Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Ekonomik ve siyasi gelişmelerden kaynaklanan riskler nedeniyle merkez bankaları politikalarının kritik önem taşıdığı 2016 yılına, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) beklentilerin aksine aldığı faiz kararları ve yönlendirmeleri damga vurdu.

Büyüme ve ticaretteki daralma karşısında zor bir yılın daha deneyimlendiği küresel ekonomide, merkez bankaları politikaları 2016'da da gündemin üst sıralarında yer aldı. Küresel ekonomideki büyüyememe problemi, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma kararı (Brexit), ABD'de Donald Trump'ın başkanlık seçimlerini kazanması, jeopolitik riskler, dolar ve faizlerdeki yükseliş gibi gelişmeler ise geçen yıl merkez bankaları aksiyonlarında belirleyici rol oynadı.

Söz konusu gelişmeler karşısında 2015'te olduğu gibi geçen yıl da merkez bankalarından ekonomiyi destekleyici yönde politika adımlarının atılması yönünde beklentiler arttı. Buna karşın Fed'in piyasa beklentilerinin aksine aldığı kararlar, bankanın sözlü yönlendirme politikasına güvenin sorgulanmasını beraberinde getirdi.

Fed'in 2015'in son ayında, 9 yılın ardından ilk kez faizleri artırması, bankanın küresel ekonomik krizden sonra uyguladığı sıfıra yakın faiz politikasında normalleşme sürecine girdiği mesajını verse de 2016 başında fiyatlanan "4 faiz artırımı" beklentisinin uygulamaya geçirilememesi piyasalarda belirsizlikleri artırarak yüksek volatiliteye yol açtı.

ABD ekonomisindeki toparlanma sinyallerine rağmen küresel ekonomi ve finans piyasalarındaki dalgalanmaları gerekçe göstererek ilk yarıda bir türlü aksiyon alamayan Fed, 2016'yı da tek faiz artırımıyla tamamladı. Böylece 2016 başında piyasalarda yarattığı beklentilere kıyasla farklı bir yol izleyen ve çekimser hareket eden Fed, yönlendirme konusunda sınıfta kaldı.

Fed tarafında bu gelişmeler yaşanırken, dünya finans piyasalarının yönünü belirleyen merkez bankaları arasında yer alan Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile Japonya Merkez Bankası ise (BoJ) 2016'da küresel ekonomiyi desteklemek için teşviklerini sürdürdü. BoJ, negatif faiz politikasını belirleyen merkez bankaları arasına katılırken, ECB de tahvil alım programı süresini uzattı.

İngiltere Merkez Bankası ise (BoE) Brexit sonrası riskleri hafifletmek için teşvik mekanizmasını harekete geçirdi. 2016'da finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalarda büyük rolü bulunan Çin'de ülke merkez bankası (PBoC), hem likidite sağlayarak hem de yuanı devalüe ederek piyasaları destekleme yolunu seçti.

Dünya ekonomisi ve piyasalarında yaşanan bu çalkantılara karşın yurt içi piyasalarda 2016 pozitif başladı. Petrol fiyatlarının cari açıktaki düşüş trendini desteklemeye devam etmesi, açıklanan verilerin pozitif büyüme rakamlarına işaret etmesi sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Mart 2016'da 13 ay aradan sonra sadeleşme yönünde adım atarak faiz koridoru üst bandında indirime gitti.

Bankanın 2016'da üst üste yaptığı toplam faiz indirimi 250 baz puanı bulurken, bu dönemde tarihin en dar faiz koridoru da görüldü.

Fed'in faiz artırım sürecine ilişkin belirsizlikler şubatta başladı

Fed, 2016 yılında 8 para politikası kurulu toplantısı gerçekleştirdi. Bunlardan ilkinin yapıldığı 26-27 Ocak tarihli toplantıda faizlerde değişikliğe gidilmezken, 2016'ya ilişkin 4 faiz artırımı gerçekleştirileceği mesajı korundu.

Şubat ayına gelindiğinde Fed Başkanı Janet Yellen'ın finansal koşulların ekonomik büyümeyi daha az desteklediğine işaret etmesi ve para politikasının hiçbir şekilde önceden hazırlanmış patikada olmadığını vurgulaması, bankanın faiz artırım sürecine ilişkin belirsizliklerin başlangıcı oldu. Bu gelişme sonrasında bankanın 15-16 Mart tarihli toplantısında 2016 için öngörülen 4 faiz artırım beklentisi 2'ye düştü.

Piyasalardaki volatiliteyi artıran mart toplantısının ardından 26-27 Nisan ve 14-15 Haziran tarihli toplantılarda da aksiyon alınmadı.

Bankanın 26-27 Temmuz tarihli toplantısında ise ekonomik görünüme yönelik kısa vadeli risklerin azaldığına işaret edilmesi, bir sonraki ay faizlerin artırılacağı beklentilerini beraberinde getirirken, buna karşın banka eylül ve kasım toplantılarını da pas geçti.

Fed, aralık ayında sonuncusunu gerçekleştirdiği toplantıda ise faizlerde 0,25 baz puan artırıma giderek 2016'yı da önceki yıl gibi tek faiz artırımı ile kapattı. Söz konusu toplantıda Fed yetkililerinin gelecek yıl için daha önce 2 olan faiz artırım öngörüsü de 3'e yükseldi.

ECB ve BoE'nin hamleleri piyasalar tarafından yeterli bulunmadı

Dünya piyasalarına damga vuran Brexit sonrasında ortaya çıkan riskler ve Avrupa bankacılık sektöründeki sorunların belirginleşmesi, ECB ve BoE politikalarının yıl boyunca gündemin üst sıralarında kalmasını sağladı. Bununla birlikte ECB ve BoE'nin hamleleri, para politikasında normalleşme doğrultusunda tüm yıl boyunca aksiyon almaya çalışan Fed'den doğan boşluğu dolduramazken, piyasalar tarafından da yeterli bulunmadı.

