Advertisement

Sosyal Güvenlik Kurumu, boşanan kadınlara ana-baba üzerinden yetim aylığı veya bir önceki vefat etmiş eski kocaları üzerinden dul aylığı bağladıktan sonra evlerine denetim elemanı gönderip kadının boşandığı kocasıyla beraber yaşayıp yaşamadığını kontrol ettirir ve sonrasında da önce bağladığı aylığı keser, ödediklerini faiziyle birlikte ister, dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunurdu.
SGK'nın suç duyurusundan sonra savcılıkça açılan dolandırıcılık suçu konusunda son sözü Yargıtay 15. Ceza Dairesi söylemiş ve kadının boşandıktan sonra kiminle yaşayacağına karşılamayacağına, boşandığı kocasıyla nikâhsız, beraber yaşamasının suç olmadığına karar vermişti. Biz de bu köşeden 25 Eylül 2012 günü bunu duyurmuştuk. Zira, SGK boşanan kadının başka erkekle beraber yaşamasına karışmazken sadece boşandığı kocasıyla ara sıra çocukları için görüşen kadınlara dolandırıcı demekteydi.

'AYNI YATAK PAYLAŞILIYOR MU?'
SGK'nın denetim elemanları, bu tür incelemelerde boşanan kadının evine gidip, komşularına, esnafa sorup eski kocanın eve gelip gelmediğini araştırmaktadır. Bu tür sorular ise hatalı sonuçlara yol açmaktadır. Zira, ortak çocukları olan eski karı-kocanın tabii ki ara sıra aynı mekânı paylaşmaları bir gerçektir. Sırf bu sebeple de aylık kesilemez. Yine bu köşeden 5.11.2012'de yayınladığımız üzere, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi de bu konuya değinerek birlikte yaşamanın "eylemli olup olmadığı"nın mahkemece araştırılmasını istemiş. Tabii ki aile hayatı ile özel hayatın gizliliği gerçeği karşısında eylemli birliktelik bana göre "aynı yatağı paylaşmak"tır. Şimdi de Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, tıpkı 10. Hukuk Dairesi gibi "Eylemli ve nitelikli birliktelik varsa aylık kesilebilir" dedi. Bu arada eski karı-kocanın aynı yatağı paylaştığını kim tespit edebilir? Bu köşeden 09.10.2013 günü yayınladığımız üzere, şayet SGK denetim elemanları ve hâkim eski karı-kocanın "eylemli-nitelikli" olarak birlikte yaşadığını tespit ederlerse SGK sadece "1.10.2008'den sonra ödediği dul-yetim aylıklarını geri isteyebilir." Bu kararı daha önce 10. Hukuk Dairesi almıştı, şimdi 21. Hukuk da aynı kararı verdi.

İŞTE NİTELİKLİ BİRLİKTELİĞİN EMARELERİ
"Anayasa'nın özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20. Maddesi, 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı iş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin, muhtarlıktan ikametgâh senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kim adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı emniyet müdürlüğü/jandarma komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle veya köyde muhtar ve azalarının tanıklık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle 'boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama' olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir."