Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, son aylarda küresel risk iştahındaki olumlu seyir ve yaşanan maliyet yönlü gelişmelerin sınırlayıcı etkisine rağmen enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve yakın zamanda toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisindeki azalmanın fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturduğunu belirterek, "Bu nedenle, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanıncaya kadar para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri yakından izlemekteyiz. İhtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapabileceğimizi de ifade etmek istiyorum." dedi.

Çetinkaya, "Enflasyon Raporu 2017-III"ün tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda sunum yaptı.

Başkan Çetinkaya, farklı vadelerdeki kur takası piyasası faizlerinin politika faizi sürprizlerine tepkisini tahmin eden, yabancı yatırımcıların iç borç stokundaki payının uzun dönemli iç borçlanma faizlerindeki etkisini inceleyen ve son olarak kredi arzındaki beklenmedik değişimlerin büyüme ve enflasyon gibi temel makroekonomik değişkenlerdeki etkilerini analiz eden çalışmaların raporda yer aldığını söyledi.

Bu yılın ikinci çeyreğinin küresel risk iştahının güçlü seyrettiği bir dönem olduğuna işaret eden Çetinkaya, küresel iktisadi faaliyete ilişkin olumlu görünümün belirginleşmiş olmasına karşın, küresel enflasyon oranlarının halen düşük düzeylerde seyretmesinin risk iştahını desteklediğini vurguladı.

Çetinkaya, gelişmiş ülke merkez bankalarından gelen açıklamaların piyasalarda kısa dönemli dalgalanmalara yol açsa da küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin ılımlı olacağı beklentisinin korunduğuna dikkati çekerek, finansal piyasalardaki iyimser havaya bağlı olarak artan küresel risk iştahının katkısıyla piyasa oynaklıklarının düşük kaldığını, gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil getirilerinin yakın dönemde yataya yakın seyrettiğini anlattı. Bu çerçevede bir önceki enflasyon rapor döneminden bu yana gelişmekte olan ülke borçlanma senedi ve hisse senedi piyasalarına güçlü portföy girişlerinin sürdüğünü anlatan Çetinkaya, şöyle devam etti:

"Yurt içi iktisadi görünüme baktığımızda, para politikasındaki sıkı duruşun da etkisiyle döviz kuru oynaklığı ve risk primi göstergelerinin, ocak ayı sonuna göre diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha olumlu bir seyir izlediğini görüyoruz. 2017 yılının ilk yarısında destekleyici makro ihtiyati politikalar, kamu tedbir ve teşvikleri sayesinde kredi kullanımında ikinci çeyrekte kaydedilen belirgin ivmelenme çeyrek sonundan itibaren dengelenmeye başladı. Bu kapsamda son dönemde, finansal koşullar iktisadi faaliyeti destekleyici yönde katkı veriyor. 2016 yılı Aralık ayından bu yana yükseliş eğiliminde olan tüketici enflasyonu yılın ikinci çeyreğinde sınırlı bir düşüş göstererek yüzde 10,90 seviyesine geriledi. Bu kısmi iyileşmede petrol fiyatlarındaki düşüş ve yakın dönemde Türk lirasında gözlenen değerlenme eğilimi belirleyici olurken, talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği destek ikinci çeyrek itibarıyla azaldı. 2017 yılı ilk çeyreğinde iktisadi faaliyetteki toparlanma eğiliminin devam ettiğini gördük. Öncü göstergeler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ikinci çeyrekte de gücünü koruduğuna işaret ediyor. Ayrıca ekonomideki toparlanmanın sektörel yayılımının arttığı yönünde sinyaller alınıyor. İç talepte iyileşme gözlenirken, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürüyor. Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetin gücünü korumaya devam etmesini bekliyoruz."

- "Ticari kredi büyümesi ivmelenmeye devam etti"

Çetinkaya, bu yılın ikinci çeyreğinin başlarında küresel finansal koşullarda göreli iyileşme gözlenmekle birlikte Döviz piyasasındaki hareketliliğin kısmen devam ettiğine işaret etti.

Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli etkileri, ithalat ve gıda fiyatlarındaki artışın da etkisiyle yükselen enflasyonun fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturduğunu değerlendirerek nisan ayı Para Politikası Kurulu toplantısında parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar verdiklerini hatırlatan Çetinkaya, bu çerçevede Geç Likidite Penceresinden (GLP) borç verme faiz oranını yüzde 11,75’ten yüzde 12,25’e yükselttiklerini, ayrıca bu dönemde sistemin fonlama ihtiyacının büyük bir kısmını GLPden sağlamaya devam ettiklerini bildirdi.

Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Haziran ve temmuz aylarında küresel ekonomiye dair büyüme tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesinin ve düşen oynaklıkların risk iştahını desteklediğini gözledik ancak fiyatlama davranışlarına dair risklerin devam ettiğine dikkat çekerek para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdürdük. Küresel risk iştahının olumlu seyretmesi sonucunda orta ve uzun vadeli kur takası getirilerinde bir önceki rapor dönemine göre sınırlı bir gerileme gözledik. Son dönemde uyguladığımız sıkı para politikasının da etkisiyle Türkiyenin ima edilen döviz kuru oynaklığı gerileme eğilimini sürdürerek diğer gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına yaklaştı. Son aylarda küresel risk iştahındaki olumlu seyir ve yaşanan maliyet yönlü gelişmelerin sınırlayıcı etkisine rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve yakın zamanda toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisindeki azalma, fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturuyor. Bu nedenle, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri yakından izlemekteyiz. İhtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapabileceğimizi de ifade etmek istiyorum."

Başkan Çetinkaya, bu yılın ikinci çeyreğinde tüketici güvenindeki olumlu seyir ve destekleyici makro ihtiyati politikaların etkisiyle tüketici kredilerindeki artış eğiliminin sürdüğünü belirterek, buna ek olarak KOSGEB kredileri ve Hazine destekli Kredi Garanti Fonu kefalet imkanı gibi teşviklerin etkisiyle ticari kredi büyümesinin de ivmelenmeye devam ettiğini söyledi.

Çetinkaya, "Kredilere yönelik tedbirlere bağlı olarak ikinci çeyrekte bankaların işletmelere verdikleri kredilere ilişkin standartlar da gerek bir önceki çeyreğe gerekse tarihsel ortalamalara göre daha gevşek seyrederken, üçüncü çeyrekte ilave bir gevşeme beklentisi bulunmamaktadır." ifadelerini kullandı.

Tüketici enflasyonunun haziranda yüzde 10,9 ile Nisan Enflasyon Raporu tahminiyle uyumlu seviyede gerçekleştiğini belirten Çetinkaya, işlenmemiş gıda ve alkol-tütün dışı tüketici enflasyonunun ise tahminlerin bir miktar altında seyrettiğini bildirdi.

Çetinkaya, tüketici enflasyonunun tahminlerin üst sınırına yakın gerçekleşmesinin işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek artışlardan kaynaklandığının altını çizerek, "Tüketici enflasyonu aralıktan itibaren yukarı yönlü seyir izledi. Bu gelişmede temelde Türk lirasında sepet bazında yüzde 25lere ulaşan değer kaybı, gıda fiyatlarında arz koşullarının da etkisiyle meydana gelen ivmelenme ve petrol fiyatındaki artış etkili oldu." dedi.

Nisanda yüzde 12ye yaklaşan tüketici enflasyonunun, izleyen iki ayda sınırlı ölçüde yavaşladığına işaret eden Çetinkaya, son dönemde petrol fiyatları gerilerken, Türk lirasının yıl başındaki yüksek değer kaybının ardından bir miktar değerlendiğine dikkati çekti.

- "İktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimi sürüyor"

Çetinkaya, mart ayı itibarıyla enerji enflasyonunun düştüğünü, döviz kurundaki görünümle birlikte dayanıklı tüketim malı gibi kalemlerde fiyat artışlarının hız kestiğini söyledi. Öte yandan, Türk lirasındaki birikimli değer kaybının enflasyon üzerindeki gecikmeli etkilerinin, giyim ve dayanıklı dışı diğer temel mallar kanalıyla devam ettiğini dile getiren Çetinkaya, gıda enflasyonunun da temelde taze meyve ve sebze grubu öncülüğünde, geçen yıldan gelen düşük bazın da etkisiyle olumsuz seyir izlediğini kaydetti.

Çetinkaya, kırmızı et fiyatlarında yüksek oranlı artışların doğrudan ve yemek hizmetleri kanalıyla tüketici enflasyonu üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğunu belirterek, yıllık gıda enflasyonunun Nisan Enflasyon Raporunda varsayılan patikanın üzerinde gerçekleştiğini bildirdi.

İktisadi faaliyetteki toparlanmanın güçlenmesiyle talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin ikinci çeyrek itibarıyla azaldığına dikkati çeken Çetinkaya, bu dönemde enflasyon eğiliminde yavaşlama gözlenmesine karşın yüksek seviyelerin korunduğunu dile getirdi.

Çetinkaya, iktisadi faaliyetin yılın ilk çeyreğinde, Nisan Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü seyir izlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, 2017 yılı ilk çeyreğinde yıllık yüzde 5 arttı, çeyreklik büyüme ise yüzde 1,4 oldu. İktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimi devam ederken dönemlik büyümenin temel sürükleyicilerinin sırasıyla ihracat, inşaat yatırımları ve kamu tüketimi olduğunu görüyoruz. Makine-teçhizat yatırımlarındaki zayıf seyir sürdü, öne çekilen talebe bağlı olarak da özel tüketim yavaşladı. Bu dönemde büyümeye net ihracatın yüksek katkı yapması, cari işlemler dengesi açısından olumlu bir büyüme kompozisyonuna işaret ediyor. Son dönemde açıklanan veriler, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ikinci çeyrekte güç kazandığını ve sektörel yayılımının bir önceki döneme kıyasla arttığını gösteriyor."

