Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 2015 yılı 1. çeyreğinde büyüme tahminini yüzde 1,5 olarak açıkladı. Rakamlarının bekledikleri seviyede gelmeyeceğini belirten Zeybekci, "Eksi ya da sıfır gelmeyecek, artı gelecek ama istediğimiz seviyede de olmayacak. Büyüme rakamları, 2. çeyrekten sonra da yavaş yavaş istediğimiz noktaya gelecek" dedi. 

Zeybekci, Türkiye-Polonya İş Forumu'nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gelecek hafta açıklanacak büyüme rakamlarına ilişkin beklentileri sorulan Zeybekci, 2014 yılının dış ticaret ve büyüme rakamları açısından istedikleri gibi sonuçlanmadığını belirterek, her şeye rağmen 2014 rakamlarının yüzde 2,8 ile yüzde 3 aralığında geleceğini tahmin ettiklerini söyledi. 

Zeybekci, 2014 rakamları içinde ihracatın büyümeye katkısının yüzde 2,7 seviyesinde olduğu bilgisini vererek, ihracatın katkısı olmasaydı hemen hemen sıfıra yakın bir büyümenin gerçekleşeceğini ifade etti.

Geçen yıl iç piyasanın büyümeye katkısının görülmediğini aktaran Zeybekci, şunları kaydetti:

"2015 yılı içinde iç piyasanın büyümeye katkı vermeye başladığını göreceğiz diye düşünüyorum. Diğer taraftan ilk 3 aylık dönemde dış ticaretin, yani ihracatın eksi olarak yansımasından kaynaklanan bir sonuç yaşayacağız gibi görünüyor. 2015 yılının ilk iki ayında ihracatımızda altın dahil yüzde 3,5, altın hariç de yüzde 11 civarında bir düşüş söz konusu. 2014 yılının ilk iki ayında dolar/avro paritesi 1,36'lar seviyesindeydi. 2015 yılında ocakta 1,16 ve şubatta 1,11 seviyesine düştü. 2014 yılındaki parite aynı olsaydı ihracatımız yüzde 6 artmış olacaktı. Yani düşüş yerine artış olacaktı. Yani miktar bazında ihracatımız arttı. Üretim, adet ve kilogram bazında ihracatımız arttı. Bunun da büyümeye katkısının adet ve miktar bazında olacağını düşünüyorum."

Zeybekci, mart ayından itibaren ihracatın tekrar toparlanmaya başlayacağını ve büyümeye rakam ve parasal bazda da katkı vereceğini belirterek, "2015 yılının 1. çeyreğinde büyümeyle ilgili rakamlar beklediğimiz, istediğimiz seviyede gelmeyecek. Eksi ya da sıfır gelmeyecek, artı gelecek ama istediğimiz seviyede olmayacak. Büyüme rakamları, 2. çeyrekten sonra da yavaş yavaş istediğimiz noktaya gelecek" diye konuştu.

Birinci çeyrek büyüme rakamlarının Orta Vadeli Program'a (OVP) bir etkisi olup olmayacağına yönelik soruya Zeybekçi, "1. çeyrek rakamları, OVP'deki 1. çeyrek rakamlarımızın altında gelecek. Sıfır olmayacak, eksi olmayacak, artı olacak. Ama 2. çeyrekten sonra, Hükümetimizin piyasanın tekrar hareketlenmesiyle ilgili almış olduğu yeni tedbirlerle, piyasadaki yeni canlanma ve istihdamla, büyümenin tekrar hareketlenmeye başlayacağını, birkaç yıldan beri süren durağanlığın da 2015 2. yarısından itibaren hareketlenmeye başladığını göreceğiz" yanıtını verdi. 

- "Yemen operasyonunu bölgedeki istikrara olumsuz yönde görmüyorum"

Nihat Zeybekci, Suudi Arabistan'ın Yemen'de Husi militanlarına karşı düzenlediği hava operasyonuna ilişkin soru üzerine şu değerlendirmede bulundu: 

"Bu coğrafya zor bir coğrafya. Rusya-Ukrayna krizi, Kafkaslarda, Irak'ta, Suriye'de Libya'da ve şimdi de Yemen'de olaylar var. Aslında Yemen'deki olaylar beklenen olaylardı. Geç kalınmış veya şimdiye kadar önlem alınmamış bir durum da söz konusu. Bildiğim kadarıyla Arap ülkeleri Arap Birliği teşkilatının almış olduğu bir karar var. Suudi Arabistan'da bu sabahtan itibaren fiili olarak müdehaleye başladı. Ama güneyimizde gördüğümüz kadarıyla havadan müdahalelerle bu işlerin olması pek mümkün değil. Ardından gelecek olan karasal bir operasyon da beklenir. Ama bunu dünya ekonomisine veya bölgedeki istikrara olumsuz yönde görmüyorum. Bunların bitmesi, engellenmesi ve tekrar stabil bir hale geçmekle ilgili belki yapılması gereken operasyonlardı. Nasıl ki şu anda Suriye'de ve Irak'ta terör örgütlerine karşı yapılan operasyonlar oraları, oradaki sivil halkı ve normal güncel hayatı tekrar aktive edecek adımlarsa Yemen'de de böyle olacaktır diye düşünüyorum."

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, faiz indirimine ilişkin, "Bu Döviz dalgalanmaları yaşanmadan önce çok daha rahat yapılabilir olarak görüyorduk. 2014 yılı Ocak ayından bu yana ortalama yüzde 3 civarında ekstra faiz olarak bu ülkenin tüm ekonomisinin bunu yaşaması, Türkiye'de yaklaşık 15 milyar dolar ekstra bir yük getirir" dedi.

Zeybekci, bir televizyon kanalında katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Zeybekci, tahminin hedeflenenin neden bu kadar altında olduğunun sorulması üzerine de "2014 yılında Ukrayna-Rusya krizine rağmen, güneyimizde Irak yüzde 20'ler seviyesinde eksi, Suriye öyle. Avrupa Birliği yüzde 1'in altında bir büyümeye rağmen, Türkiye ihracatını yüzde 5 artırarak büyümesini de ihracata dayandırdı. Bu büyümeye ihracatın katkısı yüzde 2 seviyesinde" ifadelerini kullandı.

Bu gelişmelere rağmen Türk ekonomisinin, iç piyasada istenilen büyümeyi, katkıyı veremediğini belirten Zeybekci, ancak her şeye rağmen bunu başarılı bir büyüme olarak gördüğünü söyledi.

Türkiye'de faiz tartışması bitti mi?" şeklindeki soruya karşılık da Zeybekci, faiz tartışmasının bitmediğini belirtti. Türkiye'de hiç kimsenin 'bu faiz oranları büyümeyi destekler, yatırım yapılabilir, bu oranlar ihracatı ve istihdamı artıran oranlardır' diyemeyeceğini ifade eden Zeybekci, bunun yatırım yapılabilir seviyeye gelmesini istemenin en doğal hakları olduğunu söyledi.

-"15 milyar dolarlık yük"

Zeybekci, "Faiz düşürülmeli mi yoksa başka yollarla faizin düşmesini mi beklemeli?" yönündeki soru üzerine, dünyada 2014 yılının başından itibaren daha de belirginleşen ABD'deki parasal daralma ile ABD'nin istediğini elde ettiğini kaydetti.

"Dünya bunun rahatlığını yaşadı büyüme ile ilgili iyi rakamlar almaya başladı, istihdamla ilgili iyi rakamlar almaya başladı bir rahatlama başladı" ifadelerini kullanan Zeybekci, ancak AB'nin istediği sonuçları alamadığını bildirdi. Zeybekci, şu değerlendirmelerde bulundu:

"AB dedi ki 'parasal genişlemeye devam edeceğim, avronun değerlenmesini müsaade etmeyeceğim' gibi tam tersi hareketlerde bulundu. Türkiye olarak bizim yapmamız gereken evet ABD'nin yapmış oldukları, negatif bir etki dünyada estirecektir ama Türkiye dış ticaretinin yüzde 40'ını AB ile yapan doğrudan sermaye girişinin yüzde 72'sini AB'den sağlayan Türkiye'nin AB'nin almış olduğu kararlardan daha fazla etkileneceğini bizim öngörmemiz ve ABD'den kaynaklanan negatifliği fazlasıyla pozitif olarak nötralize edeceğimizi öngörmemiz gerekiyordu. Dolayısıyla piyasayı gelecekte gidecek olduğu yere doğru öngörüp piyasayı oraya doğru Merkez Bankasının daha hızlı sürüklemesi gerekiyordu."

