Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Binali Yıldırım, Ege Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşmada, 2 gün boyunca Ege'nin ekonomisi, geleceği, vizyonunun konuşulacağını, tarım, sanayi, ticaret ve üretim konularının ele alınacağını belirtti.

Küresel ekonomide iyileşme görüldüğünü, Avrupa ekonomisinde de bir toparlanmanın söz konusu olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ancak yine de dikkat etmemiz gereken hususlar olduğunu işaret etmek isterim. İçinden geçtiğimiz bu dönemde küresel kriz sonrası ortaya çıkan ekonomik kırılganlık ve bölgesel gerilimler henüz bitmiş değil." dedi.

Bütün gelişmiş ülkelerin gayri safi hasılalarının en az 2,5-3 katı kadar borç seviyeleri olduğunu, rezerv para kullanmak suretiyle işlerini yürüttüklerini söyleyen Yıldırım, "Dünya değişiyor, bölgedeki dengeler değişiyor, zenginlik merkezleri değişiyor. Zenginlik merkezleri artık eskisi gibi Batı'da değil Doğu'ya doğru hicret ediyor. Yakın gelecekte, orta ve uzun vadede dünya ekonomisinde ve jeopolitik dengelerde de önemli bir değişimi hep beraber göreceğiz." ifadelerini kullandı.

 "Yanlış hesap Bağdat'a gitmeden dönmüş oldu"

Ortadoğu'daki durumun şu an için ümit verici olmadığını dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kuzey Irak'ta verilen yanlış karar... Bugün az önce bu kararı veren Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Barzani 'Referandum öncesi şartlara dönüyoruz' diye açıklama yaptı. E peki buraya gelecektin niye bu yanlışta ısrar ettin, niye yıllardır sizi himaye eden, hayat alanı oluşturan Türkiye'nin sözünü dinlemedin? Her neyse 'Yanlış hesap Bağdat'tan döner' derler ve nihayet yanlış hesap Bağdat'a gitmeden dönmüş oldu."

"Bize bir adım gelene 2 adım yaklaşırız"

Türkiye'nin bölgenin teminatı olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Türkiye Avrupa'nın da güvenliğinin giriş kapısı. Düşünün 10 milyondan fazla nüfus haraketi olan bölge var. Bu nüfus hareketinin Avrupa'ya akın etmesi demek Avrupa'daki tüm dengeyi altüst etmesi demek. Türkiye geçtiğimiz 6 yıl içinde 3,5 milyondan fazla evinden, barkından, yurdundan edilmiş insanlara kucak açıyor, onlara ev sahipliği yapıyor. Bununla da yetinmiyor Avrupa'ya gidecek göç istilasınının da önüne geçiyor. Bugün Ege Denizi'ndeki 2-3 yıl öncesine göre Avrupa'ya geçişler büyük oranda kontrol altına alınmıştır. Bütün bunları yaparken biz arzu ederiz ki Avrupalı dostlarımız Türkiye'nin katlandığı bu yüklerin, bu fedakarlığın daha iyi farkında olsun, takdir etsin. Ancak burada şunu söylemek isterim ki özellikle Avrupa'da son yıllarda yükselen milliyetçi akımlar ve İslam düşmanlığı Avrupa'da gelecek vizyon öngörüsünü tamamemen ortadan kaldırmıştır. Avrupa şu günlerde aşırılıklarla baş etmenin yollarını aramaktadır. Türkiye olarak söylediğimiz bir şey var, bize bir adım gelene 2 adım yaklaşırız. Bu yaklaşımımız devam ediyor."

Türkiye AB ilişkileri

Başbakan Yıldırım, Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin 50 yıllık hedefi ve beklentisi olduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O bakımdan Türkiye bugüne kadar birliğe tam üyelik konusunda kararlılığını sürdürmüştür ancak son 1-2 yılda yaşanan gerginlikler sonrası ilişkilerimizin arzu etmediğimiz bir düzeyde olduğunu biliyoruz. Bunun geçici bir durum olduğunu kabul ediyoruz. Bizim Avrupa'dan beklediğimiz şudur, özellikle Leipzig'den sonra gelecek vizyonunu gözden geçirmesi lazım. Türkiye'nin de içinde olduğu genişleyen bir Avrupa mı düşünüyor yoksa kendi sınırlarını yüksek duvarlarla kapatmış bir Avrupa kulübüne mi dönüşmek istiyor? Bu kararı Avrupa verecek. Biz buradayız. Avrupa Gümrük Birliğinin yenilenmesi, Avrupa ile kesilen müzakerelerin tekrar başlaması konusunda karar bizim değil, Avrupa Birliği'nindir. Komşumuz Yunanistan başından beri Türkiye'nin içinde olacağı bir Avrupa Birliği istemektedir, bu konuda yaklaşımının müspet olduğunu biliyoruz, bunun için de teşekkür ediyoruz."

"Türkiye'nin 2018'i, 2017'den daha iyi olacak"

Ekonomik kararları almanın kolay olmadığına dikkati çeken Yıldırım, "Türkiye'nin 2018'i 2017'den daha iyi olacak. Bunu kesinlikle bir yere not edin. Hem enflasyon tek haneli olmaya devam edecek, büyüme hedefimiz en az yüzde 5,5. Bakın bu yılın 3. çeyrek büyümesi çift haneli olursa şaşırmayın. Yıl sonu büyüme yüzde 7 olursa yine şaşırmayın." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminde Türk milletinin demokrasi yemini yaptığını daha sonra 16 Nisan'da yapılan referandumla halkın istikrardan yana tavır aldığını söyledi. Getirilen yeni hükümet sisteminde sürekli iktidar, sürekli istikrarın geçerli olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Demokrasi ve istikrar konusundaki bu mutabakat iş dünyası için en büyük gelecek güvencesidir. Bu nedenle Türkiye önümüzdeki yıllarda büyümede hız kesmeden devam edecek." şeklinde konuştu.

"Ekonomi birleştirir"

İstanbul İzmir Otoyolu Belkahve-Manisa bölümünün büyük oranda tamamlandığını, İzmir-Manisa arasındaki Sabuncubeli Tüneli'nde artık ince işlerinin yapıldığını, Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi'nde Uşak Eşme'ye kadar ihalesinin neticelendirildiğini aktaran Yıldırım, bu projelerle Türkiye'nin 3 büyük şehrinin birbiriyle hızlı tren ağı ve otoyollarla bağlanacağını bildirdi.

Bölgede birlikte kalkınmaya istekli olduklarını ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

"Komşu Yunanistan ile ekonomik ticari ve turizm ilişkilerini geliştirmeye devam ediyoruz. Ekonomi birleştirir. Evet ekonomi birleştirdiğine göre daha çok ekonomiyi konuşacağız daha çok olumlu gündeme yoğunlaşacağız, ihtilafları daha az konuşacağız, onlar da zamanı geldikçe mutlaka çözülecektir. Aynı coğrafyadayız, aynı kaderi paylaşıyoruz, gelecek kuşakların daha iyi şartlarda yaşaması için bizim sorumluluğumuz var. Bunu yerine getirmemiz lazım.

21. yüzyıldaki ekonomik yükselişimiz bölgede birlikte olmaktan geçer. Bir ülkenin fazla kalkınmasının tek başına bir anlamı yok, etrafındaki ekosistem aynı şekilde kalkınmamışsa bugün yaşadıklarımızı yaşarız. Ortadoğu'da yaşadıklarımızın sebebi budur. Dünyadaki büyümenin adil bir bölgesel dağılıma geçememiş olmasıdır. Refahın dağılımı adil olsaydı ne DEAŞ olurdu ne başka terör örgütleri olurdu. Onun için gelişmiş ülkelerin terörle mücadelede göz ardı ettiği bir şey var. Terörle mücadele sınırları kapatmakla olmaz veya terör risklerini etkisiz hale getirmekle de olmaz, bunlar geçici tedbirlerdir. Kalıcı tedbir, bölgeler arası refah farkının ortadan kaldırılması ve küresel barış ve kardeşliğin tesis edilmesidir."

