Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, Kurul'un baz etkilerinin Haziran ayında da enerji enflasyonunu yukarı çekeceği öngörüsünü yinelediği, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki seyrin Haziran ayı yıllık enflasyonunda belirgin bir artışa neden olacağının altını çizdiği bildirildi.

Kurulun 18 Haziran tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 25 Mayıs 2013 tarihli toplantı özetinde, mayıs ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,15 oranında arttığı ve yıllık enflasyonun da yüzde 6,51'e yükseltildiği hatırlatılarak, "Bu artışta enerji fiyatlarından kaynaklanan baz etkisi belirleyici olurken temel enflasyon göstergeleri ılımlı seyrini korumuştur" denildi.

Toplantı özetine göre, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon yüzde 7,07'ye yükseldi. İşlenmiş gıda grubunda fiyatlar mayıs ayında yüzde 0,55 oranında artarken yıllık enflasyon yüzde 8,19'a geriledi. Grup enflasyonunda aylık bazda gözlenen artışın temel belirleyicisi ekmek ve tahıllar alt grubu olurken, diğer işlenmiş gıda fiyatlarının katkısı sınırlı kaldı. İşlenmemiş gıda fiyatları ise mayıs ayında temelde taze sebze kaynaklı olarak yüzde 5,33 oranında geriledi. Ancak baz etkisi nedeniyle grup yıllık enflasyonu artış kaydetti. Haziran ayına ilişkin öncü göstergeler bu grupta yıllık enflasyonunun belirgin olarak yükseleceğine işaret etmektedir.

Özete göre, uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüşün enerji enflasyonuna olumlu yansıması sürerken, grup fiyatları mayıs ayında yüzde 0,69 oranında azaldı. Buna karşılık geçen iki aydaki olumlu baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla birlikte yıllık enerji enflasyonu 1,30 puan yükselerek yüzde 6,24 oldu. Baz etkisinin, haziran ayında enerji enflasyonunu yukarı çekeceği belirtilirken, "Ağustos ayından itibaren ise enflasyondaki düşüşe oldukça önemli bir katkı sağlayacağı öngörülmektedir" denildi.

Hizmet fiyatları mayıs ayında yüzde 0,76 oranında artarken grup yıllık enflasyonu yüzde 7,45'e yükseldi. Yıllık enflasyondaki artış temelde kira ve haberleşme hizmetlerinden kaynaklandı. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, başta kira olmak üzere, hizmet grubu genelinde enflasyonun artış eğiliminde olduğu gözlendi. Yayılım endeksinde ise bir önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik kaydedilmedi.

- Enflasyonu etkileyen unsurlar-

Son dönemde açıklanan verilerin iç ve dış talep gelişmelerinin öngörüldüğü şekilde seyrettiğini gösterdiği ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:

"TÜİK tarafından açıklanan 2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verilerine göre iktisadi faaliyet beklentilerimize paralel olarak artmıştır. Bu dönemde büyümeye en yüksek katkı yapan bileşenin temelde kamu yatırımları ve özel tüketim kaynaklı olmak üzere nihai yurt içi talep olduğu görülmektedir. Öte yandan, zayıf küresel talebe paralel olarak ihracat yatay seyrederken ithalat talebinin artması sonucunda net ihracat büyümeyi düşürücü yönde etkilemiştir. Böylelikle, talep bileşenleri arasındaki dengelenme eğilimi ilk çeyrekte bir miktar bozulmuştur."

İkinci çeyreğe ilişkin verilerin yurt içi nihai talebin sağlıklı bir toparlanma sergilediğine işaret ettiği dile getirilen özette, "Sanayi üretimi nisan ayında ilk çeyrek ortalamasına göre artmıştır. Tüketim malları üretimi ve ithalatı, otomobil satışları, krediler ve tüketici güven endeksleri de yurt içi talepteki artışın devam edeceğine işaret etmektedir. Yatırıma ilişkin göstergeler olumlu bir görünüm çizmekle beraber ikinci çeyrekte özel yatırımların büyümeye katkısının sınırlı olacağı öngörülmektedir" denildi.

Dış ticaret ve cari dengeye ilişkin verilerin öngörüler doğrultusunda gerçekleştiği belirtilen özette, ihracatın zayıf küresel talebin etkisiyle yavaşlamakta olduğu ifade edildi.