"O zaman daha önce düşmeliydi diyorsunuz?" şeklindeki soruya karşılık da Zeybekci, şunları kaydetti:

"O dönemde 2014'ün Ocak ayında artışta bir abartma olmaması gerekiyordu, sonra da düşerken çok çekingen davrandık. 'Önce piyasayı bir görelim piyasa ne yapacak sonra biz düşürürüz' değil. Piyasayı çok tatlı bir şekilde öngörüleriniz doğrultusunda yönlendirmek ve piyasayı istediğiniz şekilde aşağıya doğru çekme görevini yapmak lazım. O zaman bu düşürmeleri piyasanın önünden giderek yapmak lazımdı. Bu döviz dalgalanmaları yaşanmadan önce çok daha rahat yapılabilir olarak görüyorduk biz bunu. 2014 yılı Ocak ayından bu yana ortalama yüzde 3 civarında ekstra faiz olarak bu ülkenin tüm ekonomisinin bunu yaşaması, Türkiye'de yaklaşık 15 milyar dolar ekstra bir yük getirir. Bu hedefleri gerçekleştirmek üzere enstrümanların nasıl kullanılacağı ile yetkili olanlar da bağımsız kurumlardır. Merkez Bankası da bunlardan birisidir. Daha cesur olabilirdik".

Moody's'in 'kurlardaki bu hareketlilik ekonomideki yavaşlama bankaların görünümünü negatif etkiliyor karları azalacak' görüşünü nasıl değerlendirdiğinin sorulmasına karşılık da Zeybekci, bu yorumun son derece sağlıksız olduğunu savundu.

Türkiye'de bankacılık sisteminin AB üyesi 28 ülkenin içinde sermaye yeterlilik oranı anlamında 25 AB üyesi ülkeden daha sağlam durumda olduğunu belirten Zeybekci, "Yüzde 8 olması gereklidir' denilirken Türkiye'deki tüm bankaların ortalaması yüzde 16'dır. Böyle bir şeyde bankacılık sisteminin böyle bir yorumlamaya tabi tutulmasını doğru bulmuyorum. Orada denmeye çalışılan, Türkiye'deki bankalardan kredi kullanan firmaların bu kur artışından kaynaklanan endişelerden veya negatifliklerden dolayı borçlarını geri ödemede mükellefiyetlerini yerine getirmede sıkıntı yaşayacaklarından dolayı bankalarda sıkıntı yaşam ihtiyacı vardır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin bu yüksek faiz oranını hak edecek bir ekonomik yapıya sahip olmadığını belirten Zeybekci, çok daha güçlü, çok daha dinamik ve gelecek vaadeden bir ekonominin olduğunu ifade etti.

- Açıklanacak istihdam paketi

Gelecek hafta açıklanacak paketten neler beklendiğinin sorulmasına karşılık da Zeybekci, burada istihdamı teşvik eden çalışmalar, ileri teknoloji yatırımlarını ve yüksek teknoloji ihracatını destekleyen teşviklerin bulunduğunu bildirdi.

Türkiye'nin 25 ayrı dönüşüm programında yaklaşık olarak 1250 civarında eylem planıyla aslında çok başka bir hikayeye geçtiğine işaret eden Zeybekci, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin artık hammadde ve enerji geleceğini garanti altına alan yeni bir yapıya geçmesi gerekiyor. Edilgen bir ekonomiden etken bir ekonomiye geçmesi gerekiyor. Türkiye artık kendi coğrafyasında bir tüketim kanallarına hakim olması gerekiyor. Bu dönüşüm projelerinin aslında altında yatan maksimum 3 yıl içinde yapmamız gereken tüm bu dönüşümlere yönelik Türkiye şu anda çok önemli bir adım atıyor. Pazartesi günü başbakanımızın açıklayacağı yeni şeyler, aksak giden bazı alanlarla ilgili dokunabileceğimiz küçük dokunuşlarla ekonominin daha canlanması, iç piyasanın canlanması, istihdamın canlanmasıyla ilgili atılacak önemli adımlar olacak."

AA