Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Hazine garantili kredi kefalet sistemine ilişkin, "Sistemle, sürdürülebilir bir finansman iklimi oluşturmak istiyoruz. İnanıyorum ki bu sistem sayesinde ekonomimiz daha da canlanacak, piyasalarda bu hissedilecek. KOBİ'lerimiz ciddi bir şekilde nefes alacak ve böylece ülkemizin büyüme hedeflerine ulaşmasında da bu sistemin büyük bir katkısı olacak." dedi.

Hazine Müsteşarlığı ve Kredi Garanti Fonu AŞ (KGF) arasında, KOBİ’lerin ve ihracatçıların finansmana erişiminin kolaylaştırılması amacıyla kredi kefalet sistemine ilişkin protokol imzalandı.

Müsteşarlık konferans salonundaki imza töreninde konuşan Şimşek, 2016'nın ikinci yarısından itibaren Müsteşarlığın, Hazine destekli kefalet sistemini daha etkin hale getirerek hızlandırmak ve reel sektör ile bankacılık sektörünü rahatlatmak için çok yoğun bir çalışma içerisine girdiğini hatırlatarak, bunun sonucunda gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığını söyledi.

Yasal düzenlemelerin hayata geçmesinden sonra Hazine destekli kefalet sisteminin geçmiş yıllara göre çok hızlı ve etkili hale geldiğine işaret eden Şimşek, "10 Mart'ta bununla ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Bugün imzalayacağımız protokol ile aslında bu süreci tamamlamış oluyoruz. Hedeflediğimiz bütün yenilikler güçlü bir şekilde hayata geçmiş olacak." diye konuştu.

Bu kararla kapsayıcılık anlamında da çok önemli adım atıldığını dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

"Sağlanan kefaletlerin bakiye tutarının üst sınırı daha önce 20 milyar liraydı. Protokolle 250 milyar liraya çıkarılmış olacak. Bu çok ciddi bir rakam. Böylece bankacılık sektöründen yararlanıcılara çok daha büyük bir imkan sunulmuş olacak. Aslında yeni sistemin en önemli özelliği, biz kredi kefalet sürecini hızlandırıyoruz. Bunu portföy garanti sistemini (PGS) tesis ederek sağlıyoruz. Hazine olarak belirlediğimiz üst limit 250 milyar lira. Biz kredi garanti kurumu olarak bu çerçevede bankalara limit tahsis ediyoruz. Bankalar da doğrudan doğruya ihtiyaç sahibi KOBİ, ihracatçı veya KOBİ dışı firmalardan kredi talebini alıyor ve kendisi uygun gördüğü andan itibaren bir gün içerisinde süreç tamamlanmış oluyor. Başvurular doğrudan doğruya bankaya yapılacak, banka değerlendirmesini tamamlayacak, arkasından sadece KGF'ye ne kadar kredi tahsis edilmesi gerektiğini bildirecek. Sistem son derece basit, bürokrasi tamamen bu çerçevede kalmış oluyor."

- Bankacılık sektörüne çağrı

Hazine destekli kefalet sisteminin merkezinde PGS'nin bulunduğunu ifade eden Şimşek, "250 milyar liranın en az yüzde 80'inin PGS çerçevesinde firmalara kredi olarak tahsis edilmesini bekliyoruz, daha doğrusu böyle bir şartımız var. " dedi.

Bankacılık sektörüne de çağrıda bulunan Şimşek, şunları kaydetti:

"Bankacılık sektöründen bizim talebimiz şu: Kendilerinin verdiği bütün kredilerde ortalama batık oranı veya tahsili gecikmiş alacakları kredilerin oranı yüzde 3'ün biraz üzerinde. Biz bunun iki katı kadar bir alan sağlıyoruz, yani yüzde 7'ye kadar Hazine olarak biz üstleniyoruz. Dolayısıyla klasik bankacılık sistemi içerisinde abartılı teminat talebini de doğrusu çok sağlıklı bulmuyoruz. Hazine, bu kredinin duruma göre, KOBİ dışında yüzde 85, KOBİ'ler için yüzde 90, i̇hracatçı i̇çi̇n yüzde 100 kefi̇l olacak. Bugün yüzde 3 ci̇varında olan potansiyel kaybın iki katından fazlasını Hazine zaten garanti etmiş olacak. Onun için bankacılık sektörünün, özellikle zor durumdaki imalatı olan, iyi iş modeli olan, ihracatı olan firmalara el uzatmasını istiyoruz. Çünkü biz Hazine olarak elimizi taşın altına koyduk. Bankacılık sektörüne bu konuda klasik bir anlayışın ötesinde daha rahat şekilde hareket etmesini sağlayacak bir alan, iklim yarattığımızı düşünüyoruz."

