Advertisement
HABERLER ABONE OL

Torbalı Belediyesi ve Torbalı Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen "Güçlü Ekonomi, Güçlü İzmir, Güçlü Türkiye Toplantısı"nda konuşan Başbakan Yıldırım, son 9 yılda dünya ekonomisinde çok zorlu bir dönem geçtiğini ancak son dönemde dünya ekonomisinin yavaş yavaş büyümeye başladığını kaydetti.

Ülke ekonomisi üzerinde doğrudan etkisi olan ekonomilerdeki canlanmanın da Türkiye'ye olumlu yansımalarının görüldüğünü, bu sürecin devam etmesinin beklendiğini dile getiren Yıldırım, bu ortamda iş dünyasından yatırım ve üretim konusunda daha cesur davranmalarını istedi.

Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Yatırım yapacaksınız, arkanızda devlet var, hükümet var. Hiç merak etmeyin. Gereken destek hem burada hem Doğu ve Güneydoğu'da cazibe merkezleri projelerinde sizlerle beraber olacak. Büyümenin iş alanı sağlaması ve toplumun bütün kesimlerini kuşatması en sağlıklı olanıdır. Her vatandaşımızın bu büyümeden bir şekilde hakkı olan refah payını alması gerekiyor.

2010 yılından beri her yıl ortalama 940 bin vatandaşımıza iş sağlıyoruz. 'Niye işsizlik hala yüzde 10 küsur?' diye sorabilirsiniz ama unutmayın, her yıl iş gücüne bir milyon gencimiz katılıyor. Dolayısıyla daha fazla iş gücüne katılım var. İstihdamın daha fazla olması lazım. Bunu nasıl yapacağız? Daha fazla yatırım, üretim yapacağız. Ürettiğimizi satacağız, katma değer oluşturacağız, ekmeğimizi büyüteceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber başlattığımız istihdam seferberliği, iş gücü piyasasına tabiri caizse ilaç gibi geldi. Atıl duran iş gücü kapasitemizin, kadınlarımızın, gençlerimizin iş gücü piyasasına katılması, işsizlik oranının düşürülmesi kadar önemlidir. Bu kapasiteyi üretime yönlendirebilirsek ülkemizin büyüme potansiyeli bugünkü seviyenin daha da üzerine çıkacak."

- Enflasyonla mücadele

Yıldırım, AK Parti hükümetleri döneminde sağlanan önemli bir başarının da yüksek enflasyonla mücadele olduğuna işaret ederek, 2003-2016 döneminde yüzde 8,7 ortalamasına gerileyen enflasyonun 2017'de iki haneye çıktığını ifade etti.

Enflasyonda 15 Temmuz darbe girişiminin etkileri olduğuna dikkati çeken Başbakan Binali Yıldırım, şunları dile getirdi:

"Ama yıl sonuna kadar tek haneye düşüreceğiz. Son bir yıllık dönemde gerek kurdaki artış, gerekse gıda fiyatlarındaki mevsimsel oynaklık, enflasyonu artırsa da yıl sonunda tek haneli bir oranla tamamlamayı hedefliyoruz. Uzun vadede enflasyonu daha da aşağı düşürmek mecburiyetindeyiz. Enflasyon ve faiz, bir ülkenin gelişmesi, büyümesi, kalkınması önündeki iki önemli faktördür. Bunlar birbiriyle ilişkilidir. Bu konuda atılan önemli bir adım, gıda komitesinin çalışmasıdır. Bu komitenin temel amacı, üreticiden tüketiciye kadar olan fiyat artışlarının sebeplerini ortaya koymak ve gereken tedbirleri almak. Burada önemli bir mesafe aldık.

Ekim ayı sonu itibarıyla bu önlemler uygulamaya girecek. Böylece sebze meyve tedarik zincirinde yapısal bir dönüşümü hayata geçirmiş olacağız. Boşu boşuna mevsimlik gıda artışları, gıda oynaklığından enflasyonun artmasının önüne geçmiş olacağız."

