Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yatırım ortamını daha da iyileştirmek için şu anda bir yasa paketi üzerinde çalıştıklarını, yatırım ortamını iyileştirme ile ilgili çalışmayı yakında TBMM'ye sevk edeceklerini bildirdi.

Ali Babacan, ''Türkiye'ye Yatırım Texsas Pasific Group (TPG) Perspektifi Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de KOBİ'lerin ekonominin omurgasını oluşturduğunu ifade ederek, bugün TPG'nin bu konuda bir sunuşu olacağını söyledi.

Babacan, ''Bu nispeten yeni bir girişim ve daha çok küçük ve orta boy işletmelere nasıl katkı sağlanabilir, bu özel girişim sermayesi sistemi nasıl Türkiye'de KOBİ'lerde de daha yaygın kullanılabilir? Bunun da tartışması toplantı sırasında yapılacaktır. Türkiye ile Avrupa'daki KOBİ'ler arasındaki ortaklıklar nasıl güçlendirilir? Bütün bunlar üzerinde çalışılması gereken, durulması gereken, önemli potansiyeli olan alanlar...'' şeklinde konuştu.

Önümüzdeki dönemde Türkiye'de siyasi reformlarının devam etmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye'nin demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü konusunda daha alacağı mesafe var. Çok şeyler yaptık, fakat önümüzde yapılacak daha çok işler var. Öte yandan ekonomide de yapacağımız çok işler var. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin maliye politikalarındaki sıkı duruşu devam edecek, kim ne derse desin. 'ABD'de 400 milyar dolarlık daha harcama paketi açıklamışlar', olabilir. Bizde bir atasözü vardır; her koyun kendi bacağından asılır. Biz kendimize dikkat edeceğiz, kendi hesabımıza, kitabımıza dikkat edeceğiz ve mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Merkez Bankamız para politikalarını fiyat istikrarı ve finansal istikrar odaklı aynen devam ettirecek. Sıkı duruşu, sağlam duruşu devam ettirmek zorundayız.

Yapısal reformlar, önümüzdeki dönemin temel öncelikleri... Yatırım ortamını daha da iyileştirmek için neler yapmalıyız? Şu anda bir yasa paketi üzerinde çalışıyoruz ve yatırım ortamını iyileştirme ile ilgili bir çalışmayı yakında TBMM'ye sevk edeceğiz. İstihdam, çok önemli meselemiz. Türkiye'nin rekabet gücünü daha iyi istihdam politikalarıyla nasıl artırırız? Bu da yine üzerinde çalışılmış önemli bir reform alanı.''

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un uluslararası finans merkezi haline gelmesi ve bununla ilgili yasa paketi üzerinde çalıştıklarını, bunu yakın zamanda TBMM'ye sevk edeceklerini bildirdi.

Babacan, ''Türkiye'ye Yatırım Texsas Pasific Group (TPG) Perspektifi Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, dünya ve Avrupa ekonomisinin oldukça zor dönemlerden geçtiği bugünlerde Türkiye'de geleceği, yatırımları konuşmanın oldukça önemli bir ayrıcalık olduğunu vurguladı.

Türk iş dünyasının girişim sermayesi konusunda daha çok bilgi sahibi olması, dünyada yaygın şekilde kullanılan fonlama ve ortaklık ruhuyla hareket eden TPG gibi kuruluşları yakından tanımanın hükümet olarak kendilerinin de arzusu olduğunu dile getiren Babacan, ''Bu sistem, ortaklık üzerine kurulu. Bir kredi sistemi değil. TPG de çalıştığı firmalara ortak oluyor. Bir kader arkadaşlığı, kader birliği oluyor. Güzel de sonuçlar alınıyor. Türkiye'ye yapılan ilk yatırımlarının sonuçlarından oldukça memnun olduklarını biliyorum'' diye konuştu.

Dünya ve Avrupa ekonomisindeki sorunlar ile Türkiye'deki gelişmelere değinen Babacan, Türkiye'yi özellikle Avrupa'daki kaos ortamından ayrıştıran en önemli farklardan birinin güçlü bir hükümetin iş başında bulunması olduğunu vurguladı.

Babacan, doğruları korkmadan söyleyen ve doğruları korkmadan yapan bir hükümetin iş başında oluşunun önümüzdeki dönemde Türkiye'nin karşısına çıkabilecek farklı tabloları aşmakta, Avrupa ya da Amerika'dan kaynaklanan bazı yeni sorunlarla baş etmede yine Türkiye'nin en önemli güç noktası olacağını söyledi. Babacan, ''Popülizmden uzak duran, rasyonel ve ekonomide doğruları yapan bir hükümet söz konusu'' dedi.