İthalatta ise iç talepteki canlanmaya ve altın ithalat talebindeki yükselişe bağlı olarak artış gözlendiği kaydedilen özette, şunlar aktarıldı:

"Bu durumun cari işlemler açığında bir miktar yükselişe neden olacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte Kurul, mevcut politika çerçevesi ve emtia fiyatlarında gözlenen düşüşün iktisadi faaliyetteki artışın cari işlemler açığına yansımasını sınırlayacağı görüşünü korumuştur. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, 2013 yılı Mart döneminde tarım dışı istihdam artışı makul bir oranda gerçekleşmiş ancak işgücüne katılımdaki artışı karşılamakta yetersiz kalmış ve işsizlik oranları yükselmiştir.

Tarım dışı istihdam artışı asıl olarak hizmetler ve 2012 yılı son çeyreğiyle birlikte toparlanma eğilimine giren sanayi sektöründen kaynaklanmış, inşaat sektöründe ise istihdam yatay seyrini korumuştur. Anket göstergeleri yılın ikinci çeyreğinde sanayi istihdamında artışın sürdüğüne işaret etmektedir. Kurul, önümüzdeki dönemde toplam istihdamın ılımlı artışlar sergileyeceğini öngörmektedir. Öte yandan, küresel ekonomiye dair belirsizlikler önümüzdeki dönemde istihdam artışını sınırlayabilecek bir unsur olarak önem arz etmektedir."

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır" denildi.

Kurulun, 18 Haziran tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 25 Haziran tarihli toplantı özetine göre yakın dönemde küresel para politikalarına ilişkin artan belirsizlik nedeniyle sermaye akımlarında zayıflama gözlendi. Özellikle önde gelen gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladığı destekleyici para politikalarının önemli bir parçası olan miktarsal genişleme politikalarından çıkışa yönelik belirsizliklerin belirginleşmesi gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları yaşanmasına yol açtı.

Özette, para politikalarına dair belirsizliklerin yanında, gelişmiş ülkelerde bilanço düzeltme sürecinin devam ediyor olması ve parasal aktarım mekanizmasının işleyişindeki aksaklıkların sürmesinin küresel düzeyde oynaklığın yüksek seyretmesine neden olduğu anımsatıldı.

Kurul, rezerv opsiyonu mekanizmasının (ROM) sermaye hareketlerindeki oynaklığa karşı otomatik dengeleyici olarak çalıştığını değerlendirerek, şunları kaydetti:

"Sermaye girişlerinin güçlü olduğu dönemlerde ROM aracılığı ile tuttukları Döviz rezervi miktarlarını artıran bankalar sermaye çıkışı döneminde de ROM çerçevesinde Merkez Bankası nezdinde tuttukları bu döviz rezervlerini kullanmışlardır. Böylelikle ROM, döviz kurlarında yaşanan oynaklığı sınırlayıcı yönde katkıda bulunmuştur."

Artan oynaklığa karşı gerekli görüldüğünde kısa süreli ek parasal sıkılaştırma ve döviz satım ihalelerinin de uygulanabileceğini belirten ve para politikası araçlarında herhangi bir değişikliğe gitmeyen Kurul, kredi büyüme oranlarının, hem tüketici hem de ticari kredilerde olmak üzere referans değerlerin üzerinde artmaya devam ettiğini belirtti.

Kurul, sağlıklı bir şekilde toparlanan iç talep, referans değer üzerinde artan krediler ve küresel belirsizlik sonucu oluşan döviz kuru hareketlerinin fiyatlama davranışı üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini ifade etti. Küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürmesi nedeniyle para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunmasının uygun olacağı belirten Kurul, bu doğrultuda Merkez Bankası tarafından sağlanan Türk Lirası likiditesinin kompozisyonunda gereken ayarlamaların yapılacağını ifade etti.

Kompozisyon ayarlamasındaki en önemli aracın net dış varlıklardan net iç varlıklara ve kalıcı likiditeden kısa vadeli fonlamaya kaymayı sağlayan döviz satım ihaleleri olduğuna dikkati çeken Kurul, döviz satım ihalelerinin hem döviz kurlarındaki aşırı değer kaybı baskısını piyasa şartları içinde sınırlayacağını, hem de TL likiditesini çok daha kısa vadelere kaydırarak aşırı hızlı kredi genişlemesini yumuşatacağını değerlendirdi.

- "Küresel dengesizlikler karşısında maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşıyor"-

PPK toplantı özetinde Kurul, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiğini belirterek, şu görüşler aktarıldı:

"Para politikası oluşturulurken Orta Vadeli Program'da belirlenen çerçeve esas alınmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.

Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır."

AA