Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, orta vadeli program, bununla ilişkili orta vadeli mali planın muhtemelen bir iki gün içinde açıklanmış olacağını bildirdi.

Şimşek, Türkiye'ye Yatırım TPG Perspektifi Konferansı'nda, dünyanın şu anda önemli bir belirsizliğin bulunduğunu, şu anda yapılanların statik olmadığını, bu nedenle ortaya koydukları programların da aslında canlı organizma olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin krizden sonra çok güçlü bir şekilde, yüksek bir büyüme oranıyla ön plana çıktığını vurgulayan Şimşek, ''Bütün mesele, tabii ki sürdürülebilir yüksek büyümeyi devam ettirmek. Temelde hedef bu... Bunun için mali disiplin önemli. Eskiden hep IMF'den, AB'den konuşulurdu, şu anda Türkiye'nin tek önemli çıpası mali disiplindir'' diye konuştu.

Mehmet Şimşek, Türkiye'nin 2010 yılında genel devlet açığının milli gelirin yüzde 2,2'si olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

''2010 yılında AB ortalaması, 27 ülkenin ortalaması yüzde 6,4'tü. AB'de açığın milli gelire oranı olarak Maastrich kriteri sağlayan sadece 3 ülke vardı. Avrupa dışında da bunu sağlayan Türkiye vardı. Çünkü yüzde 2,2 ile hakikaten önemli bir noktadayız. 2011 yılında muhtemelen, rakamları yakında orta vadeli programda sizlerle paylaşacağız, bunun çok ötesine geçtik. Muhtemelen açığı yüzde 1'e doğru çektik. Dolayısıyla Türkiye'nin kamu finansman dengeleri itibariyle temeli sağlam, iyi bir noktadayız. Programın temel önceliklerinden bir tanesi bunu devam ettirmek olacak. Dolayısıyla orta vadeli programda biz bir yandan bütçe açığının mille gelire oranını, bir yandan da kamu borç stokunun milli gelire oranını önümüzdeki yıllarda aşağı doğru bir trendde tutma çabası içinde olacağız. Bizim için bu bir temel öncelik.''

Türkiye'nin brüt kamu borç stokunun milli gelire oranının geçen sene yüzde 42 civarındayken, bu sene muhtemelen yüzde 40'ın biraz altına inmiş olacağını kaydeden Şimşek, ''Bizim için önemli olan hem açığı, hem de borcun milli gelire oranını aşağı doğru bir trendde tutmak. Her ne kadar çok iyi bir noktada olsak da bu konudaki çabamıza devam edeceğiz'' diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin bir vergi reformuna ihtiyacı bulunduğunu ifade ederek, önümüzdeki dönemde Gelir Vergisi Reformu ve Vergi Usül Kanunu'nun yeniden yazılacağını bildirdi.

Şimşek, ''Türkiye'ye Yatırım Texsas Pasific Group (TPG) Perspektifi Konferansı''nda yaptığı konuşmada, OVP'nin içerisinde çok önemli yapısal reformların bulunduğunu belirterek, kayıt dışı ile mücadele için yeni bir eylem planını bitirdiklerini, önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde Başbakan Recep Erdoğan'ın genelgesiyle bunun yayınlanmasını ümit ettiğini söyledi.

Yeni eylem planını önemsediğini ifade eden Şimşek, kayıt dışılığın sadece bir vergi kaybı olmadığını, haksız rekabetin de çok temel bir unsurunu oluşturduğunu, aynı zamanda Türkiye'de büyümeyi sınırlayan bir unsur olduğunu kaydetti. Rakamların, 2002'den bu yana kayıt dışılığın yaklaşık 10 puan düştüğünü gösterdiğini ifade eden Şimşek, kayıt dışılıkta bir azalma olduğunu, ancak hala kat edilecek çok büyük bir mesafe bulunduğunu söyledi.

