Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi, Haziran'da faiz oranlarını düşürme kararının açıklanmasından bir saat kadar sonra, gazetecilerin en sevdikleri sorulardan birinin gelmediğini farketti.

Dört tur halinde soruları yanıtlayan Draghi araya girerek "Şimdi daha önce söylemediğim bir şeyi belirteyim. Basın toplantılarında sorduğunuz ilk soru kararın oybirliği ile mi alındığı oluyordu. Bu kez oybirliği oldu" dedi.

AMB Yönetim Kurulu'nun daha önce standart dışı bazı önlemleri reddetmesinin ardından, Draghi kendisine sorulmamasına rağmen negatif faiz oranı kararının oyirliği ile alındığını söyleme gereği duymuştu. Muteber merkez bankaları arasında en fazla fikir ayrılığı ile karşılaşma ihtimali 23 kişilik Yönetim Kurulu ile AMB'de var.

Ancak AMB fikir ayrılıkları konusunda artık yalnız değil. Son 5 hafta Japonya Merkez Bankası (BOJ), ABD Merkez Bankası Fed ve İngiltere Merkez Bankası (BOE) ekonominin nasıl yönetileceği noktasındaki kararlarda muhalefetle karşılaştı.

Tüm bunlar bir süredir uluslararası merkez bankaları arasında görülen fikir ayrılıklarının, bankaların içinde de yaşandığını göstermiş oldu. Böylece de 2008'deki resesyon ve finansal kriz ile mücadele edildiği sırada kararlarını çoğunlukla oy birliğiyle alan merkez bankalarında değişen bir eğilim ilek arşı karşıya olunduğunu belirtiyor.

Hali hazırdaki iç fikir ayrılıkları ilerideki politika kararlarının daha zor alınacağına işaret ediyor ve yatırımcının daha geniş yelpazedeki yetkilileri dinleyerek karar vermelerini gerekli kılıyor. Zira BOJ'un ek teşvikinde görüldüğü gibi sürprizlere karşılaşma ihtimali artıyor.

Bu fiki ayrılıklarının temelinde de belki ekonomilerin teşvik politikalarına nasıl karşılık vereceği ve merkez bankalarının resesyonun sona ermesinin üzerinden 5 yıl sonra halen gevşek para politikasını sürdürmelerinin ne kadar doğru olduğu soruları yatıyor olabilir.