Advertisement
PİYASALAR ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 21.04.2011 - Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ''Derin kriz yılına gelene kadar dünyada sefa yeterince paylaşılamadı. Şu anda cefa ile karşı karşıyayız ve büyük ittifaklar ile büyük ekonomiler onu nereye yükleyeceğini tartışıyor'' dedi.

Ateş, Forum İstanbul 2011 kapsamında düzenlenen ''Krizin Getirdiği Yeni Gerçekler-Krizden Geride Kalanlar'' konulu oturumda dünya ekonomilerinin genel bir değerlendirmesini yaparak, şunları kaydetti:

''Derin kriz yılına gelene kadar dünyada sefa yeterince paylaşılamadı. Şu anda cefa ile karşı karşıyayız ve büyük ittifaklar ile büyük ekonomiler onu nereye yükleyeceğini tartışıyor. Krizi getiren nedenler esas itibariyle cari fazlalar, yatırım ve yaratılan artı değerlerin bir bölgede yoğunlaşması... Buna mukabil cari açıklar ve harcamalar belli başlı bölgelerde yoğunlaştı ve bu da biraz içinden çıkılması zor bir durum yarattı. 2007'nin son 3. çeyreğinden bu yana yaşadığımız bu. Aldığım yeni bir bilgi doğruysa AB, bir AB vergisi koymak üzere kolları sıvamış durumda. Yani cefayı bu sefer mümkün olduğu kadar yayma çabası gündemde.''

Artık krizden çıkıldığının genel kabul gören bir konu olduğunu ve dünya ekonomisinin kriz yılında yüzde 1'e yakın küçülmesine karşın, geçtiğimiz yıl yüzde 4,8 büyüdüğünü anlatan Ateş, buradaki gelişme farklılıklarına bakıldığında, ciddi orandaki büyümelerin gelişmekte olan ülkelerden geldiğini, önümüzdeki dönemin büyüyen ekonomilere ve yeni düzenlemelere sahne olacağını söyledi.



-''IMF BİRAZ SOSYALİZME DOĞRU KAYIYOR''-



Oturumu yöneten Forum İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Gazi Erçel de, krizde gelinen noktayı değerlendirdiği konuşmasında, bir tarafta kredi büyümesi yavaş ve kamu borcu yüksek sanayi ülkeleri bulunduğunu, diğer blokta ise yüksek kredi artışlarıyla ekonomileri canlandıran, aşırı ısınmış, enflasyonu artma eğiliminde olan ve son 5 yılda kişi başına kredi oranını iki misline çıkaran gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin bulunduğunu, bunların ortasına da artan mal fiyatları, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde siyasal ayaklanmalar nedeniyle ortaya çıkan bir durumla karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Artan enflasyonun dünyayı sarmaya başladığını, parasal genişlemeden beklenen çekilmenin ne zaman, nereye, nasıl götüreceğinin bilinmediği bir ortamın söz konusu olduğunu ifade eden Erçel, sermaye hareketlerinin kur üstündeki baskısının devam ettiğini belirtti.

Erçel, ''IMF, biraz sosyalizme doğru kayıyor. Sermaye hareketlerine müdahaleyi ve sosyal olaylara çok daha fazla önem vermeye başladığı bir değişimle karşı karşıyayız'' dedi.



-''TÜRKİYE, EN HIZLI KREDİ BÜYÜMESİ OLAN 5 ÜLKEDEN BİRİ''-



Houston Üniversitesi Uluslararası Ekonomi ve Finans Profesörü Şebnem Kalemli Özcan da, küresel krizin gelişmiş ülkelerdeki etkilerinin hala çok yoğun olduğunu ve gelişmiş ülkelerde çok yoğun borç ve temizlenmemiş bilançoların devam ettiğini kaydetti.

Özcan, IMF verilerine göre aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 5 gelişmekte olan ülkenin en hızlı kredi büyümesi olan grubu oluşturduğunu, Türkiye'nin yüzde 30'a yakın kredi büyümesiyle bu grubun başını çektiğini söyledi.

Kredi büyümesinin son 5 yılda ikiye katlandığına ve bu ülkeler içinde cari açığı en yüksek ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Özcan, yüzde 8 düzeyindeki cari açığın dikkat edilmesi gereken nokta olduğunun altını çizdi.

P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkan Yardımcısı Saffet Karpat ise hızlı tüketim mallarıyla birlikte sektörün toplam 70 milyar dolar seviyelerine çıktığını ve son 10 yılın ilk 5 yılında pazarda yaklaşık yüzde 20'ye varan bir büyüme yaşandığını, son 5 yılda ise tek rakamlara düşse de pazarın büyümesini sürdürdüğünü vurguladı.

Hızlı tüketim mallarındaki büyümenin temelinde nüfus artışı, milli gelirin ve hane sayısının artması gibi unsurların bulunduğunu anlatan Karpat, ''Her yıl 250-300 bin hane açılıyor. 10 yıl önce 3 milyondu. Bu 4,5 milyon hane büyümesi demek. Bu da yeni çamaşır, bulaşık makinesi, yeni çarşaf, perde, araba, çocuk ve nüfusun ilerlemesi... Bütün bunlar ekonomiyi ve hızlı tüketimi olumlu etkiliyor. Bunun süreceğine inanıyoruz'' dedi.



-''VERGİ REFORMUNUN MUTLAKA YAPILMASI LAZIM''-



Karpat, Türkiye'nin en önemli büyüme dinamiğini yaratacak sektörün kendi sektörleri olduğunu ve 2023'e kadar bu pazarın çift rakamlara kadar büyüme potansiyeli taşıdığına inandıklarını vurgulayarak, ''Önümüzdeki 5-10 yıl içinde Türkiye'nin dünya çapında bir oyuncu olmayı başaracağına inanıyorum. Türkiye, artık bir eşiğe gelmiş durumda. Gelişmekte olan ülkeler konumundan artık gelişmiş ülke arasındaki basamakta olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki 10 yıl bu açıdan önemli olacak. Artık Türkiye, önümüzdeki 5-10 yılda yeni yatırımlara ihtiyaç duyacak. Türkiye'de vergi reformunu mutlaka yapmak lazım'' diye konuştu.

Türkiye'de yüzde 80 hanenin aylık gelirinin bin doların altında olduğunu ve burada doğru politikalarla geliri 200 dolar artırması durumunda hızlı tüketim ve dayanıklı tüketim mallarında yüzde 30'luk artış olacağını belirten Karpat, bunun ekonomiye inanılmaz bir dinamik kazandıracağını, vergi düzenlemeleri ve kayıt dışının kayıt altına alınmasıyla Türkiye'nin önünün açık olacağını söyledi.