Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobil projesine ilişkin, "Tüketiciyi canlandıracak, tüketici için cazibesini artıracak bir teşvik sistemi olacak. Babayiğitler noktasında kurulan şirketin üretim maliyetleri konusunda birtakım devlet destekleri verilecek." dedi.

Özlü, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Yerli otomobil konusuna değinen Özlü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) proje kapsamında kurulan şirkete yüzde 5 hisseyle ortak olduğunu ve böylece "babayiğit" sayısının 6'ya yükseldiğini söyledi.

Özlü, yerli otomobille ilgili çalışmaları çok kapsamlı teknik ve mali analizlere oturttuklarını belirterek, "Geçen 6 ay içinde yaptığımız teknik ve mali analizler sonucunda, fiyatlandırma konusu dahil bütün ana parametreleri belirledik." diye konuştu.

Fiyatlandırma konusunda iki destek unsuru bulunduğunu ifade eden Özlü, bunlardan birinin üretici şirketin, diğerinin satın alıcının desteklenmesi olduğunu bildirdi.

Özlü, üretimin aynı segmentteki rakiplere göre daha ucuz olmasını hedeflediklerini vurgulayarak, "Bu, pazar sürüş esnasındaki şartlarda yani 2021'deki şartlar dikkate alınarak değişebilir ama pazara giriş şartlarında daha ucuz, daha hesaplı, daha cazip bir otomobil piyasaya süreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Tüketici ve üretici teşvik edilecek"

Kalite açısından da emsallerine göre daha iyi bir otomobili pazara sunmaya çalışacaklarına işaret eden Özlü, fiyatlandırma konusuna ilişkin şöyle konuştu:

"Otomobil sektöründe fiyatlandırma piyasa tarafından yapılıyor. Aracınız hangi segmentteyse onun bir fiyat aralığı, alt ve üst limiti var. Üreticiler de piyasa şartlarındaki bu fiyat aralığında kalmak amacıyla maliyetleri düşürme yönünü tercih ediyorlar. Yani otomobil piyasasında fiyatlandırma 'maliyet artı kar' değil. Piyasada oluşan bir fiyat var. O fiyat aralığına girmek için üretim ve tasarım maliyetlerinizde zorlamalar yapmanız gerekiyor. Bu aşamada birincisi, tüketiciyi canlandıracak, tüketici için otomobilin cazibesini artıracak bir teşvik sistemi olacak. İkincisi, babayiğitler noktasında kurulan şirketin üretim maliyetleri konusunda birtakım devlet destekleri olacak. Bu, bir defaya mahsus, Ar-Ge masraflarının tamamının veya bir kısmının karşılanması, birtakım vergisel düzenlemeler olabilir. Her halükarda bu otomobil dünya piyasalarında rekabet edebilir, küresel ölçekte başarısı sağlayacak bir ürün olacak."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Üretilecek otomobilin bir numaralı müşterisi benim." dediğini hatırlatan Özlü, Türkiye'nin Otomobili Projesi'ni piyasaların, Türk toplumunun satın aldığını dile getirdi.

Özlü, "Yerli otomobilin prototipi üretildikten sonra, tahmin ediyorum ki milyon adedin üzerinde sipariş alabileceğimiz bir pazar var." dedi.

Pazarda hangi segmentte otomobil olacağını belirlediklerini de anlatan Özlü, şunları kaydetti:

"B ve C segmentlerinde bir otomobil olacak. Kaç modelle piyasaya gireceğiz? Beş model olacak. Önce 3, akabinde 2 model ilave edeceğiz. Bundan sonraki süreç tasarım ve üretim aşaması. İkinci fazda yer seçimi ve üretim tesisi oluşturulması var. Şu anda gündemimizde yer seçimi yok, bu 2019'un konusu. İnşallah 2019'da güzel bir teknik ve mali analiz yapacağız ve yeri seçeceğiz."

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye'nin Dijital Dönüşümü Yol Haritası'nı hazırladıklarını belirterek, "Dünya Ekonomik Forumunun hesaplarına göre, gelecek 10 yılda dijitalleşmenin, dijital dönüşümün ekonomik ve sosyal etkisi yaklaşık 100 trilyon dolar olacak. Hedefimiz, dünyadaki dijital dönüşüm pazarından 1 trilyon dolar pay almak." dedi.

Son 1,5 yıldır Türk sanayisinin hedefleri ve ne yapması gerektiğiyle dünyanın ne yaptığına ilişkin bilgileri içeren bir çalışma yürüttüklerini ifade eden Özlü, söz konusu çalışma sonunda Türkiye'nin Dijital Dönüşümü Yol Haritası'nı çıkardıklarını söyledi.

Özlü, Türkiye'nin şartlarının diğer ülkelerden farklı olduğunu, kendi şartları ve sanayisi nedeniyle söz konusu dijital dönüşüme yönelik "Türkiye'nin Sanayi Devrimi" tanımını kullanmak istediklerini bildirdi.

Türk sanayisinin dijital dönüşümünün 6 bileşenden oluştuğuna dikkati çeken Özlü, yol haritasında dünyadaki çalışmaların analizinin, Türk sanayisinin durumu ile ne yapılacağı ve ne olacağına ilişkin bilgilerin yer aldığını dile getirdi.

Özlü, Türk sanayisinin dijital dönüşüm sürecinin dışında kalmamasını istediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Dünya Ekonomik Forumunun hesaplarına göre, gelecek 10 yılda dijitalleşmenin, dijital dönüşümün ekonomik ve sosyal etkisi yaklaşık 100 trilyon dolar olacak. Hedefimiz, dünyadaki dijital dönüşüm pazarından 1 trilyon dolar pay almak. Bunun için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ve Bakanlığımızın katılımıyla Dijital Dönüşüm Platformunu kurduk. Bu çalışmayı birlikte yaptık."

Devlet olarak bu sürece öncülük etmek ve destek vermek istediklerinin altını çizen Özlü, üretim aşamasına kadar detaylı dönüşüme girecek sanayiyle bu çalışmayı yaptıklarını, kapsamı konusunda mutabık kaldıkları çalışmayı gerçekleştirirken de sanayicinin beklentilerini aldıklarını, görüşlerini söylediklerini ve uluslararası danışmanlık firmasından hizmet alımına gittiklerini anlattı.

Özlü, ülkelerin dijital dönüşüm programlarını incelediklerini ve kendi altyapılarını değerlendirdiklerini belirterek, her ülkenin kendi şartlarına göre farklı bileşenlerden oluşan bir platform hazırladığını söyledi.

Türkiye'nin dijital dönüşüm yol haritasının 6 bileşenden oluştuğunu ve bu bileşenlerden ilkinin "insan" olduğunu vurgulayan Özlü, eğitimli, nitelikli iş gücü yani dijital teknolojileri üretebilecek ve kullanabilecek insanın hedeflendiğini bildirdi.

- "Dijital dönüşüm insanla başlıyor"

Almanya ve İngiltere'de sanayicilerle yapılan ankette, "Dijital dönüşümün yani Endüstri 4.0'ın önündeki en büyük engel, sıkıntı nedir?" sorusuna "Nitelikli insan, iş gücü" cevabının geldiğini aktaran Özlü, "Yani insanla başlıyor, insanla devam ediyor ve insanla başarıya ulaşıyor." diye konuştu.

Özlü, söz konusu çalışmada, dijital teknoloji eğitimi veren 100 tematik kolej kuracaklarını, dijital teknoloji eğitimi verecek, eğiticilerin eğiticisi olacak 400 teknoloji öğretmeni yetiştireceklerini ifade ederek, bu süreçte 100 bin dijital teknoloji eğitimi almış teknisyenle dijital teknoloji alanında doktoralı personel yetiştireceklerini bildirdi.

Dijital teknoloji alanlarında eğitim görecek 30 bin öğrenci olacağına işaret eden Özlü, dijitalleşme konusunda yaklaşık 50 sürekli eğitim merkezi açacaklarını kaydetti.

Özlü, 10 bin sanayi işletmesini farkındalık programına katacaklarını belirterek, imalat sanayinde dijital yetkinlik kazandırılmış nitelikli 300 bin kişilik iş gücü geliştireceklerini dile getirdi.

