Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kamuoyunda bazı endişe ve eleştiriler söz konusu fakat Merkez Bankası oldukça bağımsız çalışıyor. Tabii ki krizlere karşı nasıl müdahale edilmesi gerektiği konusunda her zaman demokratik ülkelerde tartışmalar olacaktır. Merkez Bankası'nın nasıl işlev gördüğü önemlidir. Merkez Bankası bağımsız. Kendi kararlarını kendisi alıyor" dedi.

Davutoğlu ayrıca, "Doların yükselmesi, doların diğer para birimleri karşısında yükselmesiyle ilgili bir husustur. Sadece Türkiye'deki tartışmalara bağlanamaz. Dolardaki yükselişle ilgili tüm kurumlarımız gerekli tedbirleri almaktadır. Dün ilk yükseliş trendi olduğunda ben de buradan Merkez Bankası başkanımızla bir görüşme gerçekleştirdim. Gerektiğinde her türlü tedbir alınır ama bunun dünyadaki genel bir dalgalanmanın Türkiye'ye yansıması olduğu unutulmamalı. Türkiye'de kur dolayısıyla özel bir kriz olduğu gibi bir kanaat, doğru bir kanaat değil ama bunu ciddiyetle ele alıyoruz." açıklamalarında bulundu.

Davutoğlu, ABD'nin New York kentindeki temasları kapsamında yatırımcı işadamlarını kabul etmesinin ardından, Dış İlişkiler Konseyi Yıllık Kurumsal Konferansı'na şeref konuğu olarak katıldı.

Dünya ekonomisi 1990'larda büyürken Türkiye ekonomisinin çok ilerlemediğini ve kişi başı gelir ve gayrisafi milli hasılanın 1991'den 2001'e kadar oldukça durgun bir hal aldığını ifade eden Davutoğlu, 2001'deki ekonomik kriz değerlendirildiğinde Türk ekonomisinde büyük bir deprem olduğunun söylenebileceğini kaydetti.

2008'deki ekonomik krize ve dünya ekonomisindeki daralmaya rağmen Türkiye'nin ekonomide açık bir başarı gösterdiğini anlatan Davutoğlu, "Biz hükümete geçtiğimizde gayrisafi milli hasıla 240 milyardan 800 milyara kadar çıktı. Kişi başı milli gelir de aynı şekilde arttı" dedi.

Kasımda 9,2 olan enflasyonun 7,4'e düştüğünü anımsatan Davutoğlu, iktidarlarının ilk yıllarında 2023 hedeflerini koyduklarını, kendisinin de Türk ekonomisinde ikinci paradigma değişimini ilan ettiğini söyledi. Davutoğlu, "12 yılda biz ekonomimizde nicel bir değişiklik yaratmaya çalıştık. Var olan, durağan kapasiteyi kullanmak istedik. Şimdi biz ekonomik alanda dönüşümlü bir değişiklik sağlamak istiyoruz. Yani imalat artacak, Araştırma-Geliştirme çalışmaları artacak, teknoloji de artmış olacak" diye konuştu.

Araştırma-Geliştirme ve bilimsel çalışmalar

Geçen kasımda 25 değişim alanı ilan ettiklerini belirten Davutoğlu, bu alanlarda üretkenlik ve araştırma gelişmelerinin artacağını, ulaşımdan lojistiğe birçok alanda bunun gerçekleşeceğini bildirdi. Davutoğlu, yolsuzluk gibi ekonominin üzerine gölge düşüren işlerin engelleneceğini belirtti.

Bu dönüşümün en önemli ilkesinin üretimin kalitesini artırmak, yüksek teknolojili Araştırma-Geliştirme çalışmaları ve eğitimin artırılması olduğunu dile getiren Davutoğlu, üniversite sayısı ve eğitim yılının arttığını da kaydetti. Davutoğlu, "Biz bir değişiklik yapmak istiyorsak Araştırma-Geliştirme çalışmaları ve bilimsel çalışmalara önem vermeliyiz. Bunu yaparken de iş dünyasını dışarıda bırakmamalıyız" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, 2023'e kadar 3 trilyon gayrisafi milli hasıla hedeflediklerini, bunun ekonomik krizler göz önüne alındığında oldukça hırslı bir plan gibi görüldüğünü, 2002'de koydukları hedeflerin de böyle görüldüğünü ancak bunları gerçekleştirdiklerini belirtti.

