Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) - Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında 100’ün üzerinde küresel yatırımcıyla bir araya geldiğini belirterek, "Onlarla Türkiye ekonomisini ve seçim sonrası reform gündemini konuşma fırsatı bulduk. Yatırımcılar son aylarda hayata geçirilen reformları olumlu buluyor, özellikle yatırım ortamını iyileştirme reformu birinci sınıf bir reform olarak öne çıkıyor." dedi.

IMF - Dünya Bankası Bahar Toplantıları ve G20 görüşmeleri kapsamında ABD'nin başkenti Washington’da bulunan Şimşek, AA muhabirinin sorularını yanıtladı, temaslarını değerlendirdi.

Şimşek, perşembe günü başlayan temaslar çerçevesinde birçok küresel yatırımcıyla buluşma fırsatı bulduğunu ifade ederek, “Dün çok yoğun bir gündü. Üç küresel yatırım bankasının ev sahipliğinde 100’ün üzerinde yatırımcıyla bir araya geldik. Onlarla Türkiye ekonomisini ve seçim sonrası reform gündemini konuşma fırsatı bulduk." diye konuştu.

Amerikalı yatırımcı ve şirket temsilcileriyle de bir araya geldiğini aktaran Şimşek, G20 oturumlarında ise küresel ekonominin durumunun ele alındığını söyledi. Kurala dayalı çok taraflı ticaret sisteminin korunması ve ülkelerin korumacılıktan uzak durması gibi birçok konunun tartışıldığını kaydeden Şimşek, “Aslında herkes korumacılığın kötü olduğunu, hiçbir sorunu çözmediğini, işe yaramadığını söylüyor. Ama nihayetinde bazı ülkeler korumacı tedbirler alabiliyorlar. O da bu platformun (G20) bu aşamada bunu engellemek için arzulanan bir çerçevede, güçte olmadığını gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Şimşek, bununla birlikte G20’nin bağlayıcı kararlar almamasına karşın ülkelerin ağız birliği yaparak korumacılığa karşı birleşmesini olumlu bulduğunu ve bütün ülkelerin korumacılık tuzağına düşmemesinin önemli olduğunu ifade etti.

ABD Hazine Bakanı ile demir çelik tarifesini görüştü

Washington temasları kapsamında, Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz ve ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ile görüştüğünü bildiren Şimşek, Mnuchin ile özellikle demir çelik ve alüminyum ürünlerine getirilen vergi konusunu konuştuklarını aktardı. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD Hazine Bakanı’na, Ekonomi Bakanlığımızın hazırladığı, bizim zaten ABD ile ticaretimizde Türkiye’nin aleyhine bir açık olduğunu, demir çelik ürünlerinde de açık olduğunu net şekilde ortaya koyan, Çin ve benzeri üçüncü ülkeler üzerinden Amerika’ya bu türden ürünlerin girme ihtimalinin olmadığını net olarak ortaya koyan bir not verdim. Ekonomi Bakanlığımız daha önce zaten buradaki muhataplarıyla iletişime geçmiş, bu hususları vurgulamış. Ama ben ABD Hazine Bakanı'na da bu hususu ifade ettim. İnşallah ABD bu çerçevede önümüzdeki dönemde yanlıştan döner ve daha sağlıklı bir politika geliştirir.”

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Dünya Bankası Grubu Başkanı Jim Yong Kim ile de bir araya geldiğini ve insani gelişmişlik endeksi üzerine yapılan yeni çalışmaları görüştüğünü söyledi.

Bu noktada, Dünya Bankasının Türkiye’ye verdiği güçlü desteğin altını çizen Şimşek, “Yatırım ortamını iyileştirme noktasında çok önemli bir reform yaptık. Dünya Bankası bize büyük destek oldu” dedi. 

“Erken seçim kararı ekonomi açısından olumlu”

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin Haziran 2018’e çekilmesini de değerlendiren Şimşek, “Aslında erken seçim kararı ekonomi açısından son derece olumlu bir karar, piyasaların tepkisi de bunu gösteriyor. Normal şartlar altında neredeyse 1,5 yıllık bir belirsizlik dönemi yaşanacaktı. Yani seçim atmosferi çok uzun sürecekti. Önce mahalli, sonra parlemento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktı. Şimdi seçimlerin erkene alınmış olması bu belirsizliği azaltıyor ki bu çok önemli." diye konuştu.

