Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) '2014 Türkiye Ekonomisi Raporu'nu açıkladı. Türkiye ekonomisine yönelik önemli tespitlerin yer aldığı “Cari açığa karşı KOBİ'ler ve Tarım” başlıklı raporda dikkatimizi çeken ve bizim bugün öne çıkartacağımız konu başlığı “Tarımın KOBİ'leşmesi”.


Raporda, büyük ölçekli endüstriyel tarım işletmelerinin, özellikle kriz dönemlerinde esnek olmayan yapıları, tekelleşmeye müsait hareket edebilme özellikleri ve yüksek kâr hedefleri nedeniyle çok tercih edilen bir model olmadığı sonucuna varılıyor.

Türkiye gibi ülkeler temel alındığında, üretim maliyetlerinin düşürülebilmesi için çiftçilerin girdi ve teknoloji bakımından desteklenmesi gerektiği belirtilen raporda, büyük ölçekli ve şirketlere dayalı tarım yerine sürdürülebilir küçük ve orta ölçekli; doğa, çiftçi ve tüketici dostu üretim yöntemlerini mümkün kılabilecek bir yapının oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapılıyor.

MÜSİAD bu noktada aile tarımının bir ileri modeli olarak “Tarımın KOBİ'leşmesi”ni öneriyor.

KOBİ'leşmiş tarımda finans kaynaklarına ulaşım imkanlarının kolaylaşabileceği, özellikle kayıtdışılığın azalacağı, istihdama yönelik olarak tarımın itici gücünden daha fazla yararlanma imkanına sahip olunacağı savunuluyor.

- Neo-liberal tarım politikaları başarılı olamadı

Rapor, geçmişte uygulanan neo-liberal tarım politikalarının çok başarılı sonuçlar ortaya çıkarmadığı tespitinde bulunuyor.

“Tarımın KOBİ'leşmesi” modeline yönelik şu ifadeler yer alıyor: “Yeni model ile hedeflenen, bir yandan küçük ve orta ölçekli üreticileri toprağından ve üretimden koparmamak diğer yandan tekellerin tarıma ve gıdaya hakim olmasının önüne de set çekmektir. Türkiye’nin mevcut büyüme modelinde tüketim ve ihracat önemli bir yer tutmaktadır. Tarım ise net ithalatçı olarak aslında Türkiye’nin büyümesine beklenen katkıyı yapamamaktadır. Tarımın KOBİ'leşmesi ile büyümenin bacaklarından birisi olan ihracatın önü açılmaya çalışılmaktadır. Zira KOBİ'lerin Türkiye’nin ihracatındaki rolü ve çabası tartışmasızdır. Yukarıda bahsedildiği gibi Tarımın KOBİ'leşmesi özellikle işletmelerde defter ve belge kullanmak yoluyla kayıtdışılığın azaltılması yönüyle de büyük önem taşımaktadır.”

- Merkezi Tarım Borsası'nın altyapısı sağlanmalı

Tarımın KOBİ'leşmesi ile Türkiye’de en büyük eksiklik olan Merkezi Tarım Borsası'nın da alt yapısının sağlanabileceği belirtilen raporda, böylece ihracatta büyük önem taşıyan 'Sözleşmeli Tarım'ın Türkiye genelinde yerleşmesine imkan sağlanacağına dikkat çekiliyor. Buna paralel tarımda verim ve kalite artışıyla birlikte gelir artışının da beraberinde geleceği vurgulanıyor.

Raporun değerlendirme ve öneriler kısmında da tarım sektöründe finansmana ulaşım, vergilendirme, teknoloji kullanımı, projelendirme desteği, cari açığın düşürülmesinde katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi, organik ve doğal ürün üretiminin teşviki ile toprak ve su kullanımında reformist çalışmaların artırılması gibi konularla ilgili önemli görüşler var.

Raporda öne çıkan öneriler şöyle:

* KOBİ'leşmiş tarımsal işletmeler açısından belki de en önemli güncel sorun, bu işletmelerin tarımsal üretim faaliyeti içerisinde yer almalarına karşılık KOSGEB açısından KOBİ kavramının dışında sayılmalarıdır. Tarımsal üretim gerçekleştiren KOBİ’ler de KOSGEB desteklerinden yararlanan işletmeler kapsamına alınmalı.

* KOBİ’lerin ticari bankalardan temin ettikleri kredilere ödenen faiz oranları, holding işletmelerinin ya da büyük ölçekli firmaların ödedikleri faiz oranlarının %4-%5 puan üzerinde seyrediyor. Bu hususun asgariye indirilmesi açısından KOBİ Bankacılığının geliştirilmesi yönünde adımlar ivedilikle atılmalı.

