Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Avrupalı uzmanlara göre İzlanda'nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği başvurusunu çekmesi birlik içindeki ekonomik nedenler ve AB'nin balıkçılık politikası nedeniyle bir süredir bekleniyordu.

İzlanda'nın AB üyeliği adaylığını çekmesine ilişkin soruları yanıtlayan Fransa Uluslararası İlişkiler Merkezi'nden (IFRI) AB Uzmanı Philippe Moreau Defarges, bunun beklenen bir durum olduğunu söyledi.

Defarges, "İzlanda'nın adaylığını çekmesi değil, aday olması garipti" ifadesini kullanarak küçük bir kuzey Avrupa ülkesi olan İzlanda'nın, bir süredir "AB'ye girmemesinin ülke ekonomisi için daha iyi olacağı" görüşünü sürdürdüğünü kaydetti.

Paris Science-Po Siyaset Bilimi Uzmanı Anne Marie Le Glonnac ise İzlanda'nın bu kararında AB'nin bir süredir mücadele ettiği ekonomik sorunların ve dahası ülke için ana gelir kaynağı olan balıkçılık konusunda AB ile düştüğü anlaşmazlığın etkili olduğunu belirtti.

Fransız Jean Monnet Enstitüsü'nden Philippe Le Guen ise jeotermik enerji kaynaklar açısından oldukça şanslı ve temel gelir kaynağının balıkçılık olduğu İzlanda'nın 2008'deki kriz günlerine dönmek istemediği için çekilme kararı aldığını ve İzlanda'nın AB üyeliğiyle çok fazla şey kaybedebileceğini söyledi.

Le Guen, küresel ölçekte birçok Avrupa ülkesini sarsan 2008'deki mali kriz sonrasında neredeyse iflasın eşiğine gelen ve 2011'den sonra toparlanan İzlanda'nın avro bölgesinde olanlardan ders aldığı görüşünü paylaştı.

"Türkiye'nin sürecini etkilemez"

Paris Science-Po Siyaset Bilimi Uzmanı Anne Marie Le Glonnac, İzlanda'nın 6 yıl sonra üyelik başvurusunu çekmesiyle, Türkiye'nin AB sürecinin kıyaslanıp kıyaslanamayacağına ilişkin soru üzerine, iki ülkenin AB üyeliği konusunda iki farklı yol haritası izlediğine vurgu yaptı.

Le Glonnac, "Türkiye'nin sürecini asla etkilemez. Türkiye'nin AB süreci İzlanda'nınkinden çok daha farklı bir noktada devam ediyor" ifadesini kullandı.

IFRI AB Uzmanı Philippe Moreau Defarges ise İzlanda ve Türkiye'nin hiçbir ortak noktasının olmadığına, nüfus, ekonomik ve jeopolitik açıdan iki ülkenin birbirinden çok farklı olduğuna işaret etti.

İzlanda'nın çekilme kararının Avrupa'da etkisini sürdüren Avrupa karşıtlığı fikrine katkı sağlamayacağını da kaydeden Defarges, İzlanda'nın küçük bir ülke olması dolayısıyla Avrupa'da böyle bir etkiye sahip olamayacağını ifade etti.

"Bu karar AB için çok fazla bir rol oynamıyor"

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) Siyasi Uzmanı Josef Janning ise, İzlanda'nın daha önce de AB'ye girme konusunda kuşkuları olduğunu belirterek, daha sonra ülkenin önemli bir finans merkezi haline gelmesiyle birlikte bu düşüncenin değiştiğini ve İzlanda'nın AB üyeliğine sıcak bakmaya başladığını anlattı.

Ancak İzlanda'nın dünyadaki finans ve borç krizinden sonra AB'ye girme hususundaki isteğini sürdürmesi yönünde kararsız kaldığına işaret eden Janning, halk arasında bu konudaki olumlu havanın finans krizinden sonra olumsuza dönüştüğünü belirtti.

"Belki İzlanda'nın krizi yalnız başına aşmak zorunda kalması, belki de Avrupa bankalarının ülkedeki krizin sebebinin bir parçası olmaları bu havanın oluşmasına katkı sağladı" diyen Janning, halkın düşüncesinin bu yönde pekişmesinin ardından İzlanda'daki siyasetçilerin de AB'ye üyelik başvurusundan geri adım attığını kaydetti.

İzlanda'nın üyelik başvurusunu çekmesinin AB'de nasıl algılandığı yönündeki soru üzerine Janning, "Bu karar AB için çok fazla bir rol oynamıyor. AB illa da genişlemeye odaklı değil. AB kayıtsız şartsız büyüme isteyen bir birlik değil" dedi.

AB'nin, bir Avrupa ülkesinin birliğe üye olmak istemesi durumunda şartlar yerine getirildiğinde üyelik sürecini başlattığına dikkati çeken Janning, "Brüksel, mantıklı da olsa ülkeleri AB'ye girmeye zorlamaz. Bu, AB hükümetlerinin ve AB kurumlarının hoşlandığı bir süreç değil. Onlar daha çok, bekleyen bir tutum içindeler. Daha çok, kriterlerde ısrar ediyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye gibi ülkeler için İzlanda'nın bu tutumunun örnek olup olmayacağı yönündeki soruya karşılık da Janning, "Büyük düşünen şimdiki Türkiye'yi değerlendirmeye alırsak. İzlanda gibi küçük bir ülke, Türkiye'nin vereceği karar için referans noktası olamaz. Tabi ki bu karar Avrupa'nın diğer bölgelerine göre Türkiye'de daha fazla dikkatle izlenir. Ancak bu, Türkiye'nin pozisyonunu etkilemez" şeklinde konuştu.

AA