Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Türkiye'de hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. O suç işleme eğiliminde olan suç işleyenler yargı önüne çıkartılıyorlar. Suç işleme oranları da Suriyeli kardeşlerimizin yüksek bir oran değil. İstenir ki hiçbir insan suç işlemesin. Ancak maalesef insanın olduğu yerde suç vardır." dedi

Kaynak, Kahramanmaraş'ta merkez Dulkadiroğlu Belediyesince yapılan Tematik Mutfak Müzesi'nin açılışı öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye konusunda Astana'da varılmak istenen noktanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hadise ilk çıktığında 6 yıl önce çözüm için ortaya koyduğu formül olduğunu söyledi.

Suriye'deki akan kanın durmasının hedeflendiğini dile getiren Kaynak, kadim bir ülke olan Suriye'nin bir zalimin, halkına duyarsız kalan bir diktatörün, halkın taleplerine bombalarla karşılık vermesiyle bu hale geldiğini ifade etti. Kaynak, "Bizim milletimiz bütün bunlara rağmen topladıkları yardımlarla, yaptıkları desteklerle kardeşlik ve insanlık görevlerini yerine getirmişlerdir. Son günlerde meydana gelen olayları milletimizin geneli için söylememek gerekir. Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye'nin yaptığı destek Birleşmiş Milletler ölçütlerine göre 25 milyar doları aşmıştır. Bu sene tahmin ediyorum 30 milyar doları bulacak. Bunun içinde büyük yekunu aslında halkımızın kendisinin yaptığı hizmetler vermektedir." dedi.

"Asla provokasyona gelmemeliyiz"

Kaynak, Kanada'da 180 kişi için törenle karşılama yapılırken İstanbul'da bir tanıdığının tek başına 300 Suriyeli ailenin iaşesini karşıladığını söylediğini belirterek, "Türkiye tüm insani tezlerde lider ülkedir." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Kaynak, şöyle devam etti:

"Suriyeliler meselesi, bizim insani yardımlar hususund ki yardımseverlik, hoşgörü hususundaki liderliğimizi gölgelememelidir. Milletimizden şunu istirham ediyorum. 6 yıl o insanlar yerlerinden yurtlarından oldular. Bombalardan, ölümden kaçtılar. Kadınlar ve çocuklar istismara uğramaktan kaçtılar. Kendilerini emin bildikleri ülkemizin topraklarına attılar. Bir an önce parçalanmamış, bütünü korunmuş Suriye olsun, kendi vatanlarına dönsünler diye dış politika yürütüyoruz. Ama içeride bulundukları müddetçe milletimizin 6 yıldan beri ensar zihniyetiyle yaptığı sahipliği devam ettirmesi en büyük arzumuzdur. Asla provokasyona gelmemeliyiz. Bir mülteci suç işlemişse onu kolluk kuvvetlerimize ihbar etmeliyiz ve yargının önüne çıkartılmasını sağlamalıyız. Türkiye'de suç işleyen hiç kimse asla cezasız kalmamıştır. Onlar da kalmazlar. Bu hoşgörüyü elden bırakmamamız gerekir."

Suriyeli mültecilerin Türkiye'de milletin emin ellelerinde olduğunu vurgulayan Kaynak, Suriyelilerin sadece yasalara uymakla kalmayıp, Türkiye'de geleneklere, örf ve adetlere de uymaları gerektiğini, böylece kardeşlik hukukunun devam ettirileceğini söyledi.

Kaynak, son günlerde yaşananlardan dolayı derin üzüntü yaşadıklarını belirtti.

En son Sakarya'da meydana gelen olayın da hiç tahayyül bile etmek istemedikleri bir hadise haline dönüştüğüne dikkat çeken Kaynak, "Ben orada katledilen kardeşimize rahmet diliyorum. İnşallah şehit hükmündedir. Karnındaki bebeğiyle katledilmişti. 10 aylık masum yavrusuyla katledilmişti. Bunu yapmanın bu harekete maruz kalan her kim olursa olsun kabul edilecek bir hadise değil." dedi.

Kaynak, "Türkiye'de hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. O suç işleme eğiliminde olan suç işleyenler yargı önüne çıkartılıyorlar. Suç işleme oranları Suriyeli kardeşlerimizin yüksek bir oran değil. İstenir ki hiçbir insan suç işlemesin. Ancak maalesef insanın olduğu yerde suç vardır." diye konuştu.

"Oyun büyüktür bu oyunu da bütün milletimiz görmelidir"

Geleneklere uyma ve hoşgörünün önemine dikkat çeken Kaynak, "Bizlerle beraber 6 yıldan beri bu topraklarda yaşayan muhacirler, mülteciler, bizim hem yasalarımıza hem geleneklerimize, örflerimize ve adetlerimize saygılı olmak ve ona göre davranmak zorundadırlar. Biz de kendilerini açlıktan, bombadan kaçan bu insanlar karşı hoşgörü vasfımızdan asla uzaklaşmamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak, Fırat Kalkanı Harekatı'ndan sonra yaklaşık 100 bin muhacirin kendi ülkesine döndüğüne dikkati çekerek, "Görüyoruz ki orada işler düzeldikçe Suriyeliler tekrar ülkelerine dönüyorlar." dedi.

Astana'da Türkiye'ye teklif edilen konulardan birinin İdlib bölgesinin orada yaşayan yaklaşık 1,5 milyon insanın can emniyetinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin garantisine alınması olduğunu dile getiren Kaynak, "Şimdi buradan Türkiye'den cenaze göndereceğiz sonra dönüp diyeceğiz ki biz buradaki insanların can emniyeti garantimiz olacak. Oyun büyüktür bu oyunu da bütün milletimiz görmelidir. Türkiye'yi sahada etkisizleştirmek istenmektedir. Astana'da, Cenevre'de masada olan Türkiye'yi maalesef dış politikada dezavantajlı duruma getirmek istenmektedir." diye konuştu.

Yemen'e İskenderun Limanı'ndan bir yardım gemisi göndereceklerini anlatan Kaynak, "Ne acıdır ki yardım gemisi için bile Yemen'e, Aden Limanı'na iniş ve yanaşma izni için uzun uğraşlar verdik. Geçtiğimiz hafta beni ziyarete gelen Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı'ndan özel ricam üzerine bu izin çıkabildi. Bizim milletimiz bir hususta dünyanın en cömert milletidir ve hükümetlerden de en cömert hükümetidir." ifadelerini kullandı.

AA