Şimşek, istihdamı artırmanın bütün hükümetlerin temel bir önceliği olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye bu konuda da son birkaç yılı büyük bir başarı ile geçirdi. Son 1 yıl içerisinde net 1,5 milyon vatandaşımıza iş imkanı yarattık. Kriz döneminde, 2009'da dahi net olarak istihdam yarattık. Kriz öncesine göre Türkiye 3 milyondan fazla istihdam yarattı. Bu büyük bir başarı. Bunda aktif iş gücü piyasası politikaları önemli rol oynadı. Fakat bunu sürdürmenin çok önemli bir boyutu önümüzdeki dönemde yapacağımız iş gücü piyasası reformu ile ilişkilidir. Bizim mutlaka ve mutlaka iş gücü piyasasında esnekliği artırmamız lazım. Bu temel önceliklerimizden biri olmak durumunda ve öyle olacak.''

İşsizlik oranının kriz döneminde yükseldiğini, mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 15'lere kadar çıktığını, şu anda ise yüzde 10 civarına düştüğünü bildiren Şimşek, bunun çok önemli bir başarı olduğunu, bunun altına çekmek için mutlaka işgücü piyasası esnekliğini artırmaları gerektiğini, bu konuda da bir kararlılıkları bulunduğunu söyledi.

Türkiye'de bu dönemde iş gücüne katılım oranının arttığını belirten Şimşek, ''Artmasaydı aslıda işsizlik bugün çok rahat bir şekilde yüzde 10'un altında olacaktı'' dedi.

-Yatırım ortamını iyileştirme...-

Mehmet Şimşek, bugün bütün ülkelerin kendilerine kalıcı istihdam yaratan, ihracat kapasitesini artıran küresel doğrudan yatırımları çekmek için büyük bir yarış içerisinde olduğunu, Türkiye'nin de bu yarışta mesafeler kat ettiğini, AK Parti hükümetlerinden önce Türkiye'nin yıllık ortalama 760 milyon dolar yatırım çektiğini, şimdi, kriz döneminde dahi 8-10 milyar dolarlık küresel doğrudan yatırımın geldiğini söyledi.

Şimşek, ''Bu önemli ama bu yeterli değil. Mutlaka eşit rekabetin önündeki engelleri azaltmamız ve yatırım ortamını iyileştirmemiz lazım. Bu konuda Maliye'ye ne iş düşüyor? Türkiye'nin hakikaten bir vergi reformuna ihtiyacı var. Biz çok önemli adımlar attık. Fakat yeterli değil. Hiçbir zaman, hiçbir alanda mükemmeliyet iddiasında olmadık. Bizim eksikliklerimiz var. Zaten eksikliklerimiz olduğu için bu çaba içerisindeyiz.

Vergi reformu denilince mevzuatı basitleştirme konusunda bir çabamız var, bu devam edecek. Önümüzdeki dönemde Gelir Vergisi Reformu, Vergi Usul Kanunu, yani Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunu yeniden yazılacak ve bu konuda, özellikle mevzuattaki belirsizlikler minimize edilecek. Aslında şu anda Gelir İdaresi'nde mevzuatı basitleştirme konusunda çok yoğun bir çaba var. Büyük bir ekiple çalışıyoruz. Ben kendi çalışanlarıma hep şunu söylemişimdir; eğer mevzuatta bir gri alan varsa ve ondan dolayı biz mükellefe bir takım, yani denetim yoluyla bir takım, sıkıntılar yaratıyorsak bu asla kabul edilebilir birşey değildir. Dönem dönem bu gündeme geliyor. Ama şu anda bütün gri alanlarda, yani belirsizliğin olduğu alanlarda öngörülebilirliği artırmak için bir çaba içerisindeyiz.''

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ''Cari açıkta geldiğimiz nokta itibariyle artık zirveyi bulduk. Artık cari açık daralacak. Çünkü ekonomi daha makul bir seviyeye doğru yavaşlıyor'' dedi.

Şimşek, Türkiye'ye Yatırım TPG Perspektifi Konferansı'nın kapanışında, yıl sonu itibariyle taslak bir gelir vergisi ve vergi usul kanununu olacağını belirterek, önümüzdeki yılbaşında da Meclis gündemine bağlı olarak bu konularda ilerleme sağlamayı ümit ettiklerini söyledi.

