Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Petrol fiyatları gerilerken, gelişmekte olan piyasa para birimleri değer kaybediyordu. Venezuela finansal bir kriz içindeydi, Rusya temerrüde düşmüştü ve devalüasyon yaşıyordu.

Yıl 1998'di.

Gelişen piyasaların şimdiki durumu, 1998 yılındaki tablo ile büyük benzerlik gösteriyor. Ancak gelişmekte olan piyasaların çoğunun tam gelişmiş bir krizden kurtulmasına yardımcı olacak önemli değişimler meydana geldi. 1998 yılı ile 2014 arasındaki benzerlikler ve farklılara sizin için derledik.

Benzerlikler

*Gerileyen petrol fiyatları

Petrol Haziran ayından bu yana yüzde 48 düşüş ile varil başına yaklaşık 55 dolar seviyesine gerileyerek Venezuela, Rusya ve Nijerya gibi ülkelerdeki ihracatçıları olumsuz etkiledi. Bloomberg’in derledği verilere göre kredi temerrüt swapı, Venezuela’nın 5 yıl içinde tahvil ödemelerini gerçekleştirememesi olasılığının yüzde 97 olduğunu gösteriyor. Ukrayna krizi ile ilgili olarak ABD ve Avrupa Birliği’nin uyguladığı yaptırımlardan olumsuz etkilenen Rusya ekonomisi, ülke merkez bankasının açıklamasına göre petrol 60 dolar seviyesinde kalması halinde gelecek yıl yüzde 4.7 kadar daralacak.

*Para birimlerindeki değer kaybı

En çok işlem gören 20 gelişen piyasa para birimi izleyen Bloomberg endeksi, 15 Aralık’ta 2003’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Ruble dolar karşısında ilk kez 64 seviyesinin üzerinde düşüş kaydetti. Türk Lirası tüm zamanların en zayıf seviyesini görürken, Endonezya rupisi 1998’den bu yana görülmemiş seviyelere geriledi.

Tayland bahtının 6 ay içinde değerinin yarısını kaybetmesine yol açan 1997 ve 1998 yılları Asya finansal krizi sırasında, Tayland’dan Malezya’ya ülkeler para birimi seviyelerini korumaya çalıştılar. Güney Koreliler, para birimindeki düşüş ile tüketen dış rezervlerin yeniden doldurulması için hükümete yardımcı olmak amacıyla altın mücevherlerini bağışlamak için sokaklarda sıraya girdiler.

*Fed politikası

ABD Merkez Bankası (Fed) faiz oranını 2006’dan bu yana ilk kez artırmak için zemin hazırlarken, bu durum gelişmekte olan ülkelerden sermayenin çekilmesi tehlikesini beraberinde getiriyor. Dünya Bankası geçtiğimiz yıl, uzun vadeli ABD tahvil faizlerinin 1 yüzde puan artması halinde gelişmekte olan ülkelere olan özel sermaye akışlarının yüzde 50 gerileyebileceği tahmininde bulundu.

Credit Agricole CIB’e göre Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya gibi büyük bütçe açıkları bulunan ülkeler hassas durumda. Dolayısıyla yabancı yatırımcıların yerel ülke tahvilinin yüzde 30’unu oluşturduğu Malezya gibi ülkelerde bu savunmasız görülüyor. Fed’in 1990’ların ortalarında gerçekleştirdiği faiz artırımları serisi, Asya para birimlerinin düşüş göstermesine neden olarak Rusya’nın temerrüde düşmesi ile sonuçlandı.

Farklılıklar

*Esnek döviz kurları

Gelişmekte olan ülkeler, para birimlerinin dalgalanmasına izin vererek 1990’ların sonundaki krizde yaygın olan sabit döviz kuru rejiminden uzaklaştı. Zayıflayan para birimleri enflasyonu tetiklerken, ihracatları daha ucuz hale getirerek ekonomik büyümeyi de canlandırabilir.

*Dış rezervler

Gelişmekte olan ülkelerin dış rezervleri, 1990’lardaki seviyeleri geride bıraktı. Bu durum söz konusu ülkelerinden finans piyasalarındaki volatiliteye dayanmasına yardımcı oluyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) derlediği verilere göre grup olarak gelişen piyasalar, 8.1 trilyon dolar tutarında dış rezerve sahip. Bu miktar 1999’da 659 milyar dolar seviyesindeydi.

*Borç

Dolar ile borçlanma yapmak yerine hükümetler şu an finansmanı çoğunlukla yerel para birimlerinde artırıyor. Bu onlara dış rezervleri tüketmeden borçlarını geri ödeme imkanı sağlıyor.  IMF’in yaptığı açıklamaya göre, dış borç geçtiğimiz yıl gelişmekte olan ülkelerde gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 26’sını oluşturdu. Bu oran 1999’da 40 seviyesindeydi.