- "Gıda enflasyonundaki yükseliş kademeli olarak sınırlanacak"

Maliye politikasının, uygulamaya konulan tedbir ve teşviklerin yanı sıra kamu yatırım ve tüketim harcamaları kanalıyla iktisadi büyümeyi desteklediğini ifade eden Çetinkaya, makroihtiyati politikalar ve kamu teşvikleri sayesinde tüketici kredilerinde gerçekleşen canlanma ve tüketici güven endekslerindeki iyileşmenin tüketim talebinin güçlenmekte olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.

Çetinkaya, 2017nin ilk yarısında, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, yurt dışı talep koşullarındaki olumlu seyirle net ihracatın büyümeye katkısının arttığını, mal ihracatındaki artışın cari açıktaki bozulmayı yavaşlattığını, çekirdek cari açık göstergelerinde ise iyileşme sağlandığını kaydetti.

Mal ihracatındaki güçlü seyrin cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesini beklediklerini vurgulayan Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Enflasyon tahminlerinde enerji, ithalat ve gıda fiyatları da önemli rol oynuyor. Nisan Enflasyon Raporu’nda 55 dolar olarak varsaydığımız ham petrol fiyatı 2017 ortalamasını yakın dönem gelişmeleri çerçevesinde 50 dolar olarak güncelledik. Dolar cinsinden ithalat fiyatları varsayımımızı ise 2017 yılı için yukarı çektik. İkinci çeyrekte yükselen gıda enflasyonu yüzde 14,34 ile Nisan Enflasyon Raporu öngörülerimizin bir miktar üzerinde gerçekleşti. Gıda enflasyonundaki yükseliş, büyük ölçüde işlenmemiş gıda grubundan kaynaklandı. Gıda enflasyonundaki mevcut durum ve temmuz-aralık dönemlerine ilişkin geçmiş gıda enflasyonu gerçekleşmeleri yıl sonu gıda enflasyonu varsayımının yukarı yönlü güncellenmesi gerektiğine işaret ediyor. Gıda Komitesi kapsamında alınacak tedbirlerin gıda enflasyonundaki yükselişi kademeli olarak sınırlamaya başlayacağını değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, gıda enflasyonu varsayımlarını yıl sonu için yüzde 10 olarak belirlerken, 2018 sonu için yüzde 7 olarak koruduk."

Çetinkaya, orta vadeli tahminler üretilirken, mali disiplinin korunacağını ve yönetilen-yönlendirilen fiyatlarla vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğini varsaydıklarını anımsattı.

Tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aşmayacağı ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünümü esas aldıklarını belirten Çetinkaya, temmuzda Bakanlar Kurulu kararıyla sigara ve diğer tütün mamullerinden alınan maktu ÖTV tutarlarında otomatik mekanizma çerçevesinde öngörülen artışın yapılmamasını Enflasyon Raporu tahminlerine yansıttıklarını bildirdi.

- Yabancı algısı pozitife döndü

Yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakış açılarına ilişkin bir soru üzerine, Merkez Bankası olarak yatırımcılarla düzenli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirten Çetinkaya, alınan tedbirlerin ve para politikasının etkisiyle finansal piyasada oynaklıkların azalması ve risk primlerinin düşmeye başlamasının olumlu bir tablo sergilediğini ifade etti.

Çetinkaya, yabancı yatırımcıların algılarının da pozitife döndüğünü gördüklerini dile getirerek, bunun portföy hareketlerinde ve ülkenin risk priminde kendisini gösterdiğini söyledi.

-"Piyasalarda oynaklığın azaldığını görüyoruz"

Yurt içi yerleşiklerle ilgili döviz tevdiat gelişmelerine ilişkin bir soru üzerine Çetinkaya, burada iki boyutun bulunduğunu söyledi. Çetinkaya, "Birincisi kurumsal ticari firmaların ana eğilimi operasyonel faaliyetlerinden kaynaklanan döviz yükümlülüklerinden dolayı zaman zaman döviz alımı yönünde gerçekleşiyor. Bunu da iş çevrelerinin doğal dengesi diye düşünmek lazım. Hanehalkında ise tarihsel eğilime uygun bir şekilde dönemsel olarak alış ve satış pozisyonları var. Burada piyasalarda oynaklığın azaldığını görüyoruz. Bu dönemde farklı yeni bir gelişme görmüyoruz." dedi.



AA