Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), akademisyenlerle işbirliği yaparak hazırladığı ''Otomotiv Ticaretinde Yol Haritası-Talep Tahminleri 2012-2016'' raporunu yayınlandı.

ODD'nin, sektörün yol haritasını oluşturmak üzere 2009 yılında gerçekleştirdiği akademik çalışmanın devamı niteliğindeki rapor, ''mevcut vergi sisteminin pazara ve ekonomiye etkileri'', ''Türkiye'deki otomobil sahipliği ve talebi etkileyen unsurlar'' ile ''araç parkı ve bunun ekonomik ve çevre etkileri'' gibi başlıkları kapsıyor.

Fiyat, gelir ve kredi hacminin pazar büyümesini etkileyen önemli etmenler olduğunun altının çizildiği ODD raporunda, tüketicilerin borçlanma imkanları arttıkça kredi hacminin genişlemesiyle birlikte talebin de yükseldiği, çeşitli nedenlerle meydana gelen fiyat artışlarının ise talebi olumsuz etkilediği vurgulanıyor.

Araç talebinin yüzde 81'i, en üst gelir grubundan geliyor

Türkiye'deki otomobil talebinin büyük ölçüde ülke ekonomisindeki gelişmelere duyarlılık gösterdiğinin ifade edildiği çalışmada, gelir düzeyi olarak en üstte yer alan yüzde 20'lik kesimin, toplam araç alımının yüzde 55,6'sını gerçekleştirdiği, bu grubun ikinci sıradaki yüzde 20'lik grupla birleştirildiğinde ise toplam araç talebinin yüzde 81,5'ini oluşturduğu kaydediliyor.

Son yıllarda bu dengesizliğin azalma eğilimine girdiği belirtilen raporda, bin kişiye düşen otomobil sahipliği bakımından Türkiye'nin, gelişmiş Batı ülkeleri ile Avrupa ortalamalarının çok altında bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Raporda, bin kişiye düşen otomobil sayısının ABD'de 965, Doğu Avrupa ülkelerinde 318, Avrupa ülkelerinde 641, Kore'de 340 iken Türkiye'de bu oranın son yıllardaki artışlarla birlikte ancak 141'e ulaştığı bilgisine yer veriliyor.

Türkiye'de araç kullanabilecek genç nüfusun payının, Avrupa ortalamalarının çok üzerinde bir orana sahip olmasına rağmen, Türkiye otomotiv pazarının potansiyelinin çok gerisinde olduğu ifade ediliyor.



-Yüksek ÖTV, hedeflere ulaşmayı engelliyor-



Yüksek oranlı vergilerin, özellikle de ÖTV oranlarının, talep artışını önemli ölçüde engellediği öne sürülen raporda, mevcut şartlar değişmeden, yüzde 5,5 oranında gelir artışı olması durumunda 2016 yılında otomobil satışlarının yıllık 850 bin 39 adet, toplam otomotiv satışlarının da 1 milyon 246 bin 323 adet seviyesine ulaşacağı tahmininde bulunuluyor.

Raporda, ÖTV'nin yüzde 18 oranında uygulanması halinde otomobil satışlarının 2016 yılında 1 milyon 16 bin 168 adet, toplam otomotiv satışlarının ise 1 milyon 412 bin 252 adet olacağı tahmin edilirken, ÖTV'nin yüzde 27'ye düşürülmesi durumunda ise otomobil satışlarının 930 bin 682 adet, toplam otomotiv satışlarının da 1 milyon 326 bin 966 adet olacağı öngörülüyor.



-Türkiye'deki araçların yarısı 12 ve üzeri yaşta-



ODD raporunda, Türkiye'deki araç parkının yüksek yaş ortalamasına da dikkat çekiliyor.

Raporda, 2011 yılı sonu itibariyle Türkiye'de toplam araç parkının 12 milyonun üzerine çıktığı, bu sayının yarısını 12 ve üzeri yaştaki araçların oluşturduğu, 16 ve üzeri yaş grubunu oluşturan araçların oranının yüzde 34, 20 yaş ve üzeri araçların oranının ise yüzde 22,6 olduğu bilgisi de yer alıyor.