Özelleştirmelerin de aslında bir yapısal reform olduğunu dile getiren Şimşek, devletin ekonomik alandan çekilerek daha iyi bir düzenleyici ve denetleyici haline getirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Bu dönemde de enerji sektörüne yoğunlaşacaklarını belirten Şimşek, elektrik dağıtımlarını bitirmeyi ümit ettiklerini ancak ellerinde birkaç tane kalabileceğini, bunların da önümüzdeki dönemde tekrar ihaleye çıkacağını söyledi.

Şimşek, elektrik üretim tesislerini de hızlı bir şekilde önümüzdeki birkaç yıl içinde piyasaya arz etmeyi istediklerini, otoyol ve köprülere ilişkin özelleştirmelerde de sürecin başladığını hatırlattı.

Birçok yatırımcının kafasında Türkiye'ye ilişkin cari açık sorununun olduğunu dile getiren Şimşek, cari işlemler açığının bu yıl birkaç faktörden dolayı çok sürdürülemez bir noktaya vardığını anlattı.

Bunun temelinde Avrupa'daki iç talebin zayıf olmasının yattığını söyleyen Şimşek, şöyle devam etti:

''Petrol fiyatların geçen yıla göre yüksek düzeyde seyretmesi... Arap Baharı'nın, biz her ne kadar güçlü şekilde destekliyor ve doğru olduğuna uzun vadede yararlı olduğuna inanıyorsak da kısa vadede bazı önemli pazarlarımızı etkiledi. Bir de Türkiye ekonomisi, iç talebin çok yüksek olduğu bir büyüme dönemi içerisinde. Geçen yıl net ihracatın etkisi nötr olsaydı Türkiye aslında 13'ün üzerinde büyümüş olacaktı. Bu yılın ilk yarısında yine net ihracat nötr olsaydı biz yüzde 13,6 civarında büyümüş olacaktık. Yani aslında biz iç talep patlaması yaşıyoruz. Tüketimde ciddi bir artış var çünkü Türk yatırımcısının, tüketicisinin Türkiye'ye olan güveni çok güçlü. Ama cari açık geçmişin problemi. Geldiğimiz nokta itibariyle artık zirveyi bulduk. Cari açık daralacak. Çünkü ekonomi artık daha makul bir seviyeye doğru yavaşlıyor. İkinci faktör kurda önemli bir düzeltme oldu, bu da etkileyecek.''

orta Doğu ülkelerindeki durumda bir iki ülke hariç istikrar söz konusu olmaya başladığını anımsatan Şimşek, ''Muhtemelen orta uzun vadede Türkiye'nin yararına bir sürece girmiş durumdayız. Dolayısıyla cari açık bu yıl ulaşacağı milli gelirin yüzde 9,5'i seviyesinden aşağı doğru inmeye başlayacak. Yıl sonunu muhtemelen bugünkünden daha düşük bir düzeyde kapatacağız. Ama gelecek yıl da bu düzeltme devam edecek'' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin gerçekten sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlamak için cari açığı kalıcı olarak daha makul düzeye çekmek durumunda olduğunu söyleyen Şimşek, bunun için yıllardır bir çaba içinde olduklarını, bunların şu dönemde yoğunlaşacağını anlattı.

Araştırma geliştirme konusunda yoğun bir çaba içinde olduklarını belirten Şimşek, ARGE'nin milli gelire oran olarak yüzde 1'i aştığını, hedeflerinin orta vadede yüzde 2, 2023 yılında ise yüzde 3 olduğunu söyledi.

Mehmet Şimşek, eğitimi de önceliklendirdiklerini, bu konuda da bu dönemin çok yoğun çabalara sahne olacağını ifade etti.