* Belirli büyüklüğe ulaşmış KOBİ'leşmiş tarımsal işletmelerin halka arzına yönelik kolaylaştırma sağlanmalı. Bu hususta halen Borsa İstanbul altında GİB mevcut olmasına karşılık, etkin çalışmadığı bir gerçek. Sadece aynı işi yapan firmaların yer alacağı bir endeks ile (örneğin BIST-Tarım gibi) başlangıç yapılabilir. Bu sayede KOBİ'leşmiş tarım işletmelerinin rekabet edebilirliği ve kıyaslama imkanı da denetime tabi tutulmuş olur.

* Tarımsal faaliyetlerin gelişmesi için merkezi bir tarım borsasının ve alt ürünlerinin gelişmesi ve kullanılır olması kaçınılmaz. Dünya genelinde kabul görmüş temel emtialarda tarımsal ürünlerin olması şaşırtıcı değil. Bu anlamda özellikle türev ürünlerin kullanılabilir hale gelmesi için 'Lisanslı Depoculuk' alanının uygulanabilir olması için bu alana ilişkin kolaylaştırıcı önlemler ile özendirici faaliyetlerin acilen hayat bulması gerekmekte. Dünya piyasalarında kabul gören emtia ürünlerinin (örneğin Amerikan tipi pamuk, mısır, şeker, kakao gibi) üretimi özellikle teşvik edilmelidir.

* Akaryakıt fiyatları ülkemizde tarımın maliyetli olmasının en önemli nedenidir. Tarımda kullanılan motorinin şehirde otomobillerde kullanılan motorin fiyatı ile aynı olması tarımsal maliyetleri artırmakta. Denizcilik ve hava taşıma faaliyetlerine tanınan ÖTV istisnasının mutlaka KOBİ'leşmiş tarımsal işletmelere de tanınması gerekir. Traktörlerde taşıt tanıma sistemin kullanılabilir olması şartıyla ÖTV istisnalı mazot alımı kolaylıkla sağlanabilir.

* KOBİ'leşmiş tarımsal işletmelerde istihdam edilen personele yönelik olarak SGK primleri diğer işletmelere uygulanan SGK prim oranlarından düşük tutulmalı, bu sayede kayıtlı istihdamın önü açılmalı.

* KOBİ'leşmiş tarımsal işletmelerin modern teknolojiden yararlanmasının önündeki engeller kaldırılmalı. Özellikle KOBİ'leşmiş tarımsal işletmeler için finansal kiralama özendirilmeli. Beklenen hurda teşviki, traktör satışlarının artışını sağlayacağı gibi, makine parkının yenilenmesine de imkan tanıyacaktır.

* Diğer önemli bir husus, Türkiye’de tarımsal üretim planının olmamasıdır. Her isteyen istediği ya da kârlı gördüğü ürünü istediği toprağa ekmektedir. Ürünler genel çerçevede desteklenmekte, ürünün ekildiği coğrafi bölgeye göre bir teşvik modeline gidilmemektedir. Türkiye’nin tarımsal üretim planlaması acil olarak yapılmalı, bölgesel ekilmesi uygun görülen ürünler bu programa dahil edilmeli, sadece bu bölgede istenilen ürünün üretimini yapan tarımsal işletmeler destek kapsamından yararlanmalıdır.

* Türkiye’de bireysel anlamda toprak analizine yönelik teşvikler verilmiş olsa da hâlihazırda Türkiye’nin mevcut bir toprak analiz haritası yoktur. Hangi coğrafi alanda hangi üretimin verimli olabileceği, o alanda hangi ürünlerin üretiminin mümkün olduğu, hangi gübre çeşitlerinin kullanılabileceği gibi bir envanter mevcut değildir. Tarımsal üretim halen babadan, deden kalma bilgiler ile gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda bölgesel anlamda gerileyen ürün analizinin de yapılması gerekmektedir. Örneğin Bursa Bölgesi'nde kestane ve çilek gerileyen ürün analizi sonucunda keşfedilen ve yeniden ekimi sağlanan ürünlerdir.

* Ülkemizde özellikle yerli tohum ve yerli ırk hayvan üretiminde üniversitelerin bu alanlarla ilgilenen fakültelerine destekler verilmeli. Tarımsal üretimin çeşitlendirilmesi ve verimliliğin artırılması anlamında özellikle meslek yüksek okullarında tarım ve hayvancılığa yönelik alt programlar açılmalı.

* Jeopolitik konumumuz itibariyle birçok ülkeye ve yakın pazarlara gıda ve tarım ürünleri satabilme imkanlarımız mevcut. Buna rağmen, etkin bir tarım ve gıda lobimizin olmayışı büyük eksiklik. Dünyada üretimde söz sahibi olunan ürünlerde (fındık, incir, kayısı, üzüm vb.) katma değeri yüksek ürünlerle pazar hakimiyeti oluşturulmalı.

* Arazi toplulaştırmalarına hız verilmeli, tarım arazilerinde sanayi ve iskâna yönelik yapılaşma önlenmeli.
Raporda öne çıkan başlıkları özetle paylaşmaya çalıştık. Bu öneriler üzerinde konuşulmasının ve tartışılmasının tarım sektörü açısından faydalı olacağını düşünüyoruz.

Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com