-"KOBİ'ler ekonominin motoru, bunun güçlü şekilde çalışmasını istiyoruz"

Amaçlarının bütün ekonomilerin temelini oluşturan KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırarak bu sorunu çözmek olduğunu vurgulayan Şimşek, "Biz Hazine olarak KGF üzerinden kontra garanti sağlıyoruz. KOBİ'ler ekonomimizin motoru, bu motorun güçlü bir şekilde çalışmasını istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Hazinenin bu kefaleti sayesinde krediye erişimin artmasını, daha düşük faizlerle bunun sağlanmasını, vadenin makul düzeyde olmasını beklediklerini ifade eden Şimşek, "Sürdürülebilir bir finansman iklimi oluşturmak istiyoruz, bu sistemden amacımız da bu. İnanıyorum ki bu sistem sayesinde ekonomimiz daha da canlanacak, piyasalarda bu hissedilecek. KOBİ'lerimiz ciddi bir şekilde nefes alacak ve böylece ülkemizin büyüme hedeflerine ulaşmasında da bu sistemin büyük bir katkısı olacak." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "İhracat seferberliği dönemindeyiz, yatırım, istihdam ve ihracat seferberliği. Artık hiçbir firma sırtını sadece iç piyasaya, iç piyasa dinamiklerine dayayarak, sürdürülebilir bir iş modeli kuramaz." dedi.

Şimşek, Hazine Müsteşarlığı ile Kredi Garanti Fonu AŞ (KGF) arasında kredi kefalet sistemine ilişkin düzenlenen protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, sistemle sadece KOBİ'lere finansmana erişimin önünü açmadıklarını, KOBİ dışındaki firmalara da bu imkanı sağlayarak daha geniş bir kullanıcı kitlesini hedeflediklerini söyledi.

Sistem çerçevesinde KOBİ'lere 12 milyon liraya kadar kredi verilebileceğine işaret eden Şimşek, KOBİ dışındaki daha büyük firmalara da 50 milyon liraya kadar bankaların doğrudan doğruya, geriye kalanın da Kredi Garanti Fonu'nun değerlendirmesine tabi tutularak kredi verileceğini kaydetti.

İhracatçı ve Döviz kazandırıcı faaliyeti olan işletmelerin tümüne yüzde 100'e kadar Hazine kefaletiyle kredi sağlama imkanı sunduklarını anlatan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Artık ihracat seferberliğinin zamanı. Özellikle geçenlerde biz iş alemiyle bir araya geldiğimizde yapılan bir ankette şunu gördük, TOBB üyelerinin yüzde 80'i hiç ihracat yapmıyorlar. Bu çok ciddi bir sorun. İhracat seferberliği dönemindeyiz, yatırım, istihdam ve ihracat seferberliği. Artık hiçbir firma sırtını sadece iç piyasaya, iç piyasa dinamiklerine dayayarak, sürdürülebilir bir iş modeli kuramaz. Türkiye'nin hem dövize ihtiyacı var hem de içeride zaman zaman yaşanabilecek iniş ve çıkışlara yönelik olarak çok ciddi dış pazarlar var. Bunu dengelemesi lazım. Pazar çeşitlendirmesine mutlaka gidilmesi lazım."

Yeni düzenlemeyle diğer kesimlere de kefalet oranlarını artırdıklarını dile getiren Şimşek, KOBİ tanımına haiz yararlanıcılar için azami kefalet oranını yüzde 85'ten yüzde 90'a, KOBİ tanımı dışındaki kullanıcılar için ise bu oranı yüzde 75'ten yüzde 85'e çıkardıklarını hatırlattı.

-"Sistem çalışıyor, doğru kurgulandı artık uçuşa geçecek"

Gerek kefalet limitleri, gerek genel anlamda miktar anlamında bütün alanlarda ciddi adım atıldığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

"Yeni sistemimize ilişkin bir önceki Bakanlar Kurulu kararı ekim sonunda çıkmıştı. Ekim sonunda biz sistemi hızlandırmak için birtakım adımlar attık. Kredi kefalet sistemi gerçekten çalışıyor. 2009-2016'nın ekim sonuna kadar Kredi Garanti Sistemi üzerinden sağlanan kefaletlerin bakiyesi sadece 4 milyar lira. Halbuki son 4 ayda 18 milyar liraya çıktı. Şimdi kanun çıktı, Bakanlar Kurulu çıktı, bugün protokol imzalıyoruz ve 250 milyar liralık bir limit. Şimdi bu yeni sistemle birlikte inanıyorum ki çok hızlı bir şekilde KOBİ'lerimiz finansmana erişecek. Çünkü 4 ayda 18 milyar lira ciddi bir rakam. Firma sayısı da aynı şekilde artmış, 2009-2016 yılının ekim sonuna kadar Hazine kefaletinden yararlanan firma sayısı 11 bin, halbuki son 4 ayda bu rakam 70 bine çıkmış. Dolayısıyla sistem çalışıyor, sistem doğru kurgulandı ve şimdi sistem uçuşa geçecek."

