Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, temmuz ayı ortasındaki olumsuzluklar ve bayram tatillerinin uzatılmasına bağlı iş günü kayıplarının olağan takvim etkilerine kıyasla daha fazla olduğu belirtilerek, "Bu etkiler ayıklandığında üçüncü çeyrekte ekonominin yıllık bazda daralma yerine sınırlı bir büyüme kaydettiği tahmin edilmektedir." ifadelerine yer verildi.

Kurulun, 20 Aralık 2016'daki toplantısına ilişkin yayımladığı özette, kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,52 arttığı ve yıllık enflasyonun 0,16 puanlık düşüşle yüzde 7 olduğu anımsatıldı.

Kasım ayı PPK toplantı özetinde ifade edildiği gibi, bu dönemde gıda yıllık enflasyonunun önemli oranda gerilediği ve enerji enflasyonunun ise Türk lirasındaki değer kaybına bağlı olarak yükseldiği kaydedilen özette, "Diğer taraftan, son dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin çekirdek enflasyon göstergelerine etkisi toplam talepteki yavaşlamaya bağlı olarak nispeten sınırlı kalmıştır. Böylece çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğiliminde yataya yakın bir seyir gözlenmiştir." görüşlerine yer verildi.

Özette, gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonunun kasım ayında 1,65 puan azalarak yüzde 3,55 seviyesinde bulunduğu ve bu gelişmede sebze fiyatlarındaki azalışa bağlı olarak gerileyen işlenmemiş gıda fiyatlarının etkili olduğu belirtildi.

İşlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonundaki düşüşün devam ettiği aktarılan özette, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Aralık ayına ilişkin öncü göstergeler, gıda yıllık enflasyonunun işlenmemiş gıdaya bağlı olarak artacağına işaret etmektedir. Enerji fiyatları kasım ayında yüzde 1,05 artmış, Türk lirasında gözlenen değer kaybının da etkisiyle genele yayılan fiyat artışları gözlenmiştir. Bu dönemde enerji grubu yıllık enflasyonu 1,44 puanlık yükselişle yüzde 6,15 olmuştur. Enerji grubu yıllık enflasyonundaki artışın Döviz kurunun yanında petrol fiyatlarındaki yükselişe bağlı alarak aralık ayında da süreceği öngörülmektedir. Gıda ve enerji gruplarının yanı sıra başta tütün ürünlerine yönelik olmak üzere son dönemde yapılan vergi ayarlamalarının da aralık ayı enflasyonuna belirgin bir yukarı yönlü etki yapması beklenmektedir.

Kasım ayında hizmet fiyatları yüzde 0,29 artmış, grup yıllık enflasyonu 0,14 puan yükselerek yüzde 7,94 olmuştur. Bu dönemde yıllık enflasyon ulaştırma ve kira grubunda gerilemiş, diğer alt gruplarda ise yükselmiştir. Hizmet fiyatları üzerinde yurt içi talep ve turizm sektöründeki yavaşlamanın etkileri gözlenirken belirli gruplarda Türk lirasındaki değer kaybının yansımaları da izlenmiştir. Neticede, hizmet grubu ana eğilimi bir miktar yükselmiştir."

Özette, temel mal grubu yıllık enflasyonunun kasım ayında 0,22 puan azalarak yüzde 5,92 olduğu, bu dönemde yıllık enflasyonun giyim grubunda belirgin oranda azalırken, dayanıklı mal grubunda arttığı kaydedildi.

Dayanıklı mal fiyatlarında yakın dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin yansımasının kasım ayında sınırlı kaldığı ifade edilen özette, Türk lirasında belirgin bir değer kaybının gözlendiği bu dönemde, toplam talep koşullarının sınırlayıcı etkisiyle temel mal grubu ana eğiliminde kayda değer bir bozulma gözlenmediği vurgulandı.

Özette, yakın dönemde döviz kuru ve petrol fiyatlarında gözlenen yükselişin enflasyon üzerindeki etkilerinin toplam talep koşullarına bağlı olarak görece sınırlı kaldığı belirtildi.

