Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kredi kartı taksitleri ve bireysel kredilere yönelik kararların ekonomiyi desteklemeye yönelik olduğunu belirterek, "Daha önce bu konuda alınan tedbirler amacına ulaştı. Şimdi tersi bir durum ile karşı karşıyayız. Bu, ekonomide ince ayar meselesi gibi bir şey." dedi.

Şimşek, NTV'de katıldığı bir programda Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) kredi kartlarına ve tüketici kredilerine ilişkin kararları değerlendirdi.

Tüketicilere yönelik tedbirlerin 2011 sonrasında ekonomideki yaşanan aşırı ısınmayı, büyümede görülen aşırı oynaklığı engellemek ve yumuşak inişi başarmak için alındığını anlatan Şimşek, söz konusu makro ihtiyati tedbirlerin çok başarılı olduğunu söyledi. Şu anda tüketici kredilerinin reel olarak düştüğünü, genel anlamda da toplam kredilerdeki artış hızının enflasyona oldukça yakın seyrettiğini anlatan Şimşek, bunun öngördüklerinden daha hızlı bir gerilemeyi ifade ettiğine dikkati çekti.

Ekonomiyi desteklemeye yönelik birçok tedbir alındığını dile getiren Şimşek, "Bunlardan biri de ekonominin aşırı ısındığı dönemdeki bazı makro ihtiyati tedbirleri bir miktar esneterek ekonomik faaliyete alan açmış oluyoruz. Ama şunun da altını çizeyim, burada tekrar bir aşırılığa gidilir, enflasyon ve cari açık anlamında yeniden bir sorun ile karşı karşıya kalırsak bunlar her zaman için gözden geçirilebilir tedbirlerdir. Bu tedbirlerin amacı belliydi, amacına ulaştı. Şimdi tersi bir durum ile karşı karşıyayız. Ekonomide bu ince ayar meselesi gibi bir şey. Öyle bakmak lazım." diye konuştu.

Şimşek, vatandaşın daha çok tasarruf etmesi ve bunların yatırıma dönüşmesi gerektiğine de işaret etti.

"İthalatı artıracak noktalarda bir esnekliğe gidilmedi"

Bazı alanlarda taksit yasağının devam etmesine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, şu anda otomotivdeki gibi cep telefonlarında da içerideki satışların önemli bir kısmının ithal kökenli olduğuna işaret etti. Şimşek, bu ürünlerin satışını daha da teşvik edecek düzenlemeleri doğru bulmadıklarını söyledi.

Taksitlendirme ve kredi şartlarındaki iyileşmelerde ithalatı artıracak noktalarda bir esnekliğe gidilmemesine özen gösterdiklerine dikkati çeken Şimşek, daha çok içeride üretilen ürünlere iç talebi destekleyecek nitelikte bir çerçeve çizilmeye çalışıldığını ifade etti.

Şimşek, ithalatı körükleyecek bir takım adımlardan özellikle uzak durduklarını vurgulayarak, marketlerde taksitlendirmeyi de doğru bulmadıklarını söyledi.

"Büyümeyi kısmi de olsa olumlu etkiler"

Kredi kartı borçlarının yapılandırılmasını tüketicinin talep etmesi gerektiğini, bunun bir zorunluluk olmadığını dile getiren Şimşek, "Zaten bir çok banka zora düşen kredi kartı kullanıcılarına yönelik bir takım adımlar atıyordu. Biz şimdi onların önünü açtık. Bu zaten rutin olarak bankalar tarafından yapılabilecek bir şey. Bizim yaptığımız şey genel anlamda bu düzenlemeyi yaparak sektörün önünü açıyoruz. Böylelikle sistemde de bir tıkanıklık olmasın, tüketicimiz de zora düşmesin." şeklinde konuştu.

Şimşek, kredi kartı borç sorununun yeni olmadığını, zaman zaman geçmişte başka ülkelerde de böyle düzenlemeler yapıldığını ifade ederek, söz konusu kararların tüketicinin lehine olduğunu bildirdi.

