Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Doğal Gaz İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (DİVİD) Başkanı Fatih Baltacı, İran gazının şu anda rasyonalitenin ötesinde pahalı olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin İran gazını yüzde 30 daha ucuza alması lazım diye düşünüyorum. Bu kontratlardan çıkma şansımız yok ama arbitrasyonla (tahkim) bir karar mutlaka çıkar'' dedi.

 Baltacı, İran gazının pahalı olmasının sebebinin önceden yapılmış kontratlar olduğunu söyledi.

Kontratların yapıldığı sırada petrol dünyasının farklı bir yapıda olduğunu anımsatan Baltacı, ''Bu tip kontratlarda fiyatın pazarlık edilmesi hakkı vardır. Tahmin ediyorum BOTAŞ ve Bakanlık yetkilileri elinden geldiğince iyi niyetle yapmaya çalıştılar'' ifadelerini kullandı.

İran'ın gerek devlet politikasının, gerek gaz firmasının kendi politikaları itibarıyla gaz fiyatını düşürmek gibi bir niyeti olmadığını aktaran Baltacı, satıcının ürününü her zaman yüksek fiyatta satmak isteyeceğini kaydetti.

İran'ın Türkiye dışında başka bir yere gaz satma şansı olmamasına rağmen yüksek fiyat konusunda bu kadar direnmesinin çok ticari olmadığını dile getiren Baltacı, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Neticede taraflar kendi aralarında anlaşamazsa bu iş arbitrasyonda çözülüyor. İran kontratında arbitrasyon bildiğim kadarıyla İsviçre'de. Türkiye'nin bu konuda eli güçlü. Çünkü Türkiye daha önce de bir arbitrasyon davasını kazanmıştı. Türkiye bu konuda çok ciddi bir şekilde, arbitrasyonla bu işi bitirmelidir diye düşünüyorum. Çünkü politik takvim, dünya ajandası İran'ın çok da lehine değil. Bence Türkiye İran'a gaz parası ödemesi açısından çok ciddi bir iyilik yapmaktadır. Neticede gaz paraları İran için çok ciddi bir gelir kaynağıdır. İranlılar, Rusların gösterdiği flexibilitenin yüzde birini bile göstermiyor.''

İranlıların çok eski tüccarlar olduğunu hatırlatan Baltacı, gazın da politik bir iş haline döndüğünü ifade etti.

Türkiye'nin içinde bulunduğu durum itibariyle İran'ın Türkiye'ye sempati göstereceğini düşünmediğini vurgulayan Baltacı, ''Aynı şekilde Türkiye'nin de oraya bir sempati göstermemesi lazım diye düşünüyorum. Eğer gerçekten bu arbitrasyon ile çözülecekse hızlıca çözülmeli. İran bunu kesinlikle ticari-politik bir olgu olarak görmektedir. Türkiye de bunu kardeşlik hukuku düşüncesiyle görmemelidir. Türkiye'nin bu gazı yüzde 30 civarında daha ucuza alması lazım diye düşünüyorum. Bu kontratlardan çıkma şansımız yok ama arbitrasyonla bir karar mutlaka çıkar'' ifadelerini kullandı.


-''İran, kışın kendi iç ihtiyaçlarından dolayı Türkiye'ye gerekli gazı vermiyor''

İran'dan gelen teslimatların hep problemli olduğunu anımsatan Baltacı, söz konusu ülkenin kışın kendi iç ihtiyaçlarından dolayı Türkiye'ye gerekli gazı vermediğini söyledi. Türkiye'nin bu konuda hazırlıkları olan bir ülke olduğu kaydeden Baltacı, Türkiye'nin depo kapasitesini geçtiğimiz 3 yılda artırdığını ve doğuda bu yıl 2 tane kompresör istasyonunun devreye gireceğini hatırlattı.

Batı Hattı kontratlarının yenilendiğini ve Mavi Akım'ın ful çalıştığını aktaran Baltacı, Türkiye'nin hem doğusundaki, hem de batısındaki çeşitli sıkıntılı dönemleri başarılı bir şekilde atlattığını dile getirdi.

Önümüzdeki dönemlerde Tuz Gölü'ndeki yeni deponun devreye girmesiyle Türkiye'nin doğal gazda daha sağlıklı bir seviyeye geleceğini vurgulayan Baltacı, ''Alt yapıda da BOTAŞ yeni projelere devam etmektedir. Kompresör istasyonları gibi. Bunlar tamamlandığı zaman daha emniyetli bir doğal gaz sistemine sahip olacağız'' şeklinde konuştu.



-''Türkiye şu anda Avrupa'daki neredeyse tek büyüyen enerji pazarı''

Azeri gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştıracak olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ile Nabucco Projesi'ni kıyaslayan Baltacı, ''İkisi yapılış amaçları itibariyle birbirine benzeyen projeler olmasına rağmen, fonksiyoneliteleri açısından farklı ve daha da önemlisi pazarları açısından farklı projeler'' dedi.

Nabucco'nun daha ziyade Türkiye'nin doğusundaki gazın Batı Avrupa'ya taşınmasına yönelik bir transit proje olduğunu belirten Baltacı, TANAP'ın buna talip olmakla birlikte Türkiye'nin de ciddi bir ihtiyacına karşılık verdiğini anlattı.

Türkiye'nin şu anda Avrupa'daki neredeyse tek büyüyen enerji pazarı olduğunu kaydeden Baltacı, öte taraftan Avrupa'daki doğal gaz pazarında duraklama ve geriye gitmenin olduğunu ifade etti.

