Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ticaret savaşlarının Türkiye otomotiv sektörünü Avrupa kadar etkilemeyeceğini belirtti.

2018 sizin için nasıl başladı? Geçen seneden daha iyi bir performans bekler misiniz?

Ali Kibar: İlk altı aya baktığımızda hemen hemen bütün şirketlerimizde hedefleri yakalamış bir şekilde rakamlar geldi.. İkinci yarıya yönelik yönlendirmelerimizi de yapıyoruz.

Yeni yatırımlar olacak mı?

Ali Kibar: Geçtiğimiz dönemde yaptığımız ambalaj sektöründe tamamen yepyeni bir yatırımı devreye aldık. Çünkü bir yatırımı yapmak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Onun bütün makine, ekipman ve düzenlerinin (bunlar üstün yeni teknolojilere ait ekipmanlar oluyor) bunların modellemelerinin devreye alınması, bunlarla ilgili arkadaşlarımıza yapılabilecek iyileştirmeleri sağlıyoruz. Bazı unsurlarda yerli makinaları çalıştıracak arkadaşlarımızın bilgi ve donanımındaki eksiklikler olabiliyor. Onunla ilgili dışarıdan uzmanlar veya ilgili iktisat sahibi danışmanlardan, kuruluşlardan gerek mevcut destekler alarak bu iyileştirmeleri yapıyoruz.

Alüminyum sektöründe bir yatırımımız oldu. Onunla ilgili teknoloji seviyemizi yukarı çekecek, özellikle ambalaj faaliyetlerinde sanayinin ihtiyaçlarına daha etkin, daha efektif ve rekabetçi ürünleri sağlayacak bir maliyet yapısı oluşturacak bir ürün daha devreye aldık. Tarımda, gıda şirketinde, bu sene 20. Yılımızı kutluyoruz. Hafta başında da sezon başlıyor orada. Onun bir şölen halinde, ziraatçının ürettiği ürünleri tesislere geliş peyderpeyi başlayacak. Orada da bir takım hijyen ve kalite standartlarını iyileştirici otomasyona yönelik bir takım üniteleri devreye aldık. Daha da iyileştiriyoruz.

Yatırımlara devam diyorsunuz...

Ali Kibar: Sanayicinin ömrü yatırımla geçiyor. Saniyede eğer güncellenemezseniz, son 10-15 yılda gelişen dünyadaki perspektifler, vizyonlar, yönlendirmeler, bunlara ayak uyduramazsanız sadece bölgenizin  içinde kalan ve zaman içinde sürekli gerileyen, rekabetin dışına çıkan bir durum söz konusu olur. Bu süreçlere girmemek için sürekli yeni teknolojilerin peşinden takip ederek bunların ülkemize getirilmesinde (bulunduğumuz sektör itibariyle) öncüler arasında olmaya gayret ediyoruz. Başka türlü globalde rekabet edemeyiz.

"BİNEK OTOMOBİL PAZARINDA %12 DÜŞÜŞ VAR"

Otomotive değinmek istiyorum. Üretimde özellikle ilk 6 ayda düşüş var. Neden böyle bir düşüş var?

Ali Kibar: Şimdi özellikle otomotiv sektörüne baktığımızda Türkiye’deki toplam pazarla ilgili geçtiğimiz yıl bu yıl için yapılan öngörülerden binek otomobil pazarında yaklaşık %12 civarında bir düşüş var. Baktığımızda hem hafif ticarilerde hem de binekte bu düşüş söz konusu. Otomotiv Türkiye’deki vergi gelirleri anlamında da önemli bir payı olan sektör. Dolayısıyla hem finansal sistemimizde hem de vergi gelirleri anlamında önemli katma değer yaratan bir sektör...Burada yurt içi pazarda ve senenin ikinci yarısında da bir düşüş öngörüsü var.

Ne kadarlık bir düşüş mesela?

Toplam yıllık geçen sene bu yıl için öngörülen pazar hacmi 950  bindi ama şu an endüstrinin gördüğü bu yıl sonuna kadarki toplam pazar 800 bin-850 bin aralığında olacağı öngörülüyor. Dolayısıyla bu %12-%15 aralığında bir düşüşü ifade etmekte. Sadece haziran ayı özeline baktığımızda aylık geçtiğimiz yılda aynı orandan mukayeseyle %28 oranında bir düşüş söz konusu oldu. Bu düşüşteki en önemli etkenlerde birisi geçtiğimiz yakın zaman sürecinde bir seçim yaşanmış olması, bir de finansal piyasalardaki bir takım hareketliliğin devreye girmesi.

Kurlar da etkiledi değil mi?

Ali Kibar: Tabi kurlar da etkiledi. Bir takım ham madde girdileri yabancı para biriminden olduğundan dolayı direkt olarak etkiliyor. Firmalar fiyatsal olarak bu kurlardaki artışları mümkün olduğunca yansıtmamaya çalışsa da mecbur kaldığında yansıtması süreçleri yaşandı.

Peki sizin ihracat hedefiniz nedir bu sene için?

Aşağı yukarı 200 bin seviyelerinde diyebiliriz.

Şimdi Amerikan Başkanı Donald Trump küresel ticaret savaşlarını ateşledi..Otomotivde %20 ek vergi getirecek. Bu nasıl yansıyacak? Bizim de 6'ıncı ihracat pazarımız Amerika otomotivde. Sizin yorumunuzu dinlemek istiyorum. Ne söylemek istersiniz?

