Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara milletvekili adayı Ali Babacan, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Bu olayı asla Ortadoğu, başka ülkelerde meydana gelen olaylarla karıştırmamak lazım. Son dönemde biraz o benzetmeler yapıldı, bu doğru değil" dedi.

Babacan, TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ankara'daki terör saldırısına ilişkin soru üzerine Babacan, cumartesi günü Cumhuriyet tarihinin en büyük terör eylemiyle karşı karşıya kalındığını belirterek, çok büyük bir acı yaşandığını söyledi. Bunun milletin tümüne yapılan, Türkiye'nin demokrasisine, birlik ve beraberliğine bir saldırı olduğuna işaret eden Babacan, bu zor günlerin milletçe el ele, omuz omuza verilerek atlatılması gerektiğini ifade etti.

Terörün bir görünür bir de görünmeyen hedefi olduğuna dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:

"Burada belki görünen orada çok iyi niyetle bir barış mesajıyla bir araya gelen vatandaşlarımız olarak görülüyor ama görünmeyen hedefi kuşkusuz Türkiye'nin birlik beraberliği. Aynı zamanda Türkiye'nin bu coğrafyada etkinliğinden, bu coğrafyadaki güçlenişinden rahatsız olan çevreler de var, bunları da iyi biliyoruz. Tabii bu olay bütün yönleriyle şu anda araştırılıyor. Kim yapmış, niçin yapmış, arkasında hangi örgütler var? Bunlar zaman içerisinde eminim ki aydınlığa kavuşturulacak. İstihbarat birimlerimiz ve güvenlik birimlerimiz tüm kapasitelerini devreye sokmuş vaziyette, olanları aydınlığa kavuşturmaya çalışıyorlar."

Bu konuda oldukça ilerleme sağlandığını, Başbakanlık Koordinasyon Merkezinden mümkün olduğunca sık bir şekilde yeni gelen, teyit edilmiş doğru bilginin halkla paylaşıldığını anlatan Babacan, "Tüm birimler konunun peşinde, devletimiz bu olayı aydınlığa ulaştıracak kapasiteye sahip" diye konuştu.

"Bu dönemde bizim dikkat etmemiz gereken bir husus milletçe teröre karşı dik durmamız. Türkiye milletiyle, halkıyla beraber teröre karşı dik duracak ve boyun eğmeyecek" diyen Babacan, ülkede geçmişe göre demokrasinin ilerlediğini, bunu yine demokrasinin gücüyle aşılacağını belirtti. Babacan, "Bu olayı asla Ortadoğu, başka ülkelerde meydana gelen olaylarla karıştırmamak lazım. Son dönemde biraz o benzetmeler yapıldı, bu doğru değil" görüşüne yer verdi.

- "Siyasi partiler ortak bir duruş sergileyemezse bu mücadele zorlaşır"

Türkiye'nin her alanda gelişmişlik seviyesinin çok yükseldiğine, halkın doğruyu yanlışı artık bütün çıplaklığıyla gördüğüne ve iyi değerlendirdiğine işaret eden Babacan, şöyle devam etti:

"Bu olaylardan sonra çok çağrılar oldu. Bu olayı Türkiye'deki ayrılıkları körüklemek için, Türkiye'yi kendi içinde ayrıştırmak için kullanmaya kalkanlar oldu. Olaylardan hemen sonra yapılan açıklamalara bir bakın, o bölücülük açıklamaları bazı siyasilerin dilinde maalesef hakimdi. Bu olayı çok basit bir şekilde şu önümüzdeki yaklaşan seçim için kendi partisinin ya da kendi görüşünün lehine kullanmak için ortaya çıkan fırsatçılar oldu. Şu anda bizim tek yapmamız gereken şey, öncelikle bu büyük acıyı paylaşacağız, ruhumuzun kalbimizin derinliklerinde bunu hissedeceğiz ama aynı zamanda demokratik bir ülke böyle bir olayla karşı karşıya kaldığında ne yaparsa, nasıl bir tepki gösterirse, olayı aydınlığa kavuşturmak için nasıl bir detaylı ve titiz bir çalışma yaparsa onu da yapmak için olağanca gayretimizi ortaya koyacağız."

Babacan, muhalefetin bu konuda nasıl bir sınav verdiğinin sorulması üzerine, son birkaç gündür gördükleri tablonun kendilerini üzdüğünü söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bu konuda muhalefet liderlerine bir çağrı yaptığını hatırlatan Babacan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin her zamanki tavrıyla "hayır" dediğini, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da çağrıya olumlu yanıt verdiğini ancak Başbakan Davutoğlu ile görüşmesinden hemen sonra yaptığı açıklamaların üzücü olduğunu ifade etti.