Türkiye'nin Dijital Dönüşümü Yol Haritası'nda ikinci bileşenin "dijital teknoloji" olduğunu ifade eden Özlü, teknoloji ve yenilik kapasitesini geliştirmek için öncelikli teknolojilere odaklanan uygulamalı 50 araştırma merkezi kuracaklarını, öncelikli teknolojilerde ihtisaslaşmış 60 bin Ar-Ge personeli yetiştireceklerini, 2 bin 500 Ar-Ge merkezinde uygulamalı dijital yenilik projesi yapacaklarını, dijital teknoloji alanlarında tescilli 250 patent üreteceklerini anlattı.

Üçüncü bileşenin veri bilişim altyapısının güçlendirilmesi olduğunu bildiren Özlü, burada sanayi bölgesinde yer alan işletmelerin, gigabayt/saniye düzeyinde erişim hızına sahip olmalarını sağlayacaklarını söyledi. Teknoloji geliştirme bölgelerinde gigabayt/saniye düzeyinde erişim hızına sahip altyapı kuracaklarını dile getiren Özlü, bulut teknolojisinden yararlanan sanayi işletmeleri arasında ulusal endüstriyel platformu kullananların oranının yüzde 50 olacağını bildirdi.

- "Yerli teknoloji tedarikçilerini destekleyeceğiz"

Özlü, işletmelerin tamamının siber güvenlik önlemini alacağına dikkati çekerek, 5G mobil haberleşme teknolojilerini yurt içinde geliştireceklerine işaret etti.

Dördüncü bileşenin tedarikçiler yani yerli teknoloji tedarikçilerinin desteklenmesi olduğunu ifade eden Özlü, dijital dönüşümü kaçınılmaz gördüklerini söyledi.

Eski sanayi devrimlerinin geriden takip edildiğini anımsatan Özlü, "Bugün buna başlamazsak, bu işe girmezsek, bundan 10 sene sonra dijital teknolojileri üreten şirketler, yabancı batılı ya da doğulu şirketlerin pazarı olacağız. Dolayısıyla önlem almamız gerekiyor. Yerli teknoloji tedarikçilerini destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Beşinci olarak, bin adet orta ve büyük dijital teknoloji üreticisi yetiştireceklerini ve destekleyeceklerini bildiren Özlü, şunları kaydetti:

"Teknoloji firmalarımızın yaklaşık 1 milyar dolar sermaye yatırımı yapmalarını sağlayacağız ve 10 adet dijital dönüşüm merkezi kuracağız. Her yıl düzenleyeceğimiz fuarlarla teknoloji firmalarımızı sanayicilerimizle buluşturacağız. 7 bin imalat sanayi işletmesini dijital dönüşüm merkezlerinden faydalandıracağız. 2 bin 500 imalat sanayi işletmesi dijital olgunluğa erişecek. 81 ilde dijital dönüşüm hedefliyoruz."

Türkiye'nin dijital dönüşümünün nasıl olacağı konusunda son bileşenin "yönetişim" olduğunu ifade eden Özlü, bu konuda dijital dönüşüm platformunu kurumsallaştıracaklarını anlattı.

Özlü, bu konuda Bakanlar Kurulu kararı alacaklarına işaret ederek, "Platform içinde daimi komiteler kuracağız. Bu komiteler; dijital müfredat yani eğitimle ilgili müfredat, takip ve tavsiye komitesi, veri iletişim standartları komitesi, odaklı dijital teknolojiler komitesinden oluşacak. Bizim bu konuda kamu ve özel sektör tarafında paydaşlarımız bulunacak." dedi.

Bakan Özlü, dünyadaki dijital dönüşüm hareketlerini takip edeceklerini vurgulayarak, bu çerçevede, Dünya Endüstri Forumuna TÜBİTAK'ın üye olacağını bildirdi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye'nin Otomobili Projesi kapsamında 15 yıllık sürede 3,2 milyar avroluk yatırım yapılmasını öngördüklerini belirterek, "Bu projenin Türk ekonomisine katkısı 50 milyar avro olacak. Bunlar varsayım değil, bir fizibilite çalışması sonucu ortaya çıkmış rakamlardır." dedi.

