Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'nin artık yükselen bir donör ülke" konumuna geldiğini belirterek, "Geçen yıl yurt dışına yaptığımız hibeler 2,5 milyar doları geçti" dedi.

Babacan, Stratejik Düşünce Enstitüsü'nce düzenlenen "Ekonomi Güvenliği" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin siyasi reform ve ekonomik başarılarıyla geldiği konumun tüm dünyada hem yakından izlendiğini hem de takdir edildiğini söyledi.

Son 10 yılda Türkiye'nin çok önemli reformlara sahne olduğunu belirten Babacan, "Siyasi ve ekonomik reformları hep paralel götürdük. Çünkü, 'İyi işleyen bir demokrasi, ancak beraberinde sıhhatli işleyen bir ekonomi ile mümkün olacaktır' dedik. 'Demokrasideki başarılarımız, ekonomideki başarılarımızı güçlendirecek. Ekonomideki başarılarımız, demokrasideki başarılarımıza katkı yapacak' dedik" ifadesini kullandı.

Tunus, Libya, Mısır, Yemen'in çok önemli bir siyasi reform sürecine girdiğini belirten Babacan, söz konusu süreç doğru yönetildiği takdirde tarihi fırsatlar sunduğunu kaydetti. Anılan ülkelerde dönüşüm süreci, siyasi reform süreciyle sınırlı kalırsa sürecin başarıya ulaşacağına inanmadıklarını dile getiren Babacan, ekonomik bir reform programının da gerekli olduğuna işaret etti.

-"Türkiye dış yardımlarını en fazla artıran ülke"-

Türkiye'nin bu dönüşüm süreçlerine yoğun destek verdiğini anlatan Babacan, "Hem kendi tecrübelerimizi paylaşıyoruz hem de o ülkelere finansman desteği sağlıyoruz. Türkiye artık yükselen bir donör ülke. Dünya ülkelerini sınıflandırdığımızda yükselen bir donör ülke olarak görülüyoruz. Geçen yıl yurt dışına yaptığımız hibeler 2,5 milyar doları geçti. OECD ülkeleri içerisinde Türkiye, 2011-2012 yıllarında, dış yardımlarını en fazla artıran ülke konumunda" dedi.

Türkiye'nin eğitim, sağlık, tarım gibi pek çok farklı konuda teknik destek verdiğini belirten Babacan, Dünya Bankası ile Türkiye arasında 2 yıl önce başlatılan bir çalışma kapsamında, Dünya Bankası'nın herhangi bir ülkede reform ihtiyacı gördüğünde Türkiye'nin eğer o alanda başarısı varsa ihtiyaç duyan ülke ile Türkiye'nin ilgili alanda uzmanlaşmış kurumlarını buluşturduğunu anlattı.

Son 2 yılda 20'den fazla ülkede söz konusu çalışmanın yapıldığını kaydeden Babacan, "İşte bir bakıma bizim bundan sonraki dönemde sorumluluklarımız çok çok büyüyor. Dünyada herhangi problemden haberdarsak, dünyanın herhangi bir köşesinde bir sıkıntı, zulüm varsa, acılar çekiliyorsa Türkiye artık 'bana ne?' diyemiyor. Haberimiz varsa sorumluluk üzerimize düşüyor. Elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar dünyanın dört bir köşesine yetişmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

-Ekonomi güvenliği konusu-

Ekonomi güvenliği konusunda jeopolitik konuların listenin başında geldiğini belirten Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada insanların, ürünlerin, sermaye ve enerjinin serbestçe dolaşabilmesi gerektiğine dikkati çekti.

Ülkeler arasındaki sınırların artık anlamını yitirdiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Bunun kazan-kazan sonucunu oluşturacağına inanıyoruz. Ülkelerin birbirlerine olan ekonomik bağımlılığı çoğaldıkça, her ülkenin güvenliği açısından siyasi istikrarı açısından olumlu sonuçlar getirecektir. Bunu yapmak için de özel bir çaba içerindeyiz. Daha çok ticaret, karşılıklı daha çok yatırım, bir ülkenin eksiğini bir ülkeden karşılamak, sermaye birikimi olan ülkelerin olmayan ülkelerle daha çok iş yapması. Yani daha çok birbirine entegre hale gelmiş ülkeler. İşte böyle bir sonucun bölgesel güvenlik açısından son derece önemli sonuçlar getireceğine inanıyoruz."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Kanal İstanbul Projesi ile ilgili Yüksek Planlama Kurulu kararı bu hafta içinde tamamlandı" dedi.

