Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) gelişmekte olan ülkelerin karlı karşıya kaldığı olumsuz küresel trendler ile ilgili değerlendirmeler yaptı.

S&P, ABD Merkez Bankası’nın faizleri artırması ile birlikte küresel likiditede görülecek düşüşün gelişen piyasalar için önemli bir risk teşkil ettiğini belirtti.

Kuruluşun 29 Eylül 2015 tarihli raporunda şu ifadeler yer aldı:

“Dünyanın gelişmekte olan ülkeleri için 2008 finansal krizinden bu yana olan periyot ekonomik büyümeye destek sağladı. Bunda rahat küresel kredi koşulları ve emtia üreticileri için pozitif fiyat gelişemleri etkili oldu. Ancak şu an gelişen piyasalara yönelik en az üç önemli risk bulunuyor ve çok daha karanlık bir görünüm oluşmasına sebep veriyor”

S&P’nin “Kim risk altında?” başlıklı raporuna göre gelişen piyasa ülkeler bazı ters küresel trendlerle karşı karşıya. S&P’ye göre bu önemli risk şu şekilde:

-ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımının ardından küresel likiditede düşüş görülmesi

-Bankacılık sisteminde ve varlık fiyatlarında son yıllarda artış gösteren yurtiçi kredinin aşırılığının gevşetilmesi

-Çin ekonomik büyümesindeki yavaşlama

S&P, risklerin 22 gelişen piyasa ülkesinin her birini nasıl etkileyeceğini değerlendirmek için en yüksek ticari borca sahip olanlar dahil olmak üzere ülkelerin kırılganlıklarını inceledi. Buna göre Venezuela, Arjantin, Türkiye, Kolombiya ve Peru küresel likiditenin sıkılaşması, finansal kaldıraçsızlık ve Çin’deki yavaşlama kaynaklı risklerin etkilerine karşı en duyarlı olan ülkeler.  S&P, Meksika, Polonya ve Filipinlerin en az riske sahip olduğu değerlendirmesi yaptı.

Kuruluş, “Kredi notu değerlendirmemiz bu riskleri takip ediyor. Son dönemde not indirimi yaptığımız ülkeler, artırım yaptığımız ülkelerden çok daha zayıf. Aynı durum negatif görünüme sahip ülkeler için de geçerli. Bu ülkeler pozitif görünüme sahip olan ülkelerden daha kırılgan. Son 20 yıldan gelişen piyasa ülkeleri üzerindeki kredi notu değerlendirmelerinin strese daha dirençli hale geldiğine inanıyoruz. Bunda kısmen, yurtiçi sermaye piyasaları gelişiminde kaydedilen ilerleme, yabancı rezervlerin arıtılması ve para politika çerçevesinin daha esnek hale gelmesi etkili oldu. Dolayısıyla, bu risklerin somutlaşmasının, 1990’ların sonundaki krize kıyasla, not indirimlerine yol açmasını beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.