Kredi kartı ve kredilere yönelik kararların, cari açık ve büyümeye etkisinin ne olacağına ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, "Büyümeyi kısmi de olsa olumlu etkiler. Cari açığa etkilerinin sınırlı olacağını düşünüyoruz. Dış ticarette ithalata konu olan sektör ve ürünlerde büyük bir hassasiyet gösterdik. Enflasyona etkisi de muhtemelen sınırlı olur." dedi.

"Türkiye ekonomisi büyük bir direnç gösteriyor"

Türkiye'nin şok yaşadığını, büyük bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Şimşek, bunun ardından ülkenin hızla normalleştiğini, dün kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in, bu büyük şokun etkisinin geride kaldığını belirttiğini hatırlattı.

Şimşek, yakın coğrafyada, küresel ekonomide sıkıntıların devam ettiğine dikkati çekerek, OECD'nin küresel büyümeye ilişkin rakamlarını açıkladığını, AB büyümesinin bu sene ve gelecek sene yüzde 1,5'in altına düşeceğini ifade etti.

Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarında büyümenin yavaşladığını, ikinci en büyük pazarda iç kargaşa ve kaosun devam ettiğini dile getiren Şimşek, Türkiye'nin 2 yılda 4 seçim geçirmiş, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele etmiş ve darbe girişimine maruz kalmış bir ülke olduğunu, bütün bu şoklara rağmen ülke ekonomisinin büyük bir direnç gösterdiğini kaydetti.

Şimşek, 2010-2015 döneminde Türkiye'nin ortalama yüzde 5,2 büyüdüğüne işaret ederek, bunun OECD ülkeleri arasında en yüksek büyüme olduğunun altını çizdi. Şimşek, "Geçici olarak büyümede bir yavaşlama var. İkinci çeyrekte başladı fakat üçüncü çeyrekte muhtemelen bir miktar derinleşti. Onun için bu tedbirlerin tamamını bu çerçevede görmek lazım. Bizim görevimiz bu ince ayarları zamanında yapabilmek, erken aşamada gereken tepkiyi verebilmektir" ifadelerini kullandı.

Fed kararı ve OVP'de revizyon

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Orta Vadeli Programda (OVP) hem bu yıl hem de gelecek üç yıl için en iyi tahminlerin ortaya konulacağını belirterek, "Büyümede bir miktar aşağı yönlü, cari açıkta bir miktar yukarı yönlü gibi değerlendirmeler yapılabilir." dedi.

Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları değerlendirdi.

Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz kararının nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Şimşek, söz konusu kararın sürpriz olmadığını, genel anlamda piyasa beklentilerine paralel olduğunu söyledi.

Fed'in, aralıkta muhtemel faiz artışına gideceğine açık bir şekilde işaret ettiğini belirten Şimşek, "Amerikan ekonomisindeki momentum aslında fena değil ama bunu devam ettirebilir mi, soru işaretleri yok mu? Var. Aralık ayında Fed faizleri bir miktar yukarı doğru ayarlama yaparak, ileride bir sıkıntı yaşarsa kendisine politika alanı yaratma düşüncesiyle hareket etse bile doğru bir yaklaşım olur. Bir miktar normalleşme fiyatlarda zaten var, yeter ki öngörülebilir olsun, büyük sürprizler yaşanmasın. Dolayısıyla dün bir sürpriz yaşanmadı. Aralıkta da muhtemelen o anlamda bir sürpriz yaşanmayacak." diye konuştu.

Dünya ekonomisinin çok ciddi yapısal ve kalıcı sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu dile getiren Şimşek, bu sorunlar varken, faizlerin küresel anlamda yukarı doğru çok hızlı çıkma ihtimalinin zayıf olduğunu, ancak negatif faiz uygulamalarının da işe yaramadığını söyledi.

