Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasalara, ekonomiye yansıması olacak diye terör örgütlerinin Türkiye üzerinde operasyon yapmasına asla izin vermeyeceklerini belirtti.

Şimşek, özel bir TV kanalında katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ekonominin 7 Haziran'dan sonraki performansının sorulması üzerine Şimşek, seçimlerin belirsizlikleri ortadan kaldırmadığını, hatta belirsizliklerde bir miktar artış olduğunu söyledi. Bunun da seçim sonrasına ilişkin olumlu beklentileri başka bahara bıraktığını dile getiren Şimşek, genel anlamda bakıldığında büyümede zayıflamanın devam ettiğini, gelen sinyallerin de bu yönde olduğunu ifade etti.

Şimşek, bunun Türkiye için elbette arzulanan bir senaryo olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Son gelişmeler de muhtemelen olumlu yansımayacaktır ama şunun da altını çizmek lazım; piyasalara, ekonomiye yansıması olacak diye, terör örgütlerinin Türkiye üzerinde operasyon yapmasına asla izin veremeyiz. Bence Türkiye'nin son dönemdeki duruşu çok sağlıklı ve doğru bir duruştur. Temel hak ve özgürlükler alanını geliştirmemiz, demokrasinin standartlarını iyileştirmemiz, toplumda kutuplaşmayı azaltmamız lazım ama şiddete ve teröre asla ödün vermememiz, alan açmamamız da lazım."

- "Arzumuz güçlü bir hükümetin kurulması"-

Erken seçim olasılığının güçlenmesi halinde, ekonominin bundan nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine de Şimşek, partisinin şu anda samimi olarak, uzun vadeli, reform yapabilecek, Türkiye'yi ileri taşıyacak, güçlü bir hükümet kurma çabasında olduğunu söyledi. Müzakereleri yürütenlerin, bunu "yüzde 50-50" diye ifade ettiklerini aktaran Şimşek, arzularının güçlü bir hükümetin kurulması olduğunu ifade etti.

Şimşek, bu tutumlarının, görüşmelerdeki samimiyetlerine de yansıdığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu da bir gerçek; karşınızda müzakere edebileceğiniz çok fazla bir ortak yok. Bir kere partilerden biri neredeyse, 'ben bu oyunu oynamak istemiyorum' dercesine bir tavır içinde. Bir diğeriyle de zaten, kendileri çok açık ve net olarak katı bir tutum içine girdiler ve ayrıca, terörle organik bağlarının reddedilmiyor olması, yani teröre karşı bir duruşun bugüne kadar sergilenmemiş olması, onlarla herhangi bir müzakereyi imkansız hale getiriyor. O zaman geriye ana muhalefet partisi kalıyor. Onlarla da biz müzakereleri yapıcı bir çerçevede yürütüyoruz. Bu hafta muhtemelen müzakereler bir miktar daha yoğunlaşacak, öyle görünüyor. Ana başlıklara geçilecek. Ümit ederiz ki Türkiye'nin önünü açacak, güçlü, kalıcı, uzun soluklu bir hükümet kurulur ve seçim öncesinde açıkladığımız, çok kapsamlı bir reform programı var, o reform programını da uygular. O zaman bugünler hızlı bir şekilde geride kalır. Şunu da görmek lazım. 90'lı yılların koalisyon deneyimleri maalesef, ileriye yönelik iyimser olmayı zorlaştırıyor. Ümit ederiz ki Türkiye, Türk siyaseti olgunlaşmıştır. Daha ileriye yapıcı şekilde gidilir."

- "Benim popülizme karşı duruşum, ilkeli bir duruştur"-

CHP'nin seçimlerin öncesinde gündeme getirdiği ekonomik vaatlerini de değerlendiren Şimşek, ekonomi başlığına ilişkin müzakerelerin henüz başlamadığını bildirdi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kendisinin müzakere heyetinde olmadığını ancak söz konusu heyette ekonomiye ve reform programlarına vakıf olan çok değerli kişilerin bulunduğunu dile getirdi.

Bu aşamada kendisinin bir yorum yapmasının doğru olmayacağını belirten Şimşek, müzakereleri görmek gerektiğini ifade etti.

Seçimlerin öncesinde zaman zaman yapılamayacak şeylerin de söylendiğini ancak AK Parti olarak kendilerinin bu yola başvurmadıklarını anlatan Şimşek, bu tutumlarının, bütçeye de olumlu şekilde yansıdığını söyledi.

