Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün iki şeye çok önem verdiğini belirterek, ''Birincisi, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' dedi. Çünkü yurtta barış, huzur, barış olacak, çevrenizde de huzur barış olacak ki ondan sonra siz kendi geleceğinizle ilgili konularla uğraşabilesiniz'' dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ve beraberindeki gençlik temsilcileri heyetini Çankaya Köşkü'nde kabul etti.

Atatürk'ün önem verdiği ikinci şeyin, ''muasır medeniyetler seviyesine'' çıkma hedefi olduğunu dile getiren Gül, ''Muasır demek çağdaş demek. Bugün yani bizim muasırımız olan kimlerdir, çağdaş olan kimlerdir? Buna bakmak lazım. Atatürk o gün söylediğindeki ülkeler farklı, bugünkü ülkeler farklı'' dedi.

Çağdaş denildiğinde yaşanılan anda yeryüzünde en ileri giden, halklarını mutlu ve zengin eden, kalkınmış ülkelerin anlaşılması gerektiğini ifade eden Gül, şunları kaydetti:

''Yani o günkü, bundan yüz sene önce ileri gitmiş ülkeler farklı olabilirdi, bugün baktığımızda bazıları geri kalmış, yenileri öne çıkmış olabilir. Dolayısıyla bugünkü anlayışa baktığımızda Atatürk'ün çağdaş medeniyetlerin ötesine dediğinde kimlerin ötesine gideceğiz? Bugün yeryüzünde birçok ülke ve millet var. Bu ülkeler içerisinde hangi ülkeler ekonomik kalkınmada daha ileri gitmişler. Halklarını mutlu etmede daha ileri gitmişler, buna bakacağız ve onların ötesine geçerek onlardan daha iyi olacağız. Büyük Atatürk'ün bize verdiği hedef bu.''



-''Düşüncelerini ifade edemeyenler mutlu olamaz''

İnsanların mutlu olabilmesi için iyi bir şekilde yönetilmeleri gerektiğinin altını çizen Gül, şunları söyledi:

''Diktatörlüklerle yönetilenler, baskı ile yönetilenler veyahutta düşüncelerini ifade edemeyenler tabii ki mutlu olamaz. Dolayısıyla çok iyi bir siyasi sistemin olması gerekir ki bugün insanlığın bulduğu getirdiği en iyi sistem de demokrasi ile idare edilmek. Halkın iradesine, görüşlerine ve halkın ne istediğine dikkat etmek. Yine sevinerek şunu ifade ederiz ki Atatürk'ün zamanında demokrasi ile idare edilen milletler çok azdı tabii ki. 1. Dünya Harbi, dünyanın savaşlar içinde geçtiği dört bir cephede sadece bizim etrafımızda değil, her tarafta savaşlar vardı. Sonra 2. Dünya Savaşı oldu. Ondan sonra demokrasi ile idare edilen ülkelerin sayısı giderek ilerledi.''



-''Muasır medeniyet için ileri demokratik standartlar...''

Gül, bugün dünyaya bakıldığında 70'in üzerinde demokrasi ile idare edilen ülke bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Tabii ki demokrasilerde, adı demokrasi olabilir, cumhuriyet olabilir. Ama yine standartları çok düşük olabilir. Muasır medeniyetlerin, çağdaş medeniyetlerin üzerinde olabilmemiz için en ileri demokratik standartları uygulayabilen, özgürlükleri en geniş şekilde tadabilen, insanların gençlerin herkesin düşüncelerini rahatlıkla konuşabildiği, ifade edebildiği ve onların gayet medeni bir şekilde tartışılabildiği bir ülke.

Böyle olacak ki insanlar o zaman baskı altında olmayacaklar ve kendilerini mutlu hissedecekler. Böyle bir ortam içerisinde barış da muhakkak ki daha kolay sağlanacaktır. Çünkü herkes birbirine daha çok saygı duyacaktır. Herkes birbirinin fikrine daha çok saygı duyarak itibar edecektir ve kendisini başkasının yerine koyacaktır. Böyle bir ortamda ekonomik politikalar, hukukun üstünlüğü, herkese eşit muamele, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, ülkede şeffaflığın olması, ülkeyi yöneten herkesin hesap verebilir olması, bütün bunlar söz konusu olduğunda o ülkede hem mutluluk, demokrasi standardı yüksek olduğu için, hem de o ülkede doğru ekonomik politikalar uygulanacak ve zenginlik sağlanacaktır.

Dolayısıyla ülkemizi biz hem demokratik anlamda hem de ekonomik kalkınmışlık anlamında eğer diğer ülkelerin, en ileri gitmiş ülkelerin seviyelerine de değil, onların ötesine, üstüne taşıyabilirsek, o zaman biz Atatürk'ün ta 100 yıl kadar önce gösterdiği istikameti iyi anlamış oluruz ve o sözü anladığımızı, yerine getirdiğimizi göstermiş oluruz.''