Siyasi fırsatçılığın halk tarafından her zaman fark edildiğine işaret eden Babacan, "Biz bu olanlara böylesine büyük bir terör saldırısına gerçekten bir Türkiye meselesi olarak bakıp da siyasi partilerin beraberce ortak bir duruş sergileyeceği bir tabloyu oluşturamazsak, bu mücadele zorlaşır, imkansızlaşmaz ama zorlaşır. Bu zorluklara rağmen inşallah mücadeleye devam edeceğiz, teröre karşı boyun eğmeyeceğiz, gereği mutlaka yapılacak" değerlendirmesinde bulundu.

- "İstihbarat ve güvenlik birimlerinin gayreti konusunda şüphemiz yok"

İstihbarat noktasında eleştirileri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Babacan, kendisinin 8 yıl Milli Güvenlik Kurulunda görev yaptığını, bu dönemde istihbarat ve güvenlik birimlerinin içinde bulunulan coğrafyanın şartlarında oldukça iyi iş çıkardıklarını gördüğünü söyledi.

Bunun ne kadar karmaşık, kompleks bir konu olduğunun her zaman dikkate alınması gerektiğini ifade eden Babacan, Türkiye ile uğraşan çok geniş bir cepheyle karşı karşıya olunduğunu, fiilen şu anda saldırı halinde olan çok sayıda terör örgütü ile ülkeyi bir risk, tehdit olarak algılayan, güçlenmesinden rahatsız olan ülkeler bulunduğunu kaydetti. Bütün bunların hepsiyle beraber ilgili birimlerin çalışmalar, ön hazırlıklar yaptığını anlatan Babacan, güvenlik ve istihbarat birimlerinin zorluklara, cephenin çok geniş olmasına rağmen gayret içinde olduklarını bildirdi.

Çok sayıda olayın aslında olmadan engellendiğine dikkati çeken Babacan, "Pek çok olay zamanlıca önlenmiş durumda ama bu konuda yüzde 100 başarı, yüzde 100 isabet de mümkün değil. Gözden kaçma olabiliyor ama şunu bilin ki bizim birimlerimizin gayreti ve emniyeti konusunda bizim en ufak bir şüphemiz yok" dedi.

Babacan bir başka soruyu yanıtlarken de Türkiye'nin terör söz konusu olduğunda uluslararası çevrelerle birlikte hareket ettiğini belirterek, "Biz nasıl başka ülkeler terör saldırısına uğradığı zaman hassasiyet gösteriyorsak, aynı şekilde Türkiye, bir terör hedefi haline geldiği anda, her olayda ve her örgüte karşı aynı desteği yanımızda görmek istiyoruz" ifadelerine yer verdi.

Ali Babacan, teröre karşı topyekün bir mücadele, dayanışma gerektiğini vurguladı.

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ali Babacan, asgari ücret konusundaki bin 300 lira taahhütlerinin net olduğunu, 2016'da uygulanacağını söyledi.

1 Kasım Genel Seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, seçim sonuçlarının Türkiye'nin istikrar ve huzur ortamı içerisinde yükselmeye devam etmesine olanak sağlayacak şekilde sonuçlanmasını diledi.

AK Parti'nin seçimlere yönelik yeni taahhütlerine yönelik sorular üzerine Babacan, seçim beyannamesinde ortaya koydukları yeni taahhütlerin toplam maliyetinin milli gelirin yüzde 1'ine karşılık geldiğini söyledi. Babacan, en büyük kalemi emekliler için düşünülen maaş artışının oluşturduğunu, ilave maliyetin yarısından biraz fazlasının buradan kaynaklandığını ifade etti. Çiftçilerle ilgili adımlar bulunduğuna işaret eden Babacan, yem ve gübrede KDV'nin kaldırılıyor olmasının da maliyetlere önemli bir etkisi olduğuna değindi. Babacan, sonuçta ortaya 19-20 milyar liralık bir maliyet ortaya çıktığını kaydetti.

Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Planı'nda bu taahhütlerin önemli ölçüde dikkate alındığına işaret eden Babacan, "Böylesine zor ve taahhütlerin verildiği bir dönemde mali disiplin korunuyor. Taahhütler verilmesine rağmen bunun gelirle, tedbirlerle dengelendiği bir tablo ortaya konulmuş durumda" diye konuştu.

Mali disiplinin AK Parti ile özdeşleştiğini dile getiren Babacan, mali disiplinin bundan sonraki fonksiyonun cari açığı düşük tutmak ve daha da aşağı çekmeye yönelik olacağını vurguladı.

Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesindeki asgari ücret vaadine ilişkin, "Asgari ücret konusundaki bin 300 lira taahhüdümüz nettir ve 2016'da uygulanacaktır" dedi.