Türkiye'nin sağlam kamu maliyesi, sağlıklı bankacılık sektörüyle bütün makroekonomik göstergelerinin birçok ülkenin önünde olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye'de halen faizlerin yüksek olmasının ise istikrarsızlığın hakim sürdüğü ve yönetim boşluklarından kaynaklanan sorunların had safhaya çıktığı bir coğrafyada yer almasından kaynaklandığını dile getirdi.

- "Başka ülke olsa belini doğrultamazdı"

Başbakan Yıldırım, AB tanımlı genel yönetim borç stokuna göre 2002'de tüm milli gelirin yüzde 72'sinin borç olduğu bilgisini paylaşarak, 2016 yılında bu oranın yüzde 28,3'e gerilediğini, bu alanda Avrupa, ABD ve Japonya gibi ülkelerden daha iyi durumda olduklarını vurguladı.

Bir ülkenin temelleri ne kadar güçlüyse o ülkenin içeriden ve dışardan gelen şoklara karşı o kadar dirençli olduğunun altını çizen Yıldırım, "15 Temmuz'u başka ülke yaşasaydı belini doğrultamazdı ama bizim milletimiz 15 Temmuz'u yaşadı, iki gün sonra normal yaşama döndü. Bir ay boyunca demokrasi nöbetleriyle ülkeye, bayrağa, demokrasiye, istikbale, istiklale sahip çıktı. Mali disiplini korumaya devam edeceğiz. Bankacılık sektörünün sağlam yapısını sürdüreceğiz. Bunlardan asla taviz vermeyeceğiz." diye konuştu.

- "Başka ülke olsa belini doğrultamazdı"

Başbakan Yıldırım, AB tanımlı genel yönetim borç stokuna göre 2002'de tüm milli gelirin yüzde 72'sinin borç olduğu bilgisini paylaşarak, 2016 yılında bu oranın yüzde 28,3'e gerilediğini, bu alanda Avrupa, ABD ve Japonya gibi ülkelerden daha iyi durumda olduklarını vurguladı.

Bir ülkenin temelleri ne kadar güçlüyse o ülkenin içeriden ve dışardan gelen şoklara karşı o kadar dirençli olduğunun altını çizen Yıldırım, "15 Temmuz'u başka ülke yaşasaydı belini doğrultamazdı ama bizim milletimiz 15 Temmuz'u yaşadı, iki gün sonra normal yaşama döndü. Bir ay boyunca demokrasi nöbetleriyle ülkeye, bayrağa, demokrasiye, istikbale, istiklale sahip çıktı. Mali disiplini korumaya devam edeceğiz. Bankacılık sektörünün sağlam yapısını sürüdüreceğiz. Bunlardan asla taviz vermeyeceğiz." diye konuştu.

Yıldırım, son dönemde üretim, Ar-Ge ve ihracatı desteklemeye yönelik adımlar hakkında bilgi vererek, yakında cazibe merkezi programlarını da başlatacaklarını kaydetti.

Hazine destekli Kredi Garanti Fonu kefalet sistemini etkin şekilde kullandıklarına dikkati çeken Başbakan Binali Yıldırım, "KGF'deki teminat tutarını 2 milyar liradan 25 milyar liraya çıkardık. Bu, ne demektir? Alınan kredi geri ödenmezse bir kısmının faizini, yüzde 7'ye kadar devlet ödüyor. Bundan sonra ne oldu biliyor musunuz? Dediler ki: 'Mahvolacağız, Hazine'ye çok yük gelecek.' Batık kredi oranı yüzde 3,5'tan yüzde 2,8'e düştü. Şu anda 'Geri dönmeyen kredi yok.' desek yanlış olmaz. İş adamımız krediyi kullanıyor, üretiyor, borcunu da geri veriyor."