Advertisement
HABERLER ABONE OL

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, dünyada ve ABD'de yatırım ve ticaret için Türkiye'ye büyük ilgi bulunduğunu belirterek, ''Şimdi üstesinden gelinmesi gereken zorluk, bu ilgiyi gerçek ticaret ve yatırıma dönüştürmek'' dedi.

Amerikan Şirketler Derneğinin (ABFT) bir etkinliği öncesinde soruları yanıtlayan Ricciardone, Türkiye'ye ilk olarak 1977 yılında turist olarak, 1979'da da görevli olarak geldiğini anımsatarak, o zamandan bu yana Türkiye'nin çok dışa açılmış, gelişmiş durumda olduğunu belirtti.

Ricciardone, ''Dünya sahnesinde ne kadar iyi şekilde rekabet ediyorsunuz! Hatta Türk malının, marka olarak çok yeni bir anlamı var'' diyerek, dünyada ve ABD'de yatırım ve ticaret için Türkiye'ye büyük ilgi bulunduğunu, şimdi üstesinden gelinmesi gereken zorluğun, bu ilgiyi gerçek ticaret ve yatırıma dönüştürmek olduğunu kaydetti.

Türkiye ile ABD arasında stratejik politik ve savunma düzeyindeki ortaklığın örnek teşkil ettiğini ifade eden Ricciardone, 3 aylık görev süresinde Türkiye'nin NATO üyeliğinin NATO ve ABD için ne kadar önem taşıdığının görüldüğünü dile getirdi. Ricciardone, ''Örneğin Libya'da yapılacaklar konusunda NATO'daki tartışmaları şekillendirmede Türkiye'nin etkisine bir bakın'' diyerek, NATO'nun ötesinde de iki ülkenin bölgedeki olaylar hakkında yakın istişare içinde bulunduğunu, sürekli üst düzeyde görüşmeler yürüttüğünü vurguladı.

Büyükelçi Ricciardone, ''Bölgedeki olaylar Türkiye'yi nasıl bir rol olmaya zorluyor ve bu rol stratejik ortaklıkla örtüşüyor mu'' sorusunu, ''Stratejik düzeyde genel olarak aynı hedeflerimiz var ama doğal olarak bazen farklı bakış açılarına sahip oluyoruz. Bu da doğal bir şey. Türkiye bu bölgede oturuyor. Biz uzaktayız. Ancak ortak menfaatlerimiz bulunuyor. Mesela en hassas konu herhalde İran'dır. Bu konuda da stratejik düzeyde aynı hedefleri paylaşıyoruz'' şeklinde yanıtladı.

''İRAN'IN BARIŞÇIL NÜKLEER ENERJİ SAHİBİ OLMA HAKKI BULUNUYOR''

İki tarafın da İran'ın nükleer silah geliştirmesini istemediğini ancak gerekli yükümlülükleri yerine getirdiği takdirde barışçıl nükleer enerji sahibi olma hakkı bulunduğu konusunda da hemfikir olduğunu kaydeden Ricciardone, ''İran'ı uluslararası yükümlülüklerle uyum sağlamaya ikna etme konusunda nasıl hareket edileceği noktasında da önemli ölçüde aynı fikirdeyiz. Temel uzlaşmamız, İran'la ilgili sorunla başa çıkmak için diplomasinin, tek araç değilse de en iyi araç olduğu'' dedi.

İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler konusunda ise Ricciardone, ABD Başkanı Barack Obama ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Amerikan iş dünyasının sesini daha yakından dinlemeye karar vererek, Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesini oluşturduğunu anımsattı.

Ricciardone, ''Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi için Türk tarafı isimleri belirledi ve çok yakın bir zamanda, belki haziran ayında toplanmalarını umuyoruz'' dedi.

Her iki yönde yatırım ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılması için çalışacaklarını söyleyen Ricciardone, ABD'li şirketlerin Türkiye'ye yatırımları konusunda sıkıntı yaratan bazı konuları fikri mülkiyet hakları, şeffaflık, anlaşmaların uygulanması olarak sıraladı.

''ŞİRKETLER, 'İSTİKRAR VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK OLURSA TÜRKİYE'NİN ÖNÜ AÇIK' DİYOR''

ABFT Amerikan Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahşan Cebe ise ''Amerikan Ticaret Odası'nın Türkiye ofisi olarak çalışan derneğimiz için onursal başkanımız Sayın Ricciardione'yi ağırlamak gurur verici, derneğimizin ana amacı ABD ile Türkiye arasındaki ticaret hacmini artırmak ve ilişkileri geliştirmektir'' dedi.

ABFT Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aşık da Amerikan Ticaret Odasının Türkiye'deki temsilcisi olan ABFT Amerikan Ticaret Odasının üye sayısının son bir yılda yüzde 50 artarak 75'e çıktığını belirtti.

Türkiye'de iş yapan şirketlerin temel sıkıntılarına değinen Aşık, 2004 yılından bu yana yaptığımız anketlerde ön plana çıkan aslında temelde iyi olan iş ve yatırım ortamının beklenen sıçramayı gösterip çok daha iyi ve rekabetçi hale gelmediğini, makro alandaki gelişmelerin ardından mikro alanda, özellikle fikri mülkiyet hakları, tarife dışı engellerin kaldırılması ve bürokrasinin azaltılması konularında ilerleme kaydedilmesinin beklendiğini kaydetti.

Aşık, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bence şunun biraz farkında olmalıyız. Biz Türkiye'ye yatırım çekme, Türkiye'deki potansiyeli artırma konusunda dünyanın diğer ülkeleriyle rekabet halindeyiz. Bu rekabetin bilincinde olarak iş ortamını iyileştirme, bürokrasiyi azaltma yönünde adımlar atmalıyız. Türkiye'de öngörülebilirliğin de gelişmesi gerektiğini görüyoruz. Siyasi ve makro ekonomik istikrar var ancak yasaların, genelgelerin değişmesi anlamındaki istikrar da çok önemli. Derneğimizce her yıl yapılan anket sonuçlarına bakılınca şirketlerin 'Bir gecede kurallar değişiyor, bu da öngörülebilirliği dolayısıyla yatırımları aksatıyor' dediğini görüyoruz.''

Bu sorunların çözümü için diyaloğun önemine işaret eden Aşık, hükümetin kapılarının kendilerine açık olduğunu ve bunu takdir ettiklerini, ancak diyaloğun yapısal ve sürekli hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Aşık, ''Öngörülebilirlik, yapısal diyalog, kuralların değişiminde istikrar olursa, o zaman bence önümüz açık. Türkiye için gerçekten hayallerimiz var. Ancak denizi geçiyoruz, derede boğuluyoruz. O ufak değişiklikleri yapabilirsek, eminim dereyi de geçebileceğiz ve önümüz açık olacak'' diye konuştu.