Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Son dönemde bazı likidite krizleri piyasalardaki kırılganlığa dikkat çekti. Ekim 2014’de ABD ve Nisan 2015’te Alman tahvillerinde görülen düşük likidite kaynaklı sert oynaklıklar en likit olarak görülen varlıklarda dahi bu tip krizlerin yaşanabileceğini gösterdi.

Peki bundan ne kadar endişe etmeliyiz? Financial Times Başyazarı Martin Wolf, likiditeye aşırı güvenilmemesi gerektiğini savunuyor. Wolf’a göre piyasa likiditesi en çok ihtiyaç duyulduğunda kayboluyor. Dolayısıyla umutların piyasalarda likiditenin devam etmesine bağlanması riskli.

Bu görüş, geleneksel ekonomi kurallarına uymuyor. Uluslararası Para Fonu da son yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda önemli bir bölümü likiditenin finansal istikrar ve reel ekonomiye katkısına ayırmış. IMF’ye göre finansal işlemlerin etkinliğini azaltır ve büyümeyi düşürür. Ayrıca düşük likiditenin şoklara karşı tepki verilmesini zorlaştıracağı belirtilmiş.

Likidite haber vermeden kuruyor

IMF, gelişmiş ülkelerde likiditenin güçlü, konjonktürel koşulların destekleyici olduğunu savunuyor. Ancak bu analizlerin temel bir eksiği var. Likidite koşulları bozulana kadar göstergeler oldukça sağlıklı görünebiliyor. Bankalara uygulanacak regülasyonların likiditeye zarar vereceğine yönelik görüşler de tartışmalı. Küresel finansal kriz zamanında şimdiki regülasyonların çoğu yokken en çok ihtiyaç duyulan zamanda piyasalardaki likidite aniden kurudu. Regülasyonlardaki gevşeme bankalara iyi zamanlarda piyasaya daha fazla likidite sağlama imkanı verebilir ancak kötü zamanlarda işler yine sarpa sarar.

Martin Wolf, likiditenin yararlılığı konusundaki geleneksel görüşün tartışılmaya açılmasını savunuyor. Wolf, dünya ekonomisinin yok olma ihtimali olan bir şeye olan güvene dayanmasının yarattığı sıkıntıya dikkat çekerken, yatırımcıların riskli finansal varlıklardaki likiditenin donabileceğini kabul etmesi gerektiğini söyledi.

Likidite bu kadar güvenilmezse savunulması ne kadar gerekli? Yatırımcılar bazı ürünlerin söylendiği kadar likit olmadığı varsayımıyla hareket ederlerse piyasalar açısından daha sağlıklı olabilir. Bu durum çoğu hükümet tahvili için geçerli olmasa da özel sektör ürünlerinde tersi bir durum söz konusu. Dolayısıyla piyasaları likit tutmaya çalışmak en doğru strateji olmayabilir.