Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kürtajın aile planlaması yöntemi olmadığını belirterek, ''Kürtaj dediğimiz zaman, bir canlının, anne rahminden kazınıp alınmasını, organlarının vücudunun kesilmesini konuşmuş oluyoruz'' dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kürtaj ve sezaryenle doğum konusunda gündemdeki tartışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. TBMM kulisinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Akdağ, ''Sezaryen de kürtaj da tıbbi gereklilik olmadıkça asla başvurulmaması gereken bir yöntem. Bugün basındaki bazı tartışmalara bakıyorum; hep kadının hakkından bahsediliyor. Halbuki bebeğin de hakkı var. Tabii ki kadın kendi vücuduyla ilgili belli haklara sahiptir; sahip olmalıdır ama ortada bir canlıdan bahsediyoruz. Onun için 'kadının hakkıdır' diyerek böyle bir tartışmaya girmek çok yanlış. Tabii ki tıbbi gereklilikleri bütün bu tartışmaların dışında tutuyoruz'' diye konuştu.



-Bir canlının hakkından bahsediyoruz...

Bakan Akdağ, bir gazetecinin bebeğin down sendromlu olması durumunu örnek göstermesi üzerine, şunları söyledi:

''Down sendromlu olsa da o bebek sonuçta bir canlıdır. İş, tıbbi gerekliliklerin dışına taştığı zaman, ortada bir canlının hakkından bahsediyoruz. Lütfen basınımız konuyu biraz buraya yoğunlaştırsın. Bugün, ben bu konuda yazıp çizen bütün arkadaşları dikkatle okudum. Hakikaten, meselenin bazı arkadaşlar tarafından gözden kaçırılmak suretiyle ya da bu boyutu es geçilerek böyle yandan dolaşılarak tartışıldığını görüyorum bu beni üzüyor. Nitekim kadın haklarıyla ilgili bir platform bir gazeteye ilan vermiş. Orada da hep yandan cümleler var. Şimdi şunu net olarak konuşalım. Kürtaj dediğimiz zaman, bir canlının, anne rahminden kazınıp alınmasını, organlarının vücudunun kesilmesini konuşmuş oluyoruz. Böyle tartışılırsa biraz daha sağlıklı olur.''



-Kürtajın komplikasyonları

Sağlık Bakanı Akdağ, kürtaj işlemini şöyle anlattı:

''Kürtaj, bir kadının rahmini kazıyorsunuz; oradan bebeği alıyorsunuz. Bir dünya da komplikasyonu var. Bugün maalesef bir arkadaşımız, 'doğum kontrol yöntemlerinden biri de kürtajdır' diye yazmış. Bunlar o kadar bilim dışı şeyler ki. Kürtaj kesinlikle bir üreme sağlığı tedbiri ya da bir aile planlaması yöntemi değildir. Bilimsel olarak hiç kimsenin bu hususta bir tereddütü bile yok. Bir ülkede eğer 100 hamile kadından 10'u, 7'si, 8'i kürtajla bebeğini aldırıyorsa bu üreme sağlığı tedbiri ya da bir aile planlaması yöntemi gibi kullanılıyor demektir. Üreme sağlığı tanımına da asla uymayan bir iştir.''



-''Raporu Bakanlar Kurulu'na götüreceğiz''

Kürtajın yakın dönem çok ağır komplikasyonlara yol açabildiğini ifade eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Rahim delinmesine kadar varan, ağır kanamalara kadar giden ciddi komplikasyonlar olabiliyor. Geç komplikasyonlar da olabiliyor. O zaman biz bütün kadınlara 'aman kürtaj yaptırmayın. Eğer bir aile planlaması düşünceniz varsa bunu modern diğer yöntemlerle zamanında yapın' dememiz lazım. Kadının hakkını koruyacağız diye 'bırakınız herkes kürtaj yapsın' kabilinden yazılar yazmak, yorumlar yapmak gerçekten bilime de aykırı, bizim kadınımızın sağlığına da aykırı. Yok edilenin bir canlı olduğu düşüncesi de tamamen gözden ırak tutularak yapılan yorumlardır'' diye konuştu.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''kürtajın yasaklanması gündemde mi?'' sorusuna, ''Bir rapor hazırlıyoruz; o raporu tartışacağız'' karşılığı verdi. Akdağ, ''O raporda 10 hafta kriterini de dikkate alacak bir çalışmanız var mı?'' sorusu üzerine ise, ''O konuları da tartışacağız. Hazırlanacak raporu ben kendi başıma kararlaştıracak değilim. Bakanlar Kurulu'na götüreceğiz'' dedi.



-Sezaryenle doğum

Sezaryenle doğum yapma konusunda ise kadınların sezaryenle doğum yaptıktan sonraki doğumunu da yine sezaryenle yapmak zorunda kaldığını dile getiren Sağlık Bakanı Akdağ, şöyle konuştu:

''Belki bilimsel olarak sezaryensiz ikinci doğum yapılabilir ama buna kadın doğumcular genelde girmiyorlar; bu bir risk. Sezaryen nasıl bir iş; kadının karnını yarıyorsunuz. Rahmini kesiyorsunuz. Bebeğini oradan dışarı çıkarıyorsunuz; sonra oraları tekrar dikiyorsunuz. Normal yolla doğum yapabilecek bir kadına bunu yapmak zulüm değil midir? Buna kimin hakkı olabilir. Ama biz kadını bilgi noksanlığından dolayı bu tarafa doğru yönlendiriyorsak da ona büyük haksızlık yapıyoruz. O, bunu bir hak gibi görse bile biz kendisine de bir haksızlık yapmış oluyoruz. Doğru bilgilendirelim, doğruları konuşalım.''