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin yerli otomobil projesi konusundaki eleştirilerini yanıtlayan Özlü, İnce'nin öğretmen kökenli olduğunu hatırlatarak, "Maalesef okumuyor, dersine de çalışmıyor. Öğretmenlik hayatında da hazırlık yapmadan öğrencilerine ders anlattıysa gerisini siz düşünün." diye konuştu.

Özlü, tasarladıkları otomobilin dijital teknoloji ve akıllı sürüş sistemleri ile donatılmış geleceğin otomobili olduğunun altını çizerek, bu otomobilin elektrikli olacağını, artık içten yanmalı motorların sonuna gelindiğini ifade etti.

Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde önümüzdeki yıllarda içten yanmalı motorlara sahip araçların şehir merkezlerine girişinin yasaklanacağına dikkati çeken Özlü, büyük firmaların tamamen elektrikli otomobil üretmek üzerine planlama yaptıklarını kaydetti.

Özlü, Türkiye'nin Otomobili Projesi'nde sadece devletin bulunmadığına işaret ederek, burada Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) dahil, özel sektörün 6 kuruluşu olduğunu anımsattı.

Bunların ihracat yapan, Türkiye ölçeğinde yaygın bayileri olan, dünyayı takip eden şirketler olduğuna işaret eden Özlü, "Muharrem İnce, bu şirketlerden herhangi birini arayıp sorsa doğruyu öğrenebilirdi. Maalesef muhalefet çalışmıyor, tembel, okumuyor, düşünmüyor. Dedikodu tabir edilen ifadelerle muhalefet yapıyor. Dolayısıyla Muharrem İnce'nin söyledikleri gerçeği yansıtmıyor. Bizim projemizle ilgili biraz çalışsa, okusa sanki daha doğru olur diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

- "Küresel bir başarı hedefliyoruz"

Özlü, proje yönetiminde iki kademe bulunduğunu, bunlardan birinin çalışma grubu olduğunu ve şirketlerin üst yöneticilerinden oluştuğuna işaret ederek, projeye kapsamında üst yönetici (CEO) olarak Mehmet Gürcan Karakaş'ın atandığını hatırlattı. Özlü, yönlendirme kurulunda ise kendisinin yanı sıra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve proje ortağı şirketlerin sahiplerinin yer aldığını ifade etti.

Üst yönetici belirlerken uluslararası ölçekte başarılı olmuş bir Türk aradıklarını anlatan Özlü, bu kapsamda bir insan kaynakları firmasıyla anlaştıklarını ve Türkiye ile dünyada başarılı olmuş 15 kişinin tespit edildiğini söyledi.

Çalışma grubunun söz konusu 15 kişiyle yaptığı mülakat sonucu, sayının 3 kişiye düştüğünü, yönlendirme kurulunun da bu kişilerle görüşme yaptığını bildiren Özlü, çalışmaların sonucunda Karakaş'ı ortak kararla belirlediklerini dile getirdi.

Özlü, Almanya'da yapılan bir araştırmada, Karakaş'ın bu ülkedeki en başarılı 100 üst düzey yöneticiden biri seçildiğine dikkati çekerek, "Henüz yaşı genç, 50'li yaşlarda. Aşağı yukarı 28 yıldır uluslararası bir firmada çalışıyor, ODTÜ mezunu, bir süre Aselsan'da çalışmış bir Türk. Küresel bir başarı hedefliyoruz. Bunun için küresel piyasaları bilen bir Türk ile çalışmak istiyoruz." diye konuştu.

- "48 aylık bir dönem öngördük"

Türkiye'nin otomobil sanayisi konusunda çok büyük yetenekler kazandığını vurgulayan Özlü, bunun artık bir markayla taçlandırılması gerektiğini ifade etti.

Özlü, üretim yerinin belirlenmesi hususunda fizibilite çalışması yapacaklarına dikkati çekerek, bu kapsamda 22 ilden talep geldiğini ifade etti. Özlü, gelecek yıl teknik ve mali analizlerin yapılmasının ardından üretim yerinin belirleneceğini bildirdi.