Kendisinin popülizme karşı duruşunun, ilkeli bir duruş olduğunu, bunun partilerle bir ilgisi olmadığını dile getiren Şimşek, "Bence önümüzdeki dönemde Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu en önemli risklerden biri siyasi popülizmdir" dedi.

Şimşek, CHP'nin söz konusu vaatleri hakkında artık bir yorumda bulunmak istemediğini belirterek, şu anda önemli olanın rasyonel bir zeminde buluşmak olduğunu kaydetti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) eninde sonunda faizleri artıracağını, bunun da muhtemelen eylül ayında olacağını söyledi.

Fed'in faiz artıracağı bir döneme Türkiye'nin "hükümetsiz gireceğine" yönelik eleştiriler olduğunun hatırlatılması üzerine Şimşek, bu konuya ilişkin yorumlara katılmadığını, kendilerinin de güçlü bir hükümetin kurulmasını arzuladıklarını belirtti. Şimşek, "Şu da bir gerçek, bir siyasi belirsizlik var. Türkiye böyle bir konjonktüre güçlü bir hükümetle, siyasi istikrarın devam ettiği, güvenin arttığı, belirsizliklerin azaldığı bir arka planla girseydi, daha doğru olurdu" dedi.

Fed'in eninde sonunda faizleri artıracağını, bu artışın da muhtemelen bu yılın eylül ayında olacağını belirten Şimşek, "Bunu geciktirecek nasıl gelişmeler olabilir? Birincisi dolarda hızlı bir değer kazanma süreci başladı. Doların değer kazanması, bir anlamda dezenflasyonist bir süreç, kendileri açısından. İkinci olarak İran'la yapılan anlaşma petrol fiyatlarını bir miktar aşağı çekti. Bu, İran'a özellikle petrol ve doğalgaz sektörüne yönelik yatırımları artırırsa ki artırabilir. Buna bağlı olarak petrol fiyatlarında kalıcı bir düşüş yaşanabilir" diye konuştu.

Şimşek, emtia fiyatlarının düşüyor olması ve bir taraftan da doların değer kazanmasının, Fed'in faiz artış hızını etkileyebileceğini bildirdi.

- "(Fed'in faiz artırımı) Türkiye gibi tüm gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek" -

Bunun Türkiye'yi olumsuz etkileyeceğini belirten Şimşek, global dolar likiditesinin azalması ve özellikle faiz oranlarının yükselecek olmasının Türkiye gibi tüm gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceğini söyledi.

"Aslında gelişmekte olan ülkeler için önümüzdeki dönemde en kötü senaryoyla karşı karşıyayız" diyen Şimşek, Türkiye'ye ilişkin senaryoda ise belki bir miktar daha dengeleyici unsurların olduğunu ifade etti.

Fed'in faiz artırması, doların değer kazanması ve emtia fiyatlarının düşüyor olmasının, gelişmekte olan ülkeler için kötü bir senaryo olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye için ise emtia fiyatlarının düşüyor olmasının olumlu olduğunu kaydetti.

Şimşek, Türkiye'nin büyük bir emtia ithalatçısı olduğuna dikkati çekerek, "Dolayısıyla fiyatların düşmesi doğrudan olumlu etkiler ama bizim çevremizdeki ülkelerin gelirlerinin önemli kısmı emtiadan elde ediliyor. Petrol fiyatlarının düşmesi, bu ülkelerin alım gücünü ve Türkiye'nin ihracatı ve turizmini olumsuz etkileyebiliyor. Türkiye negatif ve nötr durumla karşı karşıya ama gelişmekte olan ekonomilerin büyük bir kısmı ise net iki negatif trendle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

Şimşek, bu noktada güçlü bir hükümet ve siyasi istikrar ile reformların devreye sokulmasının önemine işaret ederek, Türkiye'nin 3-4 ay herhangi bir küresel şoku rahatlıkla atlatabileceğini vurguladı.