Muhalefet partilerinin vaatlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti:

"Maliye ve Kalkınma Bakanlığımızın detaylı analizleri oldu. Açıkladıkları seçim beyannamesinde söz verdikleri vaatlerin detaylı çalışması yapıldı. Bu çalışmalara göre muhalefet partilerinin vaatleri 150 ila 180 milyar lira tutuyor. Yani milli gelirin yüzde 7 ila 9'u arasında bir rakamdan söz ediyoruz. Bizimki yüzde 1 ve bunun tedbirleri alınmış şekilde bir program ve bütçe ortaya koyuyoruz. Diğer siyasi partilerin ortaya koydukları vaatlerle ilgili böyle bir çalışma yok, kaynak da kimse göstermedi."

Türkiye'nin öngörülebilirliğe ve istikrara ihtiyacı olduğunu vurgulayan Babacan, yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin büyümeye ve istihdam yaratmaya devam ettiğini söyledi.

- Taşeron işçiler

Taşeron işçilerle ilgili vaatlerin anımsatılması üzerine Babacan, söz konusu kanunun çıktığını, Bakanlar Kurulu kararı ile asli ve yardımcı işin tanımlanması aşamasında olunduğunu söyledi.

Seçimden sonra kurulacak hükümetin atacağı ilk adımlardan birinin bu tanımları yapmak olacağını, tanımlar yapıldıktan sonra atılacak adımların ilan edildiğini ifade eden Babacan, taşeron sistemiyle ilgili sorunların, mağduriyetlerin, hak kayıplarının farkında olduklarını, çalışanların hakkını tam olarak verecek, hiçbir hak kaybına uğratmayacak bir sistem öngördüklerini, mağduriyetlerin giderileceği çerçevenin oluştuğunu, bunun detayları belirleyecek Bakanlar Kurulu kararının sosyal kesimlerle istişare edilmesi gerektiğini anlattı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti seçim beyannamesini açıkladığı gün bu konuyla ilgili net ifadelerinin olduğunu anımsatan Babacan, bu problemi ilkeli bir şekilde çözmek için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.

- "Siyasi istikrar ve doğru ekonomi politikası Türkiye'yi korunaklı hale getirir"

Babacan, doların yükselmesinde dış etkenlerin de belirleyici olup olmadığı ve bu kaybın sürüp sürmeyeceğiyle ilgili öngörüsünün sorulması üzerine, içinde Brezilya, Türkiye, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Malezya, Filipinler'in yer aldığı gelişmekte olan ülke grubunun ekonomik büyüklüklerinin gelişmiş ülkeleri geçtiğini ifade etti.

Gelişmekte olan ülkelerin tümüyle alakalı son birkaç yıldır olumsuz bir tablonun söz konusu olduğunu dile getiren Babacan, özellikle Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artışının tartışıldığı son dönemlerde, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kaybettiğini, faizlerinin arttığını ya da Borsalarında düşüş meydana geldiğini belirtti.

Türkiye'nin finansal göstergelerindeki tüm gelişmelerin, yani faiz ve kur artışı ile borsadaki düşüşün gelişmekte olan tüm ülkelerde yaşandığını anlatan Babacan, "Ama biz daha çok etkilenen ülkeler arasındayız. Özellikle jeopolitik gelişmeler ve Türkiye'nin kendi içinde yaşadığı siyasi belirsizlik ortamı Türkiye'yi daha çok etkilenen ülkeler arasına soktu. 1 Kasım seçimlerinden sonra güçlü bir hükümet kurulursa ve bu hükümet işe başlar başlamaz reformlar konusundaki kararlığını ortaya koyarsa, açıklanan Orta Vadeli Program çerçevesinde makro ekonomik hedef setiyle hareket ederse bizim göstergelerimizin hepsinde iyileşmeler yaşanır. Biz, gelişmekte olan ülkeler içinde olan bitenden daha az etkilenen ülkeler tarafına doğru kayarız. Siyasette istikrarın ve öngörülebilirliğin oluşması ve ekonomi politikalarının netleşmesiyle beraber biz, daha az etkilenen ülkeler grubu içine gireceğiz. Açık bir ekonomiyiz dışarıda olanlardan hiç etkilenmememiz mümkün değil. Siyasi istikrar ve doğru bir ekonomi politikası dışarıda olup bitenden Türkiye'nin daha az etkilenmesini sağlar, Türkiye'yi daha korunaklı hale getirir" diye konuştu.

Fed'in faiz artışını yıl sonuna doğru gerçekleştirmesinin mümkün olup olmadığı sorusuna Babacan, Fed'in faiz artışının dünya ekonomisi için belirsizlik alanı haline geldiğini ifade etti.

