Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Yaz ayları Avrupa Merkez Bankası adına yine heyecanlı geçecek gibi duruyor. “Ne olursa olsun Euro’dan dönülemez “ mesajını da yine bir yaz günü vermişti Draghi. Şimdi ise  genişleme adımına çok yaklaşmış bulunuyoruz. Aylardır euro’nun yüksek seviyelerine anlam vermeye çalışan piyasalar bu yüksek seviyelerin dezenflasyonist baskılara, Draghi ve kurmaylarının deyimiyle “düşük enflasyon” a hiç destek olmayacağını konuşuyoruz. 

Nitekim Euro’daki değer kazancı son 18 ayda Avrupa enflasyonundan 0.4-0.5 puan çaldı . Dezenflasyonun Avrupa’ya güneyden giriş yaparak İspanya’nın  Mart Ayı enflasyonunun yıllık olarak -%0,1 olduğunu gördük. İspanya Başbakanı Rajoy’dan açıklama gecikmedi ve Draghi’ye seslenerek ‘ Düşük enflasyondan problem olarak bahsetmemek en büyük problem olur’ dedi. Haftasonu Draghi’nin açıklamlarına bakılacak olursa Euro’ya ECB elinin değme vakti geldi. Bu hafta Avrupa enflasyon rakamlarıyla ortamın biraz daha hareketlenmesi bile beklenebilir. Çarşamba günü Türkiye saatiyle 12:00’da gelecek Avrupa enflasyonunda önceki %0,3 lük rakamın %1 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Beklentilerin altında kalabilecek bir artış haftasonundan bu yana gelecek genişleme adımlardaki beklentileri hareketlendirir. Yıllık enflasyonda %2’lik beklentilerden bir hayli uzak olan %0.5 lik rakam bu tezleri bir kez daha teyit eder.

-HSBC: Draghi’nin İsveç Merkez Bankası’ndan öğrenecekleri var

Fed ve ECB politika farklılıklarından Euro’nun yenik düşeceğini düşünen HSBC ekibi ECB ve İsveç Merkez Bankası Riksbank karşılaştırması yaparak olayı ele almışlar. Euro’daki değerlenmenin parasal genişleme anlamına geldiğinin daha fazla aksiyonla dile getirilmesi gerektiğini düşünürken haftasonu açıklamalar gecikmedi. Avrupa ve İsveç makro ekonomik sürprizleri karşılaştırıldığında her ikisinin de aşağı yönlü sürpriz sunmadığını görüyoruz. Her ikisinde de enflasyonun rekor düşük seviyede olduğunu görmek mümkün. İsveçte yıllık enflasyon -%0,6 , Avrupa’da ise %0,5 .

ECB yıllık bazda enflasyonun 2016’nın 4.çeyreğinde %1,7 olacağını öngörürken İsveç ise 2015’in ilk aylarında %2’ye ulaşmasını bekliyor. İsveç Merkez Bankası’nın enflasyonun neden çok düşük olduğunu iyi bir şekilde açıkladığını düşünüyor. Riksbank’tan Karolina Ekholm’un açıklamalarına bakıldığında “Krona’da belirgin bir değerlenme faiz indirimini getirir’ diyor. Yine Riksbank’tan Martin Floden’da ‘ önümüzdeki aylarda beklentilerin üzerindeki kur değerlenmesi parasal genişleme anlamına gelir’ demekten çekinmiyor.  Bu sistemle İsveç Merkez Bankası kronadaki aşırı değerlenmenin önünden gidiyor.  Aynı sistemi Avustralya MB’de de başarılı bir şekilde uygulandığını gördük. Avustralya doları’nın “rahatsız edici derecede yüksek “olduğunu belirten MB’den hem sözlü hemde faiz indirimleri gördük. Yeni Zelanda ve Kanada MB’den de benzer senaryolar görmek mümkün.  Riksbank’ın ‘sözlü yaklaşımı’ nın Avrupa Merkez Bankasına örnek olması HSBC’nin vurgulamak istediği nokta.

-Faiz indirimi mi? tahvil alımı mı?

“Geleneksel yollardan ziyade neden geleneksel olmayan yollar seçiliyor” tartışması bir yana dursun, adım adım parasal bir genişlemeye yaklaştığımızın sinyalini haftasonu Başkan Draghi’den aldıktan sonra, Her ne kadar geçen hafta ECB üyesi Mersch’ün deflasyon riski görmüyoruz, varlık alımına ihtiyaç henüz yok dese de. ECB üyesi Coure’ün açıklamaları bundan sonraki yol haritasına ilişkin önemli sinyaller veriyor. Coure’a göre 10 yıla kadar vadeli tahvilleri almak için faiz indirmeyi beklemeye gerek yok Negatif mevduat Almanya ve cephesinden desteklense de, faydasının hala tartışılır olduğu malum.  Hazine tahvil alımı teknik açıdan denklemi basit ancak 17 üyeli bir bölge için politik açıdan bir miktar sancılı olabilir. Tüketici ve işletmeleri desteklemek üzerinden konuşulan senaryo halen geçerli. Alım miktarlarının ise fiyat ve içerik odaklı olacağını söylüyor Coure. Konuşmalarından hem özel sektör hem de devlet tahvili alımı olma ihtimali yüksek çıkıyor.

-ECB adımının bize etkisi ne olur?

Fed’in parasal genişlemesini sonlandırdığı gelişen ülkelerin stres altında kaldığı bir dönemde ECB’den gelebilecek parasal genişleme adımı, ihracatımızın çoğunluğunu gerçekleştirdiğimiz göz önüne alınırsa olumlu yansıması beklenir. EPFR datalarından takip ettiğimizde, gelişen ülkelere para girişinin dipten dönüşü devam ediyor. Hisse senetlerine bakıldığında her ne kadar geçen hafta negatif ayrışan Türkiye piyasalarına rağmen, gelişen ülke hisse senetlerine 2.9 milyar $ lık giriş yaşanmış. Sermaye girişlerindeki bu dip seviyelerden dönüşe olası bir ECB adımı da destek olacaktır. Deutsche Bank’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı raporda ise TCMB’den faiz indirimi ihtimalinin düşük aldığını ancak bu denklemi ECB’den gelebilecek parasal genişleme adımının değiştirebileceğinin vurgulanması enteresandı.   Bu hafta piyasaları olası etkileyebilecek bir diğer gelişme de Salı ve Çarşamba günü gerçekleşecek Yellen konuşmaları, toplantı tutanaklarından faiz artırma konusundaki isteksizliğine dair söylemler gelişmekte ülkeler adına önemli olacaktır.

Ayşe İyigündoğdu

BloombergHT Araştırma

aiyigundogdu@bloomberg.net