Bu noktada samimi bir şekilde yeni hükümet kurabilmek için çalışacaklarını dile getiren Şimşek, "Bütün bunlara rağmen hükümet kurulamazsa, Türkiye'nin kısa vadede birtakım şoklara karşı dirençli olduğunu göreceğiz. Önemli olan, eğer yapılacaksa yeni bir seçimin güçlü bir hükümete işaret etmesidir" değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye terör örgütünün anladığı dilden konuşuyor"-

Şimşek, piyasalardaki tansiyonu neyin düşüreceğinin sorulması üzerine, "TBMM'deki bütün partilerin terörle aralarına mesafe koymaları ve çok net tavır alınması faydalı olur" dedi.

PKK'nın yılın başından bu yana binin üzerinde eylem gerçekleştirdiğine işaret eden Şimşek, "Biz iyi niyetle ülkenin birliğini ve beraberliğini güçlendirelim derken, terör örgütü ve yandaşları bunu istismara başladılar. Silahların gölgesinde demokrasi olmaz. Türkiye'nin terör örgütüne karşı anladığı dilden konuşması gerekiyor ve şu anda yapılan da bu" diye konuştu.

Şimşek, şunları kaydetti:

"Terör örgütlerine alan açarsanız o ülkede güven, istikrar, öngörülebilirlik ve yatırım olmaz, sorunlar büyür. Türkiye kalıcı bir refah artışına gidecekse bizim terör belasını defetmemiz lazım. Tabii ki piyasalar belirsiz ortamlardan olumsuz etkilenir ama Türkiye herhangi bir savaşın içinde değil, terörle mücadele içerisindedir. Kısa vadede terör örgütünün Türkiye'nin geldiği noktayı görüp silahları bırakması lazım ama silahla devam edeceklerse de o zaman da Türkiye bu mücadeleyi daha da güçlü bir şekilde devam ettirecektir."

- "Bütçe disiplininin devam ettirilmesi gerekiyor"-

Maliye Bakanı Şimşek, bu yıla ilişkin makro hedeflerde bir revizyon olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, yılın ilk yarısında seçim belirsizliği nedeniyle bir miktar yavaşlamayı normal karşıladıklarını anlattı.

Yılın ikinci yarısı için kendilerinin böyle bir senaryoyu öngörmediklerini belirten Şimşek, "Müzakereler sonuç verir güçlü bir hükümet kurulursa, yine aşağı yönlü bir miktar revizyon gerekebilir ama çok abartılı olmayacaktır ama bu belirsizlik yılın ikinci yarısında da devam ederse, 2015'te büyümeye ilişkin aşağı yönlü riskler daha da güç kazanır. Enflasyon 3. çeyrekte iyileşmeye devam eder ama yıl sonu itibarıyla Merkez Bankasının öngördüğü çerçevede gerçekleşmesi beklenir" değerlendirmesini yaptı.

Şimşek, bu noktada önemli olanın cari açık ve bütçe performansı olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Bütçe ayağını yılın ilk yarısında çok güçlü götürdük ve bütçede fazla var ama yılın ikinci yarısı ne getirir ne götürür, benim bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Bütçe disiplininin devam ettirilmesi gerekiyor. Cari açıkta iyileşme oluyor fakat gerek euronun değer kaybı, gerekse Orta Doğu'daki sıkıntılar, cari açıktaki düşüşü sınırladı. Fakat bunun sürdürülebilir olması için siyasi istikrar, reform ve mali disiplin gerekiyor. Bugün eğer Orta Vadeli Program'ı revize edersek, belirsizliklerin ve aşağı yönlü risklerin arttığı bir dönem olarak tanımlayabilirim ama bunlara rağmen Türkiye ekonomisi, Çin ve Hindistan haricindeki gelişmekte olan ekonomilere oranla performansın nispeten iyi bir şekilde devam edeceği bir dönem olarak görüyorum."

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yeni dönem memur maaş zamlarının belirleneceği toplu sözleşme sürecine ilişkin, "İmkanları değerlendiririz, elimizden gelenin en iyisini yaparız ama 'seçim belirsizliği var' diye de Türkiye'nin ileride ödeyemeyeceği bir faturayı da millete ödetmeyiz" dedi.

Vergi Usul Kanununda yapılacak değişikliklere ilişkin bir soru üzerine Şimşek, 1960'tan bu yana doğru dürüst el atılmamış bir alana el attıklarını söyledi.

