Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Devalüasyon olmayacak, Türkiye’de teknik olarak devalüasyonun olma ihtimali de yoktur. Çünkü zaten piyasa şartları çerçevesinde günlük olarak, anlık olarak, dalgalanıyor, bugün yukarı çıkar, yarın iner, tekrar çıkar..." dedi.

Başbakan Yardımcısı Canikli, Çotanak Arena Stadı ve Olimpik Yüzme Havuzu Temel Atma Töreninde yaptığı konuşmada,
 Türkiyenin güçlü büyüme performansının devam edeceğini vurgulayarak, "Son derece önemli, bizim en önemli vasıflarımızdan bir tanesi 14 yılda ortaya konulan Türkiye’nin büyüme performansıdır, sürekli büyümesidir. 2009 yılını kriz yılını dışarıda bırakırsak, Türkiye sürekli olarak büyümesini sürdürme imkanı olan, istikrarlı bir şekilde olan bir ülke ve yaşadığımız büyük problemlere ve şoklara rağmen içeriden ve dışarıdan kaynaklanan ciddi sıkıntılara rağmen bu özelliği devam ediyor, etmesi gerekir çünkü yatırım büyüme demektir, büyüme istihdam demektir." diye konuştu.

Son 14 yılda Türkiye ekonomisinin 9 milyon yeni iş imkanı ortaya çıkardığını aktaran Canikli, "Hatta 9 milyonu da aşıyoruz. Bu kolay değil ve bu şekilde yüksek istihdam imkanı ortaya koyabilen, bu kadar hızlı büyüyebilen geçmişte ülke sayısı çok azdır, ya da yok denilebilecek kadar azdır." ifadesini kullandı.

Nurettin Canikli, geçmişte bir anayasa kitabının cumhurbaşkanı tarafından dönemin başbakanına atıldığında bütün ekonominin çöktüğünü anımsatarak, "Sistem çöktü, üretim durdu. İşsizlik inanılmaz boyutlara ulaştı, TL, dolar karşısında üç kattan fazla değer kaybetti bir hafta içerisinde." dedi.

Şimdi bir miktar dalgalanma olduğunu, bundan yola çıkarak yine bazılarının her zamanki gibi Türkiye’yi, Türkiye ekonomisini karalamaya yönelik çalışmalar yaptığını ya da söylemlerde bulunduğuna işaret eden Canikli, dalgalanmaların doğal olduğunu anlattı.

- "Piyasa şartları çerçevesinde günlük olarak, anlık olarak dalgalanıyor"

Dalgalı kur politikası uyguladıklarını aktaran Canikli, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunun ilanı 2001 yılında yapıldı, zaten o günden bu yana, adı üzerinde yani Dövizin fiyatı aşağı da gelir yukarı da gider, piyasa şartlar çerçevesinde o günkü gelişmeler çerçevesinde. Bunların hiçbir tanesi devalüasyon değildir, devalüasyon olmayacak, Türkiye’de teknik olarak devalüasyonun olma ihtimali de yoktur. Çünkü zaten piyasa şartları çerçevesinde günlük olarak, anlık olarak dalgalanıyor, bugün yukarı çıkar, yarın iner, tekrar çıkar….Dolayısıyla bu zaten baştan öngörülmüş, çünkü eğer baskı altına aldığınız zaman esas dövizin fiyatını baskı altına alan modelleri uygulamaya kalkıştığınızda, belli süre baskı altında kalır şişer daha sonra da o sıkışan gazın etkisiyle patlar."

Bu sistemde öyle bir riskin söz konusu olmadığını kabul etmek gerektiğine dikkati çeken Canikli, "Oradan herhangi kaygı durumu kesinlikle söz konusu değildir ya da Türkiye ekonomisinin güçlü yapısını etkileyecek olumsuz yönde etkileyecek bir faktör değildir. Dediğim gibi Türkiye’nin bütün finansal sistemi bankacılık sistemi öyle bir test edildi ki o kadar güçlü olaylarla test edildi ki hiçbir tanesinde yıkılmadı, bundan sonra da zaten daha kötüsü olmaz. O nedenle Türkiye ekonomisinin gücü konusunda hiç kimse en ufak tereddüt içerisinde olmasın ya da hesabını kitabını bu çerçevede yapmasın." diye konuştu.