Ömrünü Tamamlamış Araçlar teşviğinin yaratacağı etkinin sınırlı olacağı ve geçmişte uygulanan hurda teşviğine benzer bir uygulamanın gündeme gelmesinin gerekliliği vurgulanan raporda, uygulamayla hem trafikte can ve mal güvenliğini tehdit eden hem de karbon emisyonunda artışa yol açan araçların pazardan çekilmesinin söz konusu olabileceği öngörülüyor.

Yaratılacak ilave taleple devletin ödediği teşviklerin çok üzerinde vergi geliri elde edilerek, sektörün ivme kazanacağı değerlendirmesinde bulunulan raporda, teslim edilen araçlar için sahiplerine kilogram başına 3, 4 ve 5 liralık bir tutar ödenmesinin hem devletin hem de sektörün ihtiyaçlarına yanıt vereceği, bu teşvik uygulamasıyla devletin net gelirlerinin 350-600 milyon liraya ulaşacağı öngörülüyor.

Raporda, gelişmiş ülkelerde araçların yaşları ve motor hacimleri ile değil, karbon emisyonları nedeniyle yarattıkları etki dikkate alınarak vergilendirildiği ifade edilerek, Türkiye'de uygulanan Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin silindir hacmine ve otomobilin yaşına göre belirlenmesinin ve aracın yaşı büyüdükçe ödenecek yıllık vergi tutarının azalmasının yarattığı sorunlara değiniliyor.

Raporda, ''Türkiye, otomotiv satış adedinde dünyada 18'inci, otomotiv üretim adedinde 17'nci sıradayken, Avrupa genelinde satışta 6'ncı, üretimde ise 5'inci sırada bulunuyor. Otomotiv yılda 20,4 milyar dolar ile Türkiye'deki ihracatçı sektörler arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye'de toplam araç üretiminin 3'te 2'si Avrupa'ya ihraç edilirken, sektörde toplam 400 bin kişi istihdam ediliyor'' şeklindeki bilgilere de yer veriliyor.



-''Ekonomik büyüme, otomobile talebin en önemli etkeni''-



Raporun kamuoyuna açıklandığı toplantıda konuşan ODD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar da, 3 yıl önce yayınladıkları ''Otomotiv Ticaretinde Yol Haritası Gelecek On Yıl'' adlı çalışmayı bu sene yenilediklerini belirtti.

Bayraktar, ''Rapordaki ekonometrik modelin revize edilmesiyle beraber, talep tahmini konusunda güncel sonuçlara ulaşmış olduk. Gördük ki değişmeyen tek doğru, gelir artışının, yani ekonomik büyümenin ülkemizde otomobile olan talebin en önemli etkeni olduğudur'' dedi.

Satın alımda ödenen yüksek vergiler ve yaşa göre azalan motorlu taşıtlar vergisinin Türkiye'deki araç parkının bugünkü durumuna gelmesinin nedeni olduğunu ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

''Bunun yanında, otomotiv sektörü ülkemizde olması gereken potansiyeline yaklaşamamış, kabul edilemeyecek çevresel etkiler yaratmış, kullanımı gereksiz hava kirliliğine yol açan bir araç parkımız olmuştur. Yüksek bedeller ödenerek, gelişmekte olan ülkelerden satın alınan gereksiz, eski yedek parçalar kullanılıyor. En önemlisi de son yıllarda variline 100 dolar seviyesinde bedel ödenerek ulaşım için kullanılan yakıt da cabası...

Ortalama yaşı 12, yüzde 20'si 20 yaş ve üzeri, yüzde 35'i ise 16 yaş ve üzeri olan bir araç parkının yarattığı yakıt israfını herhalde benim söylememe gerek yok. Otomotiv sektörü maalesef ülkemizin cari açığının sorumlusuymuş gibi görülse de asıl israf yaşlı araç parkına ödenen kullanım ve bakım bedelleridir. Kazalar ve kamu sağlığı tarafını da söylememe gerek yok.''

Bayraktar, ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili kanuni düzenlemeler yapılmış olsa da sistemin mevcut vergi yapısıyla işlemesinin mümkün olmadığını dile getirerek, ''Biz de, devletin vergi gelirlerini azaltmadan, hatta artırarak sistemin nasıl çalıştırılabileceği konusunu ana çıkış noktamız olarak belirledik'' diye konuştu.