Şimşek, gelecek dönemde gerek kredi üst limitlerindeki kefalet oranlarındaki artışın, gerekse komisyon oranlarında düşüşün ciddi bir rahatlama sağlayacağını belirtti.

Zor durumdaki firmalara el uzattıkları için komisyonu da "onbinde üçe" indirdiklerini hatırlatan Şimşek, bununla da sadece kredi garanti kurumunun masraflarının karşılanmasının amaçlandığını söyledi. Şimşek, "Zor durumdaki firmalara el uzatırken, komisyon da fiilen aslında bir anlamda kaldırılmış oluyor. Sadece ufak bir masraf karşılanmak üzere onbinde üçlük bir komisyon söz konusu." dedi.

-"Bankaların sermaye yeterlilik oranını da olumlu etkileyecek"

Söz konusu destekte bankaları da teşvik edecek bir husus olduğuna işaret eden Şimşek, "Hazine destekli kefalet birinci dereceden teminat olarak değerlendirildiği için Hazine destekli bu sistem ile sağlanan krediler bankaların sermaye yeterlilik oranlarını da olumlu yönde etkileyecek. Bankalarımızın elini tutan hiçbir şey yok. Güçlü bir şekilde 250 milyar lirayı değerlendireceğiz. Amacımız yatırımları, istihdamı, ihracatı artırmak, özü bu. Biz üretenin, istihdam sağlayanın ve dışarıya satanın yanındayız. Eskiden bunu belki politik olarak ifade ediyorduk, şimdi fiilen sahada bütün kolaylıkları sağlayarak buradayız." diye konuştu.

-"İhracatçıya pozitif ayrımcılık yaptık"

Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini, darbe girişimi ve terör saldırılarının yaşandığını, ekonomiye ilişkin birçok tedbir aldıklarını anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Bu tedbirler belki ortalık toz duman iken arzulanan etkiyi güçlü bir şekilde göstermiyor. Ama inanıyorum ki 16 Nisan'da güçlü bir 'evet'ten sonra memleketin önü açılacak ve belirsizlikler ortadan kalkacak. Belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla birlikte bu yatırım teşvikleri, yatırım seferberliği... Bütçede ihracat desteklerini üçe katladık. Reel sektöre krediye erişim noktasında da taşınır rehni reformu yaptık. Artık KOBİ'lerin alacakları ve makine teçhizatı da teminat olarak kullanılabilecek. Şimdi, Hazine olarak da 250 milyar liralık kredi garanti sistemini oluşturduk. Dolayısıyla ben inanıyorum ki uzun bir süredir yaşadığımız iç ve dış şoklar nedeniyle bir şekilde etkilenmiş olan ekonomimiz tekrar güçlü bir şekilde yeniden yüksek büyüme patikasına oturacak, sadece belirsizliklerin azalması gerekiyor."

İhracatçıların finansmana erişim problemlerinin giderilmesi ile döviz kazandırıcı faaliyetlerin de artacağına inandıklarını ifade eden Şimşek, bunun dış dengeyi de olumlu etkileyeceğini söyledi. Şimşek, "İhracatçıya yönelik pozitif ayrımcılık yaptık, yüzde 100 kefalet, bu çok önemli. Dolayısıyla inanıyorum ki daha dengeli, daha sürdürülebilir, daha kapsayıcı, inşallah daha yüksek bir büyüme dönemine hem yapacağımız ilave reformlarla hem de bu attığımız adımlarla gidebileceğiz." dedi.

Konuşmaların ardından Hazine ile KGF arasındaki protokolü, Başbakan Yardımcısı Şimşek, KGF Yönetim Kurulu Başkanı Faik Yavuz, KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli imzaladı.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin yönetimde istikrar sağladığı zaman başarılı olduğunu belirterek, Moody's'in Türkiye'ye yönelik not görünümü kararına ilişkin "Mevcut haliyle sistem iki başlılık içerdiği için ileride krizlere gebe. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurgusu da uluslararası normlara uygun... Bunu yaptıktan sonra Moody's'in veya başka bir rayting kuruluşunun değerlendirmesi değişir." dedi.