"Kamu kesiminin büyümeye katkısı devam edecek"

Özette, Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) 2016 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 1,8 azaldığı, yılın ilk dokuz aylık döneminde ise büyüme oranının yüzde 2,2 olduğu hatırlatıldı.

Kurulun, iktisadi faaliyetin ana eğilimindeki yavaşlamanın üçüncü çeyrek GSYİH verilerinin ima ettiği ölçüde olmadığı değerlendirmesinde bulunduğu ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:

"Nitekim temmuz ayı ortasındaki olumsuzluklar ve bayram tatillerinin uzatılmasına bağlı iş günü kayıpları olağan takvim etkilerine kıyasla daha fazla olmuştur. Bu etkiler ayıklandığında üçüncü çeyrekte ekonominin yıllık bazda daralma yerine sınırlı bir büyüme kaydettiği tahmin edilmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre inşaat katma değeri artarken, tarım, sanayi ve hizmet katma değerleri gerilemiştir. Harcama tarafında kamu tüketiminin büyümeye verdiği destek güçlenerek devam etmiştir. Bu dönemde, inşaat yatırımları da yıllık büyümeye olumlu katkı yaparken makine teçhizat yatırımları ve özel tüketim harcamaları gerilemiştir. Yurt içi talep büyümeye desteğini yavaşlayarak da olsa sürdürürken turizmdeki daralmanın etkileri daha da belirginleşmiş ve net ihracatın büyümeye olumsuz katkısı artmıştır.

Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin yılın üçüncü çeyreğinde ivme kaybettikten sonra dördüncü çeyrekte kısmi bir toparlanma sergilediğine işaret etmektedir. Ekim ayında sanayi üretimi, uzatılan bayram tatili kaynaklı çalışma günü kayıplarının telafisine ek olarak ana eğilimdeki ılımlı toparlanmayla birlikte artış kaydetmiştir. Elektrik ve taşıt üretimi ile ihracat verileri sanayi üretiminde kasım ayında da artış olacağına işaret etmektedir. Böylece, çalışılamayan günlerin oluşturduğu baz etkisinin de katkısıyla son çeyrekte sanayi üretiminde dönemlik bazda kayda değer bir artış beklenmektedir. Ancak iş günü etkilerinin neden olduğu teknik toparlanmanın ötesinde faaliyetteki iyileşmenin ılımlı seyrettiği ve sektörler geneline yayılmadığı görülmektedir."

Özette, alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma eğiliminin devam etmesi beklendiği vurgulandı.

Konut piyasası ve taşıt sektörüne ilişkin verilerin bu görünümü desteklediği belirtilen özette, parasal koşulların daha
destekleyici bir konuma gelmesi ve alınan diğer tedbirlerin etkisiyle tüketici kredilerinde son aylarda gözlenen toparlanmanın kademeli iyileşme öngörülerini desteklediği kaydedildi.

Özette, ayrıca gelecek dönemde kamu kesiminin büyümeye katkısının yatırım kaynaklı olarak devam edeceğinin tahmin edildiği bildirildi.

" Rusya ile normalleşmeye başlayan ilişkiler ihracatı olumlu etkilemeye başladı"

PPK özetinde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın başta otomotiv sektörü olmak üzere toplam ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürmekte olduğu ifade edildi.

Dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliğinin ihracatı desteklemeye devam ettiği belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Rusya ile normalleşmeye başlayan ilişkiler ihracatı olumlu etkilemeye başlamıştır. Turizm sektöründeki görünümün cari denge üzerindeki olumsuz etkisi devam ederken, dış ticaret hadlerindeki gelişmelerin gecikmeli yansımaları ve kredilerin ılımlı seyri bu etkiyi sınırlamaktadır. Bununla birlikte, emtia fiyatlarının cari açık üzerindeki olumlu etkisinin önümüzdeki dönemlerde kademeli olarak azalması beklenmektedir. İş gücü piyasasında mayıs döneminde başlayan bozulma tarım dışı istihdamdaki artış sonucu eylül döneminde duraklamıştır. Tarım dışı istihdamdaki yükseliş büyük ölçüde inşaat istihdamındaki artıştan kaynaklanmıştır. Hizmet ve sanayi istihdamında ise ılımlı artışlar gerçekleşmiştir. Yeni iş ilanları ve işsizlik sigortası başvuruları gibi öncü göstergeler, istihdamın zayıf seyrettiğine ve işsizlik oranlarının yüksek seyretmeye devam edeceğine işaret etmektedir.