Mayıs 2013'te sıkılaştırmaya başlayacağını açıklayan Fed'in son 2,5 yıldır ne zaman, ne yapacağının tartışıldığına dikkati çeken Babacan, bunun doğru olmadığını, Fed'in daha öngörülebilir olması gerektiğini kaydetti. Amerika'nın kendi ekonomik verilerine bakarak aldığı faiz kararının, dünyanın tümünü etkilediğini ifade eden Babacan, G20 toplantılarında kendilerinden daha öngörülebilir olmayı beklediklerini söylediklerini anlattı. Somut adımlara dönük politikanın oluşmasının dünya için daha iyi olacağını düşündüklerini dile getiren Babacan, spekülasyonla, herkesin kendi tahmin çabalarıyla yönetilen bir finansal piyasanın çok inişli çıkışlı olacağını söyledi. Bu durumdan gelişmekte olan ülkelerin kaybettiğini belirten Babacan, Fed'in kendi verilerinin yanı sıra dünyanın geri kalanına bakarak adım atmasını ümit ettiklerini kaydetti.

Babacan, "Amerikan Merkez Bankasının atacağı adımlar, dünyayı zayıflatıyorsa, gelişmekte olan ülkelerde kırılganlıkları artırıyorsa, bu dönüp dolaşıp Amerikan ekonomisini mutlaka vurur. Amerikan ekonomisi açık bir ekonomi, dışarıda olup bitenden bağımsız bir ekonomi değil. Atacağı adım, dışarıyı etkiler ama dışarıda olup bitende dönüp kendisini etkiler. Bunların daha iyi farkında olmalarını istiyoruz" dedi.

- "Türkiye'nin dönem başkanlığı, G20 tarihine büyük bir başarı olarak kaydedildi"

G20 Liderler Zirvesi'nde ne söyleneceği sorusuna Babacan, Türkiye'nin dönem başkanlığının 15-16 Kasım'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık yapacağı G20 Zirvesi ile sona ereceğini ifade etti. Bu zirve öncesinde çok güzel hazırlıkların yapıldığını, ilgili bakanların ve grupların çok güzel çalıştığını anlatan Babacan, bu çalışmaların 15-16 Kasım'daki Liderler Zirvesi'ne girdi olarak sunulacağını söyledi.

Liderlerin ortak bildirge imzalayacaklarını belirten Babacan, "Yani tüm G20 liderleri dünya ekonomisiyle ilgili, dünya finans sistemiyle ilgili, dünyadaki istihdam sorunlarıyla ilgili, dünyadaki yapısal sorunlarla ilgili duruşlarını beraberce ortaya koyacaklar. Kendi içinde ve coğrafyasında sıkıntılar yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin böylesine güçlü bir platforma başkanlık yapması ve bunu başarıyla yürütüyor olması, olup bitenden G20 çalışmasının hiç etkilenmemesi büyük başarı. Bunca zor bir ortamda G20 çalışmalarımız etkilenebilirdi, çok şükür en ufak bir aksama yok" diye konuştu.

Türkiye'nin dönem başkanlığının, G20 tarihine büyük bir başarı olarak kaydedildiğine işaret eden Babacan, "15-16 Kasım'daki Antalya Zirvesi'nde alnımızın akıyla bir performans ortaya koyarız. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında dünyanın en büyük 20 ekonomisi, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini oluşturan bu platform, önümüzdeki yıllarla ilgili güzel katkılar meydana getirecek kararları alır ve alnımızın akıyla G20 dönem başkanılığını tamamlamış oluruz" değerlendirmesinde bulundu.

- Seçim anketleri

Seçim tahminin sorulmasını üzerine ise Babacan, yapılan anketlerde AK Parti'nin Meclis'te çoğunluğu sağlayacak sonuç elde etmesinin muhtemel olduğunu, bunun garanti olmadığını, kamuoyu yoklamalarının bıçak sırtı sonuçlar gösterdiğini bildirdi.

Gelecek hafta yapılacak ölçümlerin önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, terör olaylarının vatandaşların kararları üzerinde nasıl etkisi olacağını iyi ölçmek gerektiğini, bu dönemin tüm siyasi partiler için önemli bir sınav dönemi olduğunu kaydetti.

Halkın her şeyi izlediğini anlatan Babacan, "Neler oluyor, hangi siyasi parti nasıl davranıyor. Bu aynı zamanda seçimden sonra kurulacak hükümetin ve oluşacak Meclisin bir bakıma temeli olacak. Tüm siyasi partileri bu zor günlerde sınavı verme konusunda ciddi bir duruşa davet ediyorum. Kimse bu olup biteni fırsatçılık olarak görmesin. Kim bu memleketin istikrarı, güvenliği, huzuru, refahı için ciddi ve samimi bir duruş ortaya koyabilirse vatandaşlarımızın tercihini samimiyet yönünde kullanacağına inanıyorum" diye konuştu.

AA