Şimşek, KOBİ ve ihracatçıların finansmana erişiminin kolaylaştırılması amacıyla gerçekleştirilen, Hazine Müsteşarlığı ile Kredi Garanti Fonu (KGF) arasındaki protokol imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Bankaların kredi kullandırmada oda yönetimlerine yakın firmalara öncelik verdiklerine" ilişkin iddiaların sorulması üzerine Şimşek, yeni getirdikleri sistem çerçevesinde odaların ve KGF'nin bir müdahalesi olmadığını, müracaatların doğrudan doğruya bankaya yapıldığını söyledi. Şimşek, başvurunun ardından bankanın, firmanın değerlendirmesini yapacağını, Hazinenin kefaletini de dikkate alarak, kredi talebini olumlu bulduğu ve limitini tahsis ettiği an KGF'nin işlemi onaylayacağını belirtti. Şimşek, "Herhalde KOSGEB ile bunu karıştıranlar var, benim aklıma o geldi... Şu anda devam eden bir KOSGEB, çok daha küçük ölçekte TOBB'un bazı bankalarla yaptığı bir nefes kredisi var. Orada da ben böyle bir şeyin ihtimalini zayıf görüyorum ama yeni getirdiğimiz sistemde odaların, KGF'nin bir müdahalesi, bir değerlendirmesi olmayacak." diye konuştu.

KGF kefalet desteği sağlanan kredilerdeki faiz oranlarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Şimşek, faiz oranlarının işletme kredisi, uzun vadeli proje kredileri ve riski yüksek firmalar için çok farklı olduğunu, bankadan bankaya da değişebildiğini belirterek, "Benim burada bir oran zikretmem doğru olmaz." dedi.

- "Önemli olan bizim ne yaptığımızdır"

Mehmet Şimşek, Moody's'in not kararıyla ilgili olarak da "Biz reform yapacağız, ekonomimizde aldığımız tedbirlerle yatırımda, ihracatta performansı yakalayacağız, ondan sonra başkalarının ne dediğine bakmayacağız. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Biz risklere, şoklara karşı Türkiye ekonomisinin direncini artıracak reform yapacağız." ifadesini kullandı.

İleride çıkabilecek krizleri engellemeye, yönetimde istikrarı sağlamaya yönelik bir anayasa değişikliği reformunun gündemde olduğuna dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

"Daha yeni G20'den geliyorum. Birçok insan Türkiye'deki bu anayasa değişikliğinin ne olduğunu bilmiyor. Bu değişiklik, başlıklar ve manşetler üzerinden değerlendirildiği için baktım ki birçok kişide klasik yanlış algı var. Dedim ki, 'Ben 65'inci Hükümetin Başbakan Yardımcısıyım. Cumhuriyet'imiz 1923'te yeni yolculuğuna başladı. O tarihten bu yana 65 hükümet... ABD 241 yıldır başkanlık sisteminde, 45'inci başkanı daha yeni göreve başladı. Bakın 241 yıl 44 başkan gelmiş, Türkiye daha 2023'te 100'üncü yılını dolduracak, 65'inci hükümet. Yönetimde istikrar sağlandığı zaman bu ülkede başarı oluyor. Mevcut sistem iki başlılık içerdiği için ileride krizlere gebe. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurgusu da uluslararası normlara uygun... Bunu yaptıktan sonra Moody's'in veya başka bir rayting kuruluşunun değerlendirmesi değişir. Türkiye'nin notunu 6-7 defa artırdılar. Küresel krizde bütün ülkelerin kredi notları düşürülürken bizim kredi notumuz arttı. Çünkü reform yapmıştık, direncimiz yüksekti, Türkiye ekonomisi güçlü bir performans ortaya koydu. Son değerlendirmelerin üzerine fazla da odaklanmamak lazım. Bizim cevabımız, dışarıda 'hayır' kampanyasına her türlü imkanı sağlayanlara, sandıkta güçlü 'evet'. Moody's'e de diğerlerine de en güçlü cevabımız, bu ülkenin temellerini daha çok sağlamlaştıracak yapısal reformdur, güçlü maliye politikasıdır ve sektörel dönüşümdür. Türkiye'nin daha dengeli, daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve daha yüksek büyümesi... Bunu da reformla, doğru politikalarla sağlayacağız."

