkları finansman artık mümkün değil'' dedi.

Türk bankacılık sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 17'lerde olduğunu anımsatan Özyeğin, ''Türk bankacılık sermaye yeterlilik rasyosu, Avrupa bankalarının 2018-2019 hedeflerine neredeyse eşittir. Türk bankacılık sektörü Avrupa'nın çok önünde gitmektedir'' dedi.



-''Cari açığın eğitimden kaynaklandığını düşünüyorum''

''Türkiye'nin topal ayağı eğitimdir'' diyen Özyeğin, düşük eğitim düzeyi ile ekonominin gelişmesini mucize olarak yorumladı. Cari açığın eğitimden kaynaklandığını düşündüğünü belirten Özyeğin, ''Hayalim, Türkiye'nin aynı ABD, İngiltere gibi bölgede eğitimin Mekkesi olması'' dedi.

Türkiye'nin demografik yapısının da avantaj olduğunu anlatan Özyeğin, şunları kaydetti:

''Fransa Cumhurbaşkanı Hollande bile evli değil, kız arkadaşı ile yaşıyor. Fransız ailelerinin yüzde 39'u evli değil. Nasıl çocuk yapacaklar? Almanya'nın, Rusya'nın nüfusu her geçen yıl birkaç yüz bin azalıyor, Avrupa nüfusu yaşlanıyor. Bir emekliye 3 çalışan bakacak, insanlar 85-90 yılına kadar yaşıyor. 65 yaşına kadar yaşayanlarla 90 yaşına kadar yaşayanların tedavi giderleri geometrik olarak artıyor. Sosyal güvenlik ve sağlık harcamaları çok büyük ölçüde artacak. Avrupa bütçeleri daha da zorlanacak. Türkiye bu konuda çok avantajlı.''



-''Türk yöneticiler her yerde''

Türk insanının sadece yurt içinde değil, yurt dışında da çok başarılı işler çıkardığını ifade eden Özyeğin, ''Bizim genel müdürlerimiz dünyanın her yerinde çalışabilir'' diye konuştu.

Türkiye'nin en önemli sorununun cari açık olduğunu dile getiren Özyeğin, cari açığın ise marjinal olarak enerjiden kaynaklandığını söyledi. Özyeğin, enerjide sürdürülebilirliğin, Rusya ve İran'dan yapılan satın almalarla değil, nükleer, hidrolik, güneş ve rüzgarla enerjisi yatırımlarıyla sağlanabileceğine dikkati.

YİSAD Onursal Başkanı Mustafa Açıkalın ise, ''Yassı çelik sektörü, son 5 yılda çelik sektörünün en hızlı gelişen bölümü olmuştur. Türkiye 3 yıl önce, tüketiminin 3'te birini üretebilirken, bu yıl ihtiyacından fazla üretmekte ve ihracat yapma gereğini hissediyor.

Toplantıda, sektörde 30 yılını doldurmuş sanayicilere teşekkür plaketi de verildi.