Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Türk ekonomisi için 2015 yılı kolay geçmiyor. Yapısal reformların son yıllarda durması ve siyasi tarafta yaşanan gelişmeler ekonominin temellerindeki sorunları daha belirgin hale getirdi. Özellikle son iki yılda yaşanan üç seçim ve yakın zamanda yeniden sandığa gidilme ihtimali, Türk varlıklarına yoğun satış getirdi.

Son on günlük dönemde yaşanan terör saldırıları ve ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonları, Türk ekonomisine karşı olumsuz bakışı güçlendirdi. Türk Lirası, Amerikan doları karşısında kan kaybetmeye devam ediyor. Dolar/TL dün 2,77 ile tarihin en yüksek kapanışını gerçekleştirdi. Gösterge endeks BIST 100 ise 20 Temmuz'dan dünkü kapanışa kadar yüzde 5.3 kayıp yaşadı.

Makroekonomik temellere bakıldığında ise cari açık ve enflasyon gibi sorunların yeniden ekonomiye olumsuz etki yapmaya başlamasının, yukarıda sayılan gerekçelerle birleşerek, finans piyasalarının küresel konjoktürün olumlu etkilerinden yeterince yararlanmalarını engellediği görülüyor. Oysa 2008'den sonra yaşanan küresel krizin ardından gelişmiş ekonomilerin çoğunda uygulanan gevşek para politikaları, gelişen piyasalar için makroekonomik temellerindeki eksikleri gidermek adına bulunmaz bir fırsat olarak görülmüştü.

ABD Merkez Bankası Fed'in, toparlanan ekonomiye güvenerek bu yıl başlayacağı belirtilen sıkılaşma, gelişmekte olan ekonomiler (EM) için "partinin" bittiği anlamına gelebilir. Ancak TEB Portföy Araştırma Direktörü Pına Uzunoğlu bu görüşe tam anlamıyla katılmıyor. BloombergHT.com'a konuşan Uzunoğlu, son dönemde yaşanan gelişmelerin olumsuz etkilerinin kısa vadeyle sınırlı kalmasını beklediğini ifade etti.

Orta ve uzun vadede Türk piyasaları için umutlu olduğunu ifade eden Uzunoğlu, bu iyimserliğin nedenlerini 4 madde ile sıraladı:

1. İran anlaşmasının petrol fiyatlarındaki görünüme etkisi

İran anlaşmasının petrol fiyatlarını 55-65 dolar bandında kalmasını temin etmesi petrol ithalatçısı Türkiye için çok olumlu.

2. Türkiye'nin son dönemde ABD ve diğer batılı müttefiklerle yakınlaşır gözükmesi

Yakın dönemde Türkiye'nin dış politika stratejisinde yaşanan değişiklik sonucu Türkiye'nin batılı mütteffikleri ile yakınlaşması uluslararası imajı ve para girişi anlamında destekleyici olabilir.

3. Fed'in faiz artışının beklenen etkiyi yapmama ihtimali

Fed'in Eylül ayında 25 ila 50 baz puanlık bir faiz artırımına gitse de, ABD Merkez Bankası uzun vadeli faizlerin hızlı yükselmesini istemeyecektir. Uzun vadeli faizlerin çok yukarı gitmemesi ise TL başta  olmak üzere gelişmekte olan Ülke kurlarına olumlu yansıyabilir.

4. Küresel ölçekte (Çin ve Avrupa) gevşek para politikalarının sürecek gibi gözükmesi

Son olarak unutulmamalı ki dünyada büyüme oranları hala toparlanabilmiş değil; Avrupa bölgesinde parasal genişleme 2016'da devam    edecek; Çin de parasal gevşeme Avrupa benzeri bir QE ile de sonuçlanabilir. Bu durum global para politikalarının çok da sıkılaşmayacağı anlamına geliyor.

Bu gelişmelerin olumlu etkisi yapısal reformlarla hissedilebilir

Ancak tüm analistler bu gelişmelerin Türk ekonomisine olumlu etkilerinin ciddi anlamda hissedileceğini düşünmüyor.

Fibabank Hazine Koordinatörü Ömer Gencal, bu unsurların Türkiye dışında gerçekleşme olasılığı bulunan ve kontrol edilemeyen bir takım pozitif gelişmeler olduğunu söyledi. Bu gelişmelerin algı olarak Türk finansal piyasalarını olumlu etkileme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade eden Gencal şöyle konuştu:

"Kendi makro ekonomik dinamiklerimize baktığımızda alınacak çok yolun olduğu ve orta ve uzun vadeli bir iyileşmenin ancak yapısal anlamda gerçekleştirilecek ekonomik reformlarla mümkün olduğunu söylemekte fayda görüyorum."