Türkiye'nin yüksek büyüme hızı, özellikle iç tüketimdeki hızlı artış ve petrol fiyatlarındaki artışla beraber düşünüldüğünde dış ticaret açığının arttığına işaret eden Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Dış ticaret açığına ağırlıklı bağlı olarak cari işlemler açığı da arttı. Önümüzdeki dönemde cari işlemler açığımızı daha makul seviyelere indirmeye odaklanmış, iyi dizayn edilmiş politikalar uygulayacağız. Gerçekçi olacağız. Türkiye'nin uluslararası taahhütleriyle, uluslararası anlaşmalarla tamamen uyumlu, ama daha çok katma değer nasıl üretiriz, alternatif enerji kaynaklarına nasıl yöneliriz, bunlar da bizim üzerinde çalıştığımız ve çalışmaya devam edeceğimiz konular...''

-İstanbul'un finans merkezi olması...-

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi haline gelmesi ve bununla ilgili bir yasa paketi üzerinde çalıştıklarını, bunu da yakın bir zamanda TBMM'ye sevk edeceklerini bildirdi.

İstanbul'un 2023 yılında dünyanın en önemli 10 finans merkezinden biri olmasını hedeflediklerini dile getiren Babacan, İstanbul'un potansiyelinin bulunduğunu, hele mevcut finans merkezleriyle ilgili tabloya bakıldığında, bu ülkelerin pek çoğunun kaçınılmaz bir şekilde önümüzdeki dönemde vergileri artırmak zorunda olacağı bir dönemde, Türkiye'nin ve İstanbul'un hem kendi iç piyasasıyla hem de çok geniş bir coğrafyaya hitap edebilmesinden dolayı büyük bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

-''Fakir ile zengin arasındaki uçurum azalıyor''-

Türkiye'nin 2023 hedeflerine değinen Babacan, Türkiye'de gelir dağılımının gittikçe düzeldiğini belirtti.

Ali Babacan, şöyle konuştu:

''Gelir farkı, fakir ile zengin arasındaki uçurum her geçen gün azalıyor. Sosyal açıdan bu güzel bir şey. Türkiye'de çok hızla büyüyen bir orta sınıf var. Genç, daha iyi gelire sahip olan ve iyi bir iç pazar... Dolayısıyla 74 milyon nüfus... Ortalama geliri yükselecek ve orta sınıfın daha güçleneceği, orta sınıfın ekonomide daha fazla ağırlık göstereceği bir yapıya doğru gidiyoruz. Bu da yine uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye'yi cazip kılan önemli konulardan bir tanesi...''

Dünya Bankası'nın özel sektöre kredi veren kuruluşu IFC'nin Washington dışındaki ilk ofisini İstanbul'da açtığını anımsatan Babacan, bu ofisten IFC'nin Balkanlar'a, Rusya'ya, Orta Asya'ya, Orta Doğu'ya ve Kuzey Afrika'ya baktığını söyledi.

Bir zamanlar Doğu Avrupa'nın demir perde ülkesi olmaktan çıkıp Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonraki dönemde Doğu Avrupa'ya finans sağlayan, ama şimdi misyonunu değiştiren EBRD'nin bir İstanbul'da, bir de Ankara'da ofis açtığını da hatırlatan Babacan, bunların Türkiye'nin konumunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de şu anda çok senaryolu, her senaryoya göre oyun planını, politikalarını hazırlamış bir ekonomi yönetimi bulunduğunu belirterek, ''Otomatik pilot kesinlikle söz konusu değil. Böyle dönemlerde olamaz'' dedi.

Babacan, ''Türkiye'ye Yatırım Texsas Pasific Group (TPG) Perspektifi Konferansı''nda TPG Capital Türkiye Başdanışmanı Cüneyd Zapsu'nun Türkiye'de ekonomi dünyasındaki yoğun programa işaret ederek, ''Bu hafta içinde İstanbul tamamen dolu. Bu bir tesadüf mü? Dünyada neler oluyor? Her taraf yıkılıyor. Hepimizin, yabancı olsun yerli olsun merak ettiği bir şey var; otomatik pilotta mısınız?'' şeklindeki sorularını yanıtladı.

İstanbul'da bu kadar çok toplantı gerçekleştirilmesinin cevabının aslında zor olmadığını ifade eden Babacan, dünya tablosuna bakıldığı zaman Türkiye'nin oldukça az sayıda parlak, sorunların nispeten az olduğu, gelecek vaat eden ülkelerden biri olduğunu vurguladı.

Özellikle böyle bir dönemde Türkiye'nin bu yapısı dolayısıyla çok sayıda uluslararası şirketin İstanbul'da toplantı yapmasının tesadüf olmadığının altını çizen Babacan, şöyle devam etti:

''Aklın yolu birdir. Bugün bakıyoruz, Arap baharını yaşayan ülkelerin çoğu reformlar için bize soruyorlar. 'Neyi nasıl yaptınız' diyorlar. Biz onlar için öğretmen rolünü üstlenmek, akıl veren pozisyona girmek istemiyoruz. Yaptığımız, tecrübelerimizi paylaşmak. 'Biz bunları yaptık, siz gelin bakın' diyoruz. Bugün Türk dizileri bütün bölgede, Balkanlar'da, Orta Doğu'da merakla takip ediliyor. Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısında çok hızlı bir artış söz konusu. Bu sene Türkiye'ye gelen turist sayısı 30 milyonu geçecek. Daha çok merak edilen ve daha çok insanların geleceğiyle özdeşleştirdiği bir ülke.... İstanbul'a bir kere gelen, 'ben bir daha geleceğim' diyor. 'Acaba buradan bir daire, bir arsa, bir şeyler alsam mı' diyor. 'İkinci evimi burada mı açsam' diyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve pasaportu almak isteyenlerin sayısı hızla çoğalıyor. Ay Yıldızlı pasaport bu coğrafyada çok kapılar açıyor. Dolayısıyla bu olup bitenler bir tesadüf değil.

Güçlü ve süreklilik arz eden bir hükümetin doğru politikaları uygulaması, ama aynı zamanda da Türk iş dünyasının gerçekten dinamizmi... Bu ikisini beraber düşündüğümüzde başarı oluşuyor. Bizim ekonomik büyümemiz tamamen özel sektörden... Devletin harcamalarının Türkiye'de büyümeye katkısı yok. Biz ne kadar büyüyorsak, bu özel sektörün aktivitesinden geliyor. Biz devlet olarak ne yapıyoruz? Ön açıyoruz, öngörülebilirlik getirmeye, istikrarlı iş ortamı yaratmaya çalışıyoruz. Özel sektör de gerekeni yapıyor. Hem girişimcilik ruhunun olduğu, hem istikrarlı yönetimin olduğu ülke kompozisyonu dünyada şu anda az.''

-''Her türlü senaryoya hazır oluyoruz''-

Türkiye'de istikrarın gücünü otoriter rejimden almadığını ifade eden Babacan, ''Bizim istikrarımız halka dayalı bir istikrar. Halkın beklentilerinin daha iyi yönetildiği, daha iyi yönetime yansıdığı ve daha iyi işleyen bir demokrasinin de getirdiği istikrar...'' diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bütün bu olan biten, bütün bu türbülans... Biz her ne kadar kendi ekonomimizden, kendi yapımızdan emin olsak da Türkiye dışa açık bir ülke. Finansman ve ticaret kanalıyla dünyaya bağlıyız. Avrupa ile ilişkilerimiz daha özel. İhracatımızın yarısını Avrupa'ya yapıyoruz. Yine Türkiye'ye gelen doğrudan sermayenin önemli bölümü Avrupa'dan geliyor. Dolayısıyla Avrupa'da olabilecek gelişmeler Türkiye'yi az ya da çok etkileyebilir. Bunun da farkındayız. Biz politikalarımızda her türlü senaryoya hazır oluyoruz. Hiçbir gelişme şu anda sürpriz olmamalı. Karşımıza hangi senaryolar çıkabilir ve o senaryolar çıktığında hangi politika araçlarıyla neyi yapacağımızı bugünden hazırlamış durumdayız. Dolayısıyla şu anda çok senaryolu, her senaryoya göre oyun planını, politikalarını hazırlamış bir ekonomi yönetimimiz var. Dediğiniz gibi otomatik pilot kesinlikle söz konusu değil. Böyle dönemlerde olamaz. Manuel olarak bizzat aylık, günlük, hatta saatlik gelişmelere göre kararlar almak, ona göre politikalarınızı uyarlamak, belirlemek gerekiyor.''

Ali Babacan, Türkiye'de ekonomik birimlerin hepsinin koordinasyon halinde çalıştığını, her birimin çalışmalarının birbirini tamamlayan nitelikte olduğunu, gerekeni gerektiği zamanda korkmadan yapan bir iktidarın söz konusu olduğunu söyledi.