Proje kapsamında atılacak adımlara ilişkin 48 aylık iki aşamalı çalışma takvimi belirlediklerini aktaran Özlü, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Zaten bir otomobilin tasarım aşamasından piyasaya sürülmesine kadar geçen süre 36 ile 60 ay arasında. Bu, bütün dünyada böyle. Birinci fazda ortak girişim grubunun oluşturulması var, bunu oluşturduk. Kapsamlı bir mali ve teknik analiz çalışması var, bunu da yaptık. Şirketin ortaklarının belirlenmesi konusunu aştık. Şirketin 6 ortağı var. Beş ortak yüzde 19 hisseye sahip eşit ortak, TOBB yüzde 5 hisse ile ortak."

Söz konusu otomobilin bütün fikri ve sınai mülkiyet haklarının Türkiye'ye ait olacağına işaret eden Özlü, "Bunu başaracağız. Yaptığımız teknik ve mali analiz sonucunda, yaklaşık 15 yıllık bir süre içinde, 3,2 milyar avroluk bir yatırım öngörüyoruz. Bu projenin Türk ekonomisine katkısı 50 milyar avro olacak. Bunlar varsayım değil, bir fizibilite çalışması sonucu ortaya çıkmış rakamlardır. Cari açığa 7 milyar avro katkı sağlayacak. Doğrudan 4 bin ama dolaylı olarak da kattığımızda 20 bin kişiye istihdam sağlayacak bir proje." ifadesini kullandı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, seyir füzeleri konusunda son zamanlarda çalışmaların derinleştirildiğini belirterek, "300 kilometreye kadar menzile sahip seyir füzesi geliştirdik, bunu uçaklara entegre ettik ve bugünlerde çok gündemde olan F-35 uçaklarına da entegrasyonu konusunda ciddi mesafeler aldık." dedi.

Türkiye'nin Antarktika'daki bilimsel çalışmalarına ilişkin soru üzerine Özlü, kıtaya bilim üssü kurulması projesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda yürütüldüğünü söyledi.

Özlü, Antarktika kıtasıyla ilgili 29 danışman ülke ve 24 gözlemci ülke bulunduğunu anımsatarak, "Türkiye gözlemci ülkeler statüsünde. Hedefimiz, danışman ülke statüsüne geçmek. Bunun şartlarından birincisi Antarktika Anlaşması'nın Meclis tarafından onaylanmasıydı. Bunu 2017 yılında onayladık. Diğer şartı ülkemizin Antarktika'da kutup araştırmaları yapmak üzere bir ulusal bilim programının olması. Bunu geçen sene hazırladık, onayladık. Şu anda Türkiye'nin Antarktika'da bilimsel araştırmalar yapmak üzere ulusal bir programı var." diye konuştu.

Danışman ülke olmak için ayrıca, Antarktika'ya en az 3 bilimsel sefer yapılması gerektiğine işaret eden Özlü, şu ana kadar 2 bilimsel sefer düzenledikleri, 3'üncü seferin de gelecek sene yapılacağını bildirdi.

Özlü, 3'üncü seferin ardından danışman ülke olmak için başvuruda bulunacaklarına dikkati çekerek, düzenledikleri seferlerde Antarktika'da kuracak üssün yeri ve burada hangi çalışmalar yapılacağı konusunda veri topladıklarını kaydetti.

Topladıkları veriler sonucunda Ulusal Kutup Araştırmaları Bilim Programı'nı hazırladıklarını ifade eden Özlü, şöyle konuştu:

"Üssün kurulacağı yerle ilgili çalışmalar yapıldı. Antarktika'daki Horseshoe adasına konuşlanacağız. Üssün teknik ve mimari donatılarıyla ilgili verileri aldık. Bunları bu yaz sonuçlandıracağız. Üssümüz Türkiye'nin danışman ülke konumuna geçmesini sağlayacak ve ülkemizdeki bilimsel araştırmalara başka bir boyut kazandıracak. Türk bilim adamlarımız, yer bilimleri, deniz bilimleri çalışmalarıyla buzul çağ ve prehistorik çağa ait bulgular konusunda incelemelerde bulunacak."