Babacan, Stratejik Düşünce Enstitüsünce düzenlenen "Ekonomi Güvenliği" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, önlerinde çok önemli vizyon projeleri bulunduğunu söyledi.

Bu projelerden en önemlisinin Kanal İstanbul Projesi olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu:

"Kanal İstanbul Projesi ile alakalı kanal yapıldığında bazı yolların yerinin değişmesi gerekecek. Köprüler gerekecek. İşte bunun ilgili Yüksek Planlama Kurulu kararı bu hafta içinde tamamlandı. Çünkü öncelikle yol, köprü çalışmalarının başlaması gerekiyor, arkasından da Kanal İstanbul Projesi'ni gerçekleştirelim. Bu ilk etapta bakanlar olarak 'acaba olur mu, olmaz mı, çok mu çılgın, acaba gerçekleştirilebilir mi?' şeklinde şüpheler hissettik ama Sayın Başbakanımız bunu açıkladı. Olmayacak olsa zaten bu açıklanmazdı. Biz, bunun gerçekçi bir proje olduğuna inanıyoruz. Türkiye için, hatta dünya için çok konuşulacak bir proje olduğuna da inanıyoruz. Her türlü çevre değerlendirmesi ve hazırlığı çok dikkatli yapılmalı ama yapıldıktan sonra da İstanbul'u, İstanbul'un deniz trafiğini çok rahatlatacak bir proje haline gelecek. Aynı zamanda İstanbul'un daha sıhhatli, daha düzenli büyümesini de beraberinde getirecek proje olacak."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2004 yılından bu yana enflasyonun tek haneli gittiğini belirterek, "Geçen yıl, 44 yılın rekorunu kırdık. İnşallah bu yıl bir rekor daha kıracağız. Bu yıl son 44 yılın değil son 45 yılın en düşük enflasyonunu görme ihtimalimiz oldukça yüksek" dedi.

Babacan, Stratejik Düşünce Enstitüsü'nce düzenlenen "Ekonomi Güvenliği" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, artık ülkelerin güvenlik anlayışının değiştiğini, her ülkenin kendi güvenliğini, kendi istikrarını belirli alanlarda aradığını Türkiye'nin de bunu bir zamanlar orduda aradığını söyledi.

Bir süre, "Türkiye'de güvenliğin, istikrarın kaynağı ordudur" anlayışı olduğunu ifade eden Babacan, ''Darbeler oldu Türkiye'de. Ne zaman bir problem yaşansa, ne zaman bir sıkıntılı tablo olsa ya da oluşturulsa bunları yaşadık. Artık Türkiye'nin istikrarının, Türkiye'nin güvenliğinin kaynağı halkın ta kendisi. Bunu başka bir birimde, başka bir kurumda aramamak lazım" diye konuştu.

Babacan, halkın beklentilerine, halkın arzu ve isteklerine dayanan bir sistemin, ülkenin güvenliği ve istikrarı açısından en sürdürülebilir sistem olduğunu vurguladı.

-"Enerji sepeti oluşturmak gerekiyor"-

Ekonomi güvenliği için birçok faktörün önemli olduğunu, bunun başında enerji arz güvenliğinin geldiğini kaydeden Babacan, burada temel çözümün çeşitlendirmeden geçtiğine işaret etti. Mümkün olduğunca daha çok ülkeden enerji temin etmek, çok farklı kaynaklardan enerji sepeti oluşturmak gerektiğini vurgulayan Babacan, "Yani enerji konusunda yumurtanın tamamını bir sepete koymamak gerekiyor" dedi.

Küresel ekonomik krize de değinen Babacan, henüz hiçbir ülkede sorunların köküne inilip bir çözümün üretilmediğini, AB ve ABD'de borç stokunun hala artmaya devam ettiğini, bütçe açığının hala yüksek olduğunu söyledi. Bu yıl da Euro Bölgesi'nde 17 ülkenin ekonomilerinin tamamen daralacağını ve negatif büyüme görüleceğini belirten Babacan, bu sorunu aşmak için merkez bankalarının olağanüstü miktarda likiditeyi piyasaya sürdüklerini kaydetti.

Kontrolsüz miktarda basılmış karşılıksız paranın dünyada dolaştığı bir dönemde çok dikkatli olunması gerektiğini anlatan Babacan, ''Sermayenin hızlı girişi ve çıkışı gelişmekte olan ülkeler için risk oluşturuyor. Eğer dikkat edilmezse çok ciddi tahribata sebep olabilir'' diye konuştu.