Ali Kibar: Amerika tabi büyük bir pazar. 10 milyonun üzerinde yıllık tüketimi olan hacimdeki bir pazar. Amerika'daki pazara baktığınızda sadece kendi yerel üreticileri değil, onun dışında özellikle Avrupalı üreticilerin de marka ve bilinilirlik anlamında katma değerli ürünlerini pazarladıkları bir pazar. Yaklaşık 2 milyon adet civarında…Amerika'daki o bazı markaların kurulu tesislerinin dışında Avrupa'dan gelen ürünler var. Söz konusu olan hadise ithal ürünlerle alakalı olan. Amerika'nın içinde üretilen markası ne olursa olsun bu kapsamın dışında. Onlar Amerika'nın ürünü kapsamında değerlendiriliyor. İthal edilen ürünlerle ilgili bu müzakere değerlendiriliyor. Türkiye’nin hacmi her ne kadar 6. sırada da olsa büyük bir volüm yok. Bunlar bizim otomotiv sanayimizi çok fazla anlamda etkilemez. Ama Avrupa’ya etkisi fevkalade daha yüksek. Onların bu müzakerelerden aldıkları çıktılar bizlere de yansıyacaktır.

Otomotivde ithal oranı 2017 sonu itibariyle %70 Türkiye’de...

Ali Kibar: Türk iç pazarındaki binek araçlardaki %75lik ithalatın payı bu yıl içinde %65'ler seviyesine düştü. İlk 6 ay sonuçlarına baktığımızda yerli üretilen ürünlerin  ithalatı biraz daha azalttığını görmek mümkün. Fakat otomotivde esasında başka bir konuya da değinmek lazım.

Otomotivde iç pazarda ÖTV ve KDV uygulamasında vergilendirme sisteminde %45'lik ÖTV'den istifade edecek araçlarla ilgili bölüm 45 bin liralık matrahla sabitlenmişti.

Son dönemde özellikle kurlardaki artış fiyatların geldiği nokta itibariyle 45 bin liralık yüzde 45'lik vergi segmenti avantajından istifade eden sadece 4 tane marka ürüne düştü.

Burada mutlaka artmış olan kurların güncellenmesinin mali tarafından yapılmasında fayda görüyorum. Bu rakamda bugünkü piyasa koşullarında 60 bin liralık seviyelere gelmesinin tekrar otomotivin iç pazardaki üreticilerin satabilme kabiliyetlerini iyileştirici bir unsur olacağını düşünüyorum.

Otomotiv sektöründeki vergileri nasıl buluyorsunuz? Bir daralma da var değil mi piyasada?

Ali Kibar: Şimdi bakanlıkların yapıları da tamamen dönüşüm sürecinde. Onun öncesinde sektör olarak bu talepler intikal etmişti. Herhalde şimdi yeni düzenin işleyişinin daha da netleşmesiyle önümüzdeki günlerde yüz günlük yol haritasının belirlenmesiyle herhalde buralarda bir takım iyileştirmelerin yapılacağını düşünüyorum.

Amerika’nın şöyle bir uygulaması oldu..Section 232 diye uluslar arası ticaretle ilgili bir sorgulama süreci devreye girdi. Uygulama süreci sonrasında kendi yerli savunma sanayisi de dahil olmak üzere yerel sanayi ve sektörlerine zarar verdiği argümanıyla demir çelik ürünlerine %25, alüminyum ürünlerine de %10'luk bir ek vergi uygulamasına gidildi. Bunun dışında bir de tercihli ticaret anlaşması olan ülkelerin (Türkiye bunlardan biriydi) burada %3 ile %5.5'lik alüminyumda vergi avantajı söz konusuydu. Onu da kaldırttı.

Bazı ülkeleri çıkarttı ama biz hala içindeyiz...

Ali Kibar: Amerika’nın kapsam dışına çıkarttığı Brezilya, Kore, Avustralya var. Bunların dışındaki ülkelerin (mesela en büyük ticaret partnerlarından birisi Meksikadır, Kanadadır) bunlarla ilgili Nafta anlaşmaları hızlı gitmediğinden dolayı buraları da vergi uygulanacak ülkeler kapsamına dahil etti. Bu Amerikan tüketicisinin cebinden çıkan ekstra parayı ifade eder. Çünkü kendi yerli sanayinin üretim maliyetleri arttığı zaman bunun satın almasını yapacak yerel insandır. Örneğin alüminyumda ambalajın bünyesinde bile…Sokakta sandviç yiyen insan bile bu vergiden ister istemez etkileniyor. Çünkü o ambalajın alüminyumdan olan kısmının maliyetinin artışı bir şekilde tüketicinin cebinden çıkan para. Bu da uygulamadan hariç tuttuğu ülkelerin o ülkelerdeki sanayicilerin cebine intikal eden, onun dışındaki vergisel olarak korumanın konulduğu ortamda da kendi yerli üretim sektörlerinin cebine giden bir ekstra kaynak gibi algılanabilir.

Ali Kibar: Biz alüminyumda Türkiye'de hacim olarak en büyük pazar lideriyiz.

Ne kadarlık bir hacim var?

Ali Kibar: 300 bin tonluk bir üretimimiz var yıllık. 100 bin ton folyo üretimimiz var. Dolayısıyla Avrupa’da ilk 2-3 üretici arasındayız.

Burada genel perspektifte şunu söylemek lazım; Ticaret savaşları bir takım hasarlar verirken buralarda hızlı alınan kararlar sektörlerde bazı önemli zararları gündeme getirebilir. Özellikle ülkemizde üretimi olan ve bu sektörlerdeki bu tip kararlardan etkilenmesi durumunda olan faaliyetlerde gerekiyorsa ek tedbirlerin süratle alınabilmesi yerel sanayilerin hırpalanmaması bakımından önemli.