Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği bildirildi.

Kurulun, 20 Ekim 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı özette, eylül ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,18 arttığı, yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 7,28'e gerilediği anımsatıldı.

Gıda enflasyonundaki yavaşlamanın, işlenmemiş gıda kaynaklı devam ettiği, bunun yanında talep koşullarındaki zayıflamanın da enflasyondaki düşüşe destek verdiği aktarılan özette, akaryakıt ürünlerindeki vergi artışının ise enflasyondaki iyileşmeyi sınırladığı kaydedildi.

Özette, bu dönemde çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonlarının gerilediği, ana eğilimlerinin ise bir miktar iyileştiği belirtilerek, "Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 2,03 puan azalarak yüzde 4,16 oldu. Bu gelişmede özellikle taze meyve fiyatlarındaki düşüş etkili olurken taze meyve ve sebze dışı gıda enflasyonundaki olumlu görünüm de devam etmiştir. Ekim ayına ilişkin öncü göstergeler, gıda yıllık enflasyonunun bir miktar yükselebileceğine işaret etmektedir." denildi.

Enerji fiyatlarının, akaryakıt ürünlerindeki vergi artışına bağlı olarak yükseldiği ve bu grupta yıllık enflasyonun yüzde 4,56'ya ulaştığına işaret edilen özette, şunlar kaydedildi:

"Yakın dönemde döviz kuru ve uluslararası petrol fiyatlarında yaşanan gelişmelerin ekim ayı enerji enflasyonuna yukarı yönlü yansımalarının olması, ancak ay başında doğalgaz fiyatlarında gerçekleştirilen indirimin bu olumsuz etkiyi kısmen dengelemesi beklenmektedir. Eylül ayında hizmet fiyatları yüzde 0,89 artarken grup yıllık enflasyonu 0,11 puan artarak yüzde 8,19 olmuştur. Bu dönemde yıllık enflasyon ulaştırma hizmetlerinde yükselmiş, kirada yatay seyretmiş, diğer alt gruplarda ise düşmüştür. Lokanta-otel grubunda enflasyon gıda fiyatlarındaki olumlu seyir ve turizm sektöründeki daralmaya bağlı olarak yavaşlamaya devam ederken ulaştırma hizmetlerinde akaryakıt fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüksek bir fiyat artışı izlenmiştir. Bu doğrultuda hizmet enflasyonunun ana eğilimi yükselmiştir."

Özette, temel mal grubu yıllık enflasyonunun eylülde yüzde 6,97'ye gerilediği, yıllık enflasyonun dayanıklı mallarda daha belirgin olmak üzere tüm alt gruplarda düşüş kaydettiği dile getirildi.

Temel mal grubu enflasyonundaki düşüşte birikimli Döviz kuru etkilerinin azalmasına ek olarak yurt içi talepteki yavaşlamanın da etkili olduğu vurgulanan özette, "Bu çerçevede temel mal enflasyonunun ana eğilimi belirgin şekilde yavaşlamıştır. Özetle, toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklemektedir. Bununla birlikte döviz kuru ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmeler enflasyon görünümündeki iyileşmeyi sınırlamaktadır." değerlendirmeleri yapıldı.

"İç talep son çeyrekte toparlanma eğilimine girdi"

PPK toplantı özetinde, son dönemde açıklanan veriler ve yılın üçüncü çeyreğine dair göstergelerin iktisadi faaliyetin ivme kaybettiğine işaret ettiği bildirildi.

Sanayi üretiminde ikinci çeyrekte gözlenen daralmanın temmuz ayındaki keskin düşüşle birlikte derinleştiğine işaret edilen özette, temmuz ayı üretiminde yurt içinde yaşanan olumsuzlukların talep yönlü etkilerinin yanı sıra Ramazan Bayramı tatili ve 15 Temmuz olaylarına bağlı çalışma günü kayıplarının da etkili olduğu değerlendirmesine yer verildi.

Özette, ağustos ayı sanayi üretiminin aylık yüzde 9,4 artarak hızlı bir şekilde toparlanmasının, temmuz ayındaki düşüşün ana eğilimi yansıtmadığı değerlendirmesini teyit ettiği vurgulanarak, "PMI yeni sipariş ve üretim göstergelerinin yanı sıra imalat sanayi kapasite kullanım oranında eylül ayında artış gerçekleşmiştir. Anket göstergelerindeki olumlu görünüme rağmen Eylül ayında uzatılan Kurban Bayramı tatili nedeniyle oluşacak köprü günü etkileri dahilinde üretimde yeniden bir yavaşlama gözlenebileceği düşünülmekte ve üçüncü çeyrekte sanayi üretiminin dönemlik bazda gerileyeceği tahmin edilmektedir." ifadeleri kullanıldı.

Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği aktarılan özette, şu değerlendirmeler yer aldı:

"Temmuz ayında yurt içinde yaşanan belirsizlik ortamı, üçüncü çeyrekte nihai yurt içi talebi hem tüketim hem yatırım harcamaları kanalıyla önemli oranda zayıflatmıştır. Temmuz-ağustos döneminde, tüketim malları üretimi ve ithalatı ile dayanıklı mal harcamalarında ikinci çeyreğe göre belirgin düşüşler gerçekleşmiştir. Yatırımlar tarafında ise makine-teçhizat üretim ve ithalat verileri yatırımlardaki zayıf seyrin üçüncü çeyrekte de sürdüğüne işaret etmiştir. İnşaata ilişkin göstergelerden metalik olmayan mineral maddelerin üretim ve ithalatında gözlenen düşüş inşaat yatırımlarının üçüncü çeyrekte yavaşladığını göstermiştir.

Yakın dönemde açıklanan veriler iç talebin son çeyrekte toparlanma eğilimine girdiği yönünde sinyal vermektedir. Parasal koşulların daha destekleyici bir konuma gelmesi ve alınan diğer tedbirlerin etkisiyle tüketici kredilerinde son aylarda gözlenen toparlanma yılın son çeyreğine ilişkin iyileşme öngörülerini desteklemektedir. Önümüzdeki dönemde belirsizliklerin azalmasıyla üretici ve Tüketici Güveninin yeniden tesis edilmesi ve talep uyarıcı politikaların ekonomideki toparlanmanın başlıca unsurları olacağı öngörülmektedir."

"İşsizlik oranlarındaki yükselişin devam edeceği düşünülmektedir"

Özette, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliğinin, ihracatı desteklemeye devam ettiği belirtildi.

Buna karşın, yakın dönem verilerinin, mal ihracatı ve ithalatının temmuz ayındaki olumsuzluklardan önemli ölçüde etkilendiğini gösterdiğine vurgu yapılan özette, "Ağustos ve eylül aylarındaki toparlanmaya rağmen, mal ticareti üçüncü çeyrekte zayıflamıştır. Turizmdeki daralmanın net ihracata olumsuz etkisi yaz aylarıyla birlikte belirginleşmiştir. Turizm sektöründeki görünümün cari denge üzerindeki olumsuz etkisi devam ederken dış ticaret hadlerindeki gelişmelerin gecikmeli yansımaları ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri bu etkiyi sınırlamaktadır. Bununla birlikte, emtia fiyatlarının cari açık üzerindeki olumlu etkisinin önümüzdeki dönemlerde kademeli olarak azalması beklenmektedir." denildi.

Özette, iş gücü piyasasında mayıs ve haziran dönemlerinde gözlenen bozulmanın sanayi istihdamındaki gerilemenin etkisiyle temmuz döneminde de devam ettiği ve işsizlik oranlarındaki yükselişin sürdüğü kaydedildi.

İktisadi faaliyetteki ivme kaybına paralel olarak hizmet sektörü istihdam artışlarının da yavaşlamaya devam ettiği belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:

"Tarım dışı sektörde bir önceki dönemden farklı olarak inşaat istihdamındaki gerileme duraklamıştır. Ayrıca, kayıtlı çalışanları gösteren SGK verilerine göre turizmle ilgili başlıca sektörlerdeki (konaklama ve seyahat acente ve tur operatörü hizmetleri) istihdamın düşüş eğilimi Temmuz döneminde tersine dönmüştür. Bunun yanı sıra, sanayi istihdamını ilgilendiren PMI endeksi eylül ayı için ilave kötüleşme sinyali vermemekle birlikte düşük seviyesini korumuştur. Yılın üçüncü çeyreğinde, iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve istihdama dair öncü göstergeler ışığında işsizlik oranlarındaki yükselişin devam edeceği düşünülmektedir. Özetle, iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dönemlik bazda gerileyeceği tahmin edilmektedir. Belirsizliklerdeki hafifleme, üretici ve tüketici güvenindeki iyileşme, yurt içi talebi destekleyici teşvikler ve tüketici kredilerinde gözlenen kısmi toparlanmanın etkisiyle iç talebin önümüzdeki dönemde toparlanma eğilimine gireceği öngörülmektedir."

