Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, "Mali sektörün derinleştirilmesi gerekiyor. Mali sektörün derinleştirilmesi yurtdışı dalgalanmalara etkilerin azalmasını sağlar" dedi

Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, "Türkiye'nin önündeki en önemli sorun kaydileşme. Kaydileşmeyen bir ülkenin finans ve mali sektörü büyümeyecektir. Büyümeyen bankacılık sektörü de güdük kalacaktır" dedi.

Vodafone Türkiye'nin ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen CEO Club buluşmaları kapsamında Dijital Bankacılık Zirvesi gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan Özince, Türkiye'yi dijitalle tanıştıranın bankalar, iletişimle tanıştıranın ise TRT olduğunu ifade eden ve bankalar olarak 1980'li yıllardan itibaren bilgisayar yatırımı yaptıklarını, o yıllarda ATM'ler üzerinden sermaye piyasası enstrümanları dağıtıldığını dile getirdi.

Özince, şöyle devam etti:

"O dönemlerde bilgisayar üzerinden iletişim kurarken, şubelerimizde faks yoktu yani sınırlı iletişim kurabiliyorduk. Türkiye çok ciddi çelişkilerin olduğu bir ülke. Bir yandan yüzde 50 internet ya da mobil telefon sahipliğinden bahsediyoruz, diğer yandan hala para nakli için şirketler kuruluyor… Ödemeler dengesinde artık uluslararası boyutta kayıt sıkıntıları yaşar olduk. Uzun lafın kısası, bu gibi ülkelerin 'tam iki arada bir derede' yönünü nazara dikkate alarak yatırımcı yatırım yapmak durumunda. İcracılar, teknisyenler veya bu konuda müşteriler ne isterse istesin tabii ki bankacılık her zaman olduğu gibi yeniliği takip edecek ve önder olacaktır" dedi.

Türkiye'de hala banka hesabı olmayan ya da en normal bankacılık boyutunda işlem yapmayan milyonlarca insanın bulunduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Özince, "Bugün Türkiye'de yollarda milyonlarca aracın gezmesi iyi bir trafik kalitesinin olmasını veya trafik kazalarının uluslararası standartlarda olmasını veyahut 3 milyon satranç öğretebileceğimiz çocuğumuz varken filanca eğitim liginde 50. oluşunuz buranın riskli bir pazar olduğunu gösteriyor" değerlendirmesini yaptı.

"Türkiye'de bankacılık operasyonlarının dijitalleşmesindeki gelişme birçok piyasaya nazaran çok yüksek"

Risk yönetimi prensipleriyle bankacılığın sermayedar açısından çok hesaplanabilir yatırımlar yapmasını öngördüklerini ifade eden Özince, "Bu teknoloji konusunu gereğince kullanmak gerekiyor. Ergen (matur) ülkelerdeki sistemle hiç karıştırmamak gerekiyor. Her ne yeni teknoloji kullanılacaksa bankacılık da buna ayak uydurmak zorundadır" dedi.

Özince, şunları kaydetti:

"Apple'a, Google'a paranızı yatırır mısınız? Dünyanın en güçlü bankalarına, arkasında ABD'nin olduğu bankaya dahi paranızı yatırmada yarın batacak tereddüdünü yaşarken, tabii ki birtakım finansal işlemler bankacılıktan bugüne kadar çıktığı gibi çıkacaktır. Bugün otomobil finansmanını yapmıyor bankalar. Yarın gayrimenkul finansmanını da yapmamaları gerekecektir. Bu kaymalar bankacılık sektörü gibi temel sektörler mutlaka akıllanan, gelişen dünya ile çok şekil değiştirecektir, ama olmazsa olmaz bir şey var; parasal ilişki ile itibar ve itibara dayanan aracılığı birisinin yapması lazım."

Türkiye'de bankacılık operasyonlarının dijitalleşmesindeki gelişmenin birçok piyasaya nazaran çok yüksek olduğunu ifade eden Özince, "Avrupa ile bankacılığımızın sofistikasyonunu karşılaştıramayız. Ancak momentumunu karşılaştırıyoruz belki. Bizim bankacılığımızın çok daha dinamik olduğu, yeniliklere çok daha muhtaç olduğu ve bankacılık sektörünün de yenilikçilik yatırımlardan kaçınamaz olduğu kendi realitemizin bir sonucudur. Sonuç itibarıyla bazen ben de yapıyorum onu, 'Avrupa bankacılığı düzelmez diye'. Avrupa bankacılık sektörü kat be kat farklı bir refah seviyesinde olduğu muhakkak" ifadelerini kullandı.