- "Maksadımız, sektörümüzün bu branşta da faaliyet göstermesi"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, trafik sigortasında tavan fiyata ilişkin çalışmalara yönelik bir soruyu yanıtlarken, yasal anlamda geçmişte prim artışına sebep olan problemleri çözüme ulaştırdıklarını, Danıştayın "orijinal parça" konusundaki kararına yönelik bir düzenleme yaptıklarını aktardı. Serbest piyasada birçok oyuncu bulunduğunu ve rekabet olması gerektiğini vurgulayan Şimşek, vatandaşların fiyat karşılaştırması yapabilmesi için web sitesi hazırladıklarını anımsattı. Şimşek, şöyle devam etti:

"Baktık ki firmalar arasında çok büyük uçurumlar var, 'bazı firmalar sanki bu sektörde iş yapmak istemiyor gibi bir algı uyandı' bizde. Gerçekten de öyle bir algı var. Diğer alanlarda kar ediyorsunuz, bu alanda demek ki birtakım sıkıntılar oluşmuş. Bu sıkıntıları giderecek yasal düzenlemeleri yaptık, adımları attık, öngörülebilirliği artırdık. Yaklaşık olarak yüzde 10 civarı bir düşüş oldu, bunu kabul ediyorum. İki kata çıkmış primleri... Beklentimiz bu konuda biraz daha hassasiyetti, bu gelmeyince Hazine Müsteşarlığımız bu konuda bir çalışma yaptı. Orada da sektörü zora sokacak bir adım atmayacağız. Fakat gerçekten bu sektörde iseniz bütün branşlarda hizmet vermekle mükellefsiniz. Ortalamanın üç katı fiyat verenler var. Bu, 'aslında ben bu branşta çalışmak istemiyorum' demektir ama bu sistemin de çalışması lazım. Onun için biz bunu yine de süreli olarak getirdik. Bu sene için öngörüyoruz. Hazine Müsteşarlığının birtakım değerlendirmeleri var. Anadolu Ajansı ile yüzdeleri paylaştık. Maksadımız bugünkü ortalama fiyata yakın, onun çok altında bir şey değil, üst limit çerçevesinde sektörümüzün bu branşta da faaliyet göstermesi."

Şimşek, trafik sigortası konusunda sektörle birlikte çalıştıklarını belirterek, "Sektörün hiçbir şekilde idari kararlarla zora girmesi gibi bir öngörümüz yok. O nedenle yapacağımız düzenleme sağlıklı olacak, geçici olmasını ümit ediyoruz. İnşallah sektörün bu konudaki hassasiyetini de artırarak tekrar normalleşmeyi öngörüyoruz. Bu aşamada bizim bütün iyi niyetlerimize rağmen baktık ki bazı firmalar belirli branşlarda sigorta yapmaktan imtina ediyor, ceza verdik. Baktık o da çok etkili değil. Onun için şimdi böyle bir niyetimiz, çalışmamız var." ifadelerini kullandı.

- "Şeffaf, objektif kriterlere dayalı bir sistem getirdik"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, kullandırılacak kredinin bankalara hangi kriterler çerçevesinde dağıtılacağı ve geri ödemesi yapılmayan kredilerin açıklanıp açıklanmayacağı yönündeki sorular üzerine, bankacılık sektörüyle istişare ederek, aktif büyüklük ve şube sayısı gibi bazı unsurları dikkate alarak limit tahsisinin yapıldığını hatırlattı. Şimşek, şunları söyledi:

"Tamamen şeffaf, objektif kriterlere dayalı bir sistem getirdik. Sektörle birlikte çalıştık. Makro kuralları koyuyoruz, 'şu oranda kefil oluyoruz, şu kadar kaybı da karşılarız, siz de şu limitler çerçevesinde, şu kesimlere, şu kefalet oranlarında kredi verebilirsiniz' diyoruz. Bunları bankacılık sektörünün bilançosundan takip edeceksiniz. Bu sistemde Hazine kefaletiyle verilen kredilerde batıklar olduysa biz onu peyderpey karşılarız. Bunun maksimum, 250 milyar lira için 25 milyar lirayı aşacağını tahmin etmiyoruz. Bu çerçevede nihai yükümlülüğümüz 25 milyar lira. Bunun da hemen gerçekleşeceğini sanmıyoruz. Krediler peyderpey verilecek, belki bu sene hiçbir şey olmayacak, belki çok cüzi bir miktar olacak. Oldukça da Maliye Bakanlığımızın Hazineye tahsis ettiği bütçeden bunlar karşılanmış olacak. Bankaların bu çerçevede verdikleri krediyi Kredi Garanti Fonu üzerinden takip edeceğiz."

AA