Para politikası duruşu oluşturulurken mali disiplinin korunacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, para politikası duruşu oluşturulurken mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı belirtilerek, "Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir." denildi.

Özette, sadeleşme sürecinin uygun bir zaman diliminde sonuçlandırılmasının planlandığı, sadeleşme kapsamında atılacak bir sonraki adımın yönü ve zamanlamasının enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağı bildirildi.

Kurulun, 20 Ekim 2016'daki toplantısına ilişkin yayımladığı özette, toplantıda Ekim Enflasyon Raporu’nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminlerin değerlendirildiği bildirildi.

Yılın üçüncü çeyreğinde enflasyonun işlenmemiş gıda ve çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşmeye bağlı olarak düşüş kaydettiği ifade edilen özette, birikimli döviz kuru hareketlerinin yıllık enflasyon üzerindeki gecikmeli etkilerinin hafiflemeye devam ederken, toplam talepteki yavaşlamanın enflasyondaki düşüşü desteklediği ve çekirdek enflasyonun ana eğiliminde iyileşme gözlendiği kaydedildi. Özette, buna karşılık akaryakıt ürünlerindeki vergi artışının enerji ve ulaştırma hizmetleri kanalıyla enflasyondaki iyileşmeyi sınırladığı belirtildi.

Özette, Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarında gözlenen gelişmelerin enflasyon üzerinde yukarı yönlü etki yapmasının beklenmekle birlikte toplam talebin ılımlı seyrinin çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü destekleyeceğinin değerlendirilmekte olduğu, ayrıca, tahminler oluşturulurken gıda talebindeki turizm kaynaklı yavaşlama ile Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme Komitesi (Gıda Komitesi) çalışmaları çerçevesinde 2016 ve 2017 sonu gıda enflasyonunun bir önceki rapor dönemine kıyasla daha düşük gerçekleşeceğinin varsayıldığı bildirildi.

Bu çerçevede 2016 için enflasyonu aşağı ve yukarı yönlü etkileyen faktörlerin birbirini telafi etmesi nedeniyle enflasyon tahmininin değiştirilmediği belirtilen özette, 2017 sonu enflasyon tahmininin ise, toplam talep ve gıda enflasyonundaki aşağı yönlü güncellemeye rağmen ithalat fiyatlarından kaynaklanan yukarı yönlü etkiler nedeniyle 0,5 puan yukarı yönlü güncellendiği ifade edildi.

"Son aylarda tüketici kredilerinde canlanma sinyalleri gözlenmiştir"

TCMB politika uygulamalarının da etkisiyle parasal koşullardaki sıkılığın azalması ve makroihtiyati alandaki düzenlemelerin genel finansal koşulları desteklemekte olduğu vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:

"Marjinal fonlama faizindeki kademeli düşüşün kredi ve mevduat faizlerine kısmen de olsa yansıdığı görülmektedir. Yakın dönemde tüketici kredilerini desteklemeye yönelik makroihtiyati önlemlerin de etkisiyle son aylarda tüketici kredilerinde canlanma sinyalleri gözlenmiştir. Öte yandan, küresel ve jeopolitik gelişmelerin yurt içi finansal piyasalara yansımalarının da etkisiyle kredi koşullarındaki sıkılıkta henüz belirgin bir azalma gözlenmemektedir. Eylül ayı sonunda Türkiye’nin uluslararası kredi notunun yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürülmesi piyasalar tarafından büyük ölçüde beklenen bir gelişme olduğu için finansal piyasaların tepkisi sınırlı olmuştur. Söz konusu gelişme yurt dışı fonlama maliyetlerini artırsa da, alınan likidite tedbirleri, makroihtiyati düzenlemeler ve diğer teşvikler kredi koşullarını desteklemektedir. Bununla birlikte finansal koşullarda öngörülerin ötesinde bir sıkılaşmanın ortaya çıkması durumunda TCMB zorunlu karşılıklar ve diğer likidite araçlarını destekleyici yönde kullanabilecektir."