- "Terör örgütlerine her türlü desteği veren maalesef ülkeler var"

Nurettin Canikli, bütün bu yapının zor şartlar altında sürdürüldüğünü ifade ederek, terörle çok büyük bir mücadele verildiğini vurguladı.

Terör örgütlerinin arkasında küresel ölçekte maalesef büyük destekler söz konusu olduğunu aktaran Canikli, "Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü tehdit eden bu terör örgütlerine karşı biz bu mücadeleyi sürdürürken, bu millet bütün gücüyle bu mücadeleyi sürdürürken ama maalesef uluslararası alanda bu terör örgütlerine her türlü desteği veren maalesef ülkeler var." dedi.

Nurettin Canikli, "Bunun başında da en ilginç tarafı Avrupa’nın olması, batının olması, dostumuz diye bildiğimiz müttefikimiz kabul ettiğimiz ülkeler tarafından terör örgütlerine açıkça silah yardımı da dahil olmak üzere, her türlü desteğin verilmesini bir kez daha buradan şiddetle kınıyoruz ve lanetliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Hiç kimse bize Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta ne işi var diyemez"

İçeride ve dışarıda hiç kimsenin "Suriye’de ne işiniz var, Irak’ta ne işiniz var" diyemeyeceğini kaydeden Canikli, şunları söyledi:

"Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik hakları Suriye ve Irak üzerinde konuşlanmış terör örgütü tarafından tehdit ediliyor ve saldırıya uğruyorsa hiç kimse bize Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta ne işi var diyemez. Orada elbette işimiz var kendi ülkemizin güvenliğini sağlamak için varız, başka bir şey için değil."

Canikli, bu ekonominin gerçekten güçlü kalması için çok ciddi çaba sarf ettiklerine vurgu yaparak, şu görüşlerini paylaştı:

"Bakın biliyorsunuz Fetullahçı Terör Örgütünün finans kaynaklarının kesilmesi noktasında teröre finansman sağlayan şirketlerle bunlarla mücadele çerçevesinde biliyorsunuz yargı tarafından olan bir işlem var. Kayyum tayin ediliyor bu şirketlere, Fetullahçı terör örgütüne para desteği sağlamış ya da onun parasını aklamış olan firmalarla ilgili doğal olarak mevzuatımıza göre bu suçtur, ceza kanunumuza bütün dünyada suçtur. Onun tespiti için bir takım çalışmalar yapılıyor."

Bu çerçevede bir çok firmayla ilgili operasyonlar gerçekleştirildiğini aktaran Canikli, "Kayyumlar tayin ediliyor, biz de ekonominin olumsuz yönde etkilenmemesi ve bu firmaların üretimlerinin zarar görmemesi için bir çalışma yaptık adım attık ve kayyum sıfatıyla bunların daha önce yönetim konusunda kendisini ispat etmiş TMSF tarafından yönetilmesi şeklinde bir karar verdik ve onunla ilgili adımlar atıldı." ifadesini kullandı.

Nurettin Canikli, bunun çok da iyi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğer bu adımlar atılmamış olsaydı, bu şirketler çok zor durumda kalmış olabilirdi, mali açıdan sıkıntıyla karşı karşıya kalabilirlerdi ve bu ekonomimize belli oranlarda zarar verebilirdi, ama şu anda hiçbir sıkıntı yok. Bugün itibarıyla TMSF’ye devredilen şirket sayıyı 594’tür ve 594 şirkette artık TMSF’nin o güçlü, kendini daha önce ispat etmiş kaliteli yönetiminin güvencesi altındadır. O noktada mahkeme sonuçlanana kadar faaliyetine devam etmesinde fayda görülen bu şirketler en iyi şekilde yönetilecektir."

AA