Küresel ekonominin düşük büyüme tuzağına girdiğini anlatan Şimşek, verimlilik artışının yapısal reform gerektirdiğini, dünya için siyasi ortamın da reform yapmaya elverişli olmadığını ifade etti.

Şimşek, reform ve yatırım yapmadan verimliliği artırmanın çok zor olduğuna dikkati çekerek, verimlilik artışı olmadan küresel büyümeyi kalıcı bir şekilde kriz öncesindeki yüksek büyüme patikasına oturtmanın da mümkün olmadığını dile getirdi. Şimşek, "Böyle bir resimle karşı karşıyayız. Fed'in bu faiz artışlarını, bu adımları o çerçevede görmek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Asgari ücrette vergi dilimi düzenlemesi

Asgari ücrette vergi dilimine yönelik alınacak tedbirin 1 milyar liralık ilave maliyet yaratacağının açıklandığının hatırlatılarak, bunun kamu hesaplarında denge bozucu unsur olup olmayacağının sorulması üzerine Şimşek, "Bu en tolere edilebilecek seçenekti. Bir sürü başka seçenekler vardı. 1 milyar lira tabii ki bütçe açısından çok büyük bir rakam değil ama bütün bunlar OVP çerçevesinde değerlendirilecek. Yine de bunların telafisi için, belli bir büyüklüğe ulaşırsa, oturulur, çalışılır ama şu aşamada ilave bir çalışma öngörmüyoruz." cevabını verdi.

Türkiye'nin bütçe performansının çok etkileyici ve güçlü olduğunu belirten Şimşek, bu kadar zor şartlarda ülkenin mali disiplinini koruyor olmasını muazzam bir kazanım olarak değerlendirdi.

İşsizlik rakamlarına da değinen Şimşek, "Türkiye'de tarımda bir çözülme var. İhracatın zayıf seyretmesi sanayi istihdamını etkiliyor. Bu sene ilaveten hizmetler sektöründeki istihdamda bir yavaşlama oldu. Ancak bu sıkıntılara içerisinde bile son 12 ayda yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağlandı." diye konuştu.

Türkiye'nin istihdam konusunda başarılı olduğunu vurgulayan Şimşek, ülkenin küresel kriz sonrası dünyada istihdam artışında ilk 3'te yer aldığını, bunun büyük bir başarı olduğunu söyledi.

OVP'de revizyon

Şimşek, yeni OVP'de ekonomik hedeflerde bir revizyon ihtiyacının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de şu değerlendirmede bulundu:

"Biz geçen sene bu vakitlerde ilk OVP'yi tasarlarken, daha sonra da yıl sonunda gözden geçirirken, o günün öngörüleri, varsayımları, şartları, o gün itibarıyla dünya ekonomisine ilişkin beklentiler, o çerçevede gerçekleşmedi. Küresel büyüme rakamları IMF, OECD tarafından sürekli aşağıya çekildi. Aynı şekilde Türkiye hiç öngörülmedik bir şekilde bir darbe girişimi yaşadı. Başarısız oldu ama bu büyük bir şok. Bunun ötesinde Avrupa'daki büyüme öngörülenden çok daha yavaş gidecek. Etrafımızdaki sıkıntılar bitmedi, terör daha da azdı. Neredeyse bütün dünyadaki belli başlı terör örgütlerinin bir araya gelip Türkiye'ye musallat olduğu bir dönemden bahsediyorsunuz. Şimdi tüm bunları dikkate almamız lazım. Çünkü bunlar tüketicilerin, yatırımcıların beklentilerini, yatırım kararlarını etkiliyor. Bunlar bölgesel bazda ekonomik aktiviteyi etkiliyor. Bu, belli bazda bizim diğer değişkenlerimizi etkiliyor. Terör nedeniyle turizmde ciddi bir daralma yaşandı."

