Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Politika değişikliği adına miktardan ziyade zamanlamasının önemi şimdilerde konuşuluyor. 3 ekonomist TL rezerv karşılıklarında indirim beklerken, faiz indirimine sebebiyet verebilecek sadece 2 unsur bulunuyor. Bunlardan bir tanesi 24 aylık enflasyon beklentilerinin 4 baz puanlık geri çekilmeyle %6,58’e gerilemesi (geçen ay 1 baz puan geri çekilmişti). Bir diğeri ise 13 haftalık kredi büyümesine bakıldığındaki TL krediler ve tüketici kredilerinin sırasıyla %14 ve %7 dolaylarında gezinmesi. Faizin indirilmesi durumunda tahvil, mevduat ve kredi tarafında düşüş olması beklenip büyümeye destek olması gibi bir etkisinin olasılığı konuşulurken, diğer taraftan TL’nin göreceli cazibesinin azalma ihtimaliyle gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının başlaması durumunda kurdaki değer kaybının diğerlerine göre yüksek olması beklenir.
 
Enflasyon tarafında, Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerin %11,2 ve %8,20 rakamlarıyla tepe noktalarını görüp gerileme trendine girdiğini gördük. Ancak Türkiye’de henüz tepe noktasını görmüş değiliz. TL’deki değer kaybının görece daha geç gerçekleşmesi nedeniyle, TCMB’nin de belirttiği üzere enflasyonda tepe noktasının yaz aylarında görülmesi bekleniyor. 5’li kırılgan diye bahsettiğimiz ülkeler enflasyondaki gerileme anlamında da bu sebeple ayrışıyor. Bu hafta aynı zamanda Rusya Merkez Bankası’nın da faiz kararını karşılayacağız. O tarafta da yüksek gıda fiyatları ve yılbaşından bu yana %7’nin üzerinde değer kaybeden Ruble’den kaynaklı faizlerde bir değişiklik beklenmiyor.



TCMB beklentileriyle yılın ilk bilançolarını karşılamaya hazırlanıyoruz. Önümüzdeki dönemde banka karlarında beklentilerde yukarı yönlü revizyona sebebiyet verebilecek noktalar; güçlü aktif kalitesi, genel karşılıklarda indirim beklentileri ve TL munzama ödenecek faiz. Bilanço döneminde banka ve banka dışı karlılıklarda net bir ayrışma var. Kurdaki değer kayıplarının son dönemde telafi edilmesinin, sanayi cephesine olumlu yansıması beklenirken, kredi büyümelerindeki soru işaretiyle, yılın ilk çeyreğinin bankalar için en kötü çeyrek olacağı bekleniyor. Bu sebeple geçen yıl aynı döneme göre %25 üzeri net karda düşüş beklentisi varken, banka dışı bilançolarda bu rakam tek haneli olarak %5’e yakın seyrediyor.

Bu noktada 3 kuruma, yıl sonu faiz, kur ve endeks hedeflerinde değişiklik yapıp yapmadıklarını sorduk.

Garanti Yatırım: Merkez bankalarından gelebilecek gevşeme adımlarına bağlı olarak, endeks değişikliklerine gidebileceklerini belirtirken, kurdaki hedeflerini değiştirmemişler.

Endeks: 76.200
Gösterge tahvil faizi: %11
Dolar/TL : 2,20

Ak Yatırım: Revize tahminler için erken olduğu düşünülüyor. Enflasyonda yükselişin ardından yataya geçiş olursa, sermaye maliyetlerinin geri çekilmesine bağlı olarak endeks hedefini yükseltip, faiz hedeflerini düşürebileceklerini belirttiler.

Endeks: 75.000
Gösterge tahvil faizi: %10,8
Dolar/TL: 2,20

Burgan Yatırım: Sene başında 2 senaryo ile çalışmaya başladılar. Baz senaryoya %60, kötümser senaryoya %40 ağırlık vererek 72 bin hedefi oluşturulmuş. “Bu ağırlıkların baz senaryo lehine değiştirilip muhtemel yeni hedefin 75 000 civarı olması beklenir” yorumunda bulundular. Yukarı yönlü revizyon için ilk çeyrek bilançoları ve büyümedeki beklentileri takip ediyorlar.

Endeks: 72.000
Gösterge tahvil faizi: %10,5
Dolar/TL: 2,17

Ayşe İyigündoğdu
BloombergHT Araştırma
aiyigundogdu@bloomberg.net