Söz konusu düzenlemenin çok önemli olduğunun altını çizen Şimşek, "İlk taslak hazır. Çok önemli düzenlemeler içeriyor. Vergi Usul Kanunu açısından özellikle kayıtdışılıkla mücadele, mükellef haklarının korunması, sistemin basitleştirilmesi anlamında, çok modern müesseselerin entegre edilmesi anlamında bu çalışmayı önemsiyorum ama henüz ne Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) ne hükümet düzeyinde görüşüldü" dedi.

Kamu İhale Kanununa ilişkin çalışmaların da bitme aşamasında olduğunu bildiren Şimşek, kanunun 2002'de eksik biçimde çıkartıldığını dile getirdi.

Mevzuatı topyekun gözden geçirdiklerini belirten Şimşek, Avrupa Birliği (AB) müktesebatına uygun, istisnaların kaldırıldığı ve sektör yasasının getirildiği bir taslak üzerinde çalıştıklarını ifade etti.

- Memur maaş zamları-

Hükümet ile memur kesimi arasında yapılacak memur maaş zamlarına dair toplu sözleşme görüşmelerine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Şimşek, memur ve emeklilerin kendileri için önemli olduğunu kaydetti.

"Bütün çalışanlarımızın alın terlerinin karşılığının en iyi şekilde ödenmesi bizim için esastır" diyen Şimşek, memurlar da dahil olmak üzere toplumun diğer kesimlerinin enflasyona ezdirilmemesinin temel ilkelerinden olduğuna dikkati çekti.

Bugün itibarıyla bütçenin yaklaşık yüzde 30'unun memur maaşlarına gittiğini anlatan Şimşek, "Bu ülkenin imkanları sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız. Taleplere saygı duyarız ama bu bir müzakere sürecidir. Bizdeki imkanları değerlendiririz, elimizden gelenin en iyisini yaparız ama 'seçim belirsizliği var' diye de Türkiye'nin ileride ödeyemeyeceği bir faturayı da millete ödetmeyiz" dedi.

Yoktan var etmenin Allah'a mahsus olduğunu dile getiren Şimşek, olmayan bir imkanın dağıtılması halinde o ülkenin çocuklarının borçlanacağını ifade etti.

Şimşek, toplu sözleşme sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

- Özelleştirme politikaları-

Özelleştirme politikalarına ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, küresel konjonktür ve Türkiye'nin içinden geçtiği sürecin ister istemez özelleştirme süreçlerini bir miktar etkilediğini kaydetti.

Program kapsamında olan varlıklar konusunda önceki planlamalar çerçevesinde çalışmalara devam edeceklerini ifade eden Şimşek, "Şunu da görelim. Bu olay sadece sizin hazırlıklarınızla sınırlı değildir. Talep ayağı çok önemli. Özellikle piyasalardaki son dalgalanmalar tabii ki bir miktar etkileyebilir. Bu sene hedefleri tutturmaya çalışacağız ama muhtemelen, geçmiş birkaç yılda olduğu gibi hedeflerin bir iki katını gerçekleştirmemiz zor olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

- Batı ve İran arasındaki nükleer müzakerelerin sonuçlanması-

Batılı ülkeler ile İran arasında tamamlanan nükleer müzakerelerin Türkiye'ye etkisine ilişkin de konuşan Şimşek, yalnızca ekonomik ve ticari ilişkiler açısından bakıldığında İran'ın muazzam bir potansiyelinin bulunduğunu söyledi.

Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde İran ile Batı arasındaki sorunun çözülmesinin Türkiye'nin lehine olduğunun altını çizen Şimşek, "Bizim İran'a ihracatımız artacaktır. Oradan Türkiye'ye yatırımlar artacaktır. Petrol fiyatları kalıcı bir şekilde daha düşük seviyede seyredebilir" dedi.

Bölgedeki jeopolitik risk unsurlarından bir tanesinin çözüme kavuşmasını da olumlu bir gelişme olarak nitelendiren Şimşek, buna karşın siyasi açıdan bakıldığında ise bölgedeki hemen hemen birçok olayın arka planında İran'ın bulunduğuna dikkati çekti.

Türkiye olarak komşu ülkelerin tamamının güçlü olmasını ve siyasi istikrar içinde refah artışının sağlanmasını istediklerini dile getiren Şimşek, "Çünkü o refahtan en çok Türkiye pay alacaktır" ifadesini kullandı.

Bakan Şimşek, büyüme tahmininin aşağı çekilmesi gerekebiliceğini de sözlerine ekledi.

AA