- "Seyir füzelerinin F-35'lere entegrasyonunda ciddi mesafe aldık"

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsünün (SAGE) son projelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özlü, "SAGE'nin çalışmaları özellikle seyir füzeleri konusunda son zamanlarda derinleşti. 300 kilometreye kadar menzile sahip seyir füzesi geliştirdik, bunu uçaklara entegre ettik ve bugünlerde çok gündemde olan F-35 uçaklarına da entegrasyonu konusunda ciddi mesafeler aldık." ifadesini kullandı.

Özlü, Türkiye'nin ilk milli hava füzeleri GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN'a da değinerek, "Bunların balistik atışları yapıldı. Bu sene yerden hareketli hedeflere atış testlerini yapacağız. Haziran 2020 gibi de tamamlanmış, envantere girebilmiş durumda olacak." dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çin, Malezya, Singapur'un gelişmesinde çok önemli rol oynayan Mega Endüstri Bölgeleri Projesi'ni gelecek dönemde Türkiye'de hayata geçireceklerini bildirdi.

Bilişim Vadisi'nin, Kocaeli'de kurulmaya başlandığını belirten Özlü, projenin beş etaptan oluştuğunu, birinci etabın tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.

İlk etabın birinci kısmının tamamlandığına işaret eden Özlü, buraya yaklaşık 35 firmanın yerleşerek faaliyete geçtiğini vurguladı.

Özlü, "Bu yazın sonuna doğru birinci etabın tamamını bitireceğiz ve güzel bir açılış yapacağız. Burada yaklaşık 50 bin çalışan olacak, daha çok bilişim teknolojileri, bilgi ve iletişim teknolojileri üzerine çalışacaklar. İkinci, üçüncü, dördüncü etaplara ise yüksek teknolojiye haiz ürünler üreten, tasarlayan, araştıran ve geliştiren şirketlerimizi konuşlandıracağız." dedi.

Bilişim Vadisi'nin Türkiye'nin bilim ve teknolojideki merkezi olmasını istediklerinin altını çizen Özlü, merkezin Kocaeli'de bulunmasının yüksek teknolojinin sanayiye enjekte edilmesinde önemli katkılar sağlayacağını ve proje tamamlandığında 100 bin kişiye istihdam sağlanacağını kaydetti.

İzmir-Urla'da da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünün olduğu bölgede bir teknoloji üssü kurduklarını ifade eden Özlü, buranın da uluslararası ölçekte bir yer olacağını, dünyada başarılı olmuş Türk ve yabancı bilim insanlarıyla mühendislere çalışabilecekleri bir ortam oluşturduklarını ve onları burada istihdam edebileceklerini bildirdi.

- Büyümede KGF ve KOSGEB kredilerinin katkısı

KOBİ'lerle ilgili tanımı değiştirdiklerini anımsatan Özlü, "KOBİ tanımında insan sayısı ve ciro iki önemli kriterdi. İnsan sayısı değişmedi fakat ciroyu değiştirdik. Ciro konusunda 40 milyon rakamı vardı, bunu 125 milyon liraya çıkardık. 125 milyon liraya kadar cirosu olan şirketler KOBİ tanımı kapsamına alındı ve desteklerden istifade edecekler" diye konuştu.

Özlü, son dönemde sanayide yüksek teknolojiye geçişi sağlamak amacıyla yüksek teknoloji tabanlı girişimcilere ve KOBİ'lere verilen desteğin artırıldığını, bu sene KOSGEB desteklerinin ağırlıklı olarak bu kuruluşlara ayrıldığını dile getirdi.

KOSGEB'in 1990-2002 döneminde toplam 4 bin 71 KOBİ'ye 14 milyon 500 bin lira destek verdiğini belirten Özlü, şöyle devam etti:

"KOSGEB, 2003-2018 döneminde yaklaşık 320 bin KOBİ'ye 234 kat artışla 3,4 milyar lira destek verdi. 14,5 milyon lira ile 3,4 milyar lira arasındaki fark 234 kat. Yine 2003-2018 yıllarında 507 bin 208 KOBİ'ye yaklaşık 20 milyar lira faizsiz kredi desteği verdik. Bundan 507 bin 208 KOBİ istifade etti. 2016'nın sonunda ve 2017'nin başında hem Kredi Garanti Fonu (KGF) hem de KOSGEB'den kredi kullandırdık. Bizim KOSGEB'den kullandırdığımız kredi tutarı 2017'de 6,7 milyar lira. Yine KGF'den 250 milyar liralık bütçe oluşturulmuştu. Bunun da yaklaşık 200 milyar lirası kullanıldı. Geçen yılki büyümemizde hem KGF'nin hem de KOSGEB kredilerinin önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum."

