Advertisement
HABERLER ABONE OL

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dünyada Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içinde madenciliğin payı ortalama yüzde 2 civarında iken Türkiye'de bu payın yüzde 1,5 civarında bulunduğunu belirterek "Biz bunu yeterli görmüyoruz. Dünya ortalamasına çıkması için yaklaşık 4,5 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacımız var" dedi.

Bakan Yıldız, 2. Avrasya-Ortadoğu, Kuzey Afrika (MENA) Madencilik Zirvesi'nin açılışında, madenciliğin ekonominin temelini oluşturduğunu, kalkınmayı başlatan ana sektör olduğunu ve ülkenin GSYH'sına konan değerin en önemli parçalardan biri konumunda bulunduğunu söyledi.

Madenciliğin geleceğin ekonomisini şekillendirmede önemli unsurlardan olduğuna işaret eden Yıldız, 10 yıldır Türkiye'nin, idaresine konan iradeyle bir istikrar ülkesi haline geldiğini ve bu siyasi istikrarın sürdürülebilir olduğunu ifade etti.

Yıldız, madencilik sektöründe Türkiye'de ve dünya genelinde 2003 yılından sonra ciddi bir hamle başladığını ve metallere olan güçlü talebin dünyadaki metal fiyatlarını etkilediğini dile getirerek, arz ve taleple alakalı olarak bazı madenlerin ön plana çıktığını, bazı madenleri ise geri kaldığını, altın ve bakır aramacılığıyla alakalı fonların daha da geliştirildiğini belirtti.

Dünyada GSYH içinde madenciliğin payı ortalama yüzde 2 civarında iken Türkiye'de bu payın yüzde 1,5 civarında bulunduğuna işaret eden Yıldız, "Biz bunu yeterli görmüyoruz. Dünya ortalamasına çıkması için yaklaşık 4,5 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacımız var. Ülkemiz madenciliğinin gelişmesinde diğer sektörlerde olduğu gibi uluslararası sermeye ile büyüyeceğimizin farkındayız. O yüzden bizler bu istikrarı sektörün lehine kullanmak istiyoruz.

Sektördeki uluslararası sermaye sağlam zeminler arayacaktır ve Türkiye bu manada sağlam zemindir" diye konuştu.

Taner Yıldız, yaptıkları kanuni düzenlemeler ve mevzuat geliştirmeleriyle ciddi bir ortam oluşturduklarını ifade ederek "Bunların içerisinde yalnızca ruhsat ticareti yapanları elimine etmeye gayret ettik. Türkiye'de yaklaşık 42 binlere varan ruhsat sayısı şu anda yarı yarıya düştü ama işletme sayımız da 2 katına çıktı. Bu da yaptığımız düzenlemenin gerçek yatırımcı lehine olduğunun en önemli delillerinden bir tanesidir" değerlendirmesinde bulundu.
Maden sektörünün 2002 yılında 700 milyon dolar civarında olan ihracatının 4 milyar doları geçtiğini belirten Yıldız, bu ihracatta doğal taşın yüzde 45, metalik cevherlerin yüzde 34, endüstriyel minerallerin yüzde 16, diğer ürünlerin de yüzde 5 pay sahibi olduğunun bilgisini verdi.

Yıldız, sektörün ithalatının ise şu anda 12 milyar dolar civarında bulunduğuna, ancak bu rakamı düşürmek ve ihracatı artırmak gerektiğine işaret ederek, 2023 yılında sektörün 20 milyar dolar ihracat gerçekleştirmesini hedeflediklerini bildirdi.

-"Dünyadaki bor rezervlerinin yüzde 72'sine Türkiye sahiptir"-

Bakan Yıldız, Türkiye'nin toplam maden üretimi itibariyle 132 ülke arasında 28'inci, üretilen maden çeşitliliği açısından da 10'uncu sırada yer aldığını aktararak, şöyle devam etti:

"25 bin civarında toplam ruhsat, 13 bin civarında işletme ruhsatı var. Türkiye'nin altın potansiyelinin toplam 267 adet altın yatağında 6 bin 500 ton civarında. Bunun 840 tonu görünür rezervdir. 1.926 ton da gümüş rezervi tespit edilmiştir. Dünyadaki bor rezervlerinin yüzde 72'sine Türkiye sahiptir ve bor konsantresi, rafine bor ürünleri, borik asit üretimleri itibariyle de önemli seviyeler yakalanmıştır.

Dünya ölçeğine baktığımızda feldspat rezervinin yüzde 23'ü, bentonit rezervinin de yüzde 20'si Türkiye'de bulunmaktadır. Şu anda Beypazarı Trona Yatağı'nda büyük soda külü rezervi bulunan yapı içerisinde kurulan tesis, yılda 1 milyon ton soda külü, 100 bin ton civarında da sodyum karbonat üretimi gerçekleştirmektedir. Rezerv ve üretim miktarı açısından linyitte 14 milyar ton civarındayız. Yapılan araştırmalarda ülkemizde 650'ye varan renk ve dokuda mermer çeşidi bulunduğu tespit edilmiştir ve dünya doğal taş rezervinin yüzde 40'ı Türkiye'de bulunmaktadır."

-"İstanbul'da taş ocakçılığıyla alakalı 19 tane ruhsat çevreye duyarlılığı olmadığı için iptal edildi"-

Taner Yıldız, uluslararası sermaye ile beraber teknoloji ve bilgi transferini de önemsediklerini belirterek, "Madenciliğin her aşamasında yatırımın geri dönüş süreci uzundur. Bu karlılığı etkiliyor gibi görünse de uzun vadede bu karlılık maksimize edilmektedir. Yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesiyle alakalı yalnızca Bakanlığımızın değil aynı zamanda Başbakanlığımızın yatırım ve kalkınma ajanslarıyla beraber yaptığı çalışmalar son derece önemlidir. Bürokrasinin azaltılması, kolaylaştırılması ve gerçek yatırımcının önünün açılması temel hedefimizdir. Bu hedeflerimizin hepsini şu anda tam olarak gerçekleştiremedik, daha alacağımız çok fazla yol var ama doğru bir yöne doğru gittiğimiz söylemem lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Çevreye duyarlı ve toplumsal hassasiyetleri dikkate alan bir yapı kurmaya gayret ettiklerini vurgulayan Yıldız, İstanbul'da taş ocakçılığıyla alakalı 19 tane ruhsatın çevreye duyarlılığı olmadığı için iptal edildiğini ve çevreye rağmen değil çevreyle beraber iş yapmak istediklerini ifade etti.

Yıldız, "Sayın Başbakanımızın son bir hafta içerisinde 400'e yakın ruhsatın çözümünü ortaya koyduğunu sizlerle paylaşmalıyım. İnşallah önümüzdeki ay içerisinde diğer kalan madenlerle alakalı da hızlı bir çalışma var" dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Sübvansiyon olmaksızın kendi ayakları üzerinde duracak bir sektör oluşturmak istiyoruz" dedi.

İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenen ICCI 2013 - 19. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı'nın açılışında konuşan Yıldız, Türkiye'nin değiştiğini, değişirken de büyüdüğünü ve büyümenin getirdiği problemleri çözecek güçte olduğunu söyledi.

Yıldız, arz güvenliğinin geçmişte önemli bir sorun olduğunu, ancak bu sorunun artık çözüldüğünü vurgulayarak, "4 bin 500 megavat civarında arz fazlamız var. Arzın talepten daha fazla olması hedeflerimiz arasında. Çevreye rağmen değil çevreyle beraber olması önceliğimiz arasında. İstanbul'da 19 taş ocağı geçen ay kapatıldı. Çevreye duyarlı çalışılmadığı için kapatılmasını istedik. Çünkü enerji insan için diyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye gibi araç sayısı arttığı kadar nüfusu artan bir başka ülke olmadığına dikkati çeken Yıldız, şöyle konuştu:
"10 yıl önce bu toplantıları yaptığımızda salonların ancak 3'te 1'ini özel sözel sektör doldururdu. Bu oranın yakın bir tarihte yüzde 75'ler civarında olmasını öngörüyoruz. Kamu denetiminde serbest bir özel sektör hedefliyoruz.

Sübvansiyon olmaksızın kendi ayakları üzerinde duracak bir sektör oluşturmak istiyoruz. Bir taraftan yerli kaynakların desteklenmesini de önemsiyoruz ve bu çok doğru bir şey. Yerli kömüre verdiğimiz destekler ortada. Biz çevreye zarar vermeyen bir enerji sektörü oluşturmak istiyoruz."

Yıldız, enerji tasarrufu ve etkin kullanımı ile ilgili ciddi mesafeler kaydedildiğini belirterek, 2023 yılı hedeflerinde her kullanılan enerjinin 5'te 1'i kadar tasarruf etmeyi planladıklarını kaydetti.

Kamu-özel sektör ortaklığıyla bir takım modellerin geliştirilmesi yönünde teklifler geldiğini belirten Yıldız, bunun doğru bir karar olduğunu ve siyasi istikrarın sektöre önemli katkı sunduğunu, bunun kıymetinin bilinmesi gerektiğini kaydetti.

Yıldız, kanun, mevzuat ve yönetmeliklerle ilgili düzenlemelere devam ettiklerini dile getirerek, "Türkiye özelleştirdiği piyasayı denetlemek ve yönetmek zorundadır. Bu nedenle insan kaynakları konusunda geri kalmamalıyız"' dedi.

-"Enerji sektöründeki algı doğru yönetilmeli"-

Yıldız, enerji sektöründeki algının doğru yönetilmesi gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Neden Fransa'daki nükleer santralin turiste zararı yok da bizim Mersin'deki santralimiz zarar veriyor? Neden başka ülkelerin tarım ürünlerine zarar vermiyor da Türkiye'deki ürünlere zarar veriyor? Artık bu oyunlara gelmeyeceğiz. Artık Türkiye gözünü açmıştır. Türkiye'de dünyada ne oluyor, neresi kirletiyor, neresi temizliyor bunun çok farkındadır. Kömür ile ilgili bir cümle kullanacak kişinin Çin'de her hafta sonu devreye alınan kömür santralini izah etmesi lazım."

Türkiye'deki toplam kömür rezervi işletildiği takdirde bunun Çin'in 3-4 yıllık üretimine denk geldiğini anlatan Yıldız, ''Artık enerji sektöründe çizilen politikalar ve stratejiler devlet politikası haline gelmiş, yerli kaynakları artırmaya çalışan bir yapı içerisindedir'' dedi.

Yıldız, sektördeki değişime ayak uyduramayanlar arasında kamu görevlilerinin de olabileceğini ifade ederek, ''Bizim işimiz hem o yapıyı hem de özel sektörle alakalı yapıyı düzenlemektir. Çantacılar maden, elektrik ve yenilenebilir enerji sektöründe, petrol piyasasında artık çantalarını alıp, dışarı doğru gitmek durumundadırlar. Bunun ticaretine müsaade etmiyoruz. O yüzden bu politikalar konusunda tutarlı olduğumuz kanaatindeyim'' diye konuştu.

AA