"Yeni bir büyüme ve gelişme dönemi olacak"

Başbakan Yıldırım, içinden geçilen değişim sürecinin değişime ayak uydurulmasını zorunlu hale getirdiğine işaret ederek, "16 Nisan'da aldığımız kararla, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle beraber yeni bir değişim, yeni bir reform, yeni bir büyüme ve gelişme dönemi olacaktır." diye konuştu.

Bu yılının sonlarına gelindiğine değinen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Olumlu ekonomik gelişmeler sonucunda Türkiye küresel ekonominin gündeminde var olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz 9 ayı hatırlayın. 2017'ye girerken uluslararası değerlendirme kuruluşları, IMF'si, Dünya Bankası, diğerleri, raiting kuruluşları art ardına Türkiye'ye darbe vurdular. 'İşte Türkiye'nin notu düştü, Türkiye yatırım yapılamaz hale geldi filan falan..' 2017'nin ikinci çeyreğinden itibaren de art ardına inandırıcılıklarını sorgulatmamak için Türkiye'nin tahminlerinin düzeltmeye başladılar. Bugüne kadar 3 düzeltme yapan oldu. Önce yüzde 2 büyüme dediler. Sonra yüzde 4 dediler. Sonra yüzde 5 ve üzeri olabilir dediler, gidiyor. Ancak şunu söylemem gerekir ki 3. çeyrekte Türkiye büyük bir ihtimalle G-20 içinde en fazla büyüyen ülke olacak. Belki dünyada da 3. çeyrek itibarıyla bir rekor yakalama ihtimalimiz var. Diğer taraftan gerek yüzde 28'e gerilemiş kamu borcunun güçlü finans sistemizle Türk ekonomisi önümüzdeki dönemde büyüme performansını sürüdürecek. Dış ticaret ve yatırımlarla büyüyen bir ekonomi Türkiye'nin orta ve uzun vadede maratonunun en büyük gücü haline gelecek. Burada da ihracat ve yatırım ön plana çıkacak. Yılın ilk yarısında yüzde 5,1 büyümenin 3,9 puanı yatırımlar ve ihracattan geliyor. Büyümenin kalitesinden bahsediyorum.

Büyümenin kalitesi görüldüğü gibi 3'te 2'sinden fazlası yatırımlardan, ihracattan geliyor, tüketimden gelmiyor."

"Uluslararası kuruluşlar sınıfta kaldı"

Başbakan Yıldırım, 2017 başından itibaren bir ihracat seferberliği başlattıklarını, Eximbank'ın sermayesini 3 milyardan 10 milyara çıkardıklarını, bunun ihracatçı sayısı ve ihracat miktarının artması anlamına geldiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Sonuçlarını gördük.153,3 milyar dolar belirlemiştik, bu gidişle bunun üzerinde gerçekleşecek. Belki 156'yı da geçecek. Ortalama büyüme yüzde 8-10, dilimler halinde baktığımızda yüzde 14-15'e varan ihracatta büyüme gözlüyoruz. Uluslararası kuruluşlar bir kez daha Türkiye'nin büyüme tahminlerinde sınıfta kaldılar, tutturamadılar. Ama hükumet olarak biz de tutturamadık, ihracat hedefimiz yüzde 53'tü, yüzde 57 ile kapatacağız. Varsın bu yöndeki yanılmalar olsun. Aşağıya doğru yanılma olunca iyi değil de yukarıya doğru yanılmadan bir zarar gelmez."

AA