Türk hükümetinin hem Güney Akım Projesi'ne, hem TANAP'a, hem de Nabucco'ya belli manada imkan ve fırsat verdiğini vurgulayan Baltacı, konuşmasına şöyle devam etti:

''TANAP'ta özellikle Soccar'ın yani üretici firmanın ağırlıklı ortaklığıyla olması çok önemli bir şey. En azından TANAP'ta Nabucco'da olan kaynak sorunu çözülmüş oldu. Nabucco zaten 2'ye bölündü. Yeni bir Nabucco tanımı var. Bulgaristan sınırından başlamak üzere orta Avrupa'ya uzanan bir boru hattı projesi. Tahmin ediyorum Nabucco ile TANAP birleşerek yeni bir formasyon oluşturacak. Çünkü gazı Bulgaristan sınırına getirdiğimiz zaman sadece burada kullanılmayacak. Bu gaz illaki ya Güney Avrupa'ya, ya da Orta Avrupa'ya gidecek. Bu Orta Avrupa'ya giderse Nabucco olur, ya da güney Avrupa için ITGI veya TAP projesi var... Türkiye'ye gelen gazın bir kısmı Türkiye'de kalacak, diğer kısmı mutlaka Güney Avrupa'ya gidecek. Birde realiteler değişti. Nabucco'yu yeni bir Nabucco olarak konuşmak lazım. TANAP bir realite ve Türkiye'nin de menfaatine olduğunu düşündüğümüz bir proje.''



-''Rusya çok pragmatik bir ülke''

Suriye ile Türkiye arasında yaşanan gerilimden dolayı Rusya'nın Türkiye'ye olan bakış açısını da değerlendiren Baltacı, Rusya'nın çok pragmatik bir ülke olduğunu belirterek, ''Rusya'nın en önemli gelir kaynağı doğal gaz. Türkiye onun en büyük ikinci müşterisidir. Can mı, canan mı? Yani kendi politik ajandalarını elbette takip ederler ama ben ekonomik konularla karıştıracaklarını düşünmüyorum ki, Ukrayna'da bu konuda bir hata yaptılar ve onun çok büyük bedelini ödediler. Avrupa'da yeni LNG tesislerinin açılmasına sebep oldular. Rusya arz emniyetinin garantörü olmak zorunda olduğunu biliyor. Ben bu konuda bir olumsuzluk beklemiyorum açıkçası'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin yaşanabilecek en kötü kışlardan birisini 2012'de yaşadığını kaydeden Baltacı, Türkiye'nin bunu gaz sıkıntılarına rağmen atlatabildiğini dile getirdi.

Büyük bir mani yaşanmazsa bu yıl öyle çok büyük bir sıkıntı beklemediklerini anlatan Baltacı, ''6 milyar metre küplük doğal gaz kontratı devreye giriyor. Türkiye'nin arz sıkıntısı çekme ihtimali yok. Bu noktada herhangi bir kriz beklentisi içerisinde değiliz. DİVİD üyeleri de bu konuda rahat ve ticaretlerini devam ettiriyorlar'' dedi.



-''Irak'a hem gaz, hem de petrol açısından bakmak gerek''

Ceyhan'ın, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının devreye girmesiyle önemli bir petrol yükleme potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Baltacı, ''Irak'dan gelen Yumurtalık-Kerkük hattı da var. Şu anda Ceyhan'a sadece Azeri petrolü değil, Irak petrolü de geliyor. Bununla birlikte gaz ihtimali de olursa Ceyhan daha farklı bir terminale dönüşecektir'' dedi.

Irak'a hem gaz, hem petrol açısından bakmak gerektiğini anlatan Baltacı, özellikle Kuzey Irak tarafındaki gelişmelerin ümit verici olduğunu söyledi.

Günümüz koşullarında jeopolitik açıdan o bölgelerdeki gelişmelerin ne göstereceğini öngörmenin zor olduğunu vurgulayan Baltacı, sözlerini şöyle tamamladı:

''Irak gazının ithalatı ile ilgili EPDK'nın bir lisans süreci vardı. 2014 itibariyle başlayacağı öngörülen lisanslama sürecine girildi ve bir şirket bu lisansa haiz oldu. Bir boru hattı henüz yok. O açıdan 2014'ün iyimser bir tarih olduğunu düşünüyorum. Bu Kuzey Irak'tan çıkan gazın Türkiye'ye getirilmesi. Irak genelinde ciddi bir gaz potansiyeli var ama Irak'ın kendisinin de ciddi bir enerji ihtiyacı var. Bu enerjinin büyük bir kısmını da doğal gaz ile karşılamak zorunda. Türk müteahhitleri gaza dayalı enerji santrali yapıyorlar Irak'ta. İhalelerini aldılar. Burada soru şu; bir Kuzey Irak'taki gaz üretimini kim yapacak? İkincisi hangi boru hattı ile getirilecek? Türkiye sisteme nereden girecek? Neticede bu gazın bir şekilde kompres edilmesi gerekiyor. Türkiye'de şu anda o bölgede gazı alacak, doğudan taşıyacak alt yapıda ciddi problemler var. Şu anda mevcut, İran ve Azerbaycan gazında bile problem var. Bu açıdan sadece boru hattının yapılması değil, Türkiye için de gerekli alım kapasitesinin ve gerekli alım kabiliyetlerinin artırılması gerekiyor. Bu entegre bir proje. Irak gazının Türkiye'ye getirilmesine yönelik benim öngörüm eğer politik bir mani çıkmazsa 3-5 yıl arasında. Bu arada merkezi hükümetin ciddi itirazları var. Merkezi hükümetle Kuzey Irak bölgesinin Türkiye ile ilişkileri gibi konular, bir enerji yöneticisi olarak benim yorum yapacağım şeyler değil. Ama genel kanı bu tip yeni oluşmakta olan gaz sahaları ve gaz boru hatlarının 7 ile 15 yıllık gelişim sürecinin olduğu yönünde.''

 

AA