Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışıyla mücadelenin terörle mücadele kadar önemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin son 10 yılda kayıt dışını milli gelire oranla en hızlı azaltan ülke olduğunu söyledi.

5. İzmir İktisat Kongresi'nde "Küresel Kriz Sonrası Kamu Ekonomisinde Yeni Eğilimler ve Beklentiler" başlıklı oturumu yöneten Bakan Şimşek, yaptığı değerlendirmede, son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde kamu maliyesinde çok ciddi sıkıntılar yaşandığını, ekonomilerdeki yavaşlama ve kamunun üstlendiği birtakım özel sektör kaynaklı yükümlülükler nedeniyle bu ülkelerin kamu açıklarında çok ciddi artışlar yaşandığını kaydetti.

ABD, Avro Bölgesi, OECD ve Japonya'nın kriz öncesi ve sonrası durumlarına bakıldığında OECD baz alınsa dahi kamu borçluluk oranlarının yüzde 110'ları aşmış durumda olduğunu, bunun gelecek 10 yıl içinde özellikle gelişmiş ülkelerdeki büyümeye ilişkin sınırlayıcı bir etki yaratacağını ifade eden Şimşek, birçok ülkede maliye politikasında sınırlara erişilince para politikası önlemlerinin güçlü bir şekilde devreye sokulduğunu, faizlerin sıfıra çekildiğini, bunun da yetmediğini, uzun bir süredir açıktan para basıldığını dile getirdi.

ABD'de 2008'den bu yana 3 trilyon dolar, Avro Bölgesinde 1 trilyon dolar, Japonya'da ise 1,2 trilyon dolar para basıldığını anlatan Şimşek, son dönemde ise maliye politikasında konsolidasyona gitme, açıkları kontrol altına alma, borcun milli gelire oranla artışını sınırlayabilme yönünde adımlar atıldığını, bunun da büyümeleri olumsuz etkilemeye devam ettiğini anlattı.

Bakan Şimşek, şöyle konuştu:

"Küresel anlamda kamu maliyesinde çok sıkıntılı bir dönemi geride bıraktık. Vergilerin arttığı bir dönemdeyiz. Türkiye'de en çok eleştirilen konulardan biri, dolaylı vergilerin yüksek olduğudur. Ama şuanda dünyanın birçok ülkesinde dolaylı vergiler ciddi bir şekilde artırılıyor. Bir yandan yatırım istihdam ve rekabetçiliği desteklemek için firmalar üzerindeki vergi yükünü artırmama yaklaşımı var, bu nedenle tüketim üzerindeki vergilerde ciddi artış var. Tüm Avrupa'da KDV oranlarında ciddi artış söz konusu. Genelde algı Türkiye için dolaylı vergilerin yüksek olduğu yönündedir. Dolaylı vergiler yüksek tabii ama son yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde yükseliyor. Türkiye en düşük KDV oranlarından birine sahip. Bazı gıda ürünleri için yüzde 1, giyim, turizm, eğitim ve sağlık için yüzde 8, genel KDV oranı ise 18. Efektif KDV oranı ise yüzde 14 civarı. En yüksek oranı bile ele alsanız yüzde 18 ile Türkiye, AB içinde en düşük KDV oranlarından birine sahip. Merak etmeyin artırmayı düşünmüyoruz ama muhtemelen Avrupa'da bu trend devam edecek."

- Kayıt dışıyla mücadele

Türkiye'nin kamu maliyesinde ciddi iyileşmeler sağladığını, 10-11 yıl önce bütçe açığının milli gelire oranı çift hanelerdeyken 2012'de IMF tanımıyla bu açığın yüzde 0,3'e ulaştığını, neredeyse sıfıra yaklaşan bu oranın, OECD ortalamasının dörtte biri, Maastricht kriterinin ise üçte birinden az düzeyde olduğunu söyleyen Şimşek, kamu borç stokunun milli gelire oranının brüt yüzde 35'e gerilediğini, net rakamın ise yüzde 15 olduğunu ifade etti.

Bakan Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kamunun mevduatını ve Döviz rezervlerini borçtan çıkardığınız zaman Türkiye'nin net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 15'ler civarında. Net dış borca baktığınızda şu anda devletin net dış borcu yok. Rezervleri düştüğünüz zaman devlet dış dünyadan alacaklı. Milli gelirin yüzde 3-4 civarı rakamla dış dünyadan alacaklıyız. 10-11 yıl önce net kamu borcu yüzde 60'dı, bugün yüzde 15'e düşmesi bile muazzam bir iyileşmeyi gösteriyor. Artan borç, özel sektörün borcudur. Bu borç, genel ekonomik istikrarı etkileyebilir ama kamu maliyesi açısından devletin bilançosu açısından Türkiye'nin durumu hakikaten iyi. Kriz öncesi seviyesinin altına borcunu indirebilen OECD ülkesi bilmiyorum. Türkiye kriz öncesine oranla kamu borç stokunun milli gelire oranını ciddi şekilde azaltan nadir ülkelerden biridir."