Bütün bunların değerlendirileceğini, gözden geçirileceğini belirten Şimşek, hem bu sene için hem önümüzdeki üç yıl için en iyi tahminlerin ortaya koyulacağını bildirdi. Şimşek, "Büyümede bir miktar aşağıya yönlü, cari açıkta bir miktar yukarı yönlü gibi değerlendirmeler yapılabilir ama nihai şeklini vermediğimiz için, bu çalışmalar devam ettiği için spesifik bir konuda yorum yapmam doğru olmaz." dedi.

Zorunlu trafik sigortası

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, zorunlu trafik sigortası primlerinde düşüş için geliştirilen modelin sektörü disipline edebileceğine işaret ederek, "Bu bile arzuladığımız sonuçları getirmezse sektörün sağlığını ve vatandaşı da düşünerek düzenleme yapacağız." dedi.

Zorunlu trafik sigorta primlerinde düşüş için geliştiren modele dönük bir soru üzerine Şimşek, sigortacılık sektörünün geniş kitleleri ilgilendirdiğini ifade etti.

Sektördeki bazı firmaların sunduğu fiyatları eleştiren Şimşek, "Eğer bu sektördeyseniz sigorta hizmetini sunmak zorundasınız. Dikkatimizi çeken hususlar var; bazıları, bazı alanlarda sigortacılık yapmamak için öyle fiyatlar veriyor ki neredeyse ‘Ben bu işi yapmak istemiyorum’ türünden bize mesaj veriyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil." diye konuştu.

Yapılan bazı düzenlemelerin dolaylı etkileri ve yargının bazı kararları nedeniyle sektörün büyük kayıplarla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Şimşek, "Sektörün trafik sigortasından yaptığı zarar, neredeyse bütün diğer sigortacılıktan elde ettiği karı aşmaya başladı. Trafik sigortasından muazzam zararlar yazılmaya başlandı. Sektör haklı olarak bunu fiyatlara yansıtmaya başladı." ifadelerini kullandı.

Bu çerçevede kendilerinin maliyetleri artıran bir takım hususlara yönelik düzenleme yaptıklarını anlatanŞimşek, şöyle devam etti:

"Bu düzenleme sayesinde normalde hızla primlerin düşmesi lazımdı. Primler aslında düşmeye başladı ama bu düzenlemeyi yapmadan önce sektörle yaptığımız istişarelerde öngördüğümüz çerçevede değil. Bu klasiktir… Bugüne kadar 2-3 kez sektörü uyardım. Dedim ki 'Bu sektör, zorunlu trafik sigortası, düzenlenen, gözetlenen bir sektör. Siz de yeni yaptığımız düzenlemeye paralel olarak, iş modelinizi ve fiyatlamayı ona göre yapın'. Şu ana kadar arzuladığımız düzeyde gitmiyor. Son bir kez daha uyarı yaptık."

"Arzuladığımız sonuca ulaşmazsak düzenleme yapacağız"

Şimşek, bu konuda vatandaşların da bilinçli bir şekilde davranması gerektiğini vurgulayarak, "Bu monopol bir piyasa değil, oligopol bir piyasa değil. Burada birkaç düzine firma var. Firmaların fiyatları da inanılmaz değişiyor. O nedenle, o firmayla çalışmak zorunda değiller. Yeni web sitemize bir girsinler, görecekler. Aynı taşıt için, aynı şahıs için çok farklı fiyatlar çıkabilecek." şeklinde konuştu.

Şimşek, tüm bunların sektörü disipline edebileceğini ancak arzuladıkları sonuçlara ulaşılamaması durumunda sektörü ve vatandaşı da düşünerek düzenleme yapacaklarını bildirdi.

Sektörün kendisine verilen fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini belirten Şimşek, sektörün rekabetçi bir ortamda düzenleme yapılmadan önce kendi kendini öngörülen çerçeveye getirmesi gerektiğini söyledi.

