Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan'ın FETÖ ile mücadelede kararlı bir duruş sergilediğini belirterek, "FETÖ'nün Pakistan'ın içindeki varlığını sonlandırma, fitne girişimlerinin önüne geçme noktasında hemen harekete geçtiler. Bu hususta da atılması gereken adımlar, yapılması gerekenler neyse bunu Milli Eğitim Bakanlığımız'la ve Maarif Vakfımız'la müşterek olarak sürdürüyorlar, sürdürecekler." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenboğa Havaalanında, Pakistan'a hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin'in davetine icabetle gerçekleştireceği resmi ziyaretin, cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye'den Pakistan'a 6 yıl aradan sonra yapılacak ilk ziyaret olacağını belirtti.

Pakistan ziyaretinde, özellikle her iki ülke arasında yapılacak birçok projenin de değerlendirileceğini dile getiren Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ülkemiz ve milletimizle takdire şayan bir dayanışma sergileyen Pakistan Ulusal Meclisi ve senatonun ortak oturumunda, değerli milletvekillerine ve senatörlere hitap edeceğim. Ayrıca Türkiye ve Pakistan'ın önde gelen şirketlerinin, yöneticilerinin katılımıyla organize edilen yuvarlak masa toplantısına Başbakan Sayın Şerif'le birlikte iştirak edeceğiz." diye konuştu.

Ziyarette, ticaret ve ekonomi yanında savunma sanayisi, enerji, güvenlik ve altyapı gibi alanlarda yeni iş birliği imkanlarının da görüşüleceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ziyaretimin iki ülke arasındaki köklü münasebetlerin perçinlenmesi noktasında ve bölgesel meselelerle ilgili olarak yapacağımız bu istişareler hususunda verimli geçeceğine inanıyorum. Çünkü biz, Pakistan'ın güvenlik, huzur ve istikrarını, kendi güvenlik ve istikrarımızla aynı tutuyoruz. Zor bir dönemden geçen Pakistan'a, tarihimizin, kardeşliğimizin bir gereği olarak elimizden gelen katkıyı vermeye devam edeceğiz. Pakistan ile Türkiye dostluğu, iyi gün dostluğu değil, kara gün dostluğudur. Gerek İstiklal Harbimizde gerekse daha sonra kim dara düşmüşse kimin başına bir musibet gelmişse, biri diğerine sorgusuz sualsiz destek olmuştur."

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Pakistan'ın kadirşinaslığına bir kez daha şahit olduklarının altını çizen Erdoğan, darbe girişimi sonrası Pakistan Meclisi'nden ve farklı siyasi partilerden bir heyetin Türkiye'ye gelerek, Türk milleti ve hükümetin yanında olduklarını tüm dünyaya ilan ettiklerine dikkati çekti.

- "Bizim için memnuniyet verici"

Pakistan'ın FETÖ ile mücadelede kararlı bir duruş sergilediğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"FETÖ'nün Pakistan'ın içindeki varlığını sonlandırma, fitne girişimlerinin önüne geçme noktasında hemen harekete geçtiler. Bu hususta da atılması gereken adımlar, yapılması gerekenler neyse bunu Milli Eğitim Bakanlığımızla ve Maarif Vakfımızla müşterek olarak sürdürüyorlar, sürdürecekler. Pakistan'ın örgütle iltisaklı şahıslardan, 20 Kasım'a kadar ülkeyi terk etmelerini istedikleri konuları, öyle zannediyorum ki biliyorsunuz, duydunuz. Bunlar bizim için memnuniyet vericidir. Biz de örgütün ülkeden defedilmesi sonrasında bir boşluk ve mağduriyet oluşmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. İlgili kurumlarımızla Maarif Vakfımızla, Milli Eğitim Bakanlığımızla Pakistanlı kardeşlerimizin yanında olacağız.

Bunun yanında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantıları çerçevesinde bugüne kadar Pakistan'la 51 anlaşma ve belge imzaladık. Konseyin beşinci toplantısını da yakın zamanda ülkemizde düzenleyeceğiz. Türkiye gibi Pakistan da terör belasına karşı topyekun bir mücadele yürütüyor. Türkiye, Pakistan'ın bu mücadelesine tam desteğini sürdürecektir. Şer şebekelerinin, ne bizim ne de Pakistanlı kardeşlerimizin geleceğini karartmasına izin vermeyeceğiz."

- "İlişkilerimizde yeni bir sayfa açmasını temenni ediyorum"

İslamabad ve Lahor'un ardından Semerkant'a geçeceğini belirten Erdoğan, orada Özbekistan Cumhurbaşkanı Vekili, Başbakan Şevket Mirziyayev ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştireceğini ifade etti.

Erdoğan, görüşmelerde, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve iş birliğinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunacaklarını aktardı.

Semerkant'ta gerçekleştireceği ziyaret kapsamında, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un kabrini de ziyaret edeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özbekistan ile ilişkilerimizi iki kardeş ülkeye yaraşır bir seviyeye taşımak istiyoruz. Bu noktada Özbek kardeşlerimizde de güçlü bir irade ve kararlılık olduğunu görüyoruz. Bu ziyaretimin, Özbekistan ile münasebetlerimizde yeni bir sayfa açmasını temenni ediyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin anayasa değişikliği teklifi taslağına ilişkin, "Yapılan bu çalışmanın 'başkanlık' veya 'cumhurbaşkanlığı' olması hususunda şahsen benim açımdan herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir. Yeter ki burada her iki siyasi parti milletimize neyi takdim edecektir, bunu kendi aralarında görüşmek suretiyle kararını vereceklerdir." dedi.

Erdoğan, Pakistan'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"AK Parti'nin MHP'ye ilettiği anayasa değişikliği teklifinin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Teklifte 'cumhurbaşkanlığı' ifadesinin olacağı belirtiliyor. Sizin için bu teklif tatmin edici mi? Ayrıca MHP'nin 'Varsa Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişkisinin yine mevcut anayasada olduğu gibi devamından yana değil' hassasiyetinden bahsediliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu anda gerek AK Parti gerekse MHP'nin kendi aralarındaki görüşmenin, Cumhurbaşkanı olarak kendisine düşen boyutunun "hayırlı olsun" temennisinde bulunmak olduğunu söyledi.

"Yapılan bu çalışmanın, 'başkanlık' veya 'cumhurbaşkanlığı' olması hususunda şahsen benim açımdan herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Yeter ki burada her iki siyasi parti, milletimize neyi takdim edecektir, bunu kendi aralarında görüşmek suretiyle kararını vereceklerdir. Bu parlamentoya götürüldükten sonra, parlamentodan 367 yakalanır mı yakalanmaz mı veya bir referandum kararı mı çıkar, o süreçte göreceğiz.

Ondan sonraki süreç ise milletimin vereceği bir karardır ama bu arada da biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığına parlamentodan geçtikten sonra gelmesi söz konusudur. Biz metne o zaman tam manasıyla muttali olacağız, metni de o zaman görmüş oluruz. Ona göre de değerlendirmelerimizi yaparız ama şu anda böyle bir değerlendirme yapmam söz konusu değil. Sadece, partiden ilişiğinin kesilmesi veya kesilmemesi hususunda benim kanaatimi cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce öyle zannediyorum ki biliyorsunuz.

Benim kanaatim; bir cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesilmesi bir defa ülkedeki siyasi etkinliğin, aktif yapının zafiyet bulmasını getirir. Bunun için, böyle bir adım atılıyorsa ki 'fiili başkanlık' diye zaman zaman Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği şekliyle yani cumhurbaşkanlığı sistemine bu şekilde girildiği anda, o zaman tabii ki partiden ilişkisinin kesilmesi doğru olmayacaktır. Partisiyle beraber bu yolu yürümesi, bu süreci işletmesi, şüphesiz ki hem mensubu olduğu partisini hem de cumhurbaşkanının kendisini güçlü kılacak ve çok daha kararlı, dayanışma içerisinde adımlar atılmış olacaktır. Yani, bir patinaj dönemi tamamıyla terk edilmiş, bir dayanışma dönemi geleceğe yönelik başlamış olacaktır."

- "Herhangi bir zaaf söz konusu değil"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında geçtiğimiz hafta sonu El-Bab'a yönelik operasyon yeniden başladı. Açıklamalarda, iki kilometreye kadar yaklaşıldığı belirtilmişti. Son durum nedir? Mümbiç konusunda yine Türkiye'nin özellikle PYD'den temizlenmesi kararlılığını biliyoruz. PYD, Türkiye'nin istediği bir noktaya geliyor mu? Gelmezse nasıl bir adım atılacak?" sorusuna da "Şu anda 2 kilometre gibi bir mesafede Özgür Suriye Ordusu, bizim biliyorsunuz Özel Kuvvetlerimizin desteğinde kuşatmasını planlandığı şekilde yürütmektedir. Burada herhangi bir zaaf söz konusu değildir." karşılığını verdi.

Çok fazla zaman kaybedilmeden sürecin tamamlanmasını beklediğini vurgulayan Erdoğan, "Burada bir direnme var fakat fazla süreceğini zannetmiyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Münbiç'te de koalisyon güçlerinin, başta Amerika olmak üzere verdikleri söz herhalde bugün yarın, o da fazla sürmeyecek, onlar da doğuya gerek PYD gerekse YPG gitmesi söz konusuydu. Bu sözlerini gerçekleştireceklerini ifade ettiler. Biz o sözün de gerçekleşeceğini bekliyoruz, ümit ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.

- "Sadece Almanya değil, Batı şu anda teröre yataklık yapıyor"

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in Ankara temasları hatırlatılarak, "Önümüzdeki süreçte Almanya'nın, özellikle PKK ile mücadele konusundaki politikasında bir değişiklik bekliyor musunuz?" diye sorulması üzerine Erdoğan, konuk bakanın dün yaptığı görüşmelerde terörle mücadeleyle ilgili görüşlerini ifade ettiğini belirtti.

Erdoğan, bu ifadelere pek sıcak bakılmadığını ve uygulama istendiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce defaatle söyledim, 4 bin dosyanın numarasını, MİT'de olan kayıtlarını daha önce Sayın Şansölye'ye verdim. Yaklaşık 5-6 ay kadar önce İstanbul'da yaptığımız görüşmede, bu dosyaların sayısının 4 bin 500 olduğunu ifade etti ve şimdi bizim elimizdeki kayıtlarda Alman parlamentosunda 6 dosyanın neticelendirildiğine dair kendi açıklamaları var. Fakat dün gelen heyetin içerisinden bir arkadaş, orada Dışişleri Bakanı'na 90 dosyanın neticelendirildiğini söyledi. Biz de kendilerine orada ifade ettik, 'Bakın, siz 90 dosya diyorsunuz ama işte bu 6 dosya meselesi Alman Parlamentosunda konuşulan ve sonuçlandırıldığı ifade edilen dosya sayısı' dedik. Tabii orada biraz konuyu kendileri de yadırgadılar. Çünkü, olayın ne kadar uçtan tutulduğu ortaya çıkıyor, işi sağlam tutmuyorlar. Kolay değil. Bunca zamandır siz bu işi bu kadar gevşek tutarsanız, yarın bu bumerang gibi dönecektir ve Almanya'yı da vuracaktır. Bundan hiç şüphem yok.

Almanya, hala yanlış oynuyor. Sadece Almanya değil, Batı şu anda teröre yataklık yapıyor. İşte bunu Avrupa Parlamentosunun binalarında görüyoruz. Konseyin binasında, önünde bu teröristlerin yaptıkları gösterilerde görüyoruz. Bunlara verilen desteklerde bunu görüyoruz.

Bir taraftan kalkacaksınız ve PKK'yı terör örgütü ilan edeceksiniz, bunu kabul edeceksiniz; terör örgütü ilan ettiğiniz bu örgüt mensuplarına müsamahayla bakacak, hatta ve hatta onlara örtülü veya örtüsüz, dolaylı veya dolaysız destek vereceksiniz. Bu nasıl dostluk, bu nasıl samimiyet? Bu nasıl dürüstlük? Böyle bir şey olabilir mi? Aynı şeyi, benzer şeyi acaba Türkiye olarak biz yapsak, onlar bize nasıl bakacaklar?"

Alman heyetinin TBMM'yi ziyaret ettiğini ve üzüntülerini dile getirdiğini anımsatan Erdoğan, "Biz daha önce söyledik, 'Federal Meclis, bu şekilde bombalansa nasıl bakardınız?' Daha sonra Şansölye Merkel, bunu kendisi konuşmasında da ifade etti. Bunlar güzel şeyler ama bunun arkası gelsin. Arkası gelmiyor, sıkıntı burada." diye konuştu.

- "Bugün bize, yarın onlara"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütüne bir yıl içerisinde orada toplanan parayla ilgili belgeyi dünkü görüşmede gösterdiğini ifade ederek, "13 milyon Avro, orada para toplamışlar. Kim? Terör örgütü." dedi.

Alman maliyesinin bu konularda çok iyi olduğunu bildiğini söyleyen Erdoğan, "Bir derneğin nereden, ne gibi bir mali destek aldığını çok iyi takip ederler. Bunların içerisinde legal çalışanların nasıl üzerine gittiklerini de çok iyi biliyorum. Burada bu kadar duyarsız kalınmasını anlamakta zorlandık. Nitekim, kendilerine de onları takdim ettik. Bütün bu gerçekler ortadayken, ben diyorum ki 'Gelin dayanışma halinde olalım. Bu terör örgütüne bu kadar yardım yataklık yapmayalım.' Bu işin bir boyutu." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Almanya'nın dışında diğer Avrupa ülkelerinde olanlara ilişkin de şunları kaydetti:

"Fransa'da, İsveç'te, Belçika'da, Hollanda'da olanlar... Belçika, şu anda bu işin adeta önemli bir merkezi. Sadece PKK değil FETÖ'nün de önemli bir merkezi. Bu kadar önemli hadiseler oluyor, camilerimiz orada kundaklanıyor, kimse de bir duyarlılık söz konusu değil. Şu anda Belçika tabii ki burada Avrupa Birliğinin Parlamentosunun da olması hasebiyle önem arz ediyor. Diplomatların sirkülasyonunun en yoğun olduğu bir ülke, çok daha hassas olması lazım ama bu hassasiyet yok. Ne oldu? Kısa bir süre önce malum çok ciddi bir terör eylemiyle karşı karşıya kaldılar. Fransa, aynı şekilde ama bunun devamı gelir. Bunu daha önce de biz söyledik. Bunlar bu işe duyarsız kaldılar ve ondan sonra da 'biliyordu.' dediler. Biz, size zaten belgelerini de gönderdik. Aynı şeyi yine söylüyorum. Bugün bize, yarın onlara."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ'nün yetkililerini, orada çalışanlarını, aileleri ile beraber sınır dışı etmeleri Pakistan'ın bu işi ne kadar önemsediğini ve dünyadaki FETÖ okullarına veya değişik etkinliklerine çok önemli bir cevaptır, telkindir. Öyle zannediyorum ki diğer ülkelerde buradan nasibini alacaktır, bunda herhangi bir endişem zaten söz konusu değil. Bunu da gittiğimizde kendileri ile görüşeceğiz. " dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda, Pakistan'a hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Pakistan'daki, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yapılanmasına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, Maarif Vakfı'nın gerekli tedbirleri aldığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistanlı muhatapları ile bu konudaki çalışmalara başlandığını belirtti.

Herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden sorunun çözüleceğini anlatan Erdoğan, "Onların oradaki bütün bu FETÖ'nün yetkililerini, orada çalışanlarını aileleri ile beraber sınır dışı etmeleri Pakistan'ın bu işi ne kadar önemsediğini ve dünyadaki FETÖ okullarına veya değişik etkinliklerine çok önemli bir cevaptır, telkindir. Öyle zannediyorum ki diğer ülkelerde buradan nasibini alacaktır, bunda herhangi bir endişem zaten söz konusu değil. Bunu da gittiğimizde kendileri ile görüşeceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbeyle görevden uzaklaştırılan eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin idam kararının bozulmasına ilişkin bir soru üzerine, Mursi'nin serbest bırakılması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Bunu olumlu gördüm dersem, bu herhalde çok ciddi bir sözle rüşvet olur. Zira bu atılan adım, bir defa dürüst bir adım değildi ki. Bakın bu insanlar yaklaşık 3 yıldır içeride. Bunların aileleri, hepsi mağdur durumda. İçerideki yaşam koşulları nedir, ne değildir bunları bilmiyoruz, bilen yok, böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bundan sonraki süreçte ne olacak, yapılan açıklamalara bakarsanız müebbet hapis falan diyorlar. Burada atılacak tek adım şudur, Mısır'ın içişlerine karışmak olarak bu ifadelerimi kimse değerlendirmesin ama sadece ben şuna inanırım, yüzde 52 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanına, onun yanında bulunan bir milli savunma bakanı ki bu ordunun genelkurmay başkanıydı, böyle bir darbe girişiminde bulunmasını asla demokratik bir yaklaşım olarak değerlendiremeyiz. Ne yazık ki demokrasiyi savunduklarını söyleyenler dünyada hep bunların yanında yer aldılar, kırmızı halılarla bunları ülkelerinde karşıladılar. Şu anda ben yine aynı noktadayım çünkü adil bir süreç Sayın Mursi ve arkadaşları için işletilmemektedir. Şu anda onlar, mağdur, mazlum durumdadır. Mağdur ve mazlum durumda olan Mursi ve arkadaşlarına karşı sadece yeniden yargılanma yolunun açılması değil, onların bir an önce serbest bırakılması aslolandır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan aslolanın Mursi ve beraberindekilerin özgürlüklerine kavuşması ve haklarının kendilerine teslim edilmesi olduğunu bildirdi.

- İdam tartışmaları

İdam konusuyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, talebin milletten geldiğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu talebin geri çevrilemeyeceğini, milletin talebine saygı duyulması gerektiğini, parlamentodan böyle bir karar çıkması halinde onaylayacağını açıkladı.

Erdoğan, "Millet bunu onadıktan sonra Avrupalı şunu demiş, bunu demiş, bu bizi ilgilendirmez. Şu anda dünyanın birçok yerinde büyük çoğunluğu ile hala idam vardır, kimse bize bu noktada da farklı bir ders vermeye kalkmasın. Azınlıkta değil, dünyanın çoğunluğunda bu vardır. Bunu da özellikle halkıma duyurmak isterim." ifadesini kullandı.

Başkanlık sistemi ile yönetilen Belarus'a yaptığı ziyareti anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanın idam ile ilgili düzenlemenin çok iyi çalıştığını ve suç oranını düşürdüğünü kendisine söylediğini aktardı.

Batı'nın, Belarus'un başkanına "Diktatör" diyerek saldırdığını kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:

"Bir yerde huzur, barış varsa ve ekonomi, her şey iyi gidiyorsa, Batı hemen oraya saldırmaya başlıyor. Şu anda ABD'de olanları görüyorsunuz. İstedikleri başkan olmadı diye şu anda Sayın Trump'a nasıl saldırdıkları ortada. Durun bakalım, sandıktan çıktı bir saygı duyun, nasıl bir çalışma ortaya konulacak bu görülsün ondan sonra ne yapacaksanız ne yazacaksanız, ondan sonra yazın. Bu da tabi kimin dünyada demokrat veya demokrasiye saygılı olduğunu göstermesi bakımından çok çok önemli."

Başbakanlık Dışişleri Danışmanı Kemal Ökem'in İsrail'e Tel Aviv Büyükelçisi olarak atandığını açıklayan Erdoğan, İsrail'in de kendi büyükelçisini Ankara'ya atadığını sözlerine ekledi.

AA