- Mega endüstri bölgeleri

Mega Endüstri Bölgeleri Projesi'ni çok önemsediklerini anlatan Özlü, bunun üzerinde yaklaşık 1,5 yıldır çalıştıklarını söyledi.

Türkiye'de 5 bölgede mega endüstri bölgesi kurmak istediklerini ifade eden Özlü, bunları "Doğu Karadeniz Bölgesi (Trabzon), Batı Karadeniz (Filyos Endüstri Bölgesi civarı), Güney Marmara Bölgesi (Bandırma-Çanakkale arası), Kuzey Ege (Çandarlı Limanı arka bölgesi), Doğu Akdeniz Bölgesi (Hatay-Adana-Mersin)" olarak sıraladı.

Özlü, bunun çalışmalarını yaptıklarına işaret ederek, "Örneğin Trabzon'da arazi sorunumuz var, burada denizi dolduracağız. Yaklaşık 2 bin 700 dönümlük bir alan oluşturacağız. Trabzon'da kuracağımız endüstri bölgesinde yaklaşık 10 bin çalışan olacak." ifadesini kullandı.

Mega endüstri bölgelerinin Türkiye'ye sanayide ve teknolojide sıçrama yaptıracak önemli bir hamle olduğunu vurgulayan Özlü, Singapur, Malezya ve Çin'de bunun çok güzel örneklerinin bulunduğuna dikkati çekti.

Bu bölgelerin OSB'lerden ölçek olarak farklı olduğunu anımsatan Özlü, bunların mega ölçekli yapılar niteliğinde bulunduğunu anlattı.

Özlü, "Bizim düşündüğümüz endüstri bölgeleri, sanayi potansiyelimizin, sanayimizin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payını iki katına çıkarmayı hedefleyen programın parçası." değerlendirmesinde bulundu.

Endüstri bölgelerinde konseptin farklı olduğuna işaret eden Özlü, "Endüstri bölgelerinde mülkiyet devlete ait, altyapıyı devlet hazırlıyor, sanayicimiz gelip fabrikasını kuruyor. Parasını altyapıya, doğalgaza, yola, elektriğe değil, işletmesine harcıyor. Yani daha fazla üretiyor, daha fazla satıyor, daha yüksek teknoloji geliştiriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Özlü, hammaddenin, kullanılacak malzemenin limanlara geleceğine, üretildikten sonra buralardan ihraç edileceğine dikkati çekerek, maliyet etkin bir yapıda olması için endüstri bölgelerinin limanlara entegre edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

- Toplam 140 milyar liralık yatırım

Bu bölgelerde ilk aşamada 45 milyar liralık yatırım öngörüldüğünü anlatan Özlü, şunları kaydetti:

"Bu yatırımın iki ayağı var, birisi devletin yapacağı altyapı yatırımları, bunların maliyetini biz karşılayacağız. İkincisi özel sektörün yapacağı yatırımlar. İlk aşamada 35 bin kişiye istihdam oluşturulacak. Tamamlandığında yaklaşık 135 bin istihdam ve toplam 140 milyar liralık yatırım öngörülüyor. Örneğin Filyos Endüstri Bölgesi'nde mahkeme sorunları vardı. Şu anda güzel bir liman inşaatı devam ediyor. Bunların hepsini çözdük. Gelecek günlerde İstanbul Sanayi Odası ile yapacağımız bir toplantıda bu endüstri bölgelerindeki sanayi parsellerini, sanayicilerimizle buluşturacağız."

Özlü, sanayicilerin altyapıya ilişkin taleplerini karşılayacaklarını belirterek, "Çin, Malezya ve Singapur'un gelişmesinde çok önemli rol oynayan Mega Endüstri Bölgeleri Projesi'ni gelecek dönemde Türkiye'de hayata geçireceğiz." diye konuştu.

AA