"Gıda fiyatlarındaki oynaklığı çözmemiz lazım"

Gıda fiyatlarının enflasyona etkisinin çok önemli bir konu olduğunu dile getiren Şimşek, Türkiye’de gıda enflasyonu ve gıda fiyatlarındaki oynaklığın yüksek olduğuna dikkati çekti.

Gıda fiyatlarındaki oynaklığın Türkiye’ye benzer ve yakın coğrafyadaki ülkelere göre neredeyse 4 kat daha fazla olduğuna işaret eden Şimşek, "Bunu bir şekilde çözmemiz lazım." dedi.

Bu nedenle Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi'nin kurulduğunu ancak arzulanan sonuçları doğurmadığını ifade eden Şimşek, EKK'da alınan karar doğrultusunda Merkez Bankasına bu işin sekreteryasının, kendisine de bu işin koordinasyonunun verildiğini kaydetti.

Önümüzdeki dönemde söz konusu komitenin yeniden yapılandırılacağını bildiren Şimşek, şöyle devam etti:

"Her şeyden önce Eurostat’la, dünyadaki en iyi uygulamalarla paralel olarak bu oynaklığı düşürmeye yönelik olarak metodolojik bir değişikliğe ihtiyaç var mı ona bakılacak. Yani ağırlıklar, fiyatların ne zaman, nasıl alındığı gibi hususlar... Bu, Eurostat'la uyumlu olacak. İkincisi, gıda arz fiyatlarını yakından izleyecek 'erken uyarı sistemi' kurulacak. Eğer herhangi bir alanda, suni bir arz veya fiyat söz konusu olursa hızlı bir şekilde dış ticaret üzerinden, Ekonomi Bakanlığı üzerinden, gerekli tedbirler alınarak, bunun normalleşme hususu hızla gündeme gelebilecek."

Hal Yasası'na da değinen Şimşek, fire oranlarını azaltacak teşvik ve tedbirler alacaklarını bildirdi.

Şimşek, lisanslı depoculuk faaliyetlerinin hızlanacağını ifade etti ve tarım bankacılığının geliştirilmesinin de önemli olduğunu vurguladı.

Son yıllarda enflasyonu besleyen 2 temel faktör olduğuna değinen Şimşek, “Bir kurdaki, liradaki zayıflama, bir diğeri de gıda…O nedenle bir tanesine çok köklü neşter vurmak için yapısal adım atıyoruz. Enflasyon beklentilerinin bu çerçevede şekillendirilmesi o anlamda faydalı.” şeklinde konuştu.

"İhracat tali bir iş olarak görülüyor. Bu mantığın değişmesi lazım"

İhracatçıların Asya'yı ihmal ettiği kanısında olduğunu ifade eden Şimşek, Avrupa'nın geleneksel büyük bir pazarı olduğunu ancak diğer pazarların da ihmal edilmemesi gerektiğine dikkati çekti.

Firmaların "Endüstri 4.0" kapsamında dünyadaki değişim ve dönüşümü göz önüne alması gerektiğini dile getiren Şimşek, "İhracatı bir ana eksen olarak her zaman iş modelinde tutmamamız lazım. Maalesef geleneksel olarak içeride talep güçlü olduğu için dışarıya, birkaç sektör hariç, tali bir iş olarak bakılıyor. Bu mantığın değişmesi lazım. Bu önemli bir husus. Bizim sürekli bir şekilde iş modellerimizi stres testine tutmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de darbe girişimi yaşandığını anımsatan Şimşek, "FETÖ'nün iktidarı illegal bir şekilde ele geçirme çabası Türkiye'nin dışarıdaki algısını çok bozdu. Bu bir gerçeklik. Şimdi bununla mücadele edeceğiz." şeklinde konuştu.

Türkiye'yi daha çok yatırımcının radarına koymanın yolunun reformlardan geçtiğini anlatan Şimşek, önümüzdeki dönemde reformların hızlı bir şekilde hayata geçirileceğine işaret etti.

AA