Türkiye'de dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payının TBMM'deki konuşmalarda yüzde 70 olarak telaffuz edildiğini, bunun doğru olmadığını, uluslararası karşılaştırmalara göre sosyal güvenlik primlerinin de hesaba katılması gerektiğini dile getiren Şimşek, buna göre dolaylı vergilerin payının yüzde 46 civarında olduğunu, bu rakamın OECD ortalamasına göre oldukça yüksek olduğunu söyledi.

- Dolaylı ve dolaysız vergilerin payı

Bakan Şimşek, temel sorunun doğrudan vergilerin yüksek pay almamasından kaynaklandığını, gelir ve kurumlar üzerinden alınan vergiler toplanamadığı için bu dolaylı vergilerin yüksek gözüktüğünü ifade etti.

Dolaysız vergilerin milli gelire oranının yüzde 14 olduğunu, bu oranın AB ortalamasının altında, OECD ortalamasının ise üzerinde olduğunu belirten Şimşek, bu da kayıt dışıyla mücadelenin önemini artırdığını dile getirdi.

Şimşek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de ciddi bir kayıtdışılık var. Evet doğrudur. 2002 yılında kayıt dışı istihdam toplam istihdamın yüzde 52'siydi. Bugün yüzde 38'e kadar düşürdük. Toplam kayıt dışı ekonominin milli gelire oranı yüzde 33'ler civarıydı, şimdi yüzde 26,5'a kadar düşürdük. Kayıtdışılıkla mücadelede epey mesafe katettik ama katedecek daha mesafe var. Genelde kayıtdışılık bir vergi kaybı olarak görülür ama bu çok eksik bir yaklaşımdır. Kayıtdışılık sadece haksız rekabet demek değildir. Aslında verimsiz bir ekonomi demektir. Kayıt dışı olduğunuz zaman yenilikçi olamıyorsunuz, ölçeği büyütemiyorsunuz, finansmana erişemiyorsunuz.

Kayıtdışılıkla mücadele terörle mücadeleden daha önemlidir, en az o kadar önemlidir. Kayıtdışılık da başlı başına bir terördür. Haksız rekabetin kaynağıdır. Diyeceksiniz ki madem bu kadar ağır konuşuyorsunuz ne yapıyorsunuz. Bizim Kayıtdışılıkla Mücadele Eylem Planımız var. Bunu samimi şekilde uyguluyoruz. Kayıt dışı istihdamın yüzde 52'den 38'e düşmesi muazzam bir mesafe. Avusturya'da Prof. Schneider'in yaptığı araştırmaya göre, Türkiye son 10 yılda kayıtdışılığı milli gelire oranla en hızlı azaltan ülke. Kayıt dışı ekonominin oranı şu anda yüzde 26,5. AB ortalaması yüzde 18,5 daha kat edecek çok mesafe var."

- "Reformlar kaynak gerektiriyor"

Bakan Şimşek, gelecek 10 yılda Türkiye'nin yapısal reformlara ihtiyaç duyduğunu, bunun için bir mali alan gerektiğini, enerjide dışa bağımlığın azaltılması, altyapı yatırımları ve yatırımların teşvik edilmesinin de kaynak gerektirdiğini anlattı, sadece istihdamın teşviki için yılda 8-9 milyar liralık kaynak ayrıldığına dikkati çekti.

Makroekonomik istikrar açısından cari açığın yönetilebilir olması gerektiğini, bunun da tasarruf artışını zorunlu kıldığını belirten Şimşek, "2014 bütçesinde 2 milyar lirayı vatandaşa 'tasarruf yapın' diye vereceğiz. 100 lira tasarruf yapana 25 lira devlet olarak katkıda bulunuyoruz" dedi.

- İçki tüketimi tartışması

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Nurettin Bilici, panelde yaptığı konuşmada kongre kapsamında düzenlenen akşam yemeğinde yabancı misafir için şarap istediklerini, garsonun yasak olduğunu söylediğini, benzeri uygulamalarla üniversitelere ait tesislerde de karşılaştıklarını söyledi.

Başörtüsü yasağına karşı çıkan bir öğretim üyesi olarak "yobaz hoca" olarak itham edildiğini anlatan Bilici, "O da yanlıştı, bu da yanlış. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz, kenetlenmemiz, herkesi kucaklamamız gerekiyor. Başını kapattığına açtığına karışmak kadar ne yediğine, içtiğine karışmak da toplumun ileri gitmesini engelleyecek bir olaydır" dedi.

Bakan Mehmet Şimşek ise içki içilmesine hiçbir sınırlama olmadığını, bir yanlış anlama olabileceğini ifade ederek, "Tüm gelişmiş ülkelerde belli bir saatten sonra içkinin perakende satışı sınırlanıyor. Dolayısıyla içmeye yönelik en ufak bir sınırlama yok. Sadece perakende satışı üzerinde belli saatlerde sınırlama var, gece saat 10'dan sabah 6'ya kadar perakende olarak içki satışına yönelik. Birçok ülkede bu sınırlama çok daha kötü. İçilmesine ilişkin hiçbir sınırlama yok. İstediğiniz kadar alıp istediğiniz kadar içebiliyorsunuz. Dolayısıyla yok öyle bir yasak. Nerede içileceği tabii lisansla belirleniyor" diye konuştu.

AA