Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Reza Zarrab, ABD'de Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada tanık sandalyesinde verdiği ifadesine bugün de devam ediyor.

Zarrab dün ilk kez hakim karşısına çıkmış ve kendisine yöneltilen 7 suçlamanın tamamını hiçbir baskı altında kalmadan kabul ettiğini söylemişti.

Dün cezaevi kıyafetiyle ve kelepçeli bir şekilde duruşmaya getirilen Reza Zarrab, ifadesinin ikinci gününde koyu renk blazer bir ceket ve açık renk bir tişörtle duruşmaya getirildi.

Avukatlarının sivil kıyafetle gelebileceğini söylediği için sivil kıyafetlerle geldiğini belirten Zarrab, cezaevinde aldığı tehditler nedeniyle FBI'a ait bir tesiste kaldığını söyledi. Zarrab, tehditlerle ilgili ayrıntılı bilgi vermedi.

Reza Zarrab, İran parasını Hindistan'da dışarı çıkarmak için Hintli bir şirketin temsilcileriyle görüştüğünü söyledi. Reza Zarrab, görüşmenin 2012'de gerçekleştiğini ancak şirketin ismini hatırlayamadığını belirtti.

Reza Zarrab, Zafer Çağlayan ve İranlılar arasındaki birçok görüşme gerçekleştirildiğini ve kendisinin de bunlara katıldığını söyledi.

Halbank'la yapılan bir toplantıya ilişkin konuşan Zarrab, "Daha önce bahsettiğim gibi, İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) yetkilileri de İran'dan geldiler ancak İran Petrol Bakanı yoktu"

Savcı'nın Halkbank'tan kim vardı sorusu üzerine Zarrab, "Süleyman Aslan ve Mehmet Hakan Atilla" cevabını verdi.

Zarrab, bir telefon görüşmesi dökümünün sorulması üzerine bir toplantıya geç kaldığını ve bu nedenle emniyet şeridini kullanmak için İstanbul Trafik Şube Müdürü'nden yardım istediğini söyledi.

Zarrab, Süleyman Aslan'ın İran'a uluslararası ödeme yapmak için bankanın aracı olamayacağını söylediğini ancak işlemleri varolan sistemle yapmaya devam edebileceklerin işaret ettiğni söyledi. Zarrab, "Aslan, şema üzerinde çizdiğim şeyden bahsediyordu" dedi. 

Mahkemede bir başka telefon görüşmesinin dökümü Zarrab'a soruldu. Zarrab, "Daha önce şema üzerinde açıkladığım Hindistan'dan parayı getirmemizle alakalıydı. Hint parası bitti ve o parayı Arap Türk Bankası'na transfer ettik." dedi.

Paranın neden Halkbank'tan Arap Türk Bankası'na transfer edildiğinin sorulması üzerine Zarrab; "Paranın kaynağını gizlemek için başka bir bankayı sürece dahil ettik" dedi. Bunun Ekim 2012'de Halkbank'ta gerçekleştirilen toplantıda konuşulup konuşulmadının sorulması üzerine Zarrab, "Evet bu bir metod olarak konuşuldu" ifadelerini kullandı.

Parayı Türk Lirası'na çevirmenin öneminden bahseden Zarrab "Eğer dolar olsaydı, Arap Türk Bankası'na giderken önce ABD'ye gidecekti. Eğer Euro olsaydı, trasnfer edilirken önce Avrupa'ya gidecekti. Bunu Türki lirasıyla yaptık ve Türkiye'de kaldı."

Savcılık Zarrab'a Özgür Eker isimli bir kişiyle telefon görüşmesini sordu. Zarrab görüşmenin gerekçesini açıklarken, Hindistan'a ham petrol satan İran'ın parasının Hindistan'dan Halkbank'a, Halkbank'tan Arap Türk Bankası'na oradan da kendisine geldiğini söyledi.

Duruşmayı izleyen adliye muhabirleri, Zarrab'ın bazı ifadelerinin tamamen üçüncü kişilerden duyumlara yönelik olduğunu, bu nedenle dayanaksız görüldüğünü, savunma makamının aslında bu ifadelere "varsayım" diyerek itiraz edebileceğini fakat bu ifadelerin savunma makamını ilgilendiren bölümler olmaması nedeniyle itiraz etmemiş olabileceklerini söylüyor.
Buradan hareketle yine muhabirler, Zarrab'ın sürekli olarak Aslan ve Çağlayan gibi isimleri hedef alan ifadeler verdiğine, sanık koltuğunda oturmasına rağmen Mehmet Hakan Atilla'nın isminin 10 saatlik duruşma süresi boyunca sadece 4 kez geçmiş olmasına dikkat çekiyor.

Ayrıca Türkiye'de uzun süredir tartışılan bir konu olarak, savcı henüz nasıl elde edildiğine açıklık getirmediği bazı ses kayıtları üzerinden iki duruşmadır sorular soruyor. 

Zarrab, Süleyman Aslan'ın işlemlerin içerdiği riskler nedeniyle rahat hissetmediğini ve geleceği için endişelendiğini söyledi. Zarrab, Aslan'ın bu hassasiyetinin nedenini para istemesi olarak yorumladığını ve ona geri döneceğini söylediğini belirtti. "Ona neden geri döneceğini söyledin" sorusuna ise, "Çünkü, Zafer Çağlayan'dan onay almam gerekiyordu" şeklinde yanıt verdi. 

Zarrab'ın şirketinin iç muhasebe kayıtları yine delil sıfatıyla ortaya kondu. Zarrab, bu kayıtlarda İran'la yapıan ticarete ilişkin alınan ve ödenen paraların olduğunu söyledi. 
Zarrab bu kayıtları açıklarken bir kol saati için ödeme yaptığını, S.A. harflerinin olduğu bir kayıtta ise "nakit" ibaresiyle 2 milyon Euro ödeme göründüğünü açıkladı. Bağlamına ilişkin ise Zarrab bilgi vermezken, çok fazla rüşvet ödediğini, bazen yanlış kişilere, bazen de yanlış tutarlarda rüşvet ödediğini öne sürdü. 
Bunun yanında Zarrab, davanın tek sanığı Mehmet Hakan Atilla'ya kesinlikle rüşvet ödemediğini zaten Atilla'nın da hiçbir zaman rüşvet talep etmediğini söyledi.

Zarrab, Çin'de de benzer bir ticaret sistemi oluşturmak için şirket kurduğunu ve birkaç ay bu şirketin çalıştığını belirtti. Bu arada Zarrab'ın çalışanı Rüçhan Bayar'ın Çin'deki işle ilgili attığı bir email'in kanıt olarak sorguya dahil edilmesi talebine Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, "mesnetsiz ve şayia" olduğu gerekçesiyle itiraz etti.

Haberturk.com