Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, iş dünyasının yurt dışında ciddi miktarda finansal varlıkları bulunduğunu belirterek, "Bu finansal varlıkların Türkiye'ye önümüzdeki dönemde daha fazla gelmesini arzu ediyoruz. Bunun için de bir 'Varlık Barışı' çalışmasının faydalı olacağını düşünüyoruz" dedi.

Babacan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile ABD Ticaret Odası tarafından düzenlenen Türkiye Yatırım Haftası etkinlikleri için bulunduğu ABD'de AA'ya gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Temasları hakkında bilgi veren Babacan, önemli şirketlerin temsilcileriyle bir araya geldiklerini söyledi. ABD'de şirketlerin elinde çok ciddi miktarda likidite bulunduğunu ifade eden Babacan, şunları kaydetti:

"Çünkü Amerikan Merkez Bankası çok yüksek miktarlarda para basıp piyasaya sürdüğü için şirketlerin elinde yaklaşık 3 trilyon dolarlık nakit var. Bu nakdin nerede nasıl değerlendirileceği her şirket için önemli. Amerika'da büyüme istenen noktalarda değil, istihdam oluşturulamıyor ve ileriye doğru şirketlerin beklentisi fazla parlak değil. Avrupa'da zaten 2012'de ekonomi daraldı, 2013'te daralmaya devam edecek. Dolayısıyla 'bu şirketler nereye yatırım yapsın?' sorusuna aslında Türkiye iyi bir cevap olarak duruyor."

Türkiye'nin istikrarı ve makro ekonomik yapısının ilgi çektiğine işaret eden Babacan, ülke ile ilgili algının Amerikalı iş adamları arasında son derece olumlu olduğunu gördüğünü söyledi. Babacan, Türkiye'de yatırım yapılacak alanların çok çeşitli olduğunu, enerjiden tarıma, ilaç sanayinden ulaştırmaya kadar işbirliği için olumlu yaklaşımların söz konusu olduğunu belirtti.

-Yeni Varlık Barışı-

Babacan, Türkiye'den yabancı ülkelere yapılan yatırımların arttığını, sadece geçen yıl dışarı yapılan doğrudan uzun vadeli yatırım miktarının 4-4,5 milyar doları bulduğunu söyledi. Babacan, şöyle devam etti:

"Bizim iş dünyamızın, hem şahısların hem tüzel kişilerin yurt dışında ciddi miktarda finansal varlıkları var. Bu finansal varlıkların Türkiye'ye önümüzdeki dönemde daha fazla gelmesini arzu ediyoruz. Bunun için de bir Varlık Barışı çalışmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Özellikle yurt dışındaki servetlerini Türkiye'ye getirmek isteyenler için."

Konu üzerinde Maliye Bakanlığının teknik çalışma yaptığını belirten Babacan, çalışmanın belli bir noktaya ulaşmasının ardından kendilerine geleceğini, daha sonra da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağını ve nihai kararın verileceğini ifade etti.

Türkiye'ye giriş yapacak sermaye konusunda bir rakam vermenin çok zor olduğuna işaret eden Babacan, şunları söyledi:

"Bu konuda istekli olanlar var. Beyanname verenler olmuştu geçen sene fakat beyanname verdiği halde sonradan cayıp birikimini getirmeyenler de oldu. Biz kararlarımızı veririz, yasal düzenlememizi yaparız. Kapıları açarız. Artık o kapılardan ne zaman, ne kadar para girer Türkiye'ye, onu da hep beraber görürüz. 1-2 ay içinde bu yasanın çıkabileceğini düşünüyorum ama çok kesin bir şey söylemek şu an için zor."

-"Hayırlı olsun"-

Babacan, Merkez Bankasının faiz indirimi kararına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Hayırlı olsun. Biliyorsunuz ben, Merkez Bankasının kararlarıyla ilgili hiçbir zaman yorum yapmam" dedi.

Merkez Bankasının bağımsızlığına vurgu yapan Babacan, Para Politikası Kurulunun bu kararları operasyonel bağımsızlığı çerçevesinde aldığını söyledi. Babacan, "Ben Merkez Bankasından sorumlu, ekonominin genel koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak Merkez Bankamızın bağımsızlığını önemsiyorum. Merkez Bankamız herkesi dinler, bütün değerlendirmelerini yapar, kendi analizlerini yapar" diye konuştu.

Ekonomi güçlendikçe Türk lirasının uzun vadede değerleneceğini belirten Babacan, ABD, Japonya ve Avrupa merkez bankalarının şimdiye kadar görülmemiş miktarlarda karşılıksız para bastığını ancak Türkiye'nin bunu yapmadığını hatırlattı. Babacan, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla karşılıksız basılan paranın değeri, uzun vadede karşılıksız basılmayan paraya göre daha düşük olacaktır. Çok uzun vadeli trendlerden bahsediyoruz. Kısa vadede ihracatçılarımızın endişelenmesini gerektiren bir şey yok. Kurla ilgili konular belki kısa vadede geçici rekabet avantajları sağlayabilir ama asıl uzun vadedeki rekabet gücünü başka alanlarda aramak lazım."

-Seçim ekonomisi uygulamayacağız-

Babacan, hükümetin yaklaşan seçimler öncesinde seçim ekonomisi uygulayacağı yolundaki eleştirileri de cevaplarken, "Biz 10 yılda çok seçim gördük, geçirdik. İki yerel, iki genel seçim yaşadık. Anayasa referandumu yaşadık. Bunların hiçbirinde seçim ekonomisi uygulamadık" dedi. Babacan, şöyle devam etti:

"Üstelik şu anda partimizin halk desteği son 10 yılın en yüksek seviyelerinde. Hiçbir zaman biz bunu düşünmedik ama böyle bir ortamda seçim ekonomisi uygulamanın hiçbir gereği ve anlamı yok. Seçim ekonomisi belki kısa vadede iktidara bir şeyler kazandırıyor zannedilebilir ama orta-uzun vadede memlekete kaybettirir. Biz hep Türkiye'yi düşündük. Hep bu milletin geleceğini düşündük. Çocuklarımızın, torunlarımızın Türkiyesini düşündük. Böyle olduğu için de hiçbir zaman seçim ekonomisi uygulamadık. Üç tane seçimin olacağı önümüzdeki 2 yıllık dönemde de böyle bir yanlışın içinde olmayacağız."

AA