Babacan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın uyguladığı faiz koridoru politikasının hızlı sermaye hareketlerini caydırmada çok başarılı olduğunu belirterek, "Faiz koridoru uygulaması başladıktan bu yana tüm gelişmekte olan ülkeler içerisinde para birimi en istikrarlı olan ülke Türkiye. Şu anda Türk Lirası bütün gelişmekte olan ülkelerin para birimleri içerisinde en istikrarlı para birimi. İstikrarlı derken bulunduğu seviyeyi değil oynaklığı kastediyorum" diye konuştu.

-Cari açık-

Ali Babacan, Türkiye'de cari açıkla ilgili hem konjonktürel tedbirler alınması hem de yapısal reformlar yapılması gerektiğini belirtti.

Son 2 yıllık dönemde uyguladıkları yeniden dengeleme politikalarıyla iç tüketimi önemli ölçüde kontrol altına aldıklarını kaydeden Babacan, "2013 yılında da iç ve dış talebin dengeli gitmesini arzu ediyoruz. Bu yıl yüzde 4'lük büyüme tahmininin 2 puanının iç tüketimden, 2 puanının ihracattan geleceğini bekliyoruz" dedi.

-Enflasyon-

Türkiye'de enflasyonun 34 yıl boyunca 2 ya da 3 haneli olduğunu anımsatan Babacan, şunları kaydetti:
"2004 yılından bu yana enflasyon tek haneli gidiyor. Geçen yıl 44 yılın rekorunu kırdık. İnşallah bu yıl bir rekor daha kıracağız gibi görünüyor, eğer enerji fiyatlarında yıl içerisinde olağanüstü bir gelişmezse olmazsa. Yıl sonu için şu andaki tahminler yüzde 5,3'ü gösteriyor. Eğer olursa bu yıl son 44 yılın değil, son 45 yılın en düşük enflasyonunu görme ihtimalimiz oldukça yüksek. Türkiye'nin bu başarısı tarihi bir başarıdır."

Türkiye'de artık karşılıksız para basma döneminin kapandığını ifade eden Babacan, enflasyon üretmeyi, karşılıksız para basmayı modern bir hırsızlık olarak gördüklerini söyledi.

-Çözüm süreci-

Türkiye'nin önemli bir süreçten geçtiğini ifade eden Babacan, "Kısaca 'çözüm süreci' diye tabir ettiğimiz ama neredeyse son 30 yılın bir numaralı problem alanı olan konuda yeni bir süreç başlamış durumda" dedi. Bu sürecin aşama aşama ilerlediğini belirten Babacan, "Bu süreçte çok fazla açıklama yapmadık. Çünkü çok konuşmaktan öte gereğinin yapılması gereken bir süreç bu ve işin özünde de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes etnik kökeni ne olursa olsun, seçmiş olduğu din, mensup olduğu mezhep ne olursa olsun, konuştuğu dil ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin bu ülkede aynı temel haklardan yararlanabilmesi, özgürlüklerini doyasıya yaşayabilmesi, devletin her bir vatandaşını aynı samimiyetle kucaklayabilmesi ve devletin millet için ve vatandaşlar için var olduğunu da herkesin iyi bilmesi" diye konuştu.

Türkiye'nin yakaladığı özgüvenin, çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının en önemli kaynağı olacağını belirten Babacan, şunları kaydetti:

"Kendimize güvendikten sonra başka hiçbir şeyden korkmamak lazım ve o cesaretle bu süreci götürmek lazım. Bu bizim ekonomi güvenliğimiz açısından da çok önemli. Çünkü bu terör sorununun Türkiye'ye maliyeti çok yüksek oldu. Pek çok rakam ifade ediliyor. Türkiye'nin 30 yıldır kaçırdığı fırsatların maliyeti çok çok büyük. Bu sebeple bu sürecin başarıyla yönetilmesi ve nihayete erdirilmesi Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizin ekonomisi ve Türkiye'nin genel ekonomisi açısından çok farklı bir tablo oluşturacak. Bu süreç başarıya ulaştıktan sonra asıl o noktada Türkiye gerçek ekonomik potansiyelini ortaya koyabilecektir.

Artık o acıların yaşanmaması için, o sıkıntıların tekrar etmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapıp yolumuza devam etmemiz gerekiyor. İçerden dışardan her türlü engelleme çabaları olacaktır. Çünkü bu sorunun devamından, terörün devamından nemalanan odaklar var. Parasal, siyasi, etki, güç nemalanması gibi her türlü nemalanma var işin içinde. Dolayısıyla o nemalananlar aksatmak için özel bir gayret içinde oldular ve olmaya da devam edecekler ama biz halkımızın sağduyusuna güveniyoruz. Biz halkımızın vicdan terazisine çok güveniyoruz."

AA