Enflasyon endişesi

Gencal, temel olarak son 11 yıldır enflasyon beklentileri ve gerçekleşmelerine bakıldığında TCMB'nin hedefini yalnızca bir kere yakaladığının görüldüğünü söyledi. Gencal buna ek olarak, ortalama enflasyonun bu dönemde yüzde 8.38 olduğu ve enflasyondaki oynaklığın yüzde 1.3 olduğunun akılda tutulması halinde, bahsi geçen reformların öneminin çok daha fazla anlaşılabileceğini ifade etti. Analist, ekonominin yumuşak karnı olan cari açık konusunda alınan önlemlerin yapısal olmaktan uzak olduğunu belirterek bunun ekonominin dinamikleri açısından risk oluşturduğunu belirtti.

"Küresel görünüm tam tersine olumsuz"

Finansbank Ekonomisti Deniz Çiçek ise, çeşitli sebeplerden dolayı küresel görünümün olumsuz olduğunu belirtiyor.

EM için belirleyici olanın Fed'in yakalaşan faiz artırımları olduğu ifade eden Çiçek şunları söyledi:

"Son dönemdeki bazı gelişmeler olumsuz etkileri hafifletiyor. En başta, Fed'ın sıkılaştırmasının başlama zamanının bu senenin sonlarına ötelenmesi ve artırımların hızının mutedil olacağının beklenmesi önemli. Ayrıca petrol fiyatlarının görünümünün düşük olması ve Euro Bölgesi'nde parasal gevşemenin sürmesi de olumlu gelişmeler. Öte yandan, Çin ekonomisindeki olası yavaşlamanın ve varlık fiyatlarındaki önlenemeyen düşüşlerin küresel ekonomiye getirdiği riskleri de gözden kaçırmamak gerekli. Tüm bunları dikkate alarak küresel görünümü genel olarak olumsuz görüyorum."

"İçerideki gelişmeler en az küresel konjonktür kadar önemli"

Son dönemde yaşanan siyasi belirsizlik ve artan güvenlik risklerinin, piyasaları küresel gelişmelerden fazla etkilemesi sürpriz değil. Zira Türk Lirası'nın 6 aylık hareketleri izlendiğinde, sık sık dolar endeksinin ve diğer gelişen piyasa para birimlerinin tersine bir yön izlediği de görülebilir:

Gelişen piyasalar yapı itibariyle küresel düzeydeki gelişmelere daha duyarlı oldukları için para birimleri de çoğu zaman dolar endeksi ile yön buluyor. Ancak ülke içindeki gelişmelerin küresel konjonktürün önüne geçtiği dönemlerde yukarıdaki gibi farklı tablolar görülebiliyor. Türkiye için bu tablonun nedenlerini Finansbank'tan Çiçek açıklıyor:

"Bizim açımızdan, içinde yaşadığımız dönemde iç siyasi ve bölgesel gelişmeler en az küresel konjonktür kadar önemli. Geçen haftadan beri yaşanan gelişmeler güvenlik konularının Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Gerilimin daha da artması ve  çatışmalarının devam etmesi durumunda Türk varlıklarının üzerindeki risk primi yükselecek ve piyasalardaki volatilite artacaktır. Koalisyon görüşmelerinde ise, daha önce de açıkladığım gibi, bir erken seçim ihtimalini koalisyonun kurulmasına göre daha güçlü buluyor ve baz senaryo olarak bunu alıyorum. Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması ve erken seçime gidilmesi durumunda riskler daha da artacak, Türk varlıklarındaki satışlar sürecektir."

Analistler, küresel konjonktürün Türk ekonomisine ve finans piyasalarına olası etkileri konusunda ayrışıyor. Ancak TL başta olmak üzere Türk varlıklarının küresel gelişmelerden bağımsız hareketine bakılırsa, içeride istikrarı sağlamadan ekonominin düzlüğe çıkmasının zor olduğu düşünülebilir.

Uzmanların ifadelerinin ışığında, Türk ekonomisinin sorunlarının çözülmesi ve TL'nin kırılganlığının azalması için öncelikle siyasi belirsizlik ile güvenlik risklerinin giderilmesi ve yapısal reformların öncelenmesi gerektiği ortaya çıkıyor.

BloombergHT.com Editörü
Enes Tunagür
etunagur@bloomberght.com