Kayıt sistemi olmadan bankacılığın konuşulamayacağını vurgulayan Özince, bir ülkenin gayrimenkul refinansmanını yapamadıkça orada neyin finansmanın hangi yöntemle yapıldığının hiçbir önemi bulunmadığını kaydetti.

"Tedbirli gidilmesi ve geçtiğimiz on yıldan daha fazla dikkatli olunması kanısındayım"

Bankacılığın Türkiye'de hala geniş marjlarla yapıldığını ve hala çok ciddi faiz kazancının olduğuna işaret eden Özince, "Unutmayalım Avrupa ve ABD gibi ülkelerde o kazançlar bittiği için komisyon kazancının bu kadar öne çıktığını görüyoruz. Ayrıca bankacılık kolay bir iş. Cam fabrikası gibi değil. Fabrikayı kaldırıp götüremezsiniz, fırınını kapatamazsınız. Bankacılıkta teraziyi dengelersen süper kolay bir iş. Düzgün iş yaparsan, alacağın ile vereceğini dengelersen kolay bir iş. Sermayeni kaybetmezsen istediğin anda dönüp başka alanlara geçebilirsin. Sonuç itibarıyla bankacılıkta Türkiye gibi ülkelerde şube esastır" dedi.

Bankacılar olarak Institute of International Finance (IFF) toplantılarına gittiklerini ve son iki yıldır IFF 'nin çok fazla banka olmayan finans dışı sektörü üye almaya başladığını anlatan Özince, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Yönetimle bunu tartıştım. Hata yapıyorsunuz dedim. Banka olmayan pek çok kuruluşu finansa sokuyorsunuz. Fakat Hindistan Merkez Bankası Başkanı dedi ki; 'Biz Hindistan halkını ancak mobil teknoloji ile kayda sokabiliriz'... Bizde hala şube maliyetleri abartacak kadar yüksek değil. Geçtiğimiz on yılı biz Türk bankacılık sektörünün sorunlarını da çözüp, üstüne çok ciddi yatırımlar yaparak hem hardware hem de software gibi yatırımlar yaparak geldik. Bir yandan da kaydımızı artırdık. 10-12 yıl önce bir Emir Dubai'yi finans merkezi yapmaya kalktı ve oradan olumlu yönde bahsedildi. Biz daha o olumlu yönde adım atamadığımız için finans sektöründe teknolojiye, her türlü yeniliğe ayak uyduracağız ama sermaye koyma konusunda daha tutumlu olunması gerektiği için yatırım yapma konusunda da bankacılık sektörü biraz daha dikkatli olmak zorunda. Hem şube hem de dijital alandaki yatırımların tabii ki artacağını ama momentumunun azalıp biraz daha kaliteye bakılması gerektiğini düşünüyorum."

Türkiye'de bankacılık sektörünün bilançosuna bakıldığında bunun yüzde 30'unun perakende olduğunu belirten Özince, Türkiye'de ciddi kamu bankacılığı olduğunu dile getirdi.

"Özel bankalar köprü geçiş sistemini biz elektronik yapalım dediğimizde 'daha kamu bankaları gelmeden yapılamaz' deniliyordu. Orada da ciddi bir haksız rekabet unsuru hep akılda tutulmalı" diyen Özince, Türkiye'de bankacılık sektörünün yeniliğe her zaman gereken önemi vereceğini söyledi.

Özince, bu konuda Türkiye'nin önder, bölge lideri, inovasyon lideri konularının çok abartılmaması gerektiğine işaret etti. Türk bankalarının çok güçlendiği, uluslararası sermayedarların da desteği varken, genç ve dinamik Türk bankacılık icrasının bunu en iyi şekilde devşirip buraya alacağını söyleyen Özince, oradaki hub konumunun en iyi şekilde kullanılacağını vurguladı.

Türkiye'nin önündeki en önemli sorununun kaydileşme olduğunu belirten Özince, "Kaydileşmeyen bir ülkenin finans ve mali sektörü büyümeyecektir. Büyümeyen bankacılık sektörü de güdük kalacaktır. Finansal hizmetlerin bankacılık dışı alanlarda gelişmesini daha fazla görebiliriz. Tedbirli gidilmesi ve geçtiğimiz on yıldan daha fazla dikkatli olunması kanısındayım" diye sözlerini tamamladı.

AA