Advertisement

Torba Kanun görüşülürken 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 51 'inci fıkrasındaki 600 gün ve son 120 gün ibareleri çıkarılınca, Torba Kanun'u çıkaranları iyi niyetli zannedip "İşsizlik sigortasından yararlanmak basitleşti" demiştim ama hata etmişim. Zira işsizlik sigortasında değişen bir şey yok

Herkes Torba Kanun ile işsizlik maaşı .alma şartlarının yumuşatıldığını zannediyor ama durum hiç de öyle değil. 6111 Sayılı Torba Kanun ile yapılan düzenlemeyle 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 51'inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış" ibaresi kaldırılmış, yerine de "ve bu kanunda yer alan prim ödeme koşullarını sağlamış" ifadesi getirilmiştir. Evet, 4447 Sayılı Kanun'un 51'inci maddesinde yer alan son üç yıl içinde en az 600 günlük prim ödeme ve son 120 günün kesintisiz olması şartı kaldırıldı ama benzer düzenleme, 50'nci maddede var olduğu içinde değişen bir şey bulunmuyor.

DEĞİŞİK PRATİKTE BİR ANLAMI TAŞIMIYOR
Halen Cumhurbaşka-nı'nın onayını bekleyen Torba Kanun ile dokunulmayan 50'nci maddede, "Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde 40'ıdır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre on altı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez. Hizmet akdinin bitmesinden önceki son 120 gün prim ödeyerek çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde;
a) 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün,
b) 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün,
c) 1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün süre ile işsizlik ödeneği verilir" hükmü aynen devam etmektedir.

İDO çalışanlarından şikâyet mektubu var
Sayın Ali Tezel, bizler İDO ve şehir hatları çalışanlarıyız. Bimtaş AŞ'de çalışırken Belediye-İş Sendikası tarafından örgütlendik. Yargıtay'dan bile olur denmesine rağmen çeşitli tehditlerle bu işe engel oldular, yani Anayasa'yı ihlal ettiler. Sayın Tezel, yüzlerce aile, insan, bebek mağdur durumdadır. Zaten taşeron olan bizler maaş düşmesiyle de iyice bittik; çoğumuzun kapısına haciz dayandı dayanacak. Demokratik, sosyal, hukuk devletinde insana bu kadar zulüm etmek olur mu? Çoğu arkadaşımız psikolojik bunalıma girdi. İDO çalışanları
Sayın okurum, son yıllarda, kamuda iş ve işler özel sektöre verilmeye başlanmıştır. Boşalan memur kadrolarını doldurmak yerine işi taşeronlara ve ihaleyle müteahhitlere verilir olmuştur. Bu ise yasal değildir. İş o raddeye gelmiştir ki, aynen sizin durumunuzda olduğu gibi kamu hastanelerinde hemşireler, laborantlar bile taşeron şirket üzerinden çalıştırılmaya başlanmıştır.
4857 Sayılı İş Kanunu'na göre "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur" denmektedir.
Taşerona iş verilebilmesi için, "teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş" olması gerekmektedir.


ASIL İŞ BÖLÜNEREK ALT İŞVERENLERE VERİLMEKTEDİR
İş o derece yasadışı hale gelmiştir ki, İDO'nun veya İBB'nin gemilerinde çalışanların, kaptanlar da dahil olmak üzere hepsi taşeron şirketlere verilmektedir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 3'üncü maddesinde, 2008 yılında yapılan değişiklik sonrasında Çalışma Bakanlığı İş Müfettişleri, işverenden iş alan alt işverenlerin de gerçekten yasal alt işveren olup olmadığına karar verme yetkisiyle donatılmışlardır. Müfettişler tarafından yapılan inceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş
mahkemesine itiraz edilebilir. İş müfettişleri de son günlerde yaptıkları denetimlerle taşeronda çalışan kamu işçilerini, raporlarıyla asıl işveren işçisi kabul etmeye başlamışlardır. Sizler de konuyu Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı'na iletin. Gereken denetimlerden sonra İBB çalışanı olabilirsiniz. O olmazsa dava açmanız gerekecek. En iyi çözüm ise her zaman olduğu gibi örgütlenmektir. Yani sendikalı olmak.