Enerjinin de rekabet anlamında önemli olduğunu anlatan Şimşek, bu yıl Türkiye'nin enerji ithalatınını 50 milyar dolar olacağını, gelecek yıl da bu seviyelerde gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi. Şimşek, kısa vadede bu resmi değiştirmenini mümkün olmadığını anlattı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kanun Hükmünde Kararname ile Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) verilen yetkiyle İMKB 30 şirketlerine bağımsız yönetim kurulu üyeleri atanmasına ilişkin, ''Bu iyi bir gelenek, iyi bir uygulama... Gerçek anlamda bağımsız yönetim kurulu üyelerinin katkıda bulanacağına inanıyorum'' dedi.

Şimşek, Türkiye'ye Yatırım TPG Perspektifi Konferansı'nın kapanışında, 2012 makro ekonomik görünümüne ilişkin görüşlerini de paylaştı.

''Büyümenin nispeten yavaşladığı, her ne kadar önemli bir belirsizlik varsa da yine Avrupa'nın iki üç katı hızla büyüyebileceğimizi düşünüyoruz'' diyen Şimşek, enflasyonunun geçici olarak kur düzeltmesi nedeniyle belki bu yıl ve önümüzdeki yılın başlarında bir miktar yüksek seyredebileceğini, ancak yüzde 5'ler civarında bir enflasyon oranının tutturulacağını ümit ettiklerini bildirdi.

İstihdam artışına ilişkin olarak ise Şimşek, ''Belki 1,5 milyon kişiye imkanı sağlayamayacağız ama ümit ediyorum ki artmaya devam edecek'' diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'ye yatırım yapanların gelişmekte olan piyasaların sunduğu büyümeyi önümüzdeki 20 yılda çok rahat bir şekilde göreceklerini vurgulayarak, Türkiye'nin kamu maliyesi ve bankacılık sektörüne bakıldığında risk profilinin sürekli şekilde iyileştiğini söyledi.

Türkiye'nin uzun vadeli perspektifi hakkında iyimser olduğunu dile getiren Şimşek, ''Yapısal sorunlarımız var. Birkaç tane temel yapısal sorunumuz var. Kabul ediyorum, mükemmel değiliz. Fakat orta vadeli program ile önümüzdeki 3-4 yılı daha iyi kullanacağız, adım attığımız alanlarda daha etkili, daha efektif adımlar atacağız. Böylece inşallah Türkiye'yi daha cazip hale getireceğiz'' şeklinde konuştu.

Mehmet Şimşek, soruları da yanıtlarken, ''kayıt dışıyla mücadele paketinde radikal bir şey var mı?'' sorusu üzerine, kayıt dışıyla mücadele veya herhangi yapısal bir problemin, kolaycı çözümü olmayan alanlar olduğuna dikkati çekti.

Bakan Şimşek, ''Radikal unsurlar var mı? Çıktığında göreceksiniz ama çok bütüncül bir yaklaşım var'' dedi.

-SPK-

Kanun Hükmünde Kararname ile Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) verilen yetkiyle İMKB 30 şirketlerine bağımsız yönetim kurulu üyeleri atanmasına ilişkin bir soru üzerine ise Şimşek, mutlaka şirketlerde şeffaflığı artırmak gerektiğini ifade ederek, ''Bu, iyi bir gelenek, iyi bir uygulama. Gerçek anlamda bağımsız yönetim kurulu üyelerinin katkıda bulanacağına inanıyorum. Dolayısıyla yaygınlaştırılmasında fayda var. Aslında bunun için yasaya da ihtiyaç yok. Şirketlerin bunu görüp kendilerinin inisiyatif almalarını doğru bulurum'' yorumunu yaptı.

Büyük mağazalarla ilgili yasa tasarısına ilişkin de Şimşek, ''Bizim için tüketici haklarının korunması, maksimum düzeyde korunması çok önemli. Tüketici haklarının iyi korunduğu ülkelerde verimlilik olur ve rekabet gücü yüksek olur. Ekonomi büyür. Benim o konudaki tutumum son derece açık. Ben tüketici haklarının, tüketici tercihlerinin korunmasından yanayım. O, üreticilerin korunmasının da ön koşuludur'' diye konuştu.