Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Çin'deki kargaşa, tüm dünyada politika yapıcıların bu ülkenin belirsiz görümünden kaynaklanan zorluklarla mücadele etmeye çalışmaları ile birlikte, enflasyon görünümünün, gelecek ayki toplantıda faiz artırımını makul kılmaya yetecek denli güçlü olup olmadığı konusunda zaten bölünmüş olan Fed içindeki tartışmaları derinleştirdi.

Financial Times'ta çıkan değerlendirmede, Çin'deki olayların, Kansas City Fed'in Jackson Hole'da düzenlediği toplantılara katılan yetkililer arasında, bu ülkedeki ekonomi yönetimine yönelik inancı kötü bir biçimde sarstığı ve batılı politika yapıcıları arasında Çin ekonomisinin gerçek durumuna ilişkin belirsizlikler yarattığı kaydedildi.

Ancak Çin'deki gelişmelerin etkisi konusundaki tartışma, hiçbir yerde, gelecek ay kritik bir toplantı yapacak olan Fed'deki kadar acil ve önemli olmadı.

Cumartesi günü, Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, merkez bankasının Çin'e ve onun diğer ekonomiler üzerindeki etkilerine "normalden daha bile yakından" bakmakta olduğunu kaydetti, ancak ABD'de halen enflasyonun merkez bankasının yüzde 2 olan enflasyon hedefine yönlenmesi için "iyi neden" olduğu konusunda ısrarcı oldu.

Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) bazı üyeleri, ancak, görünüm konusunda daha kararsız hale geliyor. Geçen hafta, New York Fed Başkanı William Dudley, Financial Times'a yaptığı değerlendirmede, faiz artırımının Çin'deki olaylardan dolayı daha az zorunlu hale geldiğini söyledi.

Minneapolis Fed'in güvercin tutumlu başkanı Narayana Kocherlakota, Financial Times'a, küresel ekonomiye yönelik yeni aşağı yönlü risklerin "genişlemeci politikayı kaldırma ve potansiyel olarak genişlemeye ek yapmayı düşünme konusunda çok daha dikkatli olunmasının diğer bir argümanı" olduğunu söyledi.

Bunların aksine, St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Financial Times'a yaptığı değerlendirmede, "Sanırım değerlendirme muhtemelen, görünümün ABD ekonomisi için çok fazla değişmediği şeklinde olacak. Piyasa türbülansı tehlikeli bir hale doğru gelişmedi ve bu nedenle mevcut stratejimizle ilerleyebiliriz" dedi.

Eylül ayında faiz artırımına gidilmesine ilişkin argümanlar, ikinci çeyrekteki yüzde 3.7'lik büyüme ile birlikte ABD ekonomisinin güçlü büyüme rakamlarından ve Cuma günü açıklanacak veriler ile birlikte işgücü piyasasına yönelik iyimserlikten destek alıyor.

Merkez bankacılar, haftasonu gerçekleştirilen toplantılarda, Çin'in tetiklediği piyasa kargaşasının etkileri konusunda farklı fikirler savundu. Bazıları, ekonomik verilerin Çin'in kendi ekonomilerine yönelik tehdidini azalttığını vurgularken, diğerleri, dünya ekonomisinin yeni risklerle karşı karşıya olduğunu kaydetti.

Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkan Yardımcısı Vitor Constancio, Financial Times'a yaptığı açıklamada, piyasanın Çin'in ekonomik sorunlarına aşırı tepki verdiğini ve bu gelişmelerin batı politikasında acil bir değişiklik ihtiyacı yaratmadığını belirtti.

Constancio, "Şimdi değerlendirmenin temeli daha sağlam hale geldi, zira Çin'de reel ekonomiye ilişkin göstergeler hisse senedi piyasasındaki düzeltmeyi makul kılıyor gibi görünmüyor" dedi ve "Hepimiz karşı karşıya oldukları büyük sorunları biliyoruz, bu nedenle bu yakından izlediğimiz bir durum" şeklinde görüş bildirdi.

Jackson Hole, Wyoming'deki aynı toplantılara katılan İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Çin'deki gelişmelerin muhtemelen İngiltere Para Politikası Komitesi'nin "sınırlı ve kademeli" faiz artırımlarına ilişkin planlarını değştirmeyeceğini söyledi.

Ancak batılı politika yapıcılar, Çin'deki zayıflamanın, kısmen bu ülkedeki verilerin çok güvenilir olmaması ve karar alma süreçlerinin karmaşıklığından dolayı, ne önemde olduğu konusunda fikir sahibi olmakta zorluk çekiyor.

Çinli yetkililerle yakın ilişkisi bulunan Tsinghua Üniversitesi profesörü David Li tarafından Cuma günü yapılan sunum, Çin'deki yavaşlamanın şiddeti konusunda pek de iyi fikre sahip olmayan merkez bankacılarının oldukça fazla ilgi ile karşılaştı.

Chicago Booth School ekonomi profesörlerinden, eski Fed guvernörü Randall Kroszner, "Deflasyon güçleri konusunda endişesi olanlar için, bu olumsuzluklar Çin ile birlikte daha yoğunlaştı ve soru, bunun bir yağmur çiselemesi mi yoksa bir fırtına mı olacağı" dedi.

Kroszner, "Çin'in uçurumun kenarında olduğuna ilişkin bir işaret görmemekteyim, ama sert piyasa hareketleri bimediğimizi işaret ediyor. Bu durum kısmen Çin verilerindeki şeffaflık eksikliğinden de kaynaklanıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Fed yetkilileri ithalat fiyatları, daha sıkı finansal koşullar ve Çin'deki yavaşlamanın küresel bazda etkileri olmak üzere, Çin türbülansının ABD ekonomisi üzerindeki etkilerini birkaç kanaldan değerlendirecek. Buradan çıkacak sonuçlar, 16-17 Eylül'deki toplantıdaki tartışmaları yönlendirecek.

Hindistan Merkez Bankası Başkanı Raghuram Rajan, yüksek belirsizlik ortamında, Fed'e faiz artırımı konusunda ısrarcı olmaması çağrısında bulundu. Rajan, CNBC'ye yaptığı değerlendirmede, "Zaman içinde benim pozisyonum, dünya kargaşa içindeyken bunu yapmamak şeklinde olurdu. Faiz artırımı uzun zamandır beklenen bir olay ve bir gün yapılmak durumunda. Herkes bunun yapılmak zorunda olduğunu biliyor. Ancak doğru zaman seçilmeli" şeklinde konuştu.

London Business School profesörlerinden Richard Portes, Çin'deki sorunların içerideki ve küresel etkilerinin aşırı bir şekilde dile getirildiğini ve bunların batı politikasını etkilememesi gerektiğini vurguladı.