Fed gibi 2016 yılında 8 para politikası toplantısı gerçekleştiren ECB, ocak ayını pas geçmesi sonrasında 10 Mart'taki toplantısında düğmeye basarak para politikasını genişletici yönde yeni kararlar aldı. Buna göre banka, mevduat faizini 10 baz puan düşürerek yüzde eksi 0,40'a çekerken, politika faizi ve marjinal borç verme faizlerini de 5'er baz puan azaltarak sırasıyla yüzde sıfır ve yüzde 0,25 düzeyinde belirledi. ECB ayrıca, varlık alım miktarını 60 milyar avrodan 80 milyar avroya yükseltti.

Finansal piyasalarda artan volatiliteye karşın 21 Nisan, 2 Haziran, 21 Temmuz, 8 Eylül ve 20 Ekim tarihli toplantılarda politikalarında değişikliğe gitmeyen ECB, aralık toplantısında piyasaların teşvik beklentilerine yanıt verdi.

Banka, 8 Aralık'ta faizlerde değişikliğe gitmezken, mevcut varlık alım programına Mart 2017’ye kadar aylık 80 milyar avroluk, Nisan 2017’den Aralık 2017’ye kadar da aylık 60 milyar avroluk dilimler halinde devam etme kararı aldı. Tahvil alım süresi ve miktarının gerektiği halde uzatılabileceği sinyalinin de verildiği toplantının ardından ECB Başkanı Mario Draghi, varlık alım programının parametrelerinde değişiklik yapıldığını, mevduat faizinin altında getirisi olan tahvillerin alımına izin verildiğini bildirdi.

Brexit sonrası beklenen teşvik hamlesini ağustos ayında hayata geçiren BoE ise politika faizini 7 yıl aradan sonra ilk kez düşürerek yüzde 0,25'e çekti, varlık alım programının büyüklüğünü de 60 milyar sterlin artırarak 435 milyar sterline çıkardı.

BoJ'dan "alışılmadık politika" kararları

Çin'den kaynaklanan volatilitenin Asya ekonomilerini olumsuz etkilediği 2016 yılında BoJ ile PBoC hamleleri de takip edildi.

BoJ, daha yılın ilk ayında Fed'in politikalarının aksine genişlemeci bir yol izlerken, 29 Ocak'taki toplantısında negatif faiz politikasını benimseyen merkez bankaları arasına katıldı. Söz konusu toplantıda merkez bankasında tutulan cari hesaplara uygulanan faizi yüzde eksi 0,1'e çeken banka, parasal tabanın yıllık 80 trilyon yen artırılması programında ise değişiklik yapmadı.

Temmuz ayına gelindiğinde politika faizinde değişikliğe gitmeyen banka, Borsa Yatırım Fonu (ETF) alım hedefini 3,3 trilyon yenden 6 trilyon yene çıkardı.

BoJ, eylül ayında para politikası çerçevesinde değişiklik kararı alarak "Getiri Eğrisi Kontrollü Parasal Genişleme" uygulamasına geçti. Böylece bir "alışılmadık politika" daha uygulama kararı alan banka, parasal taban hedefinden de vazgeçtiğini duyurdu.

TCMB'den 7 ay üst üste faiz indirimi

Küresel ekonomi ve siyasi gündemin piyasalara yön verdiği ve gelişmekte olan ülkelerde çalkantılara yol açtığı 2016 yılında TCMB ise 7 ay üst üste faiz koridoru üst bandında indirime gitti.

Mart ayı toplantısında 13 ay aradan sonra sadeleşme yönünde adım atan TCMB, faiz koridoru üst bandını yüzde 10,75'ten yüzde 10,50'ye çekti. TCMB, nisan, mayıs ve haziran ayı toplantılarında da üst banttan 50 baz puanlık indirimlerine devam etti.

TCMB, Brexit sonrası artan riskler ve 15 Temmuz darbe girişimine karşın temmuz, ağustos ve eylül aylarında faiz koridoru üst bandında 25 baz puanlık indirimler gerçekleştirirken, bu dönem sonunda marjinal fonlama oranı yüzde 8,25 ve borçlanma faiz oranı yüzde 7,25 düzeyinde belirlenmiş oldu. Böylece faiz koridoru üst bandı 7 ayda 250 baz puan azalırken, bu dönemde 100 baz puan ile "tarihin en dar faiz koridoru" görüldü.

Banka, ekim ayında döviz kuru ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmelerin, enflasyon görünümündeki iyileşmeyi sınırladığını ve para politikasındaki temkinli duruşun korunmasını gerektirdiğini belirterek, faiz oranlarını değiştirmedi. Banka böylece martta başlayan seri faiz indirimlerine 7 ay sonra ara vermiş oldu.

Kasım ayında da küresel belirsizliklerdeki artış ve yüksek oynaklıklara bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketlerinin enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturduğuna dikkati çeken TCMB, faiz koridorunun üst bandında 25 baz puan, 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranında da 50 baz puan artırıma gitti. TCMB ayrıca, yabancı para cinsi zorunlu karşılık oranlarını tüm vade dilimlerinde 50 baz puan aşağı çekti.

TCMB, yılın son toplantısının gerçekleştirildiği 20 Aralık'ta ise faizlerde değişikliğe gitmedi. Böylece 2016 sonunda faiz koridoru üst bandı yüzde 8,50, faiz koridoru alt bandı yüzde 7,25 ve politika faizi de yüzde 8 düzeyinde kaldı.

 

AA