Şimşek, ayrıca erken seçimlerin 1,5 yıl kaybedilmeden temel yapısal reformlara odaklanma fırsat sunduğunu vurgulayarak, haziranda bütün belirsizliklerin ortadan kalkmasının yakalanan reform momentumu açısından da faydalı olacağını dile getirdi. Şimşek, “Türkiye, seçimlerin ardından beş yıllık yeni bir döneme güçlü bir şekilde girecek. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu birçok sorunun çok daha radikal bir şekilde çözümünün önü açılacak. Dolayısıyla yatırımcılar bu anlamda seçimlere yapıcı, olumlu bakıyorlar. Bu fiyatlara da yansıdı.” dedi.

Yatırımcıların son aylarda hayata geçirilen reformları olumlu bulduğuna işaret eden Şimşek, özellikle yatırım ortamının iyileştirme reformunun birinci sınıf bir reform olarak öne çıktığını kaydetti.

"Enflasyonist baskılar da azalma, cari açıkta daralma beklenebilir”

Enflasyonun aşağı çekilmesi için bir çaba göstereceklerini anlatan Şimşek, finansal koşullarda ve piyasalarda, Merkez Bankasının ne yapıp yapmadığından bağımsız bir sıkılaşma yaşandığını, bu sıkılaşmanın kredi hacmindeki genişlemeyi sınırladığını söyledi. Şimşek, “Bu daha sürdürülebilir makul bir büyüme çerçevesi demek. Bununla birlikte enflasyonist baskıların bir miktar azalması, cari açığın bir miktar daralması beklenebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, cari açıkta ise altın ithalatı ve petrol fiyatlarındaki artışın belirleyici olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlar doğrudan bizim kontrolümüzde olan hususlar değil. Zaten petrol ve altın ithalatı haricinde bakarsanız Türkiye’nin cari açığı, gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 0,5’i civarında. Dolayısıyla burada önemli bir kötüleşmeden çok birtakım geçici faktörlerin etkisini görüyoruz. Şunun altını çizmek lazım, turizimde güçlü bir toparlanma var. Avrupa’da büyüme ve istihdam, yani genel anlamda reel ekonomik performans küresel krizden bu yana en güçlü noktada. Bütün bunlar Türkiye’nin önümüzdeki dönemde büyümesini destekler, cari açığın daralmasını destekler.”

Şimşek, döviz kurlarının ise ekonomik temellerden kopuk bir şekilde siyasi ve dış mülahazalarla dalgalandığını ve Türk lirasının bu nedenle zaman zaman değer kaybı yaşadığını anlatarak, “Şimdi inanıyorum ki seçim sonrasında yeni bir dönem, reformların güçlü bir şekilde devreye sokulması ve doğru politika tepkileriyle orada göreceli bir istikrar söz konusu olabilir. Cari açığın, turizm ve Avrupa’daki toparlanma ile birlikte bir miktar daralması, altın ticaretinin normalleşmesiyle bu daralmanın zemin kazanması mümkün. Özetle resim bu.” ifadelerini kullandı.

IMF’ye “aşırı ısınma” yanıtı

IMF’nin Türkiye ekonomisinin “aşırı ısındığı” yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Şimşek, bu sene yüzde 5,5 büyümesi beklenen ekonominin “aşırı ısınma” tartışmalarını anlamsız kılacağına işaret etti. Şimşek, şunları kaydetti:

“Bu tartışma geçen sene yapılsa anlamlı olurdu çünkü Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ortalama büyüme yaklaşık yüzde 4,8. Şimdi bunun 1,5 katından fazla büyürseniz, aşırı ısınma tartışmaları anlam kazanır. Ama şu da bir gerçek, geçen seneki yüksek büyüme sonrasında bu sene için bizim hükümet olarak Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz büyüme hedefi yüzde 5,5. Yılın ilk çeyreğinde buna paralel bir büyüme söz konusu. Dolayısıyla aşırı ısınma vardıysa bu geçmişin hikayesi.”