Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından Çeşme Altınyunus Oteli'nde ''Borç Dinamikleri, Finansal İstikrarsızlık ve Büyük Durgunluk'' temasıyla düzenlenen ''3. Uluslararası Ekonomi Konferansı''nda İngilizce olarak sunum yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin ekonomik gelişimi, yapısal reformlar ve hedefleriyle ilgili bilgi verdi.

Ülkenin bir çok alanda önemli adımlar attığını, bunun rakamlara da yansıdığını ifade eden Şimşek, ''Bu gelişimin doğal yansıması da Türkiye'deki yabancı şirket sayısının artmasıyla gerçekleşmiştir. Türkiye'de 10 yıl önce 5 bin yabancı şirket faaliyet gösterirken bugün 31 bin şirkete ulaşılmıştır'' dedi.

Şimşek, Türkiye'nin 2009 krizi sonrası kendisini çabuk toparladığını, bankacılık başta olmak üzere bir çok sektörün global krize rağmen sorun yaşamadığına işaret ederek, 2012 için beklenen yüzde 3,2'lik büyüme hızıyla Türkiye'nin Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkeleri arasına gireceğini söyledi.

Türkiye'nin 2009 krizi sonrası dönemde yüksek iç talepten kaynaklanan bir büyümeye sahip olduğunu belirten Şimşek, ''Ama iç talepten kaynaklanan büyümenin de yan etkileri vardı. Merkez Bankası'nın aldığı önlemler ve hükümet politikaları sonucu 2011 yılında iç talepteki patlama tablosu değişti. Artık ihracatla desteklenen daha makul büyüme oranlarına dönüldü'' dedi.

Krizden fırsat çıktı

Şimşek, Euro bölgesinde yaşanan krizin Türkiye'yi de etkilediğini, krizin ticareti, turizmi, ihracatı etkilediğini, ancak en önemlisi beklentileri olumsuz etkilediğini ifade etti.

Türkiye'nin bu olumsuz tablo içerisinde, ihracatta Avrupa'nın payını azaltmasının olumlu etkilerini gördüğünü ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:

''10 yıl öncesine bakınca ihracatımızın yüzde 58'inin AB bölgesine olduğunu görürüz. Bu oran şimdi yüzde 38'e düştü. Asya ve özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine ihracatımız arttı. 10 yıl öncesine göre Avrupa'ya yaptığımız ihracat payında yüzde 19 azalma görülürken Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya ihracatımız payının yüzde 350 oranında arttığını görüyoruz. Global krizler gözönüne alındığında Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Asya'ya odaklanmamız bize çok yardımcı oldu.''

Yatırım ve teşvik politikaları

Bakan Şimşek, Türkiye'nin istihdam yaratma, eğitim, sağlık, ulaşım ve enerji konularındaki gelişimi ve gelecek dönem hedefleri hakkında da bilgi vererek, geçen 10 yıllık süreçte Türkiye'nin kapsamlı bir sosyal güvenlik ağına kavuştuğunu, engelli ve yaşlılara yönelik hükümet tarafından finanse edilen çok sayıda sosyal programın uygulandığını söyledi.

Türkiye'nin ekonomik gelişimini ülke geneline yaymak amacıyla göreceli olarak daha az gelişmiş bölgelerde yatırım yapanlar için vergi muafiyetlerinden arazi teminine kadar çok çeşitli teşvikler uyguladıklarını anlatan Şimşek, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin üretim ve ihracat yapısı analiz edilecek olursa maalesef bunların üçte ikisinden fazlasının düşük ve orta büyüklükte vergiye tabi ürünler olduğu görülür. Ar-Ge konusuna daha ağırlık vermeleri için şirketlerimizi teşvik ediyoruz. Türkiye'de Ar-Ge harcaması artmıştır, ama ihracat potansiyelimiz açısından bakıldığında henüz istediğimiz noktada değildir. Bizim için çok önemli olan konu, Türk şirketlerindeki markalaşmanın artmasıdır. Türk firmaları artık daha bilinçli.''

Büyüme hedefleri

Şimşek, sunumunun ardından Nobel Ödüllü ekonomist Josepn Stiglitz ile birlikte katılımcıların sorularını yanıtladı.

Maliye Bakanı Şimşek, bir katılımcının büyüme hedefini neden düşürdükleri yönündeki bir sorusu üzerine, varsayımları yaparken dünyadaki birçok kriteri gözönünde bulundurduklarını, bu noktada IMF'in Euro bölgesi için yaptığı büyüme tahminini düşürmesinin, kendi varsayımlarını etkilediğini dile getirerek, ''Çünkü bizim ihracatımızın oldukça büyük bir bölümü Avro bölgesine yapılmaktadır. Avro bölgesindeki kriz gözönüne alınırsa 3,2 makul ve başarılı bir büyüme oranı olur'' dedi.

''Türkiye önde gelen ekonomilerin yaptığı hataları yapmadı''

Nobel Ödüllü ekonomist Josepn Stiglitz de bir soru üzerine Türkiye hakkında yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin kriz öncesi ve sırasında dünyanın önde gelen ekonomilerinin yaptığı hataları yapmadığını belirtti.

Stiglitz, ''Böyle bir durgunluk döneminde Türkiye'nin gelişen pazarlara yönelik hareketi ve ihracatını bu pazarlara yönlendirmesi çok olumlu ve akıllı bir adım oldu'' dedi.