Son dönemde açıklanan verilerin yılın üçüncü çeyreğinde ekonominin kayda değer bir yavaşlama gösterdiğine işaret etmekte olduğu belirtilen özette, alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği, bu çerçevede bu yılın geri kalan kısmı ve 2017’de iktisadi faaliyetin ılımlı bir büyüme sergilemesinin öngörüldüğü kaydedildi.

"Enflasyon tahminlerine dair aşağı ve yukarı yönlü riskler bulunmaktadır"

PPK toplantı özetinde, turizm gelirlerindeki toparlanmanın hızı, küresel ekonomik görünüm, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler ve jeopolitik gelişmelerin iktisadi faaliyet üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğu ve TCMB'nin iktisadi faaliyetteki gelişmelerin fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarını yakından izlemeye devam edeceği bildirildi.

Enflasyon tahminlerine dair aşağı ve yukarı yönlü risklerin bulunduğu vurgulanan özette, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki toparlanmanın öngörülenden daha yavaş gerçekleşmesi durumunda enflasyonun beklenenden daha düşük bir seyir izleyebileceği öngörüsüne yer verildi.

Özette, petrol fiyatlarına ve küresel piyasalara ilişkin belirsizliklerin maliyet kanalından enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturduğu belirtildi. Gıda fiyatlarındaki oynaklığın ise 2017 yılı için her iki yönde de risk oluşturduğu belirtilen özette, TCMB'nin enflasyon görünümünü etkileyen gelişmeleri yakından takip ederek fiyat istikrarını tesis etmek için gerekli politika önlemlerini almaya devam edeceği bildirildi.

2016 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin olarak açıklanan öncü göstergelerin küresel iktisadi faaliyette ılımlı bir iyileşmeye işaret ettiği vurgulanan özette, buna karşın tarihsel olarak halen zayıf seyreden küresel büyüme performansı ve ticaret hacminin gelişmiş ülke faizlerinin düşük seviyelerini sürdürmesine neden olduğu kaydedildi.

Özette, "Bu çerçevede son aylarda gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahı güçlü bir seyir izlemiştir. Bununla birlikte küresel para politikalarına ilişkin belirsizlikler portföy girişlerinde dalgalanmaya neden olmaktadır. Nitekim ABD Merkez Bankası’nın (Fed) olası faiz artırımına ilişkin beklentilerin güçlenmesi ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle geçtiğimiz rapor dönemi sonrasında belirgin şekilde artan gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları, son dönemde tekrar zayıflama eğilimi göstermiştir." denildi.

Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde bu yılın mart ayından itibaren sadeleşme süreci kapsamında kademeli olarak indirilen marjinal fonlama faizinin ekim ayında sabit tutulduğu hatırlatılan özette, sadeleşme politikasıyla fonlamanın tek faizden yapılması ve kısa vadeli piyasa faizlerinin TCMB fonlama faizine yakınsamasının hedeflendiği belirtildi.

"Kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır"

Özette, sadeleşmenin, para politikası duruşunun daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini sağlayarak aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunacağının değerlendirilmekte olduğu, bu doğrultuda, para politikası sadeleşme sürecinin uygun bir zaman diliminde sonuçlandırılmasının planlandığı, sadeleşme kapsamında atılacak bir sonraki adımın yönü ve zamanlamasının enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağı kaydedildi.

Son yıllarda yaşanan önemli dış şoklara karşın uygulanan politika çerçevesinin enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulmayı sınırlı seviyelerde tutabildiği, bununla birlikte, gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmenin mümkün olmadığı belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Enflasyon hedeflemesinde elde edilen 10 yıllık tecrübe, enflasyonla mücadelenin ortak bir çaba gerektirdiğini göstermiştir. Dolayısıyla enflasyonun yüzde 5 hedefine kalıcı olarak indirilebilmesi için yapısal unsurların da dikkate alındığı bütüncül bir yaklaşım çerçevesinde bütün kurumların üzerine düşeni yapması önem taşımaktadır. Bu çerçevede Gıda Komitesi kapsamında yapılan çalışmalar değerli bir örnek teşkil etmektedir. TCMB, önümüzdeki dönemde bu çabaların daha da derinleştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla enflasyon dinamiklerinde yapısal konulara dair farkındalığı artırma yönünde çalışmalar yapmaya devam edecektir. Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir."

Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı ifade edilerek, "Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir." denildi.

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu vurgulanan özette, "Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde, bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır." ifadesine yer verildi.

AA