Türkiye'nin yüzde 3 büyüdüğünü hatırlatan Davutoğlu, ancak bu oranın Avrupa ortalamasının 3 katı olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Latin Amerika'da büyümenin 1,2 olduğunu, Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerin yüzde 2,5 büyüdüğünü, Çin ve Hindistan dışarıda bırakıldığında Türkiye'nin Asya ülkelerinden de daha fazla büyüdüğünü aktardı. Davutoğlu, Türkiye'nin büyümesinin OECD ve dünya ortalamasının üstünde olduğunu belirterek, "Biz Avrupa'da en hızlı büyüyen ikinci, OECD ülkeleri arasında da üçündü ülkeyiz. Biz tabii ki yüzde 3'ü yeterli bulmuyoruz. Büyümemiz bu yıl en az 4, sonraki yıllarda 5, 6 ve 7'yi hedefliyoruz" dedi.

Merkez Bankası bağımsız

Başbakan Davutoğlu, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve politikaları sorgulanıyor. Faiz oranlarının büyüme ve enflasyon arasında doğru tutulması sağlanabilecek mi? Sizce Merkez Bankası bu oranları TL'yi güçlü tutma konusunda şekillenebilecek mi?" sorusu üzerine, Merkez Bankası'na hiçbir müdahale olmadığını söyledi.

Davutoğlu, "Kamuoyunda bazı endişe ve eleştiriler söz konusu fakat Merkez Bankası oldukça bağımsız çalışıyor. Tabii ki faiz ve büyümeyle ilgili oranları doğru tutabilmek hiç kolay değil. Yunanistan'a ya da avro kullanan ülkelere baktığımız zaman şunu görüyoruz, krizlere nasıl müdahale edilmesi gerektiği konusunda her zaman demokratik ülkelerde tartışmalar olacaktır. Merkez Bankası'nın nasıl işlev gördüğü önemlidir. Günün sonunda önemli olan husus budur. Merkez Bankası bağımsız. Kendi kararlarını kendisi alıyor" diye konuştu.

Merkez Bankası'nın eski başkan yardımcısı ve komiteden bir üyenin de kendileriyle birlikte olduğununu aktaran Davutoğlu, şunları ifade etti:

"Ancak en sonunda mali politikalar ve Merkez Bankası'nın işlevi, performansı ekonomiyi etkiliyor. Merkez Bankası izole bir alanda değil. Bazı enstrümanları kullanıyorlar ve bunlar da ekonomi için oldukça önemli. Mesela geçen yıl Merkez Bankası'nın tahminlerine baktığımızda enflasyon oranı yüzde 6 idi. Ancak yılın sonunda bu tutmadı. Biz 'bu istikrarsızlık neden oldu' diye sorduk. Cevap şöyle oldu: Türkiye'de ve çevre bölgelerde kuraklık söz konusu olmuştu, bu yüzden de tedarik azaldı. Bu ne demek? Hükümetin tarım politikaları istikrarı etkiliyor. Aynı zamanda Merkez Bankası'nın adımları da hükümetin politikalarının etkinliğini etkiliyor. Aslında bütün demokratik ülkelerde bu ilişkiler hukuki çerçevelerle şekillendirilir ve bu hukuki çerçeve içerisinde Merkez Bankası çalışmaktadır. Bu yüzden de de Türkiye'nin kurumsal yapısı konusunda kaygı duymaya gerek yok. Her kurum belli parametreler içinde kendi görevlerini yerine getirmektedir."

Geçmişte Merkez Bankası'nı koordine etmek konusunda gerekli tedbirleri aldıklarını belirten Davutoğlu, "Mesela Avrupa'ya baktığımızda burada gerileme varsa bizdeki faiz oranları da bununla ilgili olacaktır. Türkiye'de büyüme artmışsa, enflasyon eğilimi varsa, daha fazla büyüme istiyor, daha az enflasyon istiyorsak ve daha az faiz oranı istiyorsak bu bir zorunluluktur ve bu konuda yapmamız gerekenler vardır" diye konuştu.

AA