Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Bu büyük bir tersine dönüş oldu. 2010'daki Avrupa hisse piyasalarının en sevilmeyen ülkeleri, sektörleri ve şirketleri aniden 2011'in sevgilisi haline geldiler. Ve geçen yılın en iyi performans sergileyenleri de bu yılın en kötü figürlerinden oldular.

Eğer yatırımcılar aynı anda aynı fikirde olsalardı: Gelişmekte olan piyasalara riskler toplamının boyutunu küçültürlerdi ve fiyatı kırılmış gelişmiş varlıklara para dökerlerdi.

Örneğin Yunanistan... Hisse piyasası geçen sene en çok değer kaybını gördükten sonra bu yıl Avrupa'da en çok yükselen oldu. Aynı şekilde İspanya ve İtalya da iyi iş çıkardılar. Diğer bir yanda geçtiğimiz yıl yıldız olan İsveç ve Danimarka ise bu yıl hayal kırıklığı içindeler.

Benzer şekilde lüks tüketim grupları ve yiyecek üreticileri de mücadele içindeyken; sert bir 12 ay geçiren bankalar ve sigorta şirketleri de 2011'de iyi bir başlangıç yakaladılar.

UBS'den Avrupa hisseeleri stratejisti Nick Nelson, bu dönüşün arkasında iki önemli etmen tanımlıyor. İlki sabit gelirlerden hisselere varlık tahsisindeki küresel değişim. İkincisi ise bir düşük performanslı hisse piyasası olarak Avrupa'nın drumunda değer arayışı: "Sevilmyen varlık sınıfının sevilmeyen bölümü."

Avrupa'ya taşınmayı askıya almak gelişmekte olan piayasalardan gelişmiş piyasalara doğru büyük bir para akışı oluşturuyor.

Mısır'daki karmaşa tetiğin çekildiği nokta değildi, fakat bir hız yarattı. Veri sağlayıcısı EPFR'ye göre yatırımcılar 9 şubat haftasında gelişmekte olan piyasalardan 3 milyar dolar çektiler ve bundan daha fazlasını gelişmiş ülkelere aktardılar.

Bazı ferdi Avrupa hisselerindeki hareketler ve özellikle de euro bölgesi borç krizindeki sakınılmış yükseklikte olanlar dikkat çekici. Geçtiğimiz yıl yüzde 61 değer kaybeden Yunanistan Ulusal Bankası bu yıl hali hazırda yüzde 22 yükseldi. 2010'da yüzde 42 düşen İspanyol enerji grubu Acciona hisseleri yüzde 27 değer kazandı.

Yatırımcılar için sorulması gereken soru şu ki bu tersine dönüş ne zaman sonlanacak?

Cevap ise tersine dönüşün neden sahne aldığı gerçeğine dayanıyor. Bazı analistler euro bölgesine dair azaltılmış bir endişenin İspanya ve İtalya'nın gereğinden fazla düşen çevresel piyasalarına güven vereceğine inanıyorlar.

Bu Avrupa piyasaları 2010 rallisini bir yerlerde kaçırdılar ve Euro'ya dair öngörüler de aralık ayında olduğu karamsar değil.

İskoçya Kraliyet Bankası hisse stratejistlerinden Graham Bishop, Avrupa piyasalarının rotasyonunun yakın vadede dayanılabilir olması gerektiğini; bazı sektörlerdeki düşük performansın "kolaylıkla haklı görülebilir" olmasının yükselen değerler olduğunu söylüyor.

İşin doğrusu bu yıl Avrupa'nın en büyük kazanaları Barclays, Crédit Agricole, Axa ve Intesa Sanpaolo'nun sevdikleri.

İspanyol bankaları Santander ve BBVA da ocağın başından beri sıkı çıkış gösteriyorlar.

“Aynı sektörden hisse sayısını kaydırmak, bunu yapmak biraz riskli" diyen teknik analist Richard Bayley "Cidden bir ivmenin olduğuna inanamanız lazım." yorumunda bulunuyor.

Burada enflasyonun büyüyen riski de ayrıca bir rol oynuyor. Büyüyen enflasyon beklentisi sebebiyle tahvil getirisi küresel olarak daha çok yer alıyor.

Aynı zamanda Asya'daki enflasyon Avrupa'nın lüks tüketim gruplarına köstek oluyor.

Fakat piyasaların üstündeki en büyük etki euro bölgesinin borç probleminin önümüzdeki günlerde nasıl şekilleneceği.

*Financial Times'ın "Investors learn to love Europe again" adlı makalesinden derlenmiştir.