Özetle, iktisadi faaliyetin son çeyrekte kısmi bir toparlanma kaydettiği görülmekte ve 2016 yılında büyümenin ılımlı bir düzeyde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Öte yandan yakın dönemde yaşanan küresel ve jeopolitik gelişmelerin finansal koşullar üzerindeki olası etkisi ve turizm görünümünde henüz kayda değer bir iyileşme sinyali bulunmaması ekonomideki toparlanmanın gücüne ilişkin aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. "

"Son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının bekleniyor"

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği, küresel piyasalardaki dalgalanma ve jeopolitik risklerin ise iktisadi faaliyetteki toparlanmanın gücü konusunda aşağı yönlü risk oluşturduğu bildirildi.

Kurulun, 20 Aralık 2016'daki toplantısına ilişkin yayımladığı özette, kredi faizlerindeki gerileme ve makroihtiyati önlemlerin etkisiyle tüketici kredilerindeki toparlanmanın devam ettiği belirtildi.

Küresel ve jeopolitik gelişmelerin yurt içi finansal piyasalara yansımaları nedeniyle ticari kredilerin zayıf seyrini koruduğuna işaret edilen özette, Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından reel sektöre yönelik alınan tedbirlerin, gelecek dönemde ticari kredi büyümesini destekleyeceği değerlendirmesine yer verildi.

Özette, küresel ekonomi politikalarına ilişkin devam eden belirsizlikler ve ABD politika faizi beklentilerinin yukarı yönlü güncellenmesinin, gelişmekte olan ülke finansal piyasalarında oynaklığa ve portföy çıkışlarına neden olduğu vurgulanarak, "TCMB, söz konusunu gelişmelerin döviz piyasası ve kredi koşulları üzerindeki olumsuz etkilerine karşı döviz likiditesinde dengeleyici, makro ihtiyati politikalarda destekleyici duruşunu korumaktadır." denildi.

Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:

"Bununla birlikte, küresel piyasalardaki dalgalanmalar ve jeopolitik riskler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın gücü konusunda aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. TCMB, iktisadi faaliyetteki gelişmelerin fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarını yakından izlemeye devam edecektir. Kurul, yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini değerlendirmektedir."

"Sadeleşme süreci, enflasyon görünümü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacak"

Özette, yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükseliş enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturduğu dile getirildi.

Son dönemde gözlenen fiyat hareketleri ve hava koşullarına ilişkin mevcut öngörülerin de gıda grubunda gelecek döneme ilişkin yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğu belirtilen özette, "Öte yandan, toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır. Kurul, bu faktörlerin 2017 enflasyon görümüne dair net etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından, gelişmelerin yakından takip edilmesinin faydalı olacağını ifade etmiştir." değerlendirmelerine yer verildi.

Özette, tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde marjinal fonlama faizinin kasım ayında sabit tutulduğu hatırlatılarak, şunlar ifade edildi:

"Kurul, sadeleşmenin uygun bir zaman diliminde tamamlanması konusundaki görüşünü korumaktadır. Gelinen noktada, sadeleşme ile amaçlanan kazanımlar büyük ölçüde hayata geçirilmiştir. Sadeleşme sürecinde bir sonraki adımın yönü ve zamanlaması enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacaktır. Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir."

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin, enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından izlendiği vurgulanan özette, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı bildirildi.

Özette, maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği bilgisi verildi